Skorer Pilot olmak isterdim

Pilot olmak isterdim

20.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pilot olmak isterdim

Pilot olmak isterdim

FATİH Terim, yıllardır gündemde.
Türkiye O'nu önce "futbolcu Fatih" diye tanıdı, "Galatasaray'ın kaptanı" olarak ün yaptı.
Milli Takım'ın teknik direktörü oldu, ülkeyi sevince boğdu. Ay - Yıldızlı ekip, ilklere imza attı, Avrupa Şampiyonası finallerine taşındı.
O şimdi Galatasaray'ın başında.
Yine zirvede, yine gündemde.
Lig şampiyonluğuna ulaşan Terim'li Galatasaray, Avrupa'da da devler arasındaki yerini almaya hazırlanıyor.
Ve hem Galatasaray, hem de Fatih hoca günden güne daha da büyüyor.
***
Herkesin dilindeki adam; Fatih Terim, Milliyet Özel'in konuğu oldu.
Şimdiye kadar O'nunla ilgili çok şeyler okudunuz. Ama bu kez bilinmeyenleri de konuştu. Özel yaşamını, iş hayatını, gelecekle ilgili düşüncelerini... Hepsini, evet hepsini anlattı.
İşte karşınızda Fatih Terim:
***
- Terim, son 10 yılda nereden nereye geldi ?
"İnsanların bir sene öncesinin bile bir sene sonra sonrasını tutmadığı bir zamanda on yıl büyük bir zaman. Olgunluk ve tecrübe açısından önemli değişiklikler. Antrenörlükte her gün bir şeyler ekleniyor. Eskiden belirli yerleri çabuk tırmanma hedefi vardı. Şimdi yine aynı hedef var. Yine taviz yok. Ama esnek olmanın da şart olduğunu gördüm. Olaya daha sıcak ve daha yumuşak bakabiliyorum. Kendimdeki hata olarak değil de, dışardan hata olarak görünen şeyleri törpülemeye çalıştım. Kendimi anlatmam zor. Yaşantımda çok ihtiraslı bir adam değilim. Ama futbolda öyleyim. Arkadaşlarım, ailem, çevrem bana yetiyor. Dolu dolu bir yaşam sürdüm. Gazinoya gitmektense, evde oturmayı tercih ederim. Sukünetten hoşlanırım. Eşim, dostumla birarada olunca çok mutlu oluyorum. İşimin gereğini de yaparım. Kendi kendime kurallarım var. Yakışmayan şeyleri yapmadım. Bakmakla mükellef olduğum insanlar var. Bu işler benim zamanımı dolduruyor. Birkaç saat uyku yetiyor."

- Siz sinirli ve öfkeli bir insansınız. Bu öfkenizi nasıl bastırıyorsunuz?
"Ben geleceğim bütün noktalara genç geldim. Her yere genç yaşta ulaştım. Antrenörlük adına aşağı yukarı görmediğim bir şey kalmadı. Ama ben de etten kemiktenim, öfkelenebilirim. Haklı olduğunuz davada bile haksız çıkabilirsiniz. İçimizden yüze kadar saymayı öğrendik. Konuşarak anlaşmayı, deniyorum. Allah'ın vermiş olduğu karakter toprağa gitmeden değişmez. Kimseye de kendimi beğendirmek zorunda değilim."
- Siz aristokrat olarak tanınan bir camiada antrenörlük yapıyorsunuz. Buna karşılık her zaman Anadolu çocuğu olmakla övünürsünüz. İlişkilerde zorluk yaratmıyor mu?
"Aristokrat düzeni bilirim ve zorlanmam. Hep saygı ve sevgiyi bildiğim için zorluk çekmem. Özümü de hiçbir zaman bozmam. Ben insanlara hiç ayırt etmeden muamele yaparım. Ama onlardan da aynı şeyi beklerim. Kibarlık olarak değişmek çok güzel bir şeydir. Bazılarına benim yapım ters gelebilir. Herkes beni sevmek zorunda değil ama, işimi iyi yaparsam beni takdir etmek zorundalar. Beğenenler sağolsun. Beğenmeyen de beni ilgilendirmez. Ben neysem oyum.
- Şampiyonlar Ligi sadece bir gurur mu?
"Evet hem de çok gurur verici. Önemli olgu. Burada başarılı olup, kendimizi önemli hissettirmenin zamanı gelmiştir. Oyuncularımız için iyi bir tecrübe. Avrupa göz önünde bulunmak için iyi bir olay. Kendimize hep yeni hedefler belirliyoruz. Bunu bir kaç boyutta düşünmek lazım. Ekonomik boyutu, presente durumu ile düşünmek zorundayız. Bugün İsviçre'nin yankıları Avrupa'nın göbeğinde olduğu için hala sürüyor. 6 maç oynayacağımıza göre. Ayrı bir presente. Türk takımları dördüncü kez katılıyor. Artık başarı devri geldi. Artık Avrupa platformundasınız. Sadece gururun dışında bunları da sıralayabilirsiniz. Katıldık yeter demeyiz."

- Futbol olarak İngiliz sistemini oynuyorsunuz. Acaba ileride yine bir İngiliz sistemi olan menacerlik sistemine dönebilir misiniz?
"Ben yenilikleri seven bir insanım. Baktığınız zaman bir çok ilki yapan insanlardan birisiyim. Mantıklı, yararlı ve devrim niteliği taşıyan bir şeyi üstlenmek kadar doğal bir şey olamaz. Bir zaman gelir artık yenilenmeye, yenilemeye ihtiyaç vardır. Ama kurumlar, ama şahıslar. Menacerlik sistemi olabilir. Bugün eşofmanla yaptığını yarın elbisenle yapabilirsin. Hiç bir zaman Türkiye'de bu sistem tam olarak olmadı. Ama Galatasaray menacerlik sistemini uygulayabilecek kapasitede bu kulüp. O zaman da çok mesai vermeniz gerekir. Benim için sıcak bir konu. Ama ne zaman olur bilemiyorum."
- Galatasaray'dan sonraki durak acaba Avrupa'mı?
"Galatasaray'dan ayrılmamın tek nedeni Avrupa'da çalışmak olur. Şu anda ille gideceğim diye bir şey yok. Ama olursa bir Türk antrenörünün Avrupa'da neler yapabileceğini göstermek isterim. Ama kulübümle daha çok işler yapma düşüncesindeyiz. Şu an buradaki hedeflerimizi bitirmeden adımımı atmam. Daha çok yapacak iş var. Ama bu benim için bir hedef. Zaten bu aşamadan sonra Tükiye'de başka bir kulüpde çalışmak bana zor gelir. Kolay değil."
- Sizin için kalem ve mikrofon bir dizgin oluyor mu?
"Kalemin ve mikrofonun benim için bir farkı yok. Çünkü ben hem kalemin, hem mikrofonun da futbolun potasının içinde olduğunu bilincindeyim. Ve bunlardan da her zaman hoş bir şey yansımayacağını biliyorum. Beni dizginlemek yerine, bizi kamçılar. Dizginden ziyade kamçı olur. Güzel şeyleri alırım. Kötüleri hiç kafama takmam. Bana göre doğru olan eleştirileri almak güzeldir. Doğru olmayanlarla, doğruları analiz edirim. Bu iki önemli unsurun beni dizginlemesine müsade etmem."

- Federasyon başkanı olsaydınız neler yapardınız?
"İlk önce kulüplerin yapısını değiştirirdim. Ekonomisinden, prensiplerine kadar oturtulmasına kadar yapılması gereken çok şey var. ikinci olarak başkanlık seçimini yeniden düzenlerdim. Bütün kurulları seçer, öyle çalışırdım. Kesinlikle de Fair Play'i getirirdim. Ama nasıl olursa olsun bunu yapardım. İnsanların da yapısı bir şekilde değişir. Bu konuda federasyonun bir eğitim seferberliği düzenlemesini sağlardım. Gerekirse bir televizyon kanalı açarak, gazete çıkartarak. Bu işi namus ya da onur meselesi olmaktan çıkarıp bir yola sokmak lazım. Tribünlerdeki küfürler beni çok rahatsız ediyor. İnsanların birbirine düşman gibi bakması çok kötü bir olay. Ne kadar tedbir varsa, federasyonun tüm bütçesini harcayarak bir şeyler yapmak isterdim. Avrupa'dan ve Amerika'dan modayı bir günde alıyoruz da, neden Fair - Play'i almıyoruz. Bugün İngiltere'de adam 20 puan öndeyken şampiyonluğu kaybediyor seyirci alkışlıyor. Metro Star'ı yendikten sonra Parerria tüm futbolcuları ile tokalaşıyor. Biz de bu anlayışa ulaşmalıyız."
- Tribünlerin size İmparator diye bağırmaları hoşunuza gidiyor mu?
"Ben futbolcuyken de bağırıyorlardı. Hem hoşuma gidiyor, hem de mahcubiyet duyuyorum. İnsanın kendi seyircisi tarafından sevilmesi çok güzel. Ama öyle bağırıyorlar diye kendimi Sezar gibi hissetmiyorum."
- Galatasaray bu bir buçuk sene içinde sizden neler aldı, neler götürdü?
"Galatasaray insanlardan götürmez, getirir. Almaz, verir. Tabii ki çalışacağım, yorulacağım. Yorulmazsam burada ne işim var. Bu görev bize emanet edilmiş, güvenmişler. Hiç bir şikayetim yok. Galatasaray bize çok şey katmıştır. Bunun bilincindeyiz. Biz Galatasaray'a birşeyler katabildikse ne mutlu bize."
- Futbol dışında kendinize hangi mesleği yakıştırırdınız?
"Ben güzel pilot olurdum. O kadar düğmeyle uğraşmak hoşuma gider. İnsanların sorumluluğuda var. Yük almak hoşuma gidiyor. Bunu siz söylediniz diye söylüyorum. Ben hertürlü mesleği yaparım. Hiç yüksünmem, kompleks duymam. Klasik Türk filmi değil ama, ben hayatın sillesini yiyerek büyüdüm. Her konuda antrenmanlıyım. Herşeyi de gördüm. Peygamber efendimizin sözü gibi. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için yaşa ve çalış, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış. Ben ekmeğimi taştan çıkarırım. Antrenörün iki valizi olur. Biri büyük, biri küçük. Küçük her an gidecekmiş gibi, büyük devamlı kalacakmış gibi. "
"- Geldiğinizde elinizdeki mozaik çok dağınıktı. Bunları nasıl bütünleştirdiniz?
"Belki geldiğimizde sorunlar dağ gibiydi. Ama ekibimle birlikte doğru bulmadığımız herhangi bir şeyi doğruya çevirmekten hiç sakınmadık. Gereken taşları oynatmaktan çekinmedik. Galatasaraylı olmanın gururu, onuru, dürüstlük, çok çalışmak, samimi duygular, birinin başkası için yaşaması bizim için çok önemlidir. Sahaya çıkıp 90 dakika oynarsın, 22.5 saat neredesin? 22.5 saati iyi geçirirseniz, 90 dakikada iyi geçer. Kollektif spor yapıyorsanız birbirinizi sevmek zorundasınız. Sevmiyorsanız bile belli etmemeniz lazım,buna hakkınız yok. Grupçuluk yapmaya buradakiler izin vermez. Burada herkesin karnesi var. Biz karnesi var onlara baktık, onlar bize baktı bir kavşakta buluştuk. Ortaya şartlarımız koyduk. Ve herkes uydu. Tabii ki sorunlarımız oldu. Bu kadar genç adamın olduğu yerde elbette sorunlar olur. Bunu güzel hale getirmek yine bizim görevimiz. Ama ben başarısızlıkları göğüslerim. Başarılar onların olsun. Kendi içimde acımasız olurum. Yüz yüze söylerim. Ama oyuncumun hatasını kimseye vermem. Biz onlardan herşeyi birkaç dakika önce düşünmemiz lazım. Onlar bize söyleyince hiç hoşuma gitmez. Futbolcuları sahaya getirirken en güzel şekilde getirmek zorundayız. Bunu yapalım ki, hesap sorma hakkımız olsun. Onlar belki doğum günlerini veya evlenme yıldönümlerini hatırlamazlar ama biz hatırlarız. Futbol adına olabilecek en küçük detaylar dahi çok önemlidir. Birebir konuşma, kişi mahkemeleri. Adamın çocuğu olmuş evine gideriz. Ekibim en ufak bir detayı bile hesaplar. Oyuncu kendi için bir şeyler yapıldığını hissetmeli ki, o da bizler için bir şeyler yapma sorumluluğu hissetsin. Onlar benim için çok klasdır. En güzel elbiseyi giymelerini, lisan bilmelerini, iyi arabaya sahip olmalarını, evli ise en güzel yerlerde, bekar ise en güzel kızla görmek isterim. Oyuncular bir dertleri olursa burası halleder, biz de yönetimimiz arkamızda onu biliriz. Bu mekanizma çok önemlidir. İlk onbir benim canım cınbıldağım da, yedekler üvey evlat. Tam tersi hiç ayırt etmem. Kaleci Mehmet için de aynı şeyi yaparım, Hagi için de. Bunu yapmazsam adalet nerede? Oyuncumuzun bir işini bitirebiliyorsak ne mutlu bize."

- Özel hayatınızdan biraz söz eder misiniz? Kitap okur musunuz, hangi tür filmlerden hoşlanırsınız? Yemek yapar mısınız, ne seversiniz?
"Ben yemek yapmayı sevmem ve ayrıca bilmem. Evde de herkes kendi alanında görevini bilir. Edebilirsem yardım ederim. Belki biraz maçoyum. En son okuduğum kitap bir Fransız yazarın din ve laiklik ile ilgili. Çok sık kitap okurum. Televizyonda güzel filmleri severim. Bazı güzel dizileri seyrederiz. Şehnaz Tango, Mükremin ve Süper Baba gibi. Haberleri kesinlikle dinlerim. TRT 3'de ki Türk Sanat Müziği konserlerini dinlerim. Cem Özer'in shovlarını izlerim. Herkes uyuduktan sonra evdekilerle yollarımız ayrılır, kendi odama çekilirim. Videoda dünya kupalarını seyrederim. Sinema yerine tiyatroya giderim. Yemeğin içinde de pişmiş soğan yemem."
- Mart ayı yeni yönetim için seçim var. Sizin de sözleşmeniz bu nedenle obsiyonlu. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
"Yapmam gereken politika her zaman ne yapılıyorsa o. Yeni yönetimin bizimle çalışacak diye bir kuralı veya şartı yok. Heyet olarak onlara bu düşünce rahatlığını sağlamak gerekir. Mayıs ayında istifa ederiz. Zaten doğrusu da budur. Prosüdür budur. Yeni yönetim seçilirse bizle çalışacak diye bir şey yok. Karşılıklı oturup konuşuruz. Aynı yönetim olursa da aynı prosüdürü uygularız. Mukavelemiz dört sene ama, bu dört sene karşılıklı anlaşarak, karşılıklı birbiri ile çalışmayı isteyerek olur. Belki hoca yeter diyecekler, belki bir başka hoca isteyecekler. Onlar adına karar alma kolaylığı neyse onu yaparız."