Ben de yüzde 53’e dahil birisi olarak, son sayıklama hakkımı, bir iyimser dilek kutusu olarak kullanıyorum müsaadenizle...

The FA’in geçtiğimiz hafta içinde yaptığı bir araştırmaya göre futbolseverlerin yüzde 52’si futbolu yemekten, yüzde 50’si işinden daha fazla düşünüyor. Yüzde 94’ü planlarını futbol maçlarına göre yaptığını iddia ederken, yüzde 89’u bu yaz tatilini de hiçbir müsabaka kaçırmayacak şekilde organize ettiğini itiraf ediyor. Her yüz futbolseverden 63’ü gün boyunca konuştuğu ana mevzunun futbol olduğunu kabul ediyor, yüzde 53’se futbol sezonunun başladığı günün yılın en iyimserleştiği ânı olduğunu söylüyor. Ben de galiba bu yüzde 53’e dahil birisi olarak, sezon öncesi bu son sayıklama hakkımı, bir iyimser dilek kutusu olarak kullanıyorum müsaadenizle...

Haberin Devamı

5 İnançlara saygı duyulsun
Yıllarca “Yabancı oyuncular Noel tatiline gidebiliyor, müslümanlarsa bayramlarını ailesiyle geçiremiyor, çalışmak zorunda oluyor” şeklindeki itirazlara TFF belli ki kulak vermiş. Bu sezon, uzun yıllar sonra ilk kez Noel’de futbol devam ediyor; ilk yarı 29 Aralık’ta bitiyor. Benim hiç hoşuma gitmedi doğrusu bu karar.
Çünkü sadece 18 takımlı/34 haftalı, tek kupalı, sezona gayet de erken start veren bir ülkede herkese pekala bayram tatili fırsatları verilebilirdi. Evet yeryüzünde birçok spor turnuvası Noel’de de sürüyor, ama bence doğrusu bu ligin farkı tüm inançlara saygı gösteren bir şampiyona olarak bilinmesi olmalıydı. Bu sene Kurban Bayramı zaten milli maç haftasına denk geliyor, ligler tatil. Dileğim önümüzdeki sezon Noel’de de, Kurban Bayramı’nda da, hatta (ligde tekrar Musevi bir dostumuz olursa) Yom Kippur’da da herkese bayramını gönlünce kutlama fırsatı verilmesi...

4 HAKEM-ANTRENÖR-FUTBOLCU?BULUŞSUN
MHK harika bir buluşma organize etti, davete 9 Süper Lig antrenörüyle 7 FIFA hakemi katıldı. Tanışmayanlar tanıştı, tanışanlar kaynaştı, futbolun ana aktörleri birbirlerine daha fazla hoşgörü gösterme vaadi ile yemekten ayrıldı. Ne harika değil mi? Bravo MHK. Bravo Zekeriya Alp.
Yalnız Alp’ten bir başka dileğimiz daha var: Bu buluşmaları daha fazla genişletmek, daha fazla tabana yaymak. Mesela gelecek yaz tüm üst klasman hakemleriyle tüm Süper Lig futbolcularını, antrenörlerini buluşturmak daha verimli olur sanki. Hakemler 5’er 10’arlı gruplar halinde idmanları ziyaret edip futbolcuların tamamıyla tanışsalar, birbirlerinin insan olduğunu daha yakından fark etseler güzel olmaz mı?
Ve Sayın Alp’ten bir rica daha... Türkiye’de futbol maçlarında nedense orta hakem gerektiğinde kenara gidip teknik direktörle diyalog kuramıyor, bunu dördüncü hakem aracılığıyla yapmaları isteniyor. Türkiye’de orta hakem kenara yalnızca teknik adamı ihraç için gidiyor. Oysa büyük Avrupa liglerinde benim gözlemlediğim kadarıyla hakemler, gerekirse teknik adamların yanına uğrayıp iki kelam edebiliyorlar. Bu mesafe neden? Orta hakem kenarda aşırı hareketler yapan bir teknik adamın yanına uğrayıp, “Hocam, gördüğümü çalıyorum. Lütfen bana yardımcı ol” dese, dakikalar içinde dev gibi büyüyecek meselenin başı küçükken ezilmiş olmaz mı?

Haberin Devamı

3Yabancı sınırı kalksın
Sınırlamanın, ayrımcılığın her türlüsü sakıncalı. Güzel olansa, teşvik... TFF’nin ilk 18’e tek bir altyapı oyuncusu mecburiyeti koymak yerine bu sayıyı 5’e çıkarması çok mu zordu? İlk 18’de 5, ilk 11’de 3 altyapı oyuncusu olacak dense, yabancı sınırı hiç tartışılıyor olur muydu? (Bu arada altyapı oyuncusu tanımı, Türkiye’de herhangi bir kulüpte iki yıl eğitim görmüş 22 yaş altı oyuncu şeklinde...)

Haberin Devamı

2Yöneticiler suskun
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, hafta sonu Zaman’a verdiği röportajda harika bir cümle etmiş: “Başkanlar 40 gün sussa, sporda gerilim biter”...
Hep söylüyorum, bu oyunun esas aktörleri futbolcular, antrenörler ve hakemlerdir. Geriye kalan herkes, tabii ki biz de dahil, yanal unsurlardır, hariçten gazel okuyuculardır. Kulüp başkanlarına ve yöneticilerine her dakika mikrofon uzatmanın sonu kakafonidir, ihtirastır.
Lütfen, yeni sezonda çocuk gibi küsen başkanlar sussun; sahada aslanlar gibi kucaklaşan, yenilince birbirini tebrik etme erdemi gösteren futbolcular konuşsun.

1 SUÇLULAR, LAMBA GİBİ (!) BULUNSUN
Bakanın röportajında dikkat çekici bir başka pasaj da, spor sahalarında atılması muhtemel siyasi sloganlarla ilgili... Bakan eğer Gezi sloganları statlara taşınırsa, sorumluları kameralar vasıtasıyla “lamba gibi” ayıracaklarını söylemiş röportajında. Aynen ifadesi bu...
Statlara yeterli kamera donanımı kurulmadan ülkede futbol oynanmaması talebini defalarca yazmış biri olarak, tribünlerden herhangi birilerinin (bakanın tabiriyle) “lamba gibi” ayrıştırılabilecek teknolojiye kavuştuğumuzu duymak memnuniyet verici.
Öyleyse sayın bakandan benim de ufak bir ricam var: Bu ülkede FIFA hakemi Tarık Ongun’un kafası bir kol saatiyle yarıldı, bildiğim kadarıyla o kol saatinin sahibi “lamba gibi” ayrılamadı o tribünden... Bu ülke tribünlerinde 10 yaşında bir çocuk, kafasına isabet eden viski şişesi nedeniyle beyin travması geçirdi, bildiğim kadarıyla Batuhan’ın ve ailesinin ruh ve beden sağlığını bozanlar “lamba gibi” ayrıştırılamadı o kalabalıktan...
Eğer yeni sezonda varsa böyle bir teknolojimiz, sizin sevmediğiniz sloganları atanlarla birlikte viski şişesi atanların, kol saati atanların da belası olacaktır umarım.
Herkese güzel bir sezon, harika bir yıl dileklerimle. Mutlu haftalar...