Skorer Hoş geldin Kezman

Hoş geldin Kezman

05.09.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Hoş geldin Kezman

Katledilenler. Kendilerini "Çetnik" diye tanımlayan katiller... Ve dünyanın en ılımlı insanlarından biri olsa da "taraf" olmak zorundakiler. Savaş, böyle kirli bir şey işte.Bizim ülkemizin bile, Boşnak siperlerine röportaj yapmak için giden ve emanet aldığı tüfekle Sırp askerini vuran gazetecinin kahramanlık öyküsüne şahit olacak kadar dengesi bozulmuştu o zamanlar. Elbette Kezman'ın ve sülalesinin katliamların neresinde olduğunu bilemeyiz. Ama bir Sırp olarak savaşta kimin saflarında bulunacağından emin olabiliriz. Savaşta seçenek yoktur. Sizin insanlarınız çıtayı hangi yükseğe koymuşsa, onu savunmak boynunuzun borcudur. Olan, en azından barışta insan kalmak."Ercan Güven'in perşembe günü yazdığı yazıyı kaçırmış olanlar olabilir. Bu yüzden tekrarda fayda var. Özellikle de bu bölümü. Çünkü bu yazı hayat boyunca hiçbir okulda alamayacağınız bir derstir. Hem de kuponsuz, beklemesiz, sadece Milliyet fiyatına...Ben bir adım ötesine götüreyim, yeridir... Temiz savaş yok denecek kadar azdır. Siz bakmayın kahramanlıklarla dolu filmlere, tarih kitaplarına. Temiz savaş kolay değil. Olmuyor, olmayacak. 1 kişi de olsa, 1 kadın da olsa, bir çocuk da olsa kirlenir savaşta. Ölmekle, öldürmekle kalmaz insan. Savaş "insanlar öldüğü için değil, insanlık ağır yaralandığı için korkunçtur" zaten. Bir mucize oldu ve savaşın kendisi en kutsal, en temiz ve en ulvi şekilde gerçekleşti diyelim. 2 tarafın, özellikle de kaybedenin öyle algılaması mümkün değildir. Birinin en ulvi, en kutsal zaferini, diğerinin tarihi en rezil adilik olarak yazacaktır, yazmıştır da. Ve hemen her ulusta çocuklar bu rezillik propagandasıyla ve nefretle büyür. Savaş, soğuk da olsa, ılık da, gerçek de olsa böyle bir şeydir işte. 2. Dünya Savaşı'nı Almanlar kazansa, bugün tarih soykırımdan bahsedecek miydi? Ya da Hiroşima - Nagazaki nasıl anılacaktı? Ortalama bir Amerikalıya Irak'ı sorun yüreğiniz, sinirleriniz el veriyorsa. "...Adeta Sırp-Boşnak savaşı hafızalarımızdan çıkıp gözümüzün önüne geldi yine. Savaş tarafların anlaşmazlığının zirvesidir. Bir tarafa, özellikle de mağlup olana kanla bağlıysan senin maruz kaldığın propaganda muhtemelen bütün dünyanınkinden farklıdır. Dolayısıyla ortalama bir Sırp bizden farklı düşünür o korkunç ve adi savaş hakkında. "Biz Yugoslavya olarak bir rüya ülkeydik. Ayaklandı asiler. Ülkemizi savunma hakkını kullandık". Budur, böyle düşünür oradaki...Biz rezilliği, iğrençliği biliriz. Ama bunu ortalama bir Sırp'a anlatmak zordur. Bir insanın kendi ordusunun, kendi çetesinin yaptığı insanlık dışılığı kabul etmesi kolay mıdır? Bunu kabul etmek, sindirmek. Dünyanın neresine gidersen git, başka milletten insanların senin ulusunun bir soykırım yaptığını yüzüne vurması... Her yerde anıtlarla, soykırım müze ve sergileriyle karşılaşmak. Bu kolay bir iş mi? Hemen kabullenilebilecek bir şey mi? Hem de ülkenizde bir dolu siyasetçi, araştırmacı hala "Biz temiziz, bu bir uluslararası oyun" derken. Ellerinin bu kadar kirli olduğunu kabullenmek kolay mı? Ve böyle bir baskı yerken kendi milliyetçiliğine sarılmaktan daha kolay ne var? Hiç unutmuyorum. 95 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Hırvatistan 3. olmuştu. Kürsüye çıkmışlardı. Madalyalarını aldılar. Kürsüde duruyorlardı. Sonra şampiyonlar geldi. Yugoslavlar. Hırvatlar sakince terk etti kürsüyü. Protesto ettiler yeni düşmanlarını (sanki Bosna'yı ilk önce onların ordusu bombalamamış gibi). Ben de ayağa fırlayıp alkışladım. Muhteşemdi. Katillere dersti işte. Sonra çoğunluğu Sırp olan Yugoların şaşkın yüzlerini gördüm. Ne olduğunu anlamamışlardı sanki. İnanamamışlardı olup bitene. Düşündüm. Bir Sırp olarak doğabilirdim. Tanrı böyle bir kader çizebilirdi bana. Ben ne yapardım o zaman! Bunu düşündüm. Bu kadar basitti her şey. Saynur Hanım'ın değil, İvana'nın oğlu olsam ne yapardım! İnsanlık terazisi, işte bu soruyu kendinize sorduğunuzda ve açık yüreklilikle bir cevap bulduğunuzda tam ölçüyü veriyor. Yüzleşmek zordur Kezman'ı tanımam. Futbolunu bilirim. İyi bir golcüdür. Dokunmatiktir. Yılmazdır, sahada savaşçıdır. Peki insanlığı? Verdiği Çetnik selamı benim (bizim) için farklı, muhtemelen onun için farklı bir anlam taşıyor.Zamanında Fenerbahçe'de oynayan Mirkoviç de Juventus'tayken ABD ve Nato, Sırbistan'ı bombaladığında dünyanın her yerindeki Sırp sporcular gibi bunu aynı selamla ve mesaj içeren tişörtlerle protesto etmişti. Çünkü onun algısı farklıydı. O Mirkoviç geldi, nefret etmesi en muhtemel soyun başkentinde, bir Hırvat olan Rapaiç, bir Boşnak olan Baliç, bir İsrailli olan Revivo ve bir dolu Müslüman Türkle aynı sofraya oturdu. Aynı yerde yattı. Aynı zafere sevindi, aynı yenilgiye üzüldü. Mirkoviç'i hatırlayın Kezman gözü kapalı Türkiye'ye geldi. Tıpkı İliç gibi. Bundan önce bu ülkeye gelmiş onlarca Sırp gibi. Şimdi benim ülkemde benim ülkemin takımı için çalışıyor. Gol attığında benim ülkemin insanıyla sevinecek. Ve bunu ülkesindeki aşırı milliyetçilerin ağır protesto ve tehditlerine rağmen yapıyor. Bu adam bir ırkçı, bir aşırı milliyetçi olsa, can düşmanının başkentine yerleşir mi? Para olursa tabii gelir demeyin. Bunu söylüyorsanız, ırkçı bir insan tanımamışsınız demektir. Türkiye'de konuşması gerekenler konuşmadığı için oluyor aslında bu zırva tartışmalar. Fenerbahçe'nin en Türk, en sözüne güvenilir oyuncularından biri şunu söyledi Kezman hakkında (tabii isim vermesen iyi olur abi diyerek). "Çok sıcakkanlı, çok girişken, çok iyi bir çocuk." Yetmez mi?Şimdi bizi bekleyen sınav büyük. Sırbistan'da ona "Niye oraya gittin?" diyenler gibi mi davranacağız. Yani ona "Neden geldin ?" mi diyeceğiz, yoksa "Hoş geldin" mi?Ya aklında kalbinde azıcık bir ırkçılık zerresi varsa. O zaman da şunu soracağız kendimize: Zafer onu kovmaktan mı geçer, yoksa kalbini, aklını temizleyecek bir yaklaşımdan mı?Karar sizin, karar bizim! İnsanlığımızın. mdemirkol@milliyet.com.tr Kezman'ı nasıl tartmalı?