Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbol Federasyonu, maçlar başladıktan iki hafta sonra sezonun bombasını patlattı!
“Seyircisiz maç oynama dönemi sona erdi.”
Cezalı takımların maçlarını kadınlar ve 12 yaş altı çocuklar anneleri ile ücretsiz izleyebilecek.
Açıklamada ilginç bir de vurgu vardı;
“Karar dünya futbolunda bir ilk olma özelliği taşıyacak.”
İçeriğine itirazımız yok.
Boş tribünler, taziye kabul edilen cenaze evi gibidir.
Futbolun ruhu seyircidir. Taraftarın coşkusu, oyuna katılımı ve takımına desteği vazgeçilmez unsurdur.
Dolayısıyla kadınların ve çocukların bu boşluğu doldurması fikri hoştur.
Ancak garibime giden ve anlamakta güçlük çektiğim bazı konular var.
İlki, federasyon bu talimat değişikliğini niçin lig başlamadan önce yapmadı?
Oysa aynı federasyon, Futbol Disiplin Talimatı’ndaki yeni düzenlemeleri 28 Ağustos’da resmi internet sitesinden duyurmuştu.
Madem seyircisiz oynama cezasını kaldırmak gibi bir niyetiniz vardı, neden 25 gün önce eliniz değmişken bunu da araya sıkıştırmadınız?
Kusura bakmayın. Benim aklıma iki şey geliyor.
Bir, federasyonda erken kalkanın rüyasında gördüğü düşü uyguladığı yeni bir sistem başladı.
İki, seyircisiz oynama cezasının kaldırılmasıyla ilgili kararın, limoni olan federasyon-Fenerbahçe ilişkilerini yumuşatmak amacıyla Manisaspor maçına denk gelmesi için özel bir çaba harcandı.
Söz konusu karar Federasyon Başkanının ricasıyla medyamız tarafından kamuoyuna devrimmiş gibi sunuldu.
Peki bu devrimi gerçekleştirenler Saracoğlu stadındaki tarihi gecede neredeydi?
Örneğin, Futbol Federasyonu Başkanı eşini alıp maça gelemez miydi? En azından federasyon yöneticilerinden bir veya bir kaçı aynı şeyi yapamaz mıydı?
Veya uygulamayı öven Sayın Spor Bakanı, projeye destek vermek adına tribündeki yerini alamaz mıydı?
Belli makamlarda bulunan insanlar tüm renklere ve görüşlere eşit mesafede durmak zorundadır.
Kurumsallığı ve marka değerini savunan zihniyetin, bu tip radikal kararları alır ve uygularken daha ciddi davranması, inandırıcı olması gerekir.
Unutmadan... Talimat değişikliği ile Türkiye’de bir gerçek daha tescil edildi.
Futbolda holiganizmin tek bir cinsiyeti vardır, o da erkektir.
Kadınları maça ücretsiz almak, çocukları babaları yerine annelerine emanet etmek başka nasıl yorumlanabilir ki?
Biz bir adım daha ileri gidelim.!
Statlarda anarşiyi kökünden söküp atmak istiyorsanız, erkeklere maçları yasaklayın.
Onlar evde pembe dizi izleyip, ütü, yemek filan yapsın.
Kadınlar da maça gelip tezahürat!..
Görülmeye değer bir tablo idi. Alkışlar 41 bin Fenerbahçe sevdalısına!

Haberin Devamı

Talimat Fener için mi değişti

Haberin Devamı

Bildiğimiz Sarvan işte!
Aylar sonra eski Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ile hasret giderme fırsatı bulduk.
Konu kaçınılmaz biçimde şike ve teşvik soruşturmasına geldi.
Biliyorsunuz Özgener de ifadesine başvurulan isimler arasında idi.
Başkana sordum.
“Falanca aradı mı?”
“Aradı, konuştuk.”
“Filanca aradı mı?”
“Evet aynı gün hem de.”
“Ya öteki?”
“Sağ olsun beni hava limanından uğurladı.”
“Peki Oğuz Sarvan?”
Yüzü buruştu. “Yok aramadı.”
2 aydır Sarvan’ın eski başkanını telefonla da olsa arayıp “geçmiş olsun” dememesini yadırgamadım aslında.
Sarvan’a yakışan bir davranış biçimi çünkü. Özgener’in 3.5 yıl boyunca tüm hatalarına karşın onun arkasında durup nasıl destek verdiğini iyi bilenlerdenim.
Kulüplerin onca şikayetine direnip, MHK başkanını savunmasını da hakeza. İnsanlara bir şeyi zorla yaptıramazsınız. İçinden gelecek, isteyecek. Yüreğinde azıcık da olsa vefa duygusu taşıyacak. Demek ki içinden gelmemiş. Bildiğimiz Sarvan işte!

Haberin Devamı

Eyvah eyvah!
Mersin İdman Yurdu, Süper Lig’e çıkışı nedeniyle hak ettiği kupayı geçen pazar günü aldı.
Bursaspor maçı öncesi düzenlenen kupa töreninde dikkat çekici bir de isim vardı.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan.
Siyasetçilerin seçim bölgelerindeki futbol organizasyonlarında boy göstermesini artık yadırgamıyoruz.
Gider maçını seyreder, atkısını takar, hatta gol sevinci bile yaşayabilir.
Ancak Türkiye ilginç ülke.
Örneğin bu tabloyu gören bazı insanlar, şike soruşturmasında adı geçen Mersin İdman Yurdu’nun kollandığını düşünebilir!
Kimileri bakanın orada bulunmasından vazife çıkartıp futbolun adaletine gölge düşürebilir!
Ya da olası disiplin uygulamaları sırasında, karşılarında bir futbol kulübü değil de bakan olduğunu varsayanlar, rotasını şaşırabilir!
Biliyorsunuz, bizde siyasetçiler ve onlara sırtını dayamış kulüp yöneticileri mesajlarını doğrudan vermezler.
Bazen alt yazısı olmasa bile bir fotoğraf karesi çok şey ifade eder!
Merakımız şu;
Mersin İdman Yurdu’na kupayı Bakan Çağlayan’ın vermesi fikri kimden çıktı?..
Futbol Federasyonu kendisinden ricacı olduysa, yazık!
Kupayı vermek için bakan federasyondan talepte bulundu ise...
Eyvah eyvah!

Günün esprisi
Şiddet yasasını değiştirmek için Kayseri kontenjanından görevlendirilen Levent Bıçakcı şöyle demiş:
“Gerekli düzenlemeyi bir haftada yaparım. Ekim ayında da yeni yasa yürürlüğe girer.”
Siz orada iken TBMM’ye ne gerek var sayın Bıçakcı?..

Ne değişti?
Hakemlerin bu sezonki performansından memnun olan var mıdır?
MHK dahil “evet” diyecek birilerinin çıkacağını sanmam.
Ortalık süt liman. Ne aba altından sopa gösterip hakemi baskı altına almaya çalışan yöneticiler var, ne isim sipariş eden kulüpler!
Herkes kendi derdine düşmüşken, hakemlerin derdi ne peki?
Yanıtı çok basit.
3.5 yıllık kötü alışkanlıkların devamı!
Kafasına göre maç yönetmeyi adet haline getirmiş, hata yapsa da ertesi hafta görev alacağına inandırılmış, özgüven yerine vazgeçilmezlik egosu pompalanmış bazı isimler, hâlâ O.Y. biraderler dönemindeki tolerans devam edeceğini sanıyor.
Yusuf Namoğlu MHK’sinin üç haftalık atamalarına bakarsanız, haksız da sayılmazlar!
Hakem camiası kaybolan adaletin, haksızlığın ve adam kayırmacılığın bitmesini isterken, Namoğlu ile ekibinin bu beklentileri görmezden gelmesinin tek sonucu olabilir;
“Kendi ayağına kurşun sıkmak.”
O.Y. biraderlerin yıllarca arkasında duran bir federasyon başkanı vardı.
Ya sizin Sayın Namoğlu?