Skorer Hala tanıyamadınız mı

Hala tanıyamadınız mı

30.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet'in görüşü

Hala tanıyamadınız mı



Kimi kalemşörler, geldiler gidiyorlar gazeteciliği kavrayamadılar...
Kendilerine ayrılan sütunları, uzatılan mikrofonları komplekslerini tatmin etmek için kullanmaktan kaçınmıyorlar.
Ne emeğe saygıları var, ne dürüstlüğe inançları...
Haberin doğruluğu bile önemli değil onlar için. Göbekten bağlı oldukları bir organizasyona mı dokunuyor, kendi imajlarını mı zedeliyor, ona bakıyorlar...
Kim gerçekten doğruyu söylüyorsa, en çok ona saldırıyorlar.
İşini iyi yapanlar "toplum düşmanı"...
Zamanı iyi kullananlar "acul"...
Doğru düğmeye basıp sonuç alanlar "ard niyetli"...
Hele bir de konunun içinde kendileri yoksalar...
X X X
Bugünlerde gündem Galatasaray.
Dört yıllık başarının ardından, UEFA ve Süper Kupa'yı da müzesine götüren kulüpte eski futbolcu - teknik direktör - yönetim kavgası var.
Bunu sağır sultan bile duydu, biliyor, izliyor...
Ama, Başkan Faruk Süren'in olay yaratan sözlerini ilk Milliyet gündeme getirdi ya, salvo rota değiştiriyor.
20. Yüzyıldan 21. yüzyıla en büyük ustamız Hıncal Uluç, çıkıyor NTV'deki "Hacivat - Karagöz" programına, başlıyor Milliyet'i karalamaya.
Faruk Süren'le görüşmüş, her başarılı olayda basın zaten nifak sokarmış. Süren'den demeci alan Halil Özer, haber manşetimizde yayınlandıktan sonra güya başkandan özür dilemiş. Vs Vs..
Sayın Süren, büyük bir olasılıkla Sayın Uluç'la konuşmuş.
Kimbilir, hazret her konunun bilirkişisi ya... Belki de ondan yararlanmayı, destek almayı düşünmüş!
İşin ilginç yanına bakın... Uluç'un "Bana, bizim medyanın bir özelliği vardır. Bunlar Galatasaray ne zaman bir kupa alsa, ne zaman bir başarıya ulaşsa, hemen ertesi günden başlayarak bir nifak tohumu ekmek için ellerinden geleni yaparlar" dediği Başkan Süren, aynı saatlerde Milliyet Spor Müdürü Zeki Çol'a, "Sayfanızda çıkan haber A'dan Z'ye benim sözlerimi içeriyor" diyor. Hatta şunu da ekliyor:
"Kimseye bu konuda farklı bir şey söylemedim. Kim ne söyler ya da yazarsa yalandır."
X X X
Bu oyun, maalesef değişik zamanlarda, değişik sahnelerde ve Türkiye'nin her yerinde oynanıyor.
Emek reytinge mağlup olmuş.
Gazetecilik, laf salatası yapanların tabağındaki salatalıktan değersiz.
Haber peşinde maraton koşanlar, plaza yazarları tarafından fütursuzca eleştirilebiliyor.
Ağzı laf yapan konuşuyor.
Bilgi, çek etmek, sormak, araştırmak gereksiz...
Lafın arkasında durmak gibi sorumluluklar olmadıkça, dilediğini söylemek özgürlüğün var elbet.
İki gevrek kahkaha, bir göz belertme ile, 90 dakikalık maçı 90 saat konuşmaya şablonlanmış beyinler polemik için yanıp tutuşurken doğru ve seviyeli haber yapıp, kimsenin yandaşı ve adamı olmamanın zorluğu elbette bazı çevrelerde takdir ediliyor. Ama günün reyting fırtınasında insanların beyni bulanıyor.
Bir kez daha tekrar etmekte yarar var...
Milliyet imajını atkı renkleri ile güçlendirmiş düzenin ve zamanın eleştirmenleri yüzünden geri adım atmayacak, olayların üzerine aynı hız ve sorumlulukla gitmekten vazgeçmeyecek.
Ve bir de... Artık duyumlarını çek etmek zahmetine bile katlanmayan, daha önce birlikte çalıştığı ve asparagasçılıkla suçladığı ekiple başkalarını karıştırmayı alışkanlık haline getiren muhtereme duyduğumuz saygı, bundan böyle galiba mesleki kimliğine değil, geleneklerimiz gereği, yaşına olacak !

Yazarlar