Skorer Müneccim miyim?

Müneccim miyim?

07.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Müneccim miyim

Perşembe günü yazdığım "olasılıklar", Pazar günü aynen yaşanınca, şüphelendim doğrusu.Ne demiştim; "Galatasaray'ın kampanyası sakat doğdu"!Yönetimin onuruyla oynayıp, sonra eline harçlık vermek gibi pedagoji kuralına bile uymayan bu kampanya, sonuçta Galatasaray'ı alt düzey kavgaların içine çekecek ve attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmeyecek...Ve devam etmiştim:Listeler yapılacak. Para vermeyenler suçlanacak.Aynen oldu.Sayın Polat'la birlikte "100 bin dolar(cık)" kampanyasını başlatan kanalda, hem sözlü hem yazılı açıklandı "Galatasaray'a destek değil köstek olanlar" listesi.Kimler yok ki...Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak, Turgay Kıran, Mehmet Cansun, Yiğit Şardan, Semih Haznedaroğlu, 80'i aşkın Galatasaray dernekleri... Hepsinin kulağı çekildi.Yetmedi; Fatih Terim, Bülent Korkmaz, Gökmen Özdenak gibi profesyoneller bile suçlandı."Bu zatlar, ya lakaytlar, ya da cimri".En azından "vefasız".Ekmek yiyip şöhret oldukları yere "ilgisiz"."Ver 100 bin dolar, al itibarını geri".Cennetin anahtarını satan ortaçağ papazlarına döndü kampanya. Hatta daha beter. Vermeyen, toplumsal "aforoz"a kurban gider.Meteliğe ihtiyacı olan Galatasaray'a birkaç milyon dolar taze para girmesine karşı mıydım ben? Fanatik bir Fenerbahçeli veya Galatasaray düşmanı mıydım?.. Bundan eminim... Hayır.Sadece kampanyadaki boşlukları görebilmiştim.Galatasaray Yönetim Kurulu'na "Sülün Osman" muamelesi yapılmasını, bay-pass edilmesini, toplanan paranın şartlı-şurtlu verilmesini içime sindirememiştim. Olayın kitlesel hale getirilememesi, katılmak isteyenlere sıradan vatandaşlar için "servet" sayılabilecek bir fiyat biçilmesi doğru değildi. Bu kampanya, sokaktaki Galatasaraylıya "Bu kulüp kimin malıdır anlayın" kampanyasıydı sanki. 100 bin doları bile olmayan adam, Galatasaraylı olamazdı. En azından böyle bir koku vardı kampanyada. Yazdım. Doğrulandı.Daha da beterini söyleyeyim:Bu kampanya milat olacak Galatasaray'da... O çok güvendikleri "liseli dayanışması" var ya; muhtemel bölünmeleri yapıştırmaya o da yetmeyecek gelecekte. Bir yanda para verenler, diğer yanda vermeyenler olarak bölünecekler. Her muhalefet bu kampanya üzerinden yapılacak ileride. Müneccim gibiyim.Taktik ekinde maç tahmini yerine neden köşe yazısı yazıyorum ben? Ben müneccim miyim?.. Emin değilim!.. İşte size dört dörtlük bir "Alaturka yöneticilik" örneği: Beşiktaş Başkanı sayın Demirören, Fulya projesine son imzayı atmayan Beşiktaş Belediye Başkanı'nı taraftarlara şikayet etti. Yetmedi, nakit sıkıntısı için kampanya açan Galatasaray'ı eleştirdi.Yahu, Beşiktaş taraftarına ne Fulya Projesinden?.. O senin işin değil mi?İmar iznini de Çarşı Grubu alacaksa, yönetime ne ihtiyaç var?Taraftar, sahadaki futbola bakar önce... Ya da bakmalıdır.Bir belediye başkanına baskı yapmak, muhalefeti susturmak veya iktidarı ele geçirmek için kullanılınca, onu nerede ve nasıl durduracaksın?Futbol bu... Elbet inişi çıkışı olacak. Kendi görevlerini taraftara yaptırırsan, hangi işin doğru yapıldığı kararını da taraftara bırakmış olmaz mısın?İkinci bölüm, rakip bir takımı kışkırtmaktan çekinmeme...Niye?.. Düşman yaratıp camiada beraberliği sağlamak için. Seferberlik ilan edip muhalefeti susturmak için. Peki futbolda tepeden tetiklenen böyle kavgaların sonucu ne?Hepimiz biliyoruz ki, kitlesel tartışmalar futbolumuzu biraz daha dibe gömerken kavga eden kulüplerin yöneticileri pirim almakta. En azından kendi camialarından. Özellikle bıçak sırtındaki yönetimlerin son çaresi bu yöntem.Tipik bir egoistlik örneği. "Benden sonra tufan" felsefesi.Değer mi, değmez mi; orasını yöneticilere sorun.Allah hepimizi alaturka yönetimlerden korusun. Alaturka yöneticilik Ankaragücü karşısında Trabzonspor'u kurtaran kim? Fatih Tekke...O ki, tehditlere kurşunlara muhatap bir futbolcu.Çıktı iki gol attı, takımını galibiyete taşıdı.Çok anlamlı...Cesurca.Profesyonelce.Hepimize örnek olmalı.Ama ilk başta hakemlerimize.Hani "tribün baskısı", "amir katkısı", "mafya korkusu" ile sersemleşen, elle ayağı karıştıran ve "stres mağduru" olarak mazur görülen hakemlerimiz var ya...Fatih Tekke'ye baksınlar utansınlar. Ayakkabısında barut izi, arabasında mermi çekirdeği, ensesinde mafya nefesi... Aldırmıyor; arka cebinde rovelveri ile oynuyor adam... Rambo gibi. Güzel bir şey mi?Elbette değil.Lakin şartlar böyle.Burası Türkiye. Korku, doğal bir insan duygusu değil burada.Korkanlar "her şeyini" kaybediyor. Korkudan korkun! Hakan, "Fener'de Cimbomlular var" dedi. Türkiye karıştı.Bu iddia Sabah Gazetesi'nin sürmanşetinde yer aldı.Böyle alengirli konuların üstadı sevgili Kazım Kanat, derhal kaleme sarılmış ve futbol tarihimizdeki "ajan provokatörleri" yazmış:Metin Oktay Beşiktaşlıymış!Süleyman Seba Fenerbahçe'yi, Rüştü Reçber Galatasaray'ı saklarmış kalplerinde.Türkiye karıştı mı bilemem, ama benim umurumda bile olmadı.Bana ne sempati duydukları takımlardan.Ben görev aldıkları takımlarda yaptıklarına bakarım. Bence Metin Oktay en büyük Galatasaraylı.Rüştü Reçber en iyi Fenerbahçeli.Süleyman Seba kimseyle kıyaslanamayacak kadar Beşiktaşlı. Gerçekten gönüllerinin bir köşesinde "diğer" takımlar varsa, hepsini bir kere daha kutlarım:Duygu fırtınaları yaşarken görevlerini bir an bile aksatmayacak kadar ahlaklı ve disiplinli oldukları için. Darısı, hepimizin başına! eguven@milliyet.com.tr Ajan provokatörler!

Yazarlar