Galatasaray, Sezer ve Ufuk’la görüşme yapmak için Manisaspor’dan izin almak zorunda...

Haberin Devamı

TFF’nin Haziran 2009 tarihli “Profesyonel futbolcuların statüsü ve transferleri talimatı” 12’nci maddesinin ilk iki paragrafı şöyle: “Kulüpler transfer ettikleri futbolcuların sözleşmelerinin tescilini talep ederken, TFF’ye, başka federasyonlara, diğer kulüplere, futbolculara, teknik adamlara, sağlık personeline, lisanslı futbolcu temsilcilerine ve lisanslı müsabaka organizatörlerine, TFF Yönetim Kurulu ve diğer kurulları ile FIFA kurullarının ve CAS’ın vermiş olduğu ve kesinleşmiş kararları üzerine doğan borçlarının tamamının ödendiğine veya alacaklılar tarafından transfere muvafakat edildiğine dair belgeyi tescili istenilen sözleşme ile birlikte TFF’ye ibraz etmeleri zorunludur. TFF’ye, kulüplere ve futbolcu temsilcilerine kesinleşmiş borcu olan futbolcuların, vize işlemleri ya da yeni bir sözleşme imzalamaları halinde sözleşmelerinin tescili için borçlarını ödemiş olmaları ya da alacaklıların yazılı muvafakatleri şarttır.”
Bu uzun cümlenin basitleştirilmiş tefsiri şu: “Bu sezon bir futbol kulübünün başka bir futbolcuya/kulübe/federasyona/sağlık personeline borcu varsa, yeni transfer yapamayacak”. Şu anda Samsunspor, Alper Akıcı, Caner Altun gibi futbolcularına olan borçları nedeniyle transfer yapamıyor. Sakaryaspor’un futbolcularını lisanslaması için 5 milyon TL’ye ihtiyacı olduğu söyleniyor. Kocaelispor’un da altyapı oyuncularıyla maçlara çıkması gündemde.
TFF, bu statüyü hiçbir kaçak olmadan uygulamalı; ceza alması gerekenler ivedilikle cezalandırılmaya devam etmeli. Böylece belki birtakım kulüp yöneticileri de kendi kurullarına hesap vermek zorunda kalır ve yeni gelenler ayağını yorganına göre uzatır.
* * *
Ancak, TFF’nin söz konusu transfer talimatnamesinin 19/6 paragrafı da şöyle: “Mevcut kulübüyle sözleşmesi devam eden bir futbolcuyla sözleşme imzalama niyetinde olan kulüp, futbolcuyla görüşmelere başlamadan önce futbolcunun sözleşmesel ilişkisi devam eden kulübünün iznini yazılı olarak almak zorundadır. Yazılı izin almaksızın görüşmelere başlayan kulüp, futbolcu, futbolcu temsilcisi ve diğer kişiler hakkında Futbol Disiplin Talimatı hükümleri uygulanır.”
Son günlerde medyadan bütün açıklığıyla takip ediyoruz. Galatasaray, Manisalı Ufuk ve Sezer’i transfer etmek istiyor. Galatasaray Başkanı Polat, açıkça, “Futbolcularla anlaştık. Bu sezon olmazsa gelecek sezon bedelsiz alacağız” diyor. Manisaspor Başkanı Yaralı, “Galatasaray, bizimle hiç görüşmedi. Sezer ve Ufuk’la birer yıl daha sözleşmemiz var. Bu oyuncuları bu yıl satmak istemiyoruz” diye mukabele ediyor.
FIFA’nın transfer talimatnamesi de, ikinci bir kulübün (6 aydan uzun) sözleşmesi olan bir futbolcuyla transfer görüşmelerine başlayabilmesi için, sporcunun kontratlı olduğu kulüpten izin alması gerektiğini söylüyor. Yani Galatasaray, birer yıl daha kontratı olan Sezer ve Ufuk’la görüşme yapmak için Manisaspor’dan izin almak zorunda... Ama Manisa Başkanı Yaralı’nın açıklamalarına göre bu izin alınmamış.
Yani Galatasaray, açık seçik bir biçimde suç işliyor ve bunu rahatlıkla başkanının ağzından medyayla paylaşabiliyor!
* * *
Burada benim için mesele sadece Ufuk, Sezer, Galatasaray, Manisa meselesi filan değil.. Aynı durum Fenerbahçe, Beşiktaş, Antep vs. arasında da yaşanabilirdi. Mesele, Türkiye’de 3 büyük kulübün Anadolu takımlarından bir oyuncu transfer etmek istediklerinde takındıkları tavır. Aynı tavrı Galatasaraylı Ufuk ve Sezer’i transfer etmek isteyen Manisaspor takınsaydı, acaba olaylar nasıl gelişirdi?
Ayrıca, TFF’nin Samsunspor, Kocaelispor konu olduğunda gösterdiği hassasiyetin aynısını 3 büyükler mevzubahis olduğunda da göstereceğine eminiz.


Taçtan gol yenir mi?
Bundan yaklaşık iki yıl önce Moldova ile oynadığımız eleme maçında rakibin taç atışı sonrası bulduğu golü tartışmıştık uzun uzun... Fatih Terim’in “Taçtan gol yenir mi?” isyanı hâlâ kulaklarımızda.
Futbol çok hızlı değişiyor, gelişiyor, evriliyor... İki yıl önce bize olağanüstü gelen “taçtan gol” şimdi sıradanlaştı. Geçen sene Stoke City’li Rory Delap taç atışından 7 asist yaptı. Kasım’da Arsenal’i 2-1 yendikleri maçta 2 golün de pası taç atışından geldi.
Cumartesi günü Blackburn-M.City maçını izledim, Allardyce da umutlarını taç atışına bağlamış. Rakip aut çizgisi yakınında kazanılan her taç atışı, korner kuvvetindeydi. Pedersen’in taçlarının da Delap’inkilerden aşağı kalır yanı yoktu.
Dünya değişiyor. Taçtan da pekâlâ gol yeniyor. Bakalım Süper Lig’de ilk hangi takım başlayacak korner gibi taç atmaya?

G.Saray’a transfer  yasağı gelir mi

Su molası
Süper Lig’in birinci haftasında hakemlerin su molası vermesi son derece doğruydu. Ama (Cemal Ersen’in yazısını okumuşsunuzdur), 40 derecelik Antep’le, 17 derecelik Sivas’ta su molalarının aynı anda (Kronometre 25:00 ve 70:00’ı gösterdiğinde) verilmesi garipti! Aynen (7 günde ne değiştiyse) bu hafta oynanan maçlarda su molası verilmemesinin garip olması gibi.
Belli ki TFF, hakemlere (iklim koşulları ne olursa olsun, termometre kaçı gösterirse göstersin) tam 25 ve 70’inci dakikalarda su molası talimatı vermiş. Hakemler de uygulamış.
İtalya’daki İngiltere’deki hakemleri izliyoruz, sonra dönüp bizim maçlara bakınca, hakemlerimiz neden “İnisiyatif kullanma konusunda bu kadar eksikler?” diye düşünüyoruz... Su molasını hangi dakikada vereceği konusunda bile talimata medyun olan hakemlerin başka herhangi bir konuda inisiyatif kullanmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?
Hakemler de futbolcularla beraber koşuyor, terliyor, yoruluyor... Antep’teki hakem 15’inci dakikada suya ihtiyaç duymuş olabilir. Ama hayır, mola 25’te verilecek! Sivas’taki hakem o sırada üşüyor bile olabilir. Hayır, 25’te su molası verilecek! Pes...