Futbolda güneş yükseliyor!

Eğer gözünüz sadece merkezde yani bu anlamda iktidarda, kudretlide değil de başka bir yerleri arama; çevrede, dışarıda, biraz öteleri karıştırma, alternatifleri yoklama derdinde ise, ulaşabileceğiniz kulüpler arasında onlar... Taraftarıyla, tarihiyle bir gelenek, bir duruş ve oluş hali, diğer yandan futbola ve yaşama şenlikli bir davet, var olana muhalefet, doğal kabul edilene isyan, doğru olarak belletilenlere kocaman bir reddiyenin adıdır onlar: Adana Demirspor ve Livorno...Futbolda güneş yükseliyor
Geçen Cuma Adana Demirspor ile İtalya Serie A takımlarından Livorno arasında oynanan maç ve tribünde yaşanan güzellikler kuşaktan kuşağa aktarılacak bir efsane oldu/olacak herhalde...
Ne yazık ki, dünya çapında ses getirmesi gereken bu tarihi maçı, şanslı 15 bin biletli seyirci dışında kimse izleyemedi.
Kamuoyumuzun ve medya kuruluşlarının ilgisizliği sayesinde Türkiye futbol tarihine geçen bu güzel gösteriyi izleyemedik. ‘Demokratik açılım’ın gündemde olduğu şu günlerde dahi belli ki birileri yoldaş iki takımın maçını, tribündeki bayrakları ve pankartları yayınlamayı göze alamamış. Belki de başka bir futbolun varlığını göstermek istemediler yeni kuşaklara...
“Güler Zere Yaşasın” pankartı açılmış bir de tribünde... İkinci yarı polis saldırısıyla kaldırılmış pankart... Şimşekler, ellerinde Che bayraklarıyla, “köşe dışarı” diye bağırmışlar, polisin müdahale ettiği yeri kastederek...
Güler Zere kim? Devletin güvencesi altındaki cezaevinde yetersiz sağlık koşulları nedeniyle kanser olan siyasi bir tutuklu... Bilmeyenler için, siyasi kelimesi biraz havada kalır, açmak gerekir: Adana DS ve Livornolularla benzer siyasi kimliğe sahip, 14 yıldır cezaevinde olan bir kadın tutsak... Devletin en başındaki kişinin insafa gelmesini ve serbest bırakılmayı bekliyor ölüm döşeğinde...
Siyasi kimlikleri sayesinde yan yana gelen tribündekiler ise “Güler Zere Yaşasın” pankartı taşıyanlara destek olacaklarına dışarı davet etmiş onları... Garip...
Oysa...
Che bayraklarının/tişörtlerinin basit bir kumaş parçasına, endüstriyel bir ürüne dönüştürülmesine izin vermemek için hakkını vermek ve “Güler Zere Yaşasın” demek gerekir.

Haberin Devamı

Okurdan...
Geçen haftaki ‘Halkın Takımı’ başlıklı yazımdan sonra birçok mail geldi. Hislerine tercüman olduğum için teşekkür edenlerin yanı sıra Beşiktaş düşmanlığı ile suçlayanlar da vardı aralarında... Ne edeyim? Kaderde bu da varmış deyip esas konuya geçeyim... Maillerden birinde bir okurum tanık olduğunu iddia ettiği bir olayı yazmış... Yorumsuz yayınlıyorum...
“İspatı maalesef mümkün olmadığı için sanırım 2 Ağustos tarihinde birebir şahit olduğum bir olayı isim vermeden aktarmak zorundayım.
O tarihte Kemer Country golf sahasının yanındaki kafede beklerken, gölge olan tek masaya oturmak zorunda kaldım. Oturunca, yan masada bir Büyük Başkan ile genellikle ligi orta sıralarda bitiren bir Anadolu kulübü başkanının oturduğunu fark ettim. Açık alanda başka müşteri de olmadığı için çok rahat tartışıyorlardı ve ben tamamını duyabiliyordum. Hatta ‘ne kadar rahat davranıyorlar bu konuşulanları basın ile ilgili birisi duysa ses kaydı yapar ve çok zor durumda kalırlar’ diye de düşündüm. Anadolu kulübü başkanı büyük kulüp başkanına ‘çocuğa geçen seneden söz verdik, şimdi almıyorsunuz. Basına açıklama yapmakla tehdit ediyor. Basına giderse ikimiz de rezil oluruz’ diyordu. Büyük Başkan da ‘ne yapayım hoca istemiyor, sen onu oyala Ocak’ta ara transferde alacaklar de’ diye cevap veriyordu. Küçük Başkan da ‘sen Başkan değil misin Hoca’ya alınacak dersin alınır’ dedi. Bahsedilen oyuncunun adı da geçtiği için o anda anlam veremedim. ‘Basına ne söyleyebilir’ diye düşündüm. Daha sonra uzun boylu genç bir oyuncunun Küçük Başkan’ın takımına kiralık gitmesi konusunu görüştüler. Büyük Başkan ‘Trabzon da istiyor ama iyi oynarsa taraftar bizi mahveder diye vermiyorum’ dedi.
O tarihte bu olayı arkadaşlarıma anlattım (bayağı bir şahidim vardır) ve Küçük Başkan’ın bu oyuncusunun Büyük Başkan’ın takımına gideceğini göreceksiniz dedim. Sonradan uzun boylu oyuncu işi basına da yansıdı ama oyuncu gitmedi herhalde.
Daha sonra Basında çıkan haberlerden adı geçen Küçük Takım oyuncusunun geçen sene bazı maçlarda cezalı olduğunu öğrenince, basına neler söyleyebileceğini de tahmin edebildim.
Bu işler 1990’larda kaldı artık olmuyordur diye düşünürken bu örneği yaşayınca, transferde bahsedilen rakamların da nerelere ödenerek nasıl döndürüldüğünü merak eder oldum. Çünkü ülkemizde bazı başkanlar aynı zamanda ortak iş de yapıyorlar gerçek ticari hayatlarında.
Siz ruh falan diye yazınca, konuyla ilgisi var mıdır bilmeden bir paylaşayım dedim.”
2 Ağustos 2009’da Kemer Country golf sahasında kimler vardı hiç araştırmadım, sadece Kaan K’nın mailini sizinle paylaşmak istedim. Hepsi bu...

Haberin Devamı

Sabah 7 kafiymiş...
Şansal Büyüka: Mustafa Hoca, geçen sene şampiyonluğa giderken 2 - 2,5 ay sabah olmadan bir gece uyumadı!
Erman Toroğlu: Sabaha kadar neden uyumuyor?
Şansal Büyüka: Hedefe kitlenmiş planı var.
Erman Toroğlu: O zaman bütün antrenörler sabaha kadar oturup 10’da uyusun. Kaça kadar uyumayınca şampiyonluk geldi? Denizli söylesin de diğerleri de şampiyon olmak için uyumasın.
(Maraton - Lig TV)

Haberin Devamı

Tjikuzu’yu tanıyalımSahadaki performansı ile özel yaşamındaki davranışları arasında hiç fark yok. İkisinde de hızlı. Her hareketi bir olay.
(Korkut Göze - Hürriyet)

???
Erman Toroğlu: Mustafa Hoca bu kadar sinirlendiğine göre hoca haksız. Bir kadın haklıysa ağlamaz, haksızsa ağlar. Buna dikkat et!
Şansal Büyüka: Kadınlarla Mustafa Denizli’nin ne alakası var?
Erman Toroğlu: İkisi de insan.
(Maraton - Lig TV)

Mustafa Sarp’ı tanıyalım 1:
Özel yaşamı pek renkli değil Mustafa’nın. Arkadaşlarını çevresinde görmek mutlu kılar onu. Boş saatlerinde dinlenmek, yatağa şöyle bir uzanıp, yorgunluk atmak hoşuna gider. Müziği sever.
(Korkut Göze Hürriyet)