Skorer Melekler ve Şeytanlar

Melekler ve Şeytanlar

31.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Melekler ve Şeytanlar

Michel Platini... Futbol dünyasının unutulmaz 10 numaraları arasında belki de 1 numaraya yerleştirmemiz gereken adam. Çünkü ötekiler, futbolcu olarak sergiledikleri başarıyı, oyunu bıraktıktan sonra sürdüremediler... O devam etti. Fransa Milli Takımı'nın başına geçti. Uluslararası sınavlarda pişti. 1998 Dünya Kupası Organizasyonu'nda kusursuz bir komite başkanı olarak zirveye çıktı. Franz Beckenbauer gibi sert, sarsıcı, egosu yüksek bir karizma yerine, sakin ve sevimli ama aynı zamanda derin düşünen bir futbol adamı olarak kozasını ördü. Sabırla, sükunetle, gerektiğinde en sert tartışmalara girip tezlerini dinletmeyi bildi. Matematik profesörü bir babanın oğlu olarak akıldan hiç uzaklaşmadan, duygularını da ihtirasa dönüştürmeden UEFA başkanlığına aday oldu. Birikimlerini futbol insanlarıyla paylaştı. Projelerini saklamadan, adaylık kampanyasından çok önceden ilan ederek Avrupa'nın devlerini de karşısına almak pahasına seçim yarışına girdi.Ölü yaprak adını koyduğu eşsiz frikik golleriyle, penaltı atışlarından nefret etmesiyle tanıdığımız Fransız, şimdi UEFA Başkanı...İçeriden dışarıdan kaynatılan onca kazana rağmen Şenes Erzik'e de hak ettiği saygıyı gösterip dünya futbolunda yepyeni bir döneme imza atmaya hazırlanıyor Platini...Futbolda, zaman zaman oyunu unutturan aşırı endüstriyelleşmeye karşı çıkıyor.Kulüplerin, (bizimkiler hazır olsun) borç sarmalından kurtulmadan, bilançolarını düzeltmeden Şampiyonlar Ligi'ne ya da UEFA Kupası'na katılamayacaklarını söylüyor. Birikimlerini paylaştı Daha da dudak uçuklatan projesi, Devler'in yoluna taş koymak... İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerin Şampiyonlar Ligi'ne dörder takımla katılmasını engellemek. "Bir çok Avrupa ülkesinin şampiyonu UEFA Kupası elemelerine gönderilirken, bazılarında lig dördüncüsünün bile Şampiyonlar Ligi'ne buyur edilmesi adalet değil" diyor... Bir anlamda, 20 yıldan beri kendi liglerini kurup futbol elitini oluşturmaya çalışan G 14'lere karşı çıkıyor.Hakem ve yardımcı hakem sayısının mutlaka artırılması gerektiğini dile getiriyor.Şimdi söylemlerini eyleme geçirme zamanı... Elbette işi çok zor... Hemen her alanda tutuculuğuyla bilinen Avrupa'da böyle bir liderin başarıya ulaşması o kadar kolay değil.Michel Platini futbola yeniden masumiyetini iade etmek istiyor...... Ve futbol dünyası tarihinin en önemli maçına hazırlanıyor : Melekler ve Şeytanlar! İşi çok zor Pazar günü Vestel Manisaspor karşısında oynanan oyun ve atılan goller, Beşiktaş taraftarlarına da sade futbolseverlere de özlediklerini yaşattı.Şimdi dostlar soruyor : "Beşiktaş hedef takımı olur mu ?"Basit bir yanıt verelim : Aynı oyun anlayışını bugünkü Vestel Manisaspor kupa maçında ve sonraki beş lig haftasında da sürdürür, bir takım klasiğine dönüştürürlerse elbette şampiyon adayı olurlar... Ama istikrarsızlığı sürdürürlerse, Galatasaray'la ancak ikincilik için kapışırlar! Beşiktaş'ın hedefi Unutulmaz 11 Eylül terörünü, televizyonlardan izleyip dehşetle yüzlerce insanın ölümüne tanık olduk...Akşam Ali Sami Yen'de Şampiyonlar Ligi maçı vardı... Bir grup maç başlamadan önce "Kahrolsun Amerika !" sloganları atıyordu. Santraya kadar susmadılar. Hiçbir müdahale görmeden gösterilerini yaptılar ve çekip gittiler. Orada can veren Türkler de dahil yüzlerce insana hak ettiği saygıyı göstermediler... Hayır, onların taraftar ya da futbolsever olduğunu hiç sanmıyorum. Sadece propaganda için özel olarak maça getirilmişlerdi... UEFA, ertesi gün (Çarşamba) Şampiyonlar Ligi maçlarını erteledi.Bu olayı hiç unutamam...Benzerini geçen hafta Elazığ, Trabzon ve İstanbul'da gördük... Hepimiz insanız! Hrant Dink'in canına kıyan o lanet cinayetten sonra herkes kafasına göre tribün propagandası yaptı... İnsanların kafası karıştı. Ama en önemlisi, futbol bu bölünmüşlükten derin yaralar aldı.Stadyumların bu derece kontrolsuz ve sahipsiz kalması elbette kaygı verici... Bez afiş, pankart ve slogan savaşları önlenemezse, ortada futbol filan kalmayacak, insanlar sokakta birbirini kovalayacak.Hepimiz insanız... Biraz saygı, biraz duyarlılık... Lütfen! Tribün propagandası "Maradona'nın orada işi ne ?" Antalya 2001... TSYD seminerinde Michel Platini onur konuğu... Şenes Erzik, Togay Bayatlı ve şimdiki başkan Esat Yılmaer'le birlikte Platini'yi dinliyoruz...FİFA'nın 20. Yüzyılın En Büyükleri anketine getiriyor sözü :"O ankette futbolseverler milyonlarca oy kullandı. Pele ile Maradona 1 numara için çekiştiler. Sonra bir onur podyumu oluşturuldu... Franz (Beckenbauer), Johann (Cruyff) ve ben de podyuma çıktık... Tabii, aramızda Maradona da vardı... Elle attığı gole "Tanrı'nın golü " diyen, dopingden Dünya Kupası'ndan ihraç edilen, kokain kullanan bir insanla aynı podyumda olmak, futbol adına çok keyifli değildi... Gençlerin ondan neleri örnek alacağını bilemezdik... Tabii ben her zaman en başta Cruyff'a saygı duydum! Bir de Franz'a! "Konuğumuzun, futbolu sadece top ustalığı olarak görmediğini bu küçük anekdotla bir kez daha anlamıştık...Platini'nin etik değerlere ne kadar önem verdiğini kuşkusuz UEFA Başkanlığı döneminde de göreceğiz... Bekleyelim! agokce@milliyet.com.tr