Gökhan Türe

Gökhan Türe

gture@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Efes Pilsen’in, Aris’e kaybettiği olaylı Avrupa Kupa Galipleri Kupası finalinden tam 15 yıl sonra geldiğimiz Torino, buram buram stres kokan, “ilginç” bir derbiye ev sahipliği yaptı dün...
Bu derbiyi strese sokan, takımların normal performanslarının (Galatasaray savunması hariç) altında bırakan iki büyük camianın oyuncular üzerinde oluşturduğu “galibiyet baskısıydı” elbette...
Oyunu beklentilerin ötesine taşıyan, tüm tahminleri altüst eden ise Beşiktaş’ın “nasıl olsa kazanırım” havasıyla başlayıp koca sezonu “çöpe atma” vurdumduymazlığının yanında, Galatasaray’ın “cansiperane” savunma direncini müthiş kazanma arzusuyla harmanlamasıydı...
İşte böyle bir atmosferde “sıradışı” başladı derbi; öyle de devam etti... Maçın “mutlak favorisi” olarak gösterilen Beşiktaş’ın sahada dakika dakika eriyip kayboluşu, “çeyrek” Hüseyin’li Galatasaray’ın ise Hite’ın omuzlarında yükselişi, sarı - kırmızılılar’ın omuzlarına “turnuva takımı” apoletini yapıştırıveriyordu kendiliğinden...
Maça beş Amerikalı ile başlayıp, oyunun sonunu ise dört Amerikalı + Cüneyt ile getiren coach Murat Özyer, ULEB derbisine hem teknik, hem taktik ve hem de psikolojik olarak takımını nasıl “mükemmel” bir hazırlık sürecinden geçirdiğini apaçık sergiliyordu. Özyer, bunun yanında oyunun son bölümünde hücum organizasyonunun hakkını veremeyen Brown’ı kenara alıp, Cüneyt’i sahada tutup, tecrübeli guardın bu sene sıkça yaptığı “öldürücü” son saniye üçlüklerinden biriyle ilk dörde kapağı “bileğinin hakkıyla” atıyordu.

Haberin Devamı

İki kritik hata
Evet, dün Beşiktaş, ezeli rakibinin Hüseyin’siz halinden hiç mi hiç faydalanamadı. Sahada tel tel dökülen Kaya’nın anlamsız “bitikliği”, Dalmau - Mehmet ikilisinin toplam 6 sayı, 7 top kaybı ile istatistikte “görünen” zaafiyetleri, oyun kurma beceriksizlikleriyle “donanınca” siyah - beyazlılar adına “felaket” kaçınılmaz oldu.
Herşeye rağmen Drobnjak - Shumpert ikilisinin “şahsi” gayretiyle de olsa son dakikada geri gelen maç ise bu kez iki kritik hatayla “acı” bir sona endekslendi. Cüneyt’e 7 saniye kala attığı üçlükte faul yapmayı “unutup”, ardından da mola almayı “unutup”, topu orta sahadan oyuna sokamadan yüzüne gözüne bulaştırıp kaybettiler; maçla birlikte !..
Kısacası, dünkü Torino derbisini kazanmayı fazlasıyla hak eden taraf Galatasaray’dı. Görüntünün en güzel tarafı ise Galatasaray adına “plase” olmanın dezavantajını, avantaja dönüştürmeyi başaran, bir anlamda “kaderi değiştiren” iki kilit ismin, bu Avrupa derbisinde iki Türk, coach Murat Özyer ile guard Cüneyt Erden olmasıydı...