Biraz saygı lütfen!
Alex, Deivid, Burak, Uğur Boral, Selçuk Şahin, Lorant, Aragones, Kezman, Maldonado, Josico, Deniz, Yasin, Can Arat, Volkan Demirel, Ümit Özat, Rüştü, Enke, Hakan Bayraktar, Hiddink, Sabri, Bülent Korkmaz, Fatih Terim, Tugay Kerimoğlu, Hasan Şaş, Ayhan, Necati Ateş, Arif, Petre, Tamaş, Bratu, 
Özhan Canaydın, Hüseyin Cimşir, Ziya Doğan, Ersun Yanal, Halilhodzic, Ogün Temizkanoğlu, Fatih Tekke, Bülent Uygun, Tolunay Kafkas, Çağdaş Atan, Adem Dursun, Youla, Tabata, Runje, Süleyman Seba... İlk aklıma gelen isimler. Unuttuklarım yazdıklarımdan daha çok elbet, farkındayım...
Islıklanan, yuhalanan, küfür edilen, dalga geçilen, istifaya davet edilen futbolcular, teknik direktörler ve başkanlar... İstisna da olsa taraftardan dayak yiyenleri de unutmamak gerek...
Neden böyle oluyor hemen hemen bütün statlarda?
Ne yazık ki, bu topraklarda kendisine taraftar diyenlerin büyük bir bölümü futbolu gerçekten sevmiyor. Futbolu sadece bir kazanma, kendini tatmin etme aracı olarak görüyor. Hal böyle olunca bir maçı izlerken çoğu taraftarın düşündüğü; ertesi gün işyerinde ya da okulda başka takımı destekleyen arkadaşlarına ne diyeceği... Onların sataşmalarına nasıl karşılık vereceği....
Nereden mi biliyorum?
Kendimden... (Ben de çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda Beşiktaş yenildiğinde öyle düşünürdüm. Annem bilirdi ki Beşiktaş yenilmişse Nilay okula gitmeyecek, pazartesi sabahları kaldırmazdı beni)
Neredeyse kimsenin oynanan oyundan zevk almak gibi bir derdi yok. Tek dert kazanmak... Varsa yoksa kazanmak... Kazanmak kazanmak...
En iyi biz biliriz!!! 
Taraftar tribünde, spor (futbol) yazarları gazete köşelerinde, yorumcular televizyonda kızdıkça kızıyor, futbolculara, teknik direktörlere veryansın ediyor... Çünkü futbolculara ne yapmaları gerektiğini öğretmek, teknik konularda ahkam kesmek çocuk oyuncağı... Nasıl olur da yenilirsiniz? Bu futbolu bilmiyor... Şundan topçu olmaz...
Hagi, bir maç sonrasında “Bazıları bu işin çok kolay olduğunu sanıyor, sahaya çıkıp bir koşsunlar da görelim” diyerek Türkiye’de, mesleklerine olan saygısızlıktan yakınmıştı. Gerets “Türkiye’de çalıştıysanız, dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz” sözleriyle Hagi’nin düşüncelerine katılmıştı. Fatih Terim “Türkiye’de kayıt dışı 50 milyon teknik direktör var” diyerek buralarda futbol maçı izleyen herkesin kendini nasıl da işin uzmanı sandığını vurgulamıştı...
Oysa “topu görse bomba sanır” lafı bizim gibi kendini uzman sananlar için söylenen bir söz. Halı saha maçlarında da görüyorum ki yandaki arkadaşına pas veremeyenler, laf konuşmaya gelince susmak bilmiyor... Oysa tek yapmamız gereken halimizi görmek, kendini bilmek ve biraz saygı göstermek...
Siz kimsiniz?
Saygı demişken es geçmemek, unutmamak gerekir Galatasaray taraftarının Mustafa Denizli’ye yaptığı saygısızlığı...
Mustafa Denizli ile dalga geçen Galatasaray taraftarı unutmamalı ki, ti’ye aldıkları Denizli değil esasen kendi tarihleridir. Çünkü “Biz Şampiyonlar Ligi’nde, o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası’nda, daha 88-89’da yarı final oynadık” diyerek övünmelerini sağlayan kişi Mustafa Denizli’dir... Ve Mustafa Denizli o kulübün tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır...
Sen üzülme!
Pelin Çini: Futbolculuk günlerinizden en çok neyi özlüyorsunuz?
Rıdvan Dilmen: Her şeyi. Sabahın köründe başlayan ağır antrenmanları bile. Bir de futbolla ilgili bence en güzel şeylerden biri sevdiğiniz işten para kazanıyor olmanız. Profesyonelken bunu anlamaz insan. Ben de ancak halı sahaya seve seve gidip bir de üstüne para verince anladım. Çok koydu.
(Milliyet)
Ha gayret!
Beşiktaş’ın yaptığı her transfer başkalarının yaptığı transferlerden daha fazla eleştiri konusu oluyor. Nedenini çözemedim. Bunu çözsem çok iyi olacak. Ama çözemedim.
(Beşiktaş Kulübü Genel Sekreteri Kenan Öner)
Bak şu konuşana...
Futbol erkek oyunu. Ben de bu oyunu erkek gibi oynamaya çalışıyorum. Hırsımı kaybedersem bu işi bırakırım. Suç biraz da beni tahrik edenlerde aransın.
(Fenerbahçeli futbolcu Emre Belözoğlu)
Boşver!
Galatasaray herkesten gol yiyor. Beşiktaş’tan yemedi. Böyle bir şey olur mu ya?
(Sinan Engin Telegol, KanalTürk)
26. hafta mı?
Bu lig devam edecek ve devam ediyor. Ligin ne olacağını söyleyeceğimiz haftalar tabii ki olacak.
(Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli)
Vur başını taşlara...
2002 Dünya Kupası sonrasında menajerim Alex Ferguson’la görüştü ve beni istediler. Sonunda kalbimin sesini dinledim ve Barcelona’ya gittim. Ama İspanya deneyimim biraz acı oldu ve şimdi geçmişe dönüp baktığımda İngiltere’ye gitmediğim için pişmanlık duyuyorum.
(Beşiktaş kalecisi Rüştü Rençber)