Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’dan gol sesi bekleyen Fenerbahçe tutkunları ıssız ve öksüz bir 90 dakikayı izlemek zorunda kalıyorlardı...
Fenerbahçe alanında kurduğu top çevirme tezgahını belki iyi yönetiyor, tek paslı yanlara dönük “al-ver harekatı” dikkatle izleniyor. Ancak Gençlerbirliği oyun alanından gol bölgelerine çıkışlarda takımın golcüleri, kağnı arabası kadar yavaş ve iştahsız bir Fenerbahçe durgunluğu gözleniyordu 19 Mayıs çimeninde... Gençlerbirliği de öyle. Onlar da Fenerbahçe’yi önlemede hayli çabuk ve keskin tavırlarla sarı-lacivertli hücumcuları kolayca önlüyorlar, Alex ve Bienvenu’nun hücum planlarını eritip yok ediyorlar, ancak kanatlardan ve ortadan geliştirdikleri hücum şanslarında hiç de bilinçli ve planlı bir görüntü yaratamıyorlardı onlar da taraftarlarına... Hele gelişi güzel vuruşlardaki şut gösterileri(!) ciddi ve çok tehlikeli olmaktan çok uzaklarda bir grafik sergiliyordu gözlere...
Yani orta alanlarda yaratıcı olarak maça ağırlık koyup oyunun kaderini erkenden yönlendirecek usta futbolcular iki takımda da yoktular sanki... İlk yarının tek hareketi ise Emre Belözoğlu’nun direkte eriyen vuruşu olarak gözleniyor, onun ötesinde kaleciler çok rahat bir 45 dakika yaşıyorlardı...
İkinci bölümde de aynı anlayışla, yani Bienvenu ve Alex ikilisinin maharetlerinden beklenen gol şansları üstüne kurulu olan sayı bulma düşünceleri geciktikçe teknik kulübedeki “Aykut hoca telaşı” daha fark edilir hale geliyordu. Ancak Gençlerbirliği defansının makine hızıyla çalışan güçlü ayakları özellikle Bienvenu ve Alex’i yakın markajda ısrarla tutuyor ve Fenerbahçe’nin gol bulma şansları daha da kayıplara karışıyordu yarışmada... Zaten bu gol kısırlığı ve tek sayıyla kazanma şansları haftalardır Fenerbahçe’den yana gülümsemiyor mu lig yarışmasında?
Gençler’in üç puana daha yakın olduğu bir ikinci bölüm oynanıyordu Ankara’da... Fenerbahçe’nin orta alandaki direniş ve top kullanma üstünlüğü de kayıplara karışınca maçtaki oyun hakimiyeti Gençlerbirliği’ne geçiyor ve kırmızı-siyahlıların usta ayakları sarı-lacivertli savunmanın çevresinde ve içinde sürekli korku salıyorlardı Fenerbahçe tribünlerine...
Stoch 85. dakikada yakaladığı çok net pozisyonda sol ayağıyla topun altına girip kalecinin üstüne kepçelese sarı-lacivertliler Ankara’dan yine üç puanla dönecek ve Fenerbahçe sevmezlerin ağızları hafta boyu sus pus olacaktı... Ama olmaz... Olmuyor işte... Yani bu kadro ve bu golcü adam kısırlığı ile ligdeki uzun aylar işler nasıl yürür ki?