Skorer On yılda on beş milyon genç

On yılda on beş milyon genç

25.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

On yılda on beş milyon genç

Ne güzel anlatır Cumhuriyetin on yılını. O koşullarda, o adımlar... Gençlere anlatmak lazım. Ben de, on sene arayla yaptığım ikinci OHAL röportajına Onuncu Yıl Marşından esinlenerek bir slogan hazırlamıştım:"On yılda onbeş milyon genç yarattık sokakta"... Sert ama, yapamadıklarımızı da söylemek lazım. Cem Şengül aklımı çeldi. "Bu kadar olumsuz yaklaşma" dedi. Doğrusu bana da makul geldi. Acaba o kadar kalabalık mıydı gençler ? Tek tek saymamıştım.Ama hiç olmazsa bir kere yazmak lazım dedim bu sloganı. Düşündüm... İçimde ukte kalmasın.Evet... On yıl aradan sonra OHAL bölgesinde terörde çağ atlamak üzere olan binlerce gence rasladım. Bu kez Sokak terörüydü... Ufaktan başlamıştı. Tiner kokuyordu. Anadolu insanının otokontrol meziyeti olmasa, bir günde ikiye katlanacaktı. Çünkü kolundan tutsan istediğin yere gelecek bir sürü genç boşluktaydı. Nitekim ellerine çakmak ve bayrak verenler amacına ulaştı. Peki onlara niye top vermedik ? Sahaları, salonları, fileleleri, potaları, kayakları neden yoktu ? "Üçüncü sınıf futbol" seyrederek gençlik geçmiyordu. Gençlere dikkat etmek lazım. Onuncu Yıl Marşını sever misiniz ? Ben bayılırım. Marşların kralıdır benim için. Hele, "Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan" diye başlayan bölümü... Oraya mutlaka katılırım. Ziya Doğan Hocanın bir açıklaması, bunca hengame arasında kaynadı. Oysa, "korkak futbol" - "cesur futbol" gibi tartışmalara son noktayı koymaktaydı:"Anadolu kulüpleri çıksın beş gol yesin. bravo diyelim... Bravo çağdaş futbol oynadı... Bunu istiyorlar. Tabi sert oynayacağız, Tabi oynatmamaya çalışacağız. Futbolun bize tanıdığı tüm fırsatları kullanacağız" Evet... Futbolun korkağı - cesuru nasıl oluyordu acaba. Kazanmak veya yenilmemek hedeflenen bir oyunda, hedefe ulaşmak için yapılan taktiksel değişiklikler, insani duygularla ne kadar ilişkiliydi?Bu tartışma boş. Hoca niyetine göre oynatır. Önemli olan o niyetine ulaşıp ulaşmadığıdır aslında. Korkak/Cesur Bize ilkokuldan beri öğretilen bir ayıp vardı: Kendin halledemediğin kavgalarda kaderine razı olacaksın. Asla büyüklerinden yardım istemeyeceksin. Hele rakibin senden cılızsa; "gık"ını çıkarmayacaksın. Yoksa zırladığın "ağabey"inden de sopa yersin. Sayın Daumun aldığı Alman terbiyesi değişik olabilir tabi.Hadi, Fenerbahçe asbaşkanlarına ileri geri konuşup; başkanın arkasına saklanması neyse de... Yıldız futbolcusu sistemi eleştiriyor diye başkanın arkasına saklanması içime sinmedi doğrusu. Bu takımda ast - üst ilişkisi yok mu ? Sen onun hocası değil misin? Bir kere kendini futbolcun tarafından eleştirilecek duruma nasıl getirdin. Diyelim ki Hooijdonk futboldan falan anlamıyor; delinin teki... Sorunu niye kendin halledemedin ? Bu soruların tek yanıtı Hooijdonkun "haklı" olduğudur. Haklı adamı harcamak için, iyice güçlü olmak lazımdır. Başkanın taraftar üzerindeki otoritesini kullanmanın ise, salya sümük ağabeyini çağırmaktan farkı yoktur. Başkanın arkasına saklanma! Galatasaray yöneticilerinin yerinde olmak istemezdim doğrusu. Parasızlık köşeye sıkıştırmış, tartışmadan kaçınıyorlar. Özellikle de sayın Aziz Yıldırımla... Çünkü biraz daha konuşsalar "şaka", "kaka" olacak, Aziz Yıldırım Seyrantepenin ihalesine katılacak. Öte yandan, "alem"in raconu belli... Ağlamayana meme yok. Yetmezmiş gibi sayın Yıldırım iyiden iyiye makara geçmeye başladı. Biliyorum, "asla öyle bir niyetimiz olamaz" denilecek ama iki hafta arayla söylenen şu iki cümle, başka türlü izah edilebilir mi? "Futbolun yalnız sahada oynanmadığını öğrendik""Galatasaray, maçları sahada oynadığımızı kabul etmeli." Gel de Galatasaraylı yöneticiler için üzülme şimdi. eguven@milliyet.com.tr Galatasaraya ters sarma