Skorer ‘İpotek koyamaz’

‘İpotek koyamaz’

24.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

31 Ocak’ta yapılacak genel kurulda Beşiktaş Başkanı’nın karşısına çıkacak Murat Aksu, “İlk işimiz hesapları masaya yatırmak olacak. Kongre üyeleri Demirören’e kulübü iyi yönetsin diye oy verdi. Cebinden para koydu diye kulübe ipotek koyamaz. Hatta bu ona kötü yönetim gösterme hakkını da vermez” ifadesini kullandı

‘İpotek koyamaz’

Beşiktaş’ta kongre için geri sayım başlarken, iki lider sandıktan önde çıkmak için yoğun bir trafik içerisine girdi. Bir yanda dört ay önce büyük bir sürpriz yaparak adaylığını açıklayan Murat Aksu, diğer yanda altı yıldır koltukta oturan Yıldırım Demirören... “Kongrede ipini kim göğüsleyecek, sandıktan kim çıkacak, bayrağı kim teslim alacak?” Bu soruların karşılığı 31 Ocak’ta yanıt bulacak.
Bu adaylardan Aksu ile seçim karargahı haline getirdiği ofisinde buluştuk ve kamuoyunun merak ettiği sorulara yanıtlar aradık, seçilmesi halinde Beşiktaş’ta alacağı radikal kararları kenarından - ucundan almaya çalıştık.
Hikmet Çetin’i ikna edemeyen ve ardından ‘değişim’ parolasıyla yola çıkan Murat Aksu, başkanlık kararının bir anda oluşmadığına dikkat çekti, “Başkanla, yönetimde ters düştük, uyuşamadık. Bu yüzden yönetimden ayrıldım. Bu süreçte dikkat edilirse üç yıl boyunca hiç konuşmadım. ‘Bak gitti, ayrıldı’ şimdi konuşmaya başladı düşüncelerine kapılmalarını istemedim” dedi.
Bu süreçte insanların sürekli kendisine geldiğini ve baskı gördüğünü ifade eden Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu aşamada bölünen Beşiktaş’a bir ‘abi’ lazımdı, doğru adres de Hikmet Çetin idi... Alternatifsiz yönetimler sürekli hataya açıktır. Bunları önlemenin yolu da alternatifin çıkmasıdır. Nitekim öyle de oldu. Beşiktaş’taki gerçekler ortada. Hikmet ağabey olsaydı, iyi olurdu, ama ikna edemedik. Ben de kimse çıkmayacaksa ben varım dedim ve yola çıktım.”

Neden Hikmet Çetin’de bu kadar ısrarcı oldunuz? Hikmet Çetin’in CHP’li, babanızın AKP’li olması ön planda mıydı? Bu imajı silmek için miydi?
- Asla... Hikmet Ağabey; amcam, dayım neyse, odur benim için... Bir de hemşeriyiz kendisiyle... Bundan öte ağabey dediğim, saygı duyduğum bir insandır. Siyasi görüşünü gözetmeden gönülden bu teklifi yaptım. Hikmet abinin benim dünyamda önemli bir yeri vardır.
Süleyman Seba ile son üç yıldır görüşüyordum. 4-5 kere yemek yedik. Bu süreçte Hikmet Ağabey’i ikna edelim görüşü ağır bastı. Bu konuda Seba’nın ön ayak olmasını istedim. Kendisi de bana, ‘Çok iyi düşünmüşsün, mükemmel olur’ dedi. ‘Hikmet bey olmazsa, sen ol, seni destekleriz” dedi.

İki adayın söylemleri ve karşılıklı suçlamalar, kamuoyunda çıtanın düştüğü görüşünü de birlikte getirdi. Çıtayı kim düşürdü?
-Kamuoyundaki düşünceye katılmıyorum, hatta aksini iddia ediyorum. Liderler üyelere hizmetleri anlatırken, bazı söylemlerde, hatta bazı suçlamalarda bulunabilir. Ortada bazı hatalar varsa bu da karşılıklıdır. İkimizin de hatası vardır. Ben ferdi eleştirilerimi yaptım. Başkana hiç bir zaman yalancı ya da dolandırıcı demedim. Sadece şımarık zengin çocuğu dedim. Bunun temelinde de başkanın ‘paramı alıp, giderim’ açıklaması yatıyor. Bu bir benzetmedir.

Beşiktaş’taki grupçularla ilgili görüşünüz nedir?
-Öyle bir liste yaptım ki, bazı gazeteler TÜSİAD listesi benzetmesinde bulundular. Beşiktaş’a yaraşır, bugüne kadar Beşiktaş Yönetimi’nde yer almayı aklının ucundan geçirmeyenleri bile listeme aldım. Bu yönetim listesi ve adayları, tam tersine çıtayı yükseltmiştir. Yönetim kurulunu oluştururken asla oy hesabı yapmadım. Hiç bir grupcuyla kongre pazarlığı yapmayacağımı söylemiştim. Bu sözümünde arkasında durdum.

Demirören kaybetmesi halinde parasını ertesi gün alacağını söylüyor. Bu size artı bir mali yük getirmeyecek mi?
-Kongre üyeleri Demirören’e kulübü iyi yönetsin diye oy verdiler. Cebinden para koydu diye kulübe ipotek koyamaz. Hatta kulübü kötü yönetme hakkını da vermez. Başkanın parasını ertesi gün isterim demesi de doğru bir söylem değildir. Başkan kulübü aldığı gibi, kulübü devraldığı ilk günkü borçla bıraksın, ben de ertesi günü ona alacağını ödemeyi taahhüt ediyorum. Hiç kimsenin bugüne kadar Beşiktaş’ta kuruşu kalmamıştır. Seçimden sonra oturup, ilk işimiz hesapları masaya yatırmak olacak.
Kaldı ki başkanın ertesi gün parasını isteyeceğini de asla düşünmüyorum. Beşiktaş’ta şu anda öyle bir para yok. Başkan’dan önce, kulübün ödemesi gereken öncelikli paralar var. Onlar ödenecek. Başkan Beşiktaşlı ise -ki öyle- parasını son isteyen olmalıdır. Bu parayı altı yılda verdi.

Yönetim farklı, muhalefet farklı borç rakamı söylüyor. İşin doğrusu ne?
-Hesaplarını henüz incelemedik. Üç kere arkadaşları aradım, toplantı yapalım dedim, yapmadılar. Biz de İMKB’deki bilançolara bakarak bir öngörüde bulunduk. 2004 yılında görev alırkan başkana ‘bağımsız denetim oluşturalım, hesapları onlar incelesin, onların yapacağı hesaba göre kulübü teslim alalım önerisini getirdik. Olmadı, ancak bu uygulamayı seçilmem halinde 2010’da biz yapacağız.

Taraftar borçlarla değil, şampiyonluk ve kupalarla ilgileniyor ama...
-
Beşiktaş uçurumun kenarındadır ve bu durumdan kurtarmamız gerekir. Sadece sportif başarının peşinde koşup, mali yönden uçurumdan aşağı düşürmenin mantığını savunabilir misiniz? Hem başarı, hem de finans yönünden güçlü bir Beşiktaş’ı yaratmak bir yönetimin asli görevidir. O zaman başarılı olursunuz. Her yönüyle, altyapısıyla, parasal gücüyle dört dörtlük bir Beşiktaş oluşturduğunuz anda başarılar da otomatikman gelecektir. Sportif başarının peşinde koşarken, Beşiktaş’a mali yönden uçurumun kenarına itemezsiniz. Ben tavla oynarken bile yenilgiyi hazmedemem. Her dalda şampiyonluğa oynayan bir Beşiktaş bizim en büyük hedefimizdir. Ama başarı olacak diye hesapsız para harcamaya, kulübü uçurumun kenarına getirmeye karşıyım.

Başkan Demirören bu süreçte hiç mi doğru işler yapmadı? Örneğin aile kavramını İnönü’ye taşıdı.
-
Elbette doğru yaptığı işler vardır. Ama bugün Milliyet’in anketinde, en çok tıklanan sitede Aksu, yüzde 75 gibi bir oyla önde çıkıyorsa, bu da demektir ki toplumda bir mutsuzluk, umutsuzluk var. Bu anket de bunun en büyük göstergesidir. Yoksa Demirören de iyi niyetle yola çıktı, ama bugünkü fotoğraf ortada. Sonuca baktığınızda başarısızdır. Aile sıcaklığını tribüne taşıması elbette taktir edilecek bir olaydır. Ama sadece şeref tribününe, ya da locaya bu sıcaklığı taşımak değil, tam tersi diğer tribünlere de taşıyacaksınız.

Yine kamuoyunda Demirören ile olan avukat-müvekkil ilişkileriniz tartışılıyor. Hem avukatı, hem rakibi nasıl olunur?
-2007 Mayıs’ında yönetimden ayrıldım. Bu sırada, dosyaları bırakayım, devam etmem etik olmaz dedim. Kendileri bana ‘hayır bırakma, 3-4 ay daha bu dosyalarla ilginenin’ dediler. Kırmamak adına devam ettim. 2007 nisan ayından bu yana avukat- müvekkil ilişkilerini bitirdik. Benim mesleğim avukatlık. Sadece Demirören grubu değil, 20-30 kadar güçlü kuruluşun da avukatlığını yürütüyoruz. Medyaya yansıması hoş değil, yakışık almadı.

Hangi kesimden oy bekliyorsunuz?
-Değişimi isteyen herkes bana oy verecek. Zaten değişim parolasıyla yola çıktım. Mutsuz olan üyelerin bana oy vereceğine inanıyorum.

Beşiktaş için en önemli üç unsur ne?
- 1- İdari ve mali reform, 2- Alt yapı, 3- Stat.

Stat konusunda düşünceniz nedir?
-Stadı yıkmak zor. Divan Başkanı’nın yanında ikimiz de söz verdik, seçimi kim kazanırsa kazansın, kim kaybederse kaybetsin, kaybeden stat konusunda ona yardım edecek. Kaybetsem bile stadın yapılması i çin elimden gelen her şeyi yapacağım. Ben Beşiktaşlıyım, kazanan elbette Beşiktaş olacak.

Sürekli değişim diyorsunuz. Futbolda değişim nasıl olacak?
-Futbol takımı ile ilgili konuşmak istemiyorum. Bu seçim süresince bunu konuşmamayı bir ilke edindim. Ama futbola yeni bir sistem getireceğiz. Futbol şube sorumlusu olmayacak. Başkanlık sistemi yani tek adamlık devri bitecek.

Transfer komitesi kuracağız. Futbol direktörlüğünü oluşturacağız. Manchester United’daki Alex Fergison modeli... Bu birimin altında A takımı, teknik direktörü, altyapı her şey ona bağlanacak. Aksu’un son sözü ne olacak?
-
Seçim elbette seçimde kazanılır. Bana oy verecek, mutsuz ve değişimi isteyenler salona gelip, oylarını kullanırsa seçimi ben kazanırım.Yeter ki salona gelsinler, oylarına sahip çıksınlar.

‘Kulübü babam yönetmeyecek’
Bir bakan ya da bir emniyet müdürü sizin adınıza oy isteyebilir mi? İstese sakıncası ne?
- Sadece bir bakan, bir vali, bir emniyet müdürü değil, tanımadığım üniversitedeki öğretim üyeleri de beni arıyor, ‘Fikirlerini beğeniyoruz, seni destekliyoruz’ diyorlar. Bunda garip olan ne? Siyaset dışında işadamları arıyor, desteklerini dile getiriyorlar. Beşiktaş camiasında bürokrat var, siyasetçi var, öğretim üyesi var, asker var, her kesimden işadamları var. Böylesi geniş yelpazeye sahip Beşiktaş camiasından destek almak elbette benim için onur verici bir olaydır.
Bu destek beni her geçen dakika seçimler için umutlandırıyor, kazanacağıma da inanıyorum. Ben söylemesem bile onlar, ‘Bizim Murat aday olmuş’ deyip, ‘Murat’a sahip çıkın, kongrede onu destekleyin’ diyorlar. Ne var bunda?

Babanız Ankara’daki yemeğe katıldı, orada bunu söylemiş olamaz mı?
-Tabii bir baba oğluna sahip çıkar, oğluma destek verin, der... Bu insanın doğasında var... Ben başkanlığa ya da onun ikinci başkanı olarak seçime girdiğimde benim eşim, dostum çevrem, Murat Aksu’ya sahip çıkmadı mı, destek vermedi mi? O gün Murat Aksu iyi de bugün mü kötü oldu? Yani bugün mü Beşiktaş’a siyaseti soktu? Kulübü ben yöneteceğim, babam değil.

Babanızın siyasette olması sizin için avantaj mı? Beşiktaş’ın devlette olan işlerinde bir avantaj olamaz mı?’
-
Bütün kişisel dostluklarımı elbette Beşiktaş’ın yararına kullanacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Kendim için değil, ama Beşiktaş için her kapıyı da çalacağım. Bu da Beşiktaş’a hizmettir. Sırf siyasette değil, iş dünyasında, her camiada arkadaşlarım var. Bu dostlukları bu ilişkileri Beşiktaş’ın yararına kullanmak benim öncelikli görevim olmalıdır,olacaktır da. Bu camiaya bir taş koyabilirsek ne mutlu bize...



Tribünlerde rantçılar var
Tribün anarşisi, küfür, bunları nasıl aşacaksınız? Bugün Demirören’e, yarın size...
- Bu işe giren adam bunu da düşünür. Tribünde belli bir rantçılar var, bu rant çetelerini ortadan kaldırırsanız, tribünlerden bunları uzaklaştırırsanız, İnönü Stadı gerçek huzuru bulacaktır. Doğru işler yaparsanız, bırakın kendi takımınızı, rakibi alkışlayan bir tribün yaratırsınız. Bu potansiyel İnönü’de fazlasıyla var. Günlük popülist yaklaşımlarla işi çözemezsiniz. Mesele sportif başarı değil... Fenerbahçe’yi yendiğiniz maçta taraftar ‘Yeter’ diye hâlâ bağırıyorsa, demek ki sorun sportif başarı değil.


Seba’nın izinde
Süleyman Seba sizin için ne ifade ediyor?
-Seba, Onursal Başkan, yani kulübümüzün her şeyi... Onun desteğini almadan yola çıkmayı doğru bulmadım. Fotoğraf olarak Süleyman Ağabey’i örnek aldım. Seba gerçek bir lider. Lider olduğu kadar da gerçek bir Beşiktaşlı duruşu var.
En önemli yanı, ağzından çıkan hiç bir sözü yemez. Seba ‘ya sadece Beşiktaş taraftarı değil, diğer renkleri tutanlar da müthiş saygı duyuyorlar. Galatasaray kongresine gönderdiği telgraf eğer ayakta alkışlanıyorsa, onun ne denli saygın bir başkan olduğunun en büyük göstergesidir. Süleyman Ağabey’in bıraktığı bir miras daha var bizlere, bizim dışımızdaki taraftarların ikinci takımı da Beşiktaş’tır. Bunun da temelinde de Seba’ya olan sevgi ve saygı yatıyor.

Murat Aksu kimdir?
1969 Diyarbakır doğumlu. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da tamamlayan Aksu, lise eğitimini İzmir Fen Lisesi’nde gerçekleştirdi. 1986’da girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1990 yılında mezun olan Murat Aksu, 1992-1994 yılları arasında Amerika’ya yüksek lisans eğitimi için gitti. İstanbul Üniversitesi’nde doktora çalışması yaptı.
Spor camiasına ilk adımını 1990-1991 yılları arasında Türkiye Boks Federasyonu Dış İlişkiler Kurulu Üyesi görevi ile adım atan Murat Aksu, kayak ve futbol federasyonlarında da yönetim kurulu üyeliği yaptı. 2004-2007 yılları arasında da Beşiktaş 2. Başkanlığı görevini üstlendi.