Eğri oturup doğru konuşalım: Dün Türk futbolunun iki Avrupalısının ürettiği tatsız maç, Türkiye’de yaz döneminde bir şeylerin...

Haberin Devamı

Eğri oturup doğru konuşalım: Dün Türk futbolunun iki Avrupalısının ürettiği tatsız maç, Türkiye’de yaz döneminde bir şeylerin eksik yapıldığının ispatı. Bu ligin, kıtanın en pahalı 7’nci turnuvası olmasına rağmen niye kulüpler sıralamamızın 11, ulusal sıralamamızın 30 olduğunun göstergesi. Bir milyar euroluk bir ligin en iyi iki takımının maçı bu kadar yavaş, bu kadar tatsızsa ortada ciddi bir problem var demektir.
Kötü maçın nispeten iyisi olan taraf Galatasaray, Süper Kupa’yı geçen sezonun devamı gibi oynamaya çalıştı. İlk 11’de yeni transfer yok, maç eksiği bulunan Burak yerine Amrabat (Faslı’nın girişiyle yabancı kontenjanı aşıldığı için de Dany’nin yerine Gökhan) rötuşu vardı sadece. Fatih Hoca, elinde Burak olmadığı için Porto ve Arsenal önünde zaten 4-4-1-1’i denemişti; Fenerbahçe maçında da özellikle Arsenal ikinci devresinin anlayışını sürdürdü. Yine rakiplerinden daha fazla pozisyon ürettiler, yine kaliteli ayaklarıyla gole daha fazla yaklaştılar ama yine temposuzdular. Tabii bir de Hamit’in özellikle maç 10’a 11’ken sayısal dengeyi sağlayacak kadar kötü olduğunun altını çizmek gerek.
Yanal’ınsa gerek sakatlıklar/cezalar, gerek yabancı kısıtlaması yüzünden apaçık kafası karışıktı. Gökhan’ın Ağustos’a yetişemeyeceği aylar öncesinden belliyken Topuz’u Hazar-PSV maçlarında sağ bekte denemeyip resmi takvimde aslanların önüne atması kafa karışıklığının ilk göstergesiydi zaten. Dün de bugüne kadar oynanan 3 hazırlık + 2 Avrupa maçında hiç denemediği bir savunma dörtlüsüyle sahaya çıkması, Yobo ve Kadlec’in ekstra bir şey üretmediğini ancak bir büyük derbi öncesi fark edebilmesi, kafasının bulanık olduğunun bir başka göstergesi... Bekir’le birlikte oynama melekesi hiç olmayan Alves’in aşırı iki hareketle kırmızı kart görmesi de bu sürprizin bedeli.
Maçın da kaderini 63’üncü dakikadaki bu kart belirledi zaten: Alves’in kartından sonra oyunun kontrolünü her geçen dakika bir derece daha eline alan Galatasaray, sezonun ikinci kupasına da yine aynı uluslararası yıldızıyla, Drogba’yla ulaştı. Fildişili yıldız, Arsenal’i yıktıktan sonra onun için “ceket ilikleten adam” demiştim, dün Kayseri’de de ciddi ve tutarlı oyunuyla ceket çözdürtmedi Drogba. Belli ki kupa koleksiyoncusu Fildişili, bu yıl da özellikle büyük maçlarda G.Saray’ın en büyük kozu olmayı sürdürecek.