Skorer Florya'da tost devrimi !

Florya'da tost devrimi !

12.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Florya'da tost devrimi !

Floryada tost devrimi






Özhan Canaydın 1999'da Başkan Faruk Süren ile yönetici Ali Dürüst'te aynen şöyle demişti: "Bu kulübün anahtarını Fatih Terim'e teslim ettiniz". Ama ne ilginçtir ki, birkaç sene sonra Canaydın, göreve getirir getirmez Süren devrinden çok daha üstün şartlarla, Terim'e futbol şubesini emanet etti.
Başkan Canaydın belki son derece otoriter bir rejim ile kulübü yönetti. Ancak medyaya yansımayan bazı yönlere baktığınız zaman, yönetim içinden Canaydın'ın politikalarına çok sert çıkışlar yapıldığı görebilirsiniz. Bu çıkışlar, Galatasaray gelenekleri yüzünden basına yansımadı veya yansıtılmadı.

Dürüst'ün çıkışı
Önce yakın geçmişten başlayalım. Geçtiğimiz pazartesi günü Canaydın bütün yönetimi acil olarak toplantıya çağırdı. Herkes zirvenin Terim'le ilgili olduğunu düşündü. Ama değildi. Konu AIG idi. Başkan, Terim'den hiç söz etmedi. Toplantıda yer alan 2.Başkan Ali Dürüst, özellikle son Fatih Terim operasyonu yüzünden çok kızgındı ve bu durumun Galatasaray'a büyük zarar verdiğini düşünüyordu. Ama gündem AIG olduğu için, konuyu hiç açmadı. Bu arada Alp Yalman, Dürüst'ün kulağına eğilerek "Terim işinden senin haberin var mı?" diye sordu. Yanıt olumsuzdu. Başkan, AIG ile ilgili son gelişmeleri anlatırken, bu konudan 2. Başkan olarak hiç haberi bulunmayan Ali Dürüst sabırsızlıkla sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Sonunda bombayı patlattı: "Birbirimizi kandırmayalım. Sizler, kendi başınıza görüşmeler yapınız. Ve ben hiçbir şeyden haberdar değilim."
Canaydın ile AIG operasyonunu yöneten bir kaç üye önce itiraz etti. Ancak Dürüst elinde Ünal Aysal ile yapılan protokolü gösterdi ve devam etti.
"Siz bugüne kadar hep geçmişte yapılan hatalardan söz ettiniz. Ama bugünkü icraatlarınız, bizleri suçladığınız olaylardan farksız. Üstelik biz, AIG konusunda genel kurulun kararını aldık. Lütfen birbirimize yalan söylemeyelim". Özhan Canaydın bu çıkışa hiçbir yanıt vermedi.

Sessiz çığlık
Aslında Ali Dürüst son Terim olayından da habersizdi. İspanya'daki maçtan sonra oteline geri dönerken, hocanın basın toplantısındaki demecini telefonla İstanbul'dan aldı. Otelde beklediği Terim gelince, Özer Saraçoğlu ile birlikte oturup sohbet etti. Ancak bu mini zirvede, operasyonun kendi dışlarında geliştiğini bildikleri için, hocaya "kal" baskısını yapamadılar. Oysa Terim'in, Canaydın hedefli sessiz çığlığı, tüm bu olayların odak noktasıydı. Fatih Terim "Arkanda duruyorum demekle, arkanda durulmaz" sözleri ile mesajını İstanbul'a gönderiyordu. Bazı gazeteler Başkan'ın, basın toplantısından sonra Terim'i aradığını yazsa da, Canaydın bir kez bile "Alo" dememişti. Ayrıca aynı gece Ali Dürüst'ün, yeni hoca arayışlarını da dile getiren Fatih Terim'i, yumuşatma çabaları da yetmiyordu. Zaten Dürüst, olay dışında kaldığı için, kendi sarfettiği ikna sözlerine, kendisi bile inanmıyordu.
Dürüst, İstanbul'da yaşananlardan da habersizdi. Canaydın'ın "Hoca kongreden sonra bırakacak" konulu, basın toplantısının ardından oynanan Adanaspor maçında Fatih Terim, Ali Dürüst'e "Bülent Ünder ile Hagi'nin adı geçiyor. Madem öyle, gelsinler hemen başlasınlar" dedi. Dürüst'ün yanıtı yine ilginç oldu: "Buna karışamam. Hocam bu işi kiminle konuştuysan, onunla çözümle. Benim hiçbir şeyden haberim yok".

Demet'in isyanı
Canaydın'a yönetim kaynaklı gösterilen tepkiler sadece Ali Dürüst imzalı değildi. Örneğin olaylara her zaman farklı yaklaşımı ile dikkat çeken ve yüzünden gülümsemesini eksik etmeyen Özkan Olcay'ın, bir toplantıda Başkan'a yaptığı çıkış unutulmazlar arasına girdi. Olcay, Canaydın'a oldukça sinirli bir şekilde "Başkan, bizi hep piyon olarak kullandınız. Hiçbir şeyden haberimiz olmuyor" demesi üzerine buz gibi bir hava esmişti.
Ahmet Demet, Futbol A.Ş'de çalışır. Yeri Florya'dadır. Ama neredeyse Terim'in eli ayağıdır. Her transferde ön plandadır. Ancak Özhan Canaydın ile sık sık ters düşen Demet, bir de herkesin içinde azarlanınca dayanamadı, "Artık kaldıramıyorum" diyerek istifa etti. Canaydın ilk şoku hemen atlattı ve araya girerek, istifasını engelledi.
Ali Dürüst'ün, geçen sezon Beşiktaş ile girdikleri şampiyonluk yarışında "Beşiktaş'ın 100. yılı hayırlı olsun" sözleri oldukça anlamlıydı. Ancak ilk yönetim kurulu toplantısında Başkan Canaydın, bu demece çok büyük tepki gösterdi. Bu anda Olimpiyat Stadı'ndan sorumlu olan Orhan Yüzen devreye girdi ve "Hayır Başkan. Bence çok iyi oldu. Ali bey iyi ki konuştu" diye destek verdi. Belki bu sözde ne var diyeceksiniz. Ama Başkan'ın karşı olduğu bir düşünce ile ilgili bu şekilde konuşmak bile cesaret isterdi.

Elmas'ın istifası
Galatasaray'da ilk kez bir yönetici istifasını posta ile gönderiyordu. Aslında Burak Elmas, Canaydın'ın yönetim politikası nedeniyle, çok önceleri istifa etmeyi düşünmüştü. Ancak Elmas'ın istifasını, Fatih Altaylı, Ali Dürüst ve Özer Saraçoğlu sürekli engelledi. Ama bir gün Burak Elmas yönetimde patladı: "Sayın başkanım, bu sistemle yapamıyorum. İstifa edeceğim." Başkan şaşırmıştı. Elmas devam etti:
"Bana güvenmediğinizi hep söylediniz. Bize medya maymunları, transferciler, Sürenciler dediniz. Bir başka yönetimin adamı olan Abdürrahim Albayrak'a 7 ay sabrettiniz, ama bana, yani kendi yöneticinize, hiç sabredemediniz. Ben bu koltuğu daha fazla işgal etmek istemiyorum".
Elmas'ın sinirden eli titrerken, Başkan sakin bir tavırla yanıtladı: "Bazen düşündüklerimi direkt söylüyorum. Bu konuyu sezon sonu konuşalım" . Burak Elmas toplantıdan kalktı. Belki de fikrini değiştirmiş, hatta sezon sonu için ikna olmuştu. Ancak o anda telefonu çaldı. Arayan, Lig TV'den Bahri Havadır'dı. Havadır, toplantı biteli bir iki dakika olmadan, sorusunu yöneltmişti: "Sayın Elmas galiba istifanızı vermişsiniz". Elmas telefonu kapadı ve Özer Saraçoğlu'na "Bu iş yayıldı. Hemen bitirelim" dedi. Ertesi gün de istifa mektubunu kaleme alıp, postayla Özhan Canaydın'a gönderdi.
Burak Elmas'ın söz ettiği medya maymunu hikayesi ise oldukça ilginçti. Başkan bir gün, yemek yemeye gittiği bir gazetenin spor sorumlularına, televizyonlarda çok göründükleri için Burak Elmas ve Özer Saraçoğlu'na "medya maymunları" yakıştırmasını yapmıştı. Ve yakıştırma anında Elmas'ın kulağına gitmişti.

"Seçim için aldı"
Aslında Galatasaray'da, yönetimin uyum içersinde çalışmasına engel olan, birçok olay yaşandı. Böyle bir ortamda ve bu baskı ile hangi yönetici, normal bir iş düzeni içinde verimli olabilirdi ? Elmas'a oldukça yakın olarak Ali Dürüst ile Özer Saraçoğlu'nun randımanları da, bu istifadan sonra minimum seviyeye düştü. Moralleri bozuldu, iki yıl boyunca yararlı bir grafik çizemediler. Örneğin Özhan Canaydın'ın, bir banka ve kredi uzmanı olan Mete Başol'un bilgisine bir kez bile başvurmadığı söylenir. Ayrıca, Bikem Ardakoç, Ali Dürüst, Özer Saraçoğlu ve Burak Elmas'la da fikir alış verişine girmediği de eklenir. Ama daha ilginç olanı, Saraçoğlu hariç, bu isimlerin hepsi Faruk Süren yönetiminde de yer almıştı. Saraçoğlu da, Fatih Altaylı'nın yakın arkadaşı olduğu için, Başkan'ın tepkisinden nasiplenen isimlerden biriydi.
İşte burada akla şu soru geliyor:
"Canaydın, Faruk Süren'in adamları olarak düşündüğü isimleri neden yönetime aldı?"
Yanıt bir yöneticiden geliyor:
"Çünkü seçimi kazanmak için, bu isimlere ihtiyacı vardı".

Söz gümüşse






"Bir şeker atın"
BAŞKAN Özhan Canaydın, mali disiplin getirmek adına, önlemleri çoğu kez abarttı. Örneğin, çalışanlara ya da yöneticilere "Çaya iki değil, bir tane kesme şeker atın" uyarısını şaka yollu yapıyor, ama pek inandırıcı olmuyordu. Oysa tost ve çay için yöneticilere verilen, "Bedava yiyip, içemezsiniz. Koçanı 50 milyondan fiş almak zorundasınız" ultimatomu gerçeğin kendisiydi. Düşünün özel işlerinde binlerce kişi çalıştıran yöneticiler, acıktıkları zaman ellerinde fişle çaycıya gidiyorlar, belki de sıraya giriyorlardı.

Fiş can sıktı
FLORYA'DAKİ bu durum komik gelmişti. Ama Özkan Olcay gibi saygın ismin bile elinde fişle tost istemesi, işin boyutlarını değiştirdi. Artık yöneticiler peşin parayla işlerini görüyorlardı. Oysa oynamayan ve kovulan oyunculara ödenen para 16 milyon dolardı. Mecidiyeköy'deki şirket ofisinin dekorasyonu için 121, 16 koltuk karşılığı 62, toplantı masası için de 10 milyar ödenmişti. Fatih Terim'in gazetecilere verdiği kahvaltı için ödenen 2 milyar 140 milyon ile Sahip Som'a verilen 200 milyonluk hediye de cabasıydı.



SPOR


DEVAMI PEK YAKINDA: 1-0
At yarışları
Avrupa Ligleri
Olmadı Efes: 68-57
İkinci Lig Puan Durumu
MEMO DÖNDÜ HİDO DÖKTÜRDÜ
Filede dün
BİZİ PİYON YAPTIN
İlk kupa tamam!
Daum'dan ince mesaj
Fiorentina sürprizi
Hüseyin'den veda kararı
Adalet nerede kaldı?
'Vatana ihanet etmedik'
UEFA'da dün gece
Makine tekledi!
Haber turu...
Başkent'in Aslanları
'Buçuk' deyip geçmeyin