Futbol KİME İNANACAĞIZ?

KİME İNANACAĞIZ?

04.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Artık öyle bir noktaya geldik ki, ne hakem kararlarından, ne de hakem yorumlarından bir şey anlamıyorum. Taraftara çok hak veriyorum. Hangi hakem kararına nasıl güvenecekler şaşırdılar. Bir pozisyonda o kadar değişik kararlar yorumlar çıkıyor ki, kural ne diyor şaşırıyorsun

KİME İNANACAĞIZ

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA - RÖPORTAJ: BİLAL MEŞE

Haberin Devamı

Kim ne derse desin, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisindeki o nefes kesen futbolun önüne hiç bir şey geçemez. Futbolsa, futbol... Heyecansa, heyecan... Birbirinden güzel atılan altı gol... On kişi kalan bir takımın varını-yoğunu ortaya koyması, kazanma arzusu, hepsi iç içeydi derbide... Tüm Türkiye nefesini tutarak izledi bu derbiyi... Ne var ki, futboldan çok, hakem kararları yine gündeme oturdu, teknik adamı, yöneticisi, herkes isyan bayrağını çekti.
Şansal Büyüka ile gerçekleştirdiğimiz ‘Dobra-Dobra’da, derbideki kaliteli futboldan çok, zorunlu olarak hakemlerimizi, günahlarını-sevaplarını masaya yatırmak zorunda kaldık.
Ki Büyüka, bu oyunda hakem hatalarını pek de öne çıkarmayan bir spor adamıdır. “Onlar da insan, onlar da hata yapabilir” felsefesinden yola çıkar. Her daim onlara destek olmuştur. Ama Usta’nın isyanı bu kez başkaydı. O da hakem yorumcuları... Birinin ‘ak’ dediğine, diğeri ‘kara’ diyor! Ortak noktada kimse birleşemiyor. Yılların tecrübesi, yıllarca bu işin içinde yoğrulmuş Büyüka, “Artık öyle bir noktaya geldik ki, ne hakem kararlarından, ne de hakem yorumlarından bir şey anlamıyorum” diyor ve bu konuda kolay kolay susmayacağa benziyor:
“Taraftara çok hak veriyorum. Hangi hakem kararına nasıl güvenecekler şaşırdılar. Bir pozisyonda o kadar değişik kararlar, yorumlar çıkıyor ki, kural ne diyor şaşırıyorsun.”

Haberin Devamı

O kurallar niye kondu?
Büyüka, bu konuda çok doğru bir noktaya temas ediyor:
n “Futbol Müsabaka Talimat Kuralları’ndan çok, hakem yorumlarının öne çıktığını düşünüyorum. İşin kolayı var. Her pozisyona, ‘doğru veya yanlış hakem yorumu’ dendiğinde akan sular duruyor. Hakemden şikayetçi olmayan takım yok. O zaman o kurallara ne gerek var ki? Ben onu bunu bilmem... Bildiğim tek şey, artık kuralların uygulanmasının şart olduğudur. O zaman uygulanmayacaksa o kurallar niye kondu?”
Futbolun içinde hakem yanlışlarının da olduğuna işaret eden Büyüka, “Yardımcı, çizgi hakemlerin de pek işe yaramadıklarını gördük. Yani, hatalarda bir azalma yok. Derbide ise hakemin iki taraf için de çok ciddi hataları var” ifadelerini kullandı.
Büyüka, derbideki hakem hatalarını tek tek sıraladı:
* “Çakır’ın bana göre çok ciddi hataları vardı. Necip-Caner mücadelesinde masum sayılabilir. Çünkü orada ikisi de birbirini çekiyor. Ama Caner avantaj sağlamıştı. Hakemi fazla eleştiremem burada. Ama Emenike ucuz kurtuldu. Orada da Cüneyt Çakır döndü gitti. Yardımcı hakemin uyarısıyla sarı kartı verdi. Yardımcı hakem de neden ‘sarı kart’ dedi onu anlamadım. Bana göre Emenike’nin pozisyonu kırmızıydı. Fenerbahçe’nin üçüncü golünde kılpayı bir ofsayt vardı. Mustafa Pektemek’in pozisyonunda ‘penaltı değildi’ diyen hiçbir yoruma asla katılmam. Bana göre penaltıydı. Kolları açık. Topun önü kesiliyor. Ama bakıyorum yorumcuların büyük bir bölümü ‘değildi’ diyor. Kime inanacağız, yorumlara mı, kurallara mı? Sayılmayan golde ise hakem haklıydı. Bana göre faul var. Kuyt da söyledi ‘temasım’ oldu diye. Kuyt, dürüstçe bunu söylüyor, ama tartışmalar bitmiyor!”

Haberin Devamı

KİME İNANACAĞIZ

Çakır, Avrupa’ya endekslendi
Araya giriyoruz, Çakır’ın üst düzey hakem olduğunu anımsatıyoruz Büyüka’ya:
*“Sanki Cüneyt Çakır kendini Avrupa’ya endeksledikten sonra ligi ikinci plana atmış bir görüntüsü var. Bir yıldır hissediyorum. Dilerim yanılıyorumdur. Avrupa’daki istatistiklerini burada sürdüremiyor. Kural diyor ki, hakemin yorumuna bağlı. Hakem ne verirse haklı çıkıyor. Hakem yorum hakkını kullandı deniyor. Cüneyt Çakır’ın Süper Lig’i küçümsediğini söyleyemem. Aşırı güven, Avrupa’ya motive olma, her hafta sonu Avrupa’dan görev beklentisi oluşuyor. Bunlar Türkiye’ye motivasyonunu etkiliyor.”
Büyüka, hakem konusunda fren yapmıyor, yapmasına da bizler sorularımızda onu bu kulvardan çekip, futbolun güzellikleriyle dolu derbiye yönlendiriyoruz, yutkunuyor:
* “Olağanüstü bir derbi izledik. Bana göre bu maçta güzellikleri, mücadeleyi konuşmalıyız. Tadı damağımda kaldı. Futbol tavan yaptı. Ben bu maçı futbol arşivime ekledim. Unutulmazlar listesinin ilk 3’üne, ilk 5’ine girdi. Fenerbahçe-Beşiktaş maçları her zaman zevkli olur. Deli danalar gibi saldırdılar. Fenerbahçe’nin böyle bir gücü yakalayacağını görsem inanmazdım. Ersun Yanal’ı bu yüzden kutluyorum. Beşiktaş’ın da ilk yarıdaki oyunu mükemmeldi. Beşiktaş’ın kalitesi diğer takımlardan düşük değil. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın gerisinde değil. Genişlik olarak geride olabilir, ancak ilk on bir de geride değil. Olcay’ın golünü kaç kişi atabilir? Gökhan kaç kişiden yemiş o çalımı? Öyle bir çekti ki topu, Gökhan’a yapacak hiçbir şey bırakmadı. Gökhan son hamlede yetişti. Olcay akıllı davrandı vuracağına topu çekti. Volkan çıktı, ancak Olcay müthiş bir gol attı.” Derbiyi sabaha kadar konuşsak, Büyüka inanın hiç bıkmaz!

Haberin Devamı

‘Köprünün altından çok sular akar’

Haberin Devamı

Sarı - Lacivertli ekibin bu konumunu nereye kadar sürdüreceğini merak ettik:
*“Fenerbahçe bu kadar puan farkı varken ilk yarıyı lider bitirebilir. Ama kafalarda şu var. Ersun Yanal takımları belli dönemlerde duruyor gibi. Fenerbahçe 1-2 maçta kötü mücadele etmiş olsa bile toparlandı. Fenerbahçe müthiş risklerin yanında, müthiş bir mücadeleyi de beraberinde getiriyor. Ancak Fenerbahçe gibi bir takım ilk yarının son üç dakikasında 10 kişi kalmasına rağmen bir anda iki gol yememeli. Diğer taraftan da, 10 kişi kalan Fenerbahçe rakibine ikinci yarıda kök söktürüyor.”
Büyüka’ya göre, Fenerbahçe, kalan dört maçı kayıpsız geçerse, şampiyonluk yolunda büyük avantaj sağlar:
* “Şampiyon olmak için inanmak şart. Fenerbahçe bu mücadelesi ile bu umudu taşıyor mu dersen, fazlasıyla taşıyor. Ama lafla peynir gemisi yürümez. 21 hafta var daha. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı ölçü aldığını düşünüyorum. İyi bir Beşiktaş var. Bu köprünün altından çok sular akar.”
Ya Meireles?
*“Meireles’in İngiltere gibi sert bir ligde kırmızı kartı yok. Türkiye’de üç kırmızı kart görüyorsun. Hadi bir kez yaptın, bana göre kulüpler, futbolcu haklıysa yanında olur. Oyuncunun yaptığı yanına kâr kalıyor. Meireles yapıyor, bir tepki görmeyince istediği gibi takılıyor. Ne hakkın var senin takımını 10 kişi bırakmaya? Rakiplerin veremediği zararı sen veriyorsun. Futbola, rakibe, arkadaşlarına saygısızlık yapmıyor musun? Bak Veli MR’larda dolaşıyor. Özür dileyebilir. Ben yönetimin yerinde olsam Meireles’in kontratını gözden geçirirdim. Şu durumda takıma bir yararı olmaz.”
Peki, Uslu’nun maç sonu açıklamalarına ne demeli?
*“Mahmut Uslu gibi yönetim tarzının bitmesi lazım. Senin golü atan oyuncun elim temas etti diyorsa, yöneticin tersini söylüyorsa, hoca da ‘hakemi bırakalım şu maçın tadına varalım’ diyor. Türkiye’de yönetici profilinin de, gazeteci profilinin de değişmesi lazım.”

Çare Albayrak!

Galatasaray’ın mücadele duygusu iflas etmiş durumda. Önce futbolcu isyana teşvik edilmeli. Saha içinde isyan etmeliler. İkincisi de, ‘Kurtar bizi Abdurrahim Albayrak’ denmeli. Florya’nın anahtarını artık ona teslim etme zamanı gelmişti

Rotayı, bu kez iç ve dış hatlarda neredeyse S.O.S veren Galatasaray’a çevirdik. Dokuz puanlık farkın, çok önemli olmadığına işaret eden Büyüka, Cim-Bom’un bir kurtarıcıya gereksinimi olduğunu söyledi, şaşırdık. Kimdi bu kurtarıcı?
* “Kim olacak, Abdurrahim Albayrak... Florya’nın anahtarını artık ona teslim etme zamanı gelmiştir.”
Konuyu detaylandırıyor, gerekçelerini bir bir sıralıyor Büyüka:
* “Daha 21 hafta var ve 9 puanlık farkın hiç önemli olmadığını düşünüyorum. Ancak, Galatasaray böyle oynamaya devam edecekse şampiyonluk kaf dağının ardındadır. Galatasaray’ı iki şey şampiyonluğa ortak eder. Bir Galatasaray’da isyan çıkmalı. Galatasaray futbolcusunu isyana teşvik etmeli. Saha içinde isyan etmeliler. Kim motive eder onu bilemem. Galatasaray’ın isyan duygusu, mücadele duygusu iflas etmiş durumda. Salla başını al maaşını gibi bir benzetme vardır. Yasaksavar gibi futbol oynayamazsın. Mücadele edeceksin.

Terim varken sorun yoktu
İkincisi ise, ‘Kurtar bizi Abdurrahim Albayrak’ denmeli. Ben olsam Florya’nın anahtarını teslim ederim. Sportif direktörün Mancini’ye karışma gibi bir durumu olmaz. Florya bir imparatorluk. Yabancı hoca idmanını yaptırır gider. Onun dışında oyuncunun hayatı, dertleri, kaprisleri hocanın bir kulağından girer diğer kulağından çıkar. Son yıllardaki şampiyonluklara baktığımızda hep Abdurrahim Albayrak’ın yönetimde olduğunu görebiliriz. Albayrak evlilikte sorun varsa halleder, evde bir sorun varsa halleder. Jardel, Türkiye’ye geldiğinde karısı sorun çıkarmıştı, merdivenler dar eşyalar geçmiyor diye... Çatıyı söktürdü eşyayı koydurdu. Galatasaray’da sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı yeniden kurmak istiyorsan Albayrak’ı oraya getireceksin. Florya’nın sorumluluğunu ona vereceksin. Fatih Terim varken Florya’da sorun yoktu. Ancak gitti ve büyük bir boşluk çıktı. Bu boşluğu Abdurrahim Albayrak doldurur, başkasını tanımam.”
Büyüka, eleştirilerine tam gaz devam ediyor:
* “Mancini’nin aklıma takılan iki ifadesi var. Üç öğün savunma çalışmamız lazım. Eee, çalış o zaman. Savunması neredeyse hepsi milli, üst düzey oyuncularından kurulu. Bir golde duracağın yeri bilemiyorsan bu çalışmakla düzelmez. Biraz futbolcu kendi kalitesini ortaya koyacak. İkincisi ise ‘Sneijder’in nereye gittiğini bilmiyorum’ dedi. Sen bunu Fatih Terim’e söyletebilir misin? Niye gitti, niçin gitti bunu bilmen lazım. Galatasaray’da herkes kafasına göre takılıyor. Disiplin gitmiş, kurumsallık yalan olmuş diyeceğim, ayıp olacak. Herkes kendi kafasına göre hayatını yaşayacak”

Beşiktaş’ta devamlılık yok

Ya Beşiktaş?
* “Beşiktaş için şunu söyleyebilirim, bir kere Beşiktaş’ın mahşerin dört atlısı gibi süper bir dörtlüsü var. Solda Olcay, sağda Gökhan. Göbekte de Fernandes ve Oğuzhan. Hücuma çıkışları olağanüstü beceriyorlar. Müthiş yetenek ortaya koyuyor. Beşiktaş ve Kasımpaşa, Türkiye’de hücum organizasyonunu en iyi yapan iki takım. Ama Beşiktaş’ın devamlılığı yok. Konya maçının ikinci yarısında da bu sinyali verdi, derbide de. Beşiktaş’ta ikinci yarıda yorgunluk oluyor. 115 kilometre civarında koşuyor. Yoruldu diyoruz. Aklıma koşu temposunu ekonomik kullanmadığı geliyor. Bütün bunlar hocanın değerlendireceği şeyler.”
Büyüka, Bilic’in ‘Rakibin muazzam fizik gücü var’ açıklamasına takıldı, haklı:
* “Kulaklarıma inanamadım. Sende niye yok o zaman? Senin de kondisyonerlerin var. Sen aynı gücü niye yakalayamıyorsun? Oğuzhan narin bir oyuncu sayılabilir. Ancak Fenerbahçe’de de Alper narin bir oyuncu. Yani burada Bilic bir zaafını itiraf etmiş gibi. Tolga’nın olağanüstü müdahaleleri olmasa Fenerbahçe on kişi olmasına rağmen az kalsın maçı kazanıyordu.”
Yani Beşiktaş korktu mu?
* “Yanal, ilk oyuncu değişikliğini 88’de yaptı. Hocalar saha kenarından takımını tabii ki bizden daha iyi okuyorlar. 3-2 önde başladığın ve bir fazla mücadele ettiğin maçta bu kadar mahkum kalmayacaksın. Bunu açıklayamazsın. 11’e 11 oynanan bir maçta Kadıköy’den bir puanla çıkıyorsan, iyidir deme şansına sahipsin. Ama bir fazla oynayıp öndesin, bir puanı da kalecinle kurtarırsan bu Beşiktaş adına negatif bir görüntü.”

Kasımpaşa yukarıyı kovalar

Kasımpaşa’yı Galatasaray, karşısında ‘test’ edeceğinizi söylemiştiniz:
“Bana göre Kasımpaşa futbol olarak, mücadele olarak Galatasaray maçında sınıfı geçemedi. Kasımpaşa yukarıyı kovalar, çünkü fazla takım yok. Fenerbahçe başaktör. Beşiktaş iyi. 9 puanlık farktan çok Galatasaray’ın durumu beni etkiliyor. Trabzon’un durumu ilginç. İstatistikler ters. Olcan atıyor, Onur tutuyor, Trabzonspor kazanıyor. Bir de kötü oynadığın maçlarda bile skor tabelası senin lehine yazıyorsa bu büyük bir avantaj.”