Skorer Şahane bir maç

Şahane bir maç

28.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şahane bir maç

Şahane bir maç

       TEBRİKLER Gençlerbirliği'ne. Futbolun kalitesini küçük takımların defans anlayışında oynamadı. Öyle bir tempoda, öyle bir pres futbolu seyrettik ki, tempo B.Hakan'ın çabuklaşma ölçüsünü aştığı için çoğu kez yüzünü kaleye bile döndüremedi. Ve devamlı hareketlilik içinde kalarak zamanlama ve toplu buluşma anını dengeleyemedi. Ayrıca Hagi'nin böyle bir maçta durarak oynaması takımın aleyhine oldu. Buna karşı Gençlerbirliği çabukluğu daha yatkın Ümit Karan, Hakan Demir ve Hakan'ın bekçisi İsmail ile inanılmaz bir süratli uyum grubu kurdu. Nitekim ikinci yarı B.Hakan çok bariz bir gol pozisyonunda topa ancak yavaş vurabildi. Ve bu an oyunun dönüm noktası olabilirdi.
       Maç Galatasaray'ın baskısı altındayken Gençlerbirliği çoğu kez orta bloğu çoğaltacak zamanı buldu. Çok isabetli tek pasla rakibi boşa da koşturdular. Galatasaray ise topu kaptırdığında ön blok kurmak yerine daha aşamalı bir düşünce olan "kontrolsüz hücum prese" başvurdu. O örneklerde gol bölgesinde boşluklar yeterince kademe ile doldurulamadı. Bu da rakibe fırsat yarattı. Ancak maç süresince Galatasaray rakipten iki misli daha fazla gol fırsatı yakaladığı halde beleşci golcü sıkıntısı yaşadı. Buna karşılık Gençlerbirliği en yorulduğu dendiği anda oyuncu değişikliğini zamanında yaparak farkı ikiye çıkarttı. Maç ikinci yarıda kim yorulup oyundan düşerse o kaybeder ile diri yedeği olanın avantajına dönüştü. Ancak Galatasaray'ın ısrarla Hakan ile gol araması rakip defansın yapılaşmasını çok kolaylaştırdı. Maç boyunca ofsaytlar hep çabukluk nedeniyle bir gol fırsatını engelledi. İlk yarıda Galatasaray üç, Gençlerbirliği ise dört kez ofsayta düştü. Galatasaray'a Arif ve Suat'ın girmesi tempoyu arttırdı, ama gününde olmayan Hakan'a ısrarla oynamak yarar sağlamadığı gibi Hagi'nin de formda olmayışı duran toplar avantajını da işletmedi. O zaman Galatasaray çok durağan, belirli bir şekilde oynanan futbola yönelirken, konuk takım son 15 dakikada kimin ileri kaçacağı ve nasıl topa vurulacağı belli olmayan bir futbol yapısıyla Galatasaray'a büyük bir ders verdi. Ama kabul etmek lazım ki, Galatasaray'ın gol atmasını engelleyen insan kaleci Metin'di. Türkiye'de görmeye alışmadığımız kurtarışlar yaptı. Bir de Gençlerbirliği dev bir taktiği ikinci yarıda uyguladı. Oyunun temposuna yavaşlama ve çabuklaşma zamanlamasını Gençlerbirliği tayin etti. Bu nedenle istedikleri zaman üçlü dörtlü adamlarla gole gittiler. İstemedikleri zaman da oyunu soğuttular. Galatasaray bu kontrolü de elinden kaçırdı. Hakem son dakikada Galatasaray lehine bir penaltı verebilirdi. Ayrıca Gençlerbirliğili bir futbolcu oyundan çıkarken, hakemin elini sıkmak istedi. Ancak hakem elini geri çekti. Oysa Japonya'da bu hoşgörü ve saygı anlamına geliyor.