Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçmişten ders alabilenler için gelecek hep aydınlıktır... Geçmişini bilmeyenler ise hep karanlığa mahkumdur.
Evet girişe baktığınız zaman siyasi veya tarihi bir yazının içerisinde, kaybolup gidecekmiş gibi hissediyorsunuz ama mesele biraz sosyolojik.
Hayat bugünlerde feci derecede asosyal... Sosyal medya çağımızın bir gerçeği ama doğru kullanmasını bilene ne mutlu. Gelişmiş ülkelerin sosyalleşmek ve eğlenmek için kullandığı mikro bloglar, bizim için kavga ve tehdit unsuru. Bilgi verene hakaret edilen geri kalmış ülkeler gibi bir sosyal medyamız var. Adama Beşiktaş'ın şampiyonluğu için diyorum ki "Henüz biten birşey yok bu köprünün altından daha çok su akar"
Fakat o ne?..
Tarihini bilmeyen yani Denizlisporlu Erol'u ve onun uzaktan şutunu tanımayan ya da Malatyasporlu Bünyamin'in sakatlanma pahasına çizgiden çıkardığı topu bilmeyenler bana "ne kadar negatifsin" diyorlar. Kulaklarına göre laf istiyorlar. İnsanlar gerçekleri görmek yerine pembe yalanlar istiyor. "Öv beni" diyor... "Ver gazı" diyor... Aslında haksız da sayılmazlar... Bu meslekte tiraj artsın diye yalan haberin yazılabileceğine onay veren meslek büyükleri gördüm. Bana "kimler" diye sormayın elinizin altında arama motorları var.
Şimdi gelelim Beşiktaş şampiyon olur mu sorusunun cevabına.
Önce sahaya bakalım...
Şenol Güneş'in hiç şampiyonluk tecrübesi yok ama Şenol Güneş'in bir takımı şampiyon yapabilecek bilgi ve deneyimi kesinlikle var. 5 puan önde olan Beşiktaş, hem bu özelliğiyle hem de Avrupa standartlarındaki hücum gücüyle, Fenerbahçe'nin çok çok önünde. Gökhan Töre, Kerim Frei, Mario Gomez, Olcay Şahan, Cenk Tosun, Ricardo Quaresma ve Oğuzhan Özyakup, Beşiktaş Yönetimi'nin yıllar içerisinde aldığı oyunculardır. Demek ki yönetim, istisnalar hariç topçudan anlıyormuş.
Peki savunmada işler yolunda mı?
İşte orada duracaksın!..
Beşiktaş son iki maçta kalesinde tam tamına dört gol gördü. Sezon başında bu takımda Ersan, Rhodolfo, Milosevic ve Franco dörtlüsü stoper olarak görev alıyordu. 80'li yılların "kadro bozulmaz" felsefesi nedeniyle Milosevic ve Franco yok olup gittiler. Yerlerine Alexis ve Marcelo geldi. Ersan kendi isteğiyle ayrıldı Rhodolfo ise sakatlandı. Ertelenen Trabzonspor ve Mersin İdmanyurdu maçları nedeniyle, ligin ikinci yarısında savunma dörtlüsü taktik erozyonuna uğradı. Halbuki Milosevic ve Franco, zamanında sistemin içine dahil edilmiş olsalardı, belki de Beşiktaş, bu kadtar değişik savunma varyasyonları yaşamazdı. Üztelik bu süreçte, zaman zaman Necip ve Tosic de, o bölgeye girip çıktılar.
Böylesine dağınık bir savunma kurgusuyla Beşiktaş'ın kalesi her türlü tehlikeye açıktır. Avrupa'nın büyük kulüpleri işte bu nedenle savunma kurgularıyla fazla oynamaz,tüm oyuncularını sistemin içine dahil ederek onları bir kenara atmazlar. Maalesef Beşiktaş, sezon biter bitmez yeniden bir savunma kurgusu oluşturmak zorunda.
Şimdi gelelim başlıktaki soruya... Eğer Beşiktaş'ın hücum hattı kalan haftalarda böylesine iyi oynamaya devam ederse siyah -beyazlı takım kesinlikle şampiyon olur. Eğer hücumda en ufak bir sıkıntı bile yaşanırsa Beşiktaş'ın şampiyonluk hayali yok olup gider. Çünkü bu savunma böylesine hücum futbolu oynayan bir takımı taşımakta zorlanır. Son olarak Beşiktaş'ı şampiyon yapabilecek en önemli etkenlerden birisi ise forvetlerin Alman alt yapısından yetişmiş olması. Çünkü rehavete girilme tehlikesi bulunan bu haftalarda, en önemli silah disiplinli bir forvettir.