Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Üzülerek ifade etmek gerekir ki, bu ülkede Aziz Yıldırım tarzı başkanlık popüler hale gelmeye başladı.
Nedir Yıldırım tarzı başkanlık? Kuşkusuz Fenerbahçe kulübüne yaptığı hizmetler ve kazandırdıklarından söz etmiyoruz.
Agresif davranışları, kural tanımayan tavırları, diline hakim olamaması v.s. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir hak arama yöntemi. Neticede tarihi cezalar manzumesi.
Örnek mi? Son olarak hafta içinde gördük, hakemi tehditten 100 gün hak mahrumiyeti.
Aşağıdaki bilgiler TFF’nin resmi kaynaklarıdır, 16.5 yıllık başkanlık döneminde Aziz Yıldırım tam 20 kez ceza aldı. Toplam süre 4 yıl 26 gün. Bir başka deyişle, görev süresinin dörtte biri cezalı geçti Yıldırım’ın!
Peki, neydi bu süreçte başkanın eylemleri? Sıkı durun, kalem kalem geliyor...
- TFF’ye ve mensuplarına ağır biçimde hakaret,
- TFF ve başkanına görsel ve yazılı basın yoluyla ağır hakaret,
- Hakeme ağır şekilde hakaret etmek ve eylemi sürdürmek,
- Soyunma odası koridorunda hakemi tehdit,
- Sportmenliğe aykırı açıklamalar,
- TFF mensuplarını küçük düşüren ve hedef gösteren açıklamalar yapmak,
- Sportmenliğe aykırı davranış,
- Akreditasyon kartı takmamak,
- Akredite olmadan görev yapmak,
- Ceza süresini beklememek.
Sayın Yıldırım bunların çoğunu unutmuş olabilir, ancak kayıtlar ortada, siciline yazılan cezalar orada duruyor.
Tüm bunlar nevi şahsına münhasırdır, deyip geçiştirilebilir mi? Ya da keskin sirke küpüne zarar benzetmesi yapılabilir mi?
Bu tarz başkanlık, başkalarına örnek teşkil ediyorsa, hayır! Bakınız son Sivasspor-Galatasaray maçından sonra üslubu, efendiliği ve duruşu ile takdir kazanmış Mecnun Odyakmaz’ın öfkesine! Ya da Balıkesirspor başkanı Tuna Aktürk’ün Gençlerbirliği maçı sonrası hakem odasını basıp, aldığı 1 yıl cezaya!
Federasyonun tarafsızlığından şikayet edebilirsiniz. Hakemleri eleştirebilirsiniz. Emeğinizin çalındığını iddia edip isyan bayrağı açabilirsiniz. Rakipten gelen açıklamalara tepki gösterebilirsiniz. Hakkınızı korumak için konuşabilir, kamuoyu oluşturabilirsiniz. Hepsine evet.
Lakin kural, talimat, yasa gibi düzenleyici unsurları hiçe sayıp, “Ben yaparım, cezam neyse de çekerim” derseniz, aynı unvanlı birileri de sizden cesaret alıp kendisini hepsinden üstün görmeye başlayabilir.
Türk futboluna son on yıldır en büyük zararı veren, tribünleri savaş alanına çeviren, camiaları birbirine düşman eden, fair-play söylemini paspas haline getiren maalesef bu tarz başkanlık ve yöneticiliktir!
Aziz Yıldırım pek çok yönüyle örnek alınabilir. Kusura bakmasın, yukarıdakiler ile asla!

Haberin Devamı

Güneş alternatif olamaz!

Haberin Devamı

Beşiktaş sezon sonu Slaven Bilic ile yollarını ayıracak. Türkiye’de acımasız bir gelenek haline geldi; kadroya, koşullara, olanaklara bakılmaksızın konan başarı kriterlerine ulaşamayan Hırvat hoca, günah keçisi ilan edildi. Fedakarlık hep futbolcu ve hocadan istendi. Sonuç; son üç haftada yitirilen puanlar ve tükenen şampiyonluk umutları.
Seversiniz sevmezsiniz. Bilic’in Türkiye’ye gelmiş en karakterli teknik adamlardan biri olduğunu düşünüyorum. Hataları olmadı mı? Her hoca gibi oldu. Fakat İsmail Kartal, Hamza Hamzaoğlu veya Ersun Yanal’dan fazla değil.
Beşiktaş’ın yeni sezonki teknik direktör adayları arasında yine karakterli bir insanın adı geçiyor; Şenol Güneş.
Ancak şunu söylemek zorundayız, Güneş Beşiktaş’ın alternatif adayı olamaz.
Süper ligin fenomeni haline getirilen Mircea Lucescu’yu ikna çabasındaki siyah-beyazlı yönetim, B planı olarak deneyimli teknik adamı değerlendiriyorsa, ki güvenilir kaynaklar da öyle diyor, olup biteni izleyen Güneş bu planın parçası haline gelmez. Bu ülkede elde ettiği başarılarla kendini kanıtlamış A sınıfı teknik direktörler sıralamasında Şenol Güneş’in ismi varsa, ona ancak alternatif aranabilir!
Not: Herşey iyi idi, bir Bilic kötü idi, değil mi? (Çarşı)

Haberin Devamı

Zaten hak etmemişti!

Her derbi önemlidir. Yarın oynanacak Galatasaray-Beşiktaş maçı ise, nefes nefese giden yarışın kaderini belirleyecek niteliktedir.
Gardı düşmüş, morali sıfırlanmış bir Beşiktaş ile şampiyonluk yolundaki en önemli doksan dakikayı kayıpsız atlatmak isteyen Galatasaray. Tabii bir defalık da olsa Beşiktaş’ın kazanması için dua edecek Fenerbahçe!
Ligdeki sıralama ve hedeflere baktığınız vakit avantajlı görünen taraf Galatasaray.
Beşiktaş’tan beklenen ne? Şu haliyle çıkıp, çatır çatır top oynaması ve en azından prestiji kurtarması. Prestij dedik de... Beşiktaş onu, Gaziantepspor, Akhisarspor ve Konyaspor maçlarında kaybetmemiş miydi?
Teknik direktörü, futbolcusu, taraftarı son üç haftada çökmüş bir takımdan mucize bekleyenler haklı çıkabilir. Beşiktaş Galatasaray’ı yenebilir ve 2010-11 sezonundan bu yana ilk kez şampiyon son hafta belirlenebilir. Peki, Galatasaray bu hayati maçı kaybederse ne söylenebilir; “Zaten hak etmemişti” mi?

Cavcav klasiği

Gençlerbirliği’nde bir İlhan Cavcav klasiği yaşanıyor.
Takımı en kötü gününde alıp düzlüğe çıkaran Mesut Bakkal görevi başında iken, Cavcav neredeyse kulüpten kovduğu Fuat Çaba ile flört ediyor. Dün gibi anımsıyorum, içeriğini yazmayacağım. İlhan başkan o günlerde Çapa’yı neden gönderdiğini anlatmış ve şikayet etmişti. Bugün aynı Cavcav, Fuat Çapa’yı getirmek istiyormuş. Vallahi şaşırmadım. Anımsayın, “Cenazeme dahi gelmesin” dediği eski kulüp menajeri Cem Onuk’u on defa gönderip, on kez geri çağıran kimdi?..