Süper Kupa, Süper Futbol!
Uzun zamandır içime hâkim olan umutsuzluk ve hüzünle izledim Şanlıurfa’da yaşananları... Ve yine aynı duygularla oturdum klavyenin başına...
Zorlanıyorum yazarken...
Esasen uzun zamandır zor geliyor yazmak...
Yorgunum... Çünkü ülke futbolu bu kadar saha dışına taşmışken, futbolumuzun geleceğine kapkara bir karamsarlık hâkimken ve üstelik en küçük bir ümit de gözükmüyorken bu kara bulutları dağıtmak adına, ısrarla ve inatla sahanın içinde kalmaya çalışmak yoruyor insanı...
Futbolumuzun geldiği nokta çok vahim! Kavga ve şiddet sarmış futbolumuzu... Ve futbolumuzu yönetenler başta olmak üzere bu oyunla ilgili neredeyse tüm paydaşların suçu var geldiğimiz bu süreçte!
Yaklaşık bir yıldır bir Süper Kupa maçını oynatamayacak ve 7 Nisan da dâhil olmak üzere hep kötü tarihleri seçecek kadar beceriden yoksun ve futbolu yönetemeyen bir federasyon, milyonları arkalarına aldıklarını iddia eden kulüp başkanlarının her gün dozajı artan kavgaları, ortamı daha da kızıştıran sözde yorumcular, ...
Sonuç; eyleme dönüşen şiddet, somutlaşan bir kaos!
Ankara’da bir hakemin canına kastedilmesi, Trabzon’da yaşanan futbol terörü, yapılan ve yapılmayan sevkler, verilen ve verilmeyen cezalar ve son merhalede Süper Kupa’da yaşananlar...
Sahada olmalı her şey, sahada kalmalı. Pırıl pırıl gençler ortaya atılmamalı... Cumhuriyetimizin yüzüncü yılının Süper Kupası, tarihe bu şekilde geçmemeli...
Ne zaman bitecek bu kavga? Ne zaman anlaşılacak rekabetin kavga demek olmadığı?
Manchester United ile Liverpool arasında oynanan ve 2-2 biten müthiş bir mücadelenin akşamına denk geldi Süper Kupa olayı... Bir yanda tamamen saha içerisinde cereyan eden nefes kesici bir mücadele ve şampiyonluk yarışı diğer yanda kavga ve kaos! Böyle bir ortamda kimse Türk futbolunun kalitesinden ve marka değerinden bahsedemez! Böyle bir karmaşayı hiç kimseye izletemezsiniz. Hele gençlere asla! Avrupa’nın beş büyük ligi başta olmak üzere dünya futbolu insanların bu kadar elinin altındayken sizin hiçbir şansınız olamaz!
Maalesef geldiğimiz nokta bu. Ve bu noktada avazım çıktığı kadar bağırıyorum, YETER! ARTIK YETER!
Kavga istemiyoruz, düşmanlık istemiyoruz, şiddet istemiyoruz, kendisi gibi düşünmeyen herkesin taraf olmakla itham edildiği sığ bir futbol felsefesi istemiyoruz. Rekabetin centilmence yapılmasını ve sahanın içinde kalmasını, bu güzel oyunun tüm güzelliklerinin hazzını yaşamayı istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz?