Skorer SİNİRLER GERİLDİ

SİNİRLER GERİLDİ

03.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

SİNİRLER GERİLDİ

SİNİRLER GERİLDİ





Dünya Kupası Finalleri’nde tarih yazdık, rekorları alt üst ettik, Güneş ve öğrencileri adlarını altın harflerle tarihe yazdırdılar. Gruptan çıkamazlar dendi, finali kıl payı kaçırdılar. Oynadıkları futbolla, aldıkları sonuçlarla Dünya’nın beğenisini kazandılar, ülke insanını bir ay boyunca sokaklara döktüler.
Bu inanılmaz başarının öyküsünü, Antalya’dan Hong Kong’a, G.Kore’den Japonya’ya uzanan 52 günlük maceranın perde arkasını ve sadece gerçekleri gözler önüne sereceğiz. Kamplarda, maçlarda, seyahatlerde yaşanan olayları, kavgaları, esprileri bu dizide bulacaksınız.

Bu tarihi başarının ilk günlerine, yani Antalya kampı öncesine yelken açalım, finaller kadrosunun açıklandığı güne dönelim. Ay - Yıldızlı kadroda Ogün yoktu. Vay sen misin almayan! Güneş’i yıpratmak isteyenlere gün doğmuştu!
Güneş’i, malum kalemşörler yerden yere vurdular, hesap sordular, daha da ileri gittiler, işi hakarete döktüler. Şenol Güneş, kadroyu üç gün rötarlı açıkladı. Kafamıza takıldı, araştırdık, gerçek, asla yazılanlar gibi değildi.
Peki, Ogün’ü oğlu gibi seven Güneş, bu tecrübeli yıldızı kadroya neden almamıştı ? Olayın temelinde, Almanya’da oynanan Şili maçı yatıyordu. Maçın bitimine iki dakika kala oyuna sokulan Ogün isyan bayrağını açmış, hocasına tepki göstermişti. Ancak Güneş, ilke ve prensiplerinden asla taviz vermiyor ve içi kan ağlamasına rağmen Ogün’ün ipini çekiyordu. Güneş bir babanın, oğluna yapacağı son iyiliği de yaptı ve Ogün, Fenerbahçe ile yeni sözleşmeyi imzaladıktan sonra milli kadroyu açıkladı. Yani, Ogünsüz kadroyu...

Şenol Güneş "Oğlum" dediği Ogün’ü kadro dışı bırakırken, polemik yangınlarının ilk kıvılcımı parlamıştı. Tayfun’un da çıkarılması ve tenkit bombardımanı ile ateş bacayı sardı
Finallere önce Antalya’da hazırlanan ardından Hong Kong’a geçen Ay - Yıldızlı ekipte, kadro dışı bırakılacak dört futbolcunun kim olacağı günlerce merak konusu oldu. Dört oyuncunun ismini FIFA’ya son anda veren Güneş, listeyi medyadan saatlerce gizlemek zorunda kaldı. Serhat, Cihan, Metin Aktaş ve Tayfun’un kadro dışı kararı uzun uğraşlardan sonra basının eline geçti.
Ay - Yıldızlı ekipte Tayfun şoku yaşanıyordu. Mustafa İzzet’in kadro dışı bırakılmasını bekleyen futbolcular, bu karar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Hong Kong Turnuvası’nda iki kaliteli pas atan Mustafa İzzet, Güneş’in tercihi olmuştu. Tayfun önce Güneş’le tartıştı, daha sonra valizini toplayıp oteli terk etti. Serhat, Metin Aktaş ve Cihan, Güneş’in bu kararına şapka çıkardılar, takım arkadaşlarıyla birlikte oldular, onları alkışladılar. Aslında, Şenol Güneş’in kadro dışında tutmayı düşündüğü diğer bir oyuncu Ümit Davala idi. Milli hoca, tecrübesine güvendiği Ümit Davala’da ısrar etti, ona ekstra çalışmalar yaptırdı. Yıldız oyuncu da, oynadığı futbol ve attığı iki golle hocasının güvenini boşa çıkarmadı.

G.Kore’nin Ulsan kentine 35 kilometre uzaklıktaki kampta yaşanan imam olayı da hemen gündeme oturdu. Cuma namazlarını topluca kılan Ay - Yıldızlı ekip, çevrede cami olmamasının sıkıntısını yaşıyordu. Cuma’nın otelde kılınması kararlaştırıldı, ancak imam yoktu. Birçok alternatif üretildi, hatta futbolcuların arasından birinin imamlık yapması bile kararlaştırıldı. Sonunda İmam Hatip Lisesi mezunu olan Nihat’ın ismi ön plana çıktı, ancak vazgeçildi. Tüm sorunlarla yakından ilgilenen Menajer Can Çobanoğlu yine çözümü bulan isim olmuştu. Çobanoğlu, Seul’deki caminin Türk imamını gizlice Ulsan’a getirdi. Ama bu trafik basına yansımış ve polemik yaratmıştı.

Hong Kong Turnuvası’nda birinciliği kıl payı kaçıran Ay - Yıldızlı ekipte tek konuşulan olay, Brezilya maçıydı. Güneş ve futbolcular günlerce bu maça hazırlandılar, rakibi analiz ettiler, taktiği kurdular.
3 Haziran 2002 Türkiye için önemli bir gündü. Çünkü Ay - Yıldızlı ekip ilk sınavına çıkıyordu. Hasan Şaş’ın ilk golüyle devreyi kapadığımızda, herkes şaşkındı. VIP Tribünü ile basın tribünün arasındaki sigara içilen bölüm Türk kaynıyordu. Ve herkesin beyninden geçeni, Milli takımımız’ın eski kaptanlarından biri dile getiriyordu: "Biz gerçekten, Brezilya’ya gol mü attık?."

Yıldızlar topluluğuna, ilk yarıda sahayı dar eden Ay - Yıldızlı ekibimiz ikinci yarıda önce Alpay’ın ardından Hakan Ünsal’ın kırmızı kartlarıyla yıkıldı. Biri penaltıdan olmak üzere iki golle sahadan yenik ayrıldı. Kırmızı kart gören Alpay uzun süre sahayı terkedemedi, mücadelenin geri kalan bölümünü kenardan izledi. Bitiş düdüğüyle birlikte soyunma odalarının yolunu tutan Alpay, hocasından arkadaşlarından özür diledi. Kendini tutamıyordu, gözyaşlarına boğuldu: "Bu olaylar hep beni mi bulacak? Ne kısmetsiz bir adamım."
Milli Takım kafilesinin morali adeta sıfıra inerken, Başkan Haluk Ulusoy ve Güneş gürledi: "Pes etmek yok. İyi oynadık, hakeme takıldık. Biz bu gruptan çıkacağız."
Bu arada Koreli hakem Kim’in hatasıyla kaybettiğimiz maçın adeta ezikliğini yaşayan Koreliler, yolda yürüyen bütün Türkler’den özür diliyorlar, belki de turnuvanın sonuna dek damgasını vuracak dostluk tohumları böylece atılıyordu.

BREZİLYA mağlubiyetinden sonra Şenol Güneş, Hakan Şükür ve futbolcular medya tarafından yaylım ateşe tutuluyordu. Eleştirilerin dozunun artması ve hakarete kadar varması üzerine futbolcular ortak bir karar aldı. Oyuncuların bir araya gelip "Çok üzerimize geldiler. Medya ile turnuva sonuna kadar konuşmayalım" diye yemin etmeleri, federasyon ve Şenol Güneş’i de rahatsız etmişti. Ancak futbolcular, "Sapla samanı karıştırmayın" uyarılarına rağmen, basına ambargoyu başlattılar.

AY - Yıdızlı ekip, bir anlamda grubun kader maçı olarak nitelendirilen Kosta Rika için hazırlanırken, medyadan yönelen eleştiri yağmuru da hızlanmıştı. Ama Milli Takım tepki vermiyordu, çünkü ağızlar kilitlenmişti. Ve 9 Haziran’daki Kosta Rika maçı, Güneş’in "Bir yenilgi kredimizi kullandık. İkincisi olamaz. Bu maçı alacağız başka yolu yok" demesine rağmen, 1 - 1’lik skorla umutlar tükeniyor, Ay - Yıldızlı futbolcular şoka giriyordu.

SÜRECEK

































Yazarlar