Aylardır İtalyan medyasının 4-3-3 eleştirilerine maruz kalan Donadoni, Euro 2008’e (ve de görevine) vedanın eşiğine gelince Serie A oyuncularının daha alışkın olduğu 4-4-2’ye döndü. Üstelik bu maça bir açıdan Pirlo’nun tekniği eklenmiş Roma orta sahası, diğer bir açıdan De Rossi’nin enerjisi katılmış Milan orta sahası ile çıkınca Fransa’nın son derece verimsiz (hatta çağ dışı) Makelele-Toulalan ikilisine karşı da mutlak üstünlük kurdular.
Tabii Fransa’nın, 8’inci dakikada birinci Zidane adayını (Ribery’yi), ilk yarının ortalarında Abidal’in kırmızı kart görmesinin ardından da ikincisini (Nasri’yi) kaybettiğini not etmek gerek. Gerçi bütün Zidane adayları bir arada sahada olduklarında da bir tek gerçek Zidane etkisi yapamıyorlar. Belli ki 2006’da final oynayan bu Fransa değil, Zidane’ın Fransası idi. (Belki de) kazanan da bu İtalya değil, Lippi’nin İtalyası...

Haberin Devamı

Penaltı meselesi
Bu arada dün  UEFA, Romanya’nın Hollanda’dan puan alıp, İtalya ile Fransa’nın berabere kalması halinde üçüncüyü belirlemek için penaltı atılmayacağını açıkladı ama pazartesi günü kurgulamaya çalıştığım skandal ihtimalini de ortadan kaldırmadı.  Bu grupta ilk 4 maçın 1-1 neticelenmiş, dün geceki İtalya-Fransa final skorunun 1-1, sakatlıklar nedeniyle 10 dakika duraksadığını varsaydığım Hollanda-Romanya maçının 80’inci dakika tabelasının da 0-0 olduğunu düşünelim... Bu durumda İtalya ve Fransa’nın Zürih’te penaltı atıp atmayacağının belli olması için iki takım futbolcularının Bern’deki Hollanda-Romanya müsabakasının son düdüğünü (yani o maçın beraberlikle bitip bitmeyeceğini) 10-15 dakika sahada öylece beklemeleri gerekecekti. Esas skandal teorisi buydu...