Skorer Çifte standart

Çifte standart

16.04.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çifte standart

Çifte standart

Doğan Koloğlu


BUGÜNLERDE dünya kupalarının çok ünlü eski İsviçreli hakemi Kurt Rothlisberger'e "maç satın almaya" adı karıştığı için "ömür boyu ceza" verildi. FIFA'nın kararında, sporun temel prensibi olan "sadakat, doğruluk ve sporculuk ruhunu bozduğu" belirtildi. Yani hakem maç yorumunda "hata yapabilir" ama spordaki "temel ilkelere" ters düşemez. Ben de bu amaca sadığım. Bunun için İstanbulspor - Galatasaray maçındaki "temdit penaltısı"nı yorumlarken, "Vahap Beyaz maçın son dakikasında mantığı zor bir penaltı çaldı" ifadesini kullandım. Çünkü benim mantığımla işin içinden çıkamadım. Hakeme de daha ağır bir suçlama yapamazdım. Bu tutum Ali Sami Alkış'ı rahatsız etmiş, "Koloğlu hiç olmazsa ucundun kenarından biraz gevelemiş" demiş. Ancak Galatasaraylı yazarlardan eleştiri yapanlar - yapmayanlar klasmanında beni eleştirenler arasına koymuş. Oysaki, ben "resmi futbol dilini" kullandım. Sadece o kadar.
Futbol yorumu ve kültürü bizde ve gelişmiş ülkelerde çok farklı algılanmaya başladı. Bu, Türk spor basını için üzücü bir gerçektir. Bu çelişkiler halkımızın ahlak ilkelerini de zedeliyor. Örnekleyelim...
Bizde ve Batı'da kavramların tarifi değişti. Bizde futbolcu maaş alır, Fransa'da bu "telif hakkı"dır. Çünkü futbolcu "artist" kabul edilir. Güzel sanatlar statüsüne girer. Bu nedenle düşük vergi verir. Biz vergi vermeyiz. Ama aynı gerekçe ile futbolcu Baggio'ya "Sanatçı Raphael" adı takılır, bizde ise gol kralı B.Hakan'ı "Şaban" diye bağırıp adeta küçük düşürmeye çalışırız. Modern kurallar Türkiye'de tümüyle çarpık yorumlanıyor. Hakem maçın oynama süresine ekleme yapar, bu "defans yapıp vakitten çalanlara caydırıcılık" içindir. Bütün dünya olaya böyle bakar. Türkiye'de ise "maç uzatması bir takımın gol atması için süre ekleme" mantığına taşınır. Ama aynı uzatmaları Trabzon - Fenerbahçe maçında Oğuz Sarvan yapmaz, o zaman da "korktu, maçı bitirdi" denir. TV'leri izledim. Galatasaray maçında üç ayrı uzatma rakamı ortaya atıldı. Oysa ki Doğan Babacan, "hakemin bastığı kronometre geçerlidir" diyor.
Türkiye Gazetesi, "Galatasaray - Beşiktaş maçının hakemi Ahmet Çakar olacak" diyor. Aynı gün Hürriyet Gazetesi, "Başkan Süleyman Seba yönetim toplantısında dev maçta Ahmet Çakar'a görev verilmesini engellemeye çalışacaklarını açıkladı" diye yazıyor. Oysaki, pazartesi günü maçı hakemi daha belli değildi. Bu da Bab- ı Ali'nin Susurluk tezgahı mı ?..
Hilmi Ok, hakem Mustafa Çulcu'ya altı ay maç cezası verdi. Başta Oğuz Sarvan olmak üzere Ok'u "diktatör" ilan ettiler. Bakıyoruz, bugün hakemlikte otorite boşluğu var. Doğan Babacan, Vahap Beyaz'a aynı tutumu gösteremedi. Ama Hilmi Ok otoriter olduğu için görevden uzaklaştırıldı.
Doğan Babacan, TV'ye Sarı - Lacivertli kravat takarak çıktı. Doğrusu bu benim hoşuma gitti. Çünkü bir komite üyesi kravatının rengiyle eleştirilmemeli. Ahmet Güvener böyle samimi ve doğru bir açıklamaya kurban gitmedi mi ?
Bir de hücum futbolu tartışmaları yüzünden nasıl bir kavram kargaşası içine düşüldüğünü ve ülkenin ne zararlar gördüğünü çok iyi bildiğim için bu "çifte standartlı" tartışmayı kesiyorum.

Yazarlar