Memlekette futbol izlemek, düşünmek, konuşmak çok uzun zaman önce eğlencesini kaybetti; aldığı çileli hal, Olimpiyat Stadı’nda sergilendi bir kez daha. İki hafta önce (eski) Galatasaray Başkanı, Cüneyt Çakır’ı hedef göstermişti. Bu maç öncesinde Beşiktaş Başkanı da Bülent Yıldırım’ı... Fenerbahçe Başkanı zaten hakem odası basmayı marifet zannediyor, bununla övünüyor; Fenerbahçe’nin ve maalesef milli takımın kaptanının da küfrü/tehdidi marifet addettiği gibi. Bu ortamda futbol düşünmek, konuşmak ne kadar sağlıklı, ne kadar mümkün olabilir ki? Bu futbol disiplin talimatı ne zaman değişecek, ne zaman bu kerametleri kendilerinden menkul kulüp yöneticileri ortamı yüzlerinde pişkin bir gülümsemeyle gerdikleri için adamakıllı cezalar alacaklar Allah aşkına?

Haberin Devamı

Yine de bütün bir futbol ailesinin en masumları olan sporcular, yine ellerinden geleni yaptılar iyi bir oyun sergilemek için. Geçen haftaki Gençlerbirliği maçının olduğu gibi, bu maçın da yıldızı Alper’di Fenerbahçe’de. Evet, Beşiktaş’ta Necip iyi bir gününde değildi ama Caner-Emre-Alper üçlüsünün soldan yaptıkları etkili bindirmelerin faturasını sadece genç oyuncuya kesmek bence büyük resmi görmemek olur. Sağ savunma; sağ stoper Sivok, sağ bek Necip, sağ açık Kerim’den oluşan bir organizasyondur. Caner-Emre-Alper’in bu kadar organize geldiği bir hücumda sorumluluk da Necip’in olduğu kadar Kerim’indir de aslında. Necip’i idam etmek yerine Bilic’in sahada zaten 4 yabancı varken neden Franco’yu sağ stoperde, Sivok’u sağ bekte düşünmediğini tartışmak daha doğru bence.

Fenerbahçe’ninse liderliği kazanmasında başrolü orta saha oyuncuları oynadılar: Galatasaray maçı kaybedilmesine rağmen o günün Fenerbahçe adına yıldızı Raul Meireles’ti. Portekizli oyuncunun yükselen formuna Gençlerbirliği önünde Alper katıldı. Dün de Mehmet Topal, eski günlerini anımsatan iyi bir form grafiğindeydi. Günün futbolunun anahtarı da galiba bu: Orta sahayı elde ederseniz, oyunun da ritmini belirliyorsunuz. Alper’in belinde bir halat var ve o halatın 9 ucu kalan 9 arkadaşında. O öne gidince, diğer arkadaşlarını da öne çekiyor zaten.O zaman pozisyon da gol de geliyor peşinden.

Haberin Devamı

Her tutma sarı kart değil

Dün Olimpiyat Stadı’nda 42’nci dakikada yaşananlar muhtemelen hafta boyunca tartışılır, her bir saniyesi defalarca oynatılarak yorumlanır. Ben bu yazıyı kaleme aldığım saat itibariyle pozisyonu sadece bir kez (canlı) izledim ve izlenimim, Olcay’ın Türkiye’de yapılan yaygın bir yanlışa kurban gittiği yönünde. Üstelik bu yanlış sadece Bülent Yıldırım’ın değil, Türkiye’de hakemlik müessesesinin problemi.

Olcay’ın ilk sarı kartının tartışılacak bir tarafı yok. Ancak ikincisi biraz netameli. Maalesef Türkiye’de hemen her tutmaya ve her hentbole sarı kart veriliyor, ki bu mühim bir yanlış inanış... Kural kitabının 12’nci maddesinin düzenlediği “fauller ve fena hareketler”in ihtar-ihraç detayları incelendiğinde, Olcay’ın Emre’yi tuttuğu pozisyonda faul düdüğü çalınmasının normal olduğu ama ihtarın biraz ağır olduğu görülüyor.

Çünkü bu tutma, Emre’nin avantajlı bir pozisyon almasını da, umut veren bir atak başlatmasını da engellemiyor. Pozisyon son derece ölü bir bölgede. Ve tutma şiddetli de değil, aşırı kuvvet uygulanmıyor. Yani bir tutma, ancak bu kadar yalın bir tutma olabilir; eğer bu tutmaya sarı kart verilirse, hiçbir tutmanın kartsız kalması düşünülemez.

Haberin Devamı

Hakemler hata yaparlar, binlerce defa yaptılar, binlerce defa daha yapacaklar; mesele bu değil. Bu pozisyon hakemle değil, hakemlikle ilgili bir konu olduğu için irdelenmesi lüzumluydu bence...

Tolga’nın durumu sıktı

Tolga, Türk futbolunun önemli oyuncularından biri. Milli takımın as kalecilerinden, Beşiktaş’ın da kaptanı. Ama bu titr, ona her maç ilk 11’de oynama lüksü kazandırmaz, o da diğer sporcular gibi form durumuna ve teknik direktörünün takdirine göre kale veya kulübenin yolunu tutmalıldır.

Ancak anlaşılmaz şekilde Tolga uzun süredir formsuz olmasına rağmen Biliç, Cenk’e herhangi bir maça forma fırsatı vermedi. Üstelik Tolga’nın sağlık problemleri de artık çekilmez bir hal aldı. Hem kendisi için, hem sporsever için. Hem onun acı çeke çeke oynaması üzücü. Hem her kurtarıştan sonra tedavi görmesi absürt. Hem de onun her atlayışında oyunun durması, değiştir işareti yapılması, Cenk’in ısınması ve sonunda değişiklik olmaması ritüeli sıktı.

Tolga’nın sağlığı tabii ki önemli. Sakatsa tedavi olmalı. Sağlıklıysa ve hazırsa oynamalı. Diğer bütün sporcular gibi...