Milli Takım koçu Terim, Salı gecesi mikrofonlara Türk futbolundaki büyük resimle ilgili çarpıcı bir özet yaptı: “Takımda çok sayıda yıldızımız olduğu iddia ediliyor ama gerçek böyle değil. Bizde herkes kağıt üstünde yıldız! Ama sahada yıldız yok. Yıldız dediğin sorumluluk almalı. Yıldız dediğinin performans istikrarı olmalı.”

Tabii ki bu görüntünün tek bir nedeni yok, ama nedenler içinde en çarpıcısı şu: Sahada çok silik gözüken bu adamlar, aynaya baktıklarında muhteşem bir futbolcu görüyorlar! Zira Türkiye’de kendilerine maddi-manevi yüklenen değer akıl dışı. Sokakta gördükleri hürmete sözümüz yok, değiştirme şansımız da yok hatta. Ama pekâlâ banka hesaplarının kabarıklığını değiştirebilirdik; Avrupa’da euro cinsinden beş yüz bin etmeyen oyuncuya, lira cinsinden beş milyon ödemeyebilirdik.

Haberin Devamı

Bir yabancı sınırlaması sevdasına tutulduk, bütün dünyanın aştığı bir meseleyi ömür billah aşamadık maalesef. Ülke futbolunda serbest piyasa ekonomisi lafta kaldığı, yerliler lehinde bir ayrımcılık olduğu için, İsviçre’de 200 bin euro maaş alamayacak adam Türkiye’de 3 milyon lirayı rahatlıkla cebe atınca asla yurt dışına gitmeyi düşünmedi. Malaga’da forma savaşına girmektense, Hoffenheim’da üç yüz-beş yüze talim etmektense Fenerbahçe’de-Galatasaray’da-Konya’da-Mersin’de kazandığı milyonları bırakmadı. Viyana sokaklarında dolaşarak vizyonunun gelişeceğini öngöremedi, Birmingham’a gidip İngilizce öğrenmek ve dünyayla entegre olmak istemedi. İzlanda’nın bile şu anda Avrupa’da 70 küsür futbolcusu oynarken, Süper Lig’in ihraç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yurt dışına gidip, öğrenip, değişip kimse ulusal takıma gelişmiş olarak dönmüyor. Ulusal takım bu uygulamayla Türkleri kazanayım derken kaybediyor aslında...Yurt dışına gidip gelişip milli formaya katılacak Türkleri...

Sınırlamanın endirekt zararı da gurbetçilerle ilgili... Yabancı sınırı, kulüpleri çifte pasaportlulara yönlendiriyor, sadece bu sezon Almanya’dan Türkiye’ye gelen futbolcu sayısı 50’nin üstünde. Bu kadar talep olunca Türkiye’ye gelme yaşı 19-20’ye kadar düştü; bir Bundesliga ekibinin ikinci takımında 20 maç oynamış oyuncu milyonluk sözleşmeler yapıyor Anadolu takımlarıyla. Doğal olarak onların da gelişimleri yarım kalıyor, Alman tedrisatı tamamlanamıyor, ve dahi küçük yaşta kazandıkları milyonlarla başları dönüyor. Olmadan oldum sanıyor hepsi. Ve bir kez daha, milli takım kazanacak zannederken kaybediyor aslında. Gurbetçileri de kaybediyor...

Haberin Devamı

Yabancı sınırını açarsak yerliler oynayamaz diyorlar ezberden. HALBUKİ, O YABANCILARLA BU LİGDE REKABET EDEMEYECEK YERLİ, ZATEN ULUSLARARASI MAÇTA DA ONU YENEMEYECEKTİR Kİ! Bu ligde Caner, Skulason’dan formayı alamayacaksa, milli maçta Türkiye nasıl yensin ki İzlanda’yı?

Sen Kuzey Kore tarzı kapalı bir ekonomiyle batıyla yarışmak istiyorsun. Ve yarışamıyorsun doğal olarak. Çünkü küçük resimden çıkıp büyük resime baktığında her türlü kaybediyorsun, zarar görüyorsun, kaynaklarını kendi elinde yok ediyorsun...

Yasak değil teşvik

Benim önerim şu: Yabancı kısıtını bir biçimde açalım. Yöntem, Avrupa Birliği oyuncusu serbestiyeti olabilir. Ya da bir tür milli olma kriteri konulabilir. Transfer edeceğin her yabancının herhangi bir kademede en az 1 kez milli olmasını kriter olarak koyabilirsin. Yöntem tartışılabilir, en doğrusu bulunabilir.

Haberin Devamı

Yabancı sınırını açtıktan sonra kendi 22 yaş altı oyuncumuzu korumak için başka bir enstrümandan faydalanalım: Her Süper Lig kulübüne ilk 18’de 5, ilk 11’de 2 adet altyapı oyuncusuna yer verme şartı getirelim. Şu anda bu statü, ilk 18’de 1 şeklinde... Onu da uygulamayanlar, para cezasıyla kurtulabiliyorlar hatta.

Oysa böyle bir zorunluluk olsa Salih ve Alper Fenerbahçe’de, Muhammet ve Atınç Beşiktaş’ta sürekli oynayacaklardı. 22 yaşına kadar sürekli oynayan bir genç de 22 yaş sonrası geniş rekabete artık hazır olacaktı zaten.

‘5 artı 3’ nasıl açıklanır?

Bu “beş artı üç eksi yedi bölü dokuz” şeklindeki yabancı kısıtlaması illa sürecekse, bu kadar açık veriler olmasına rağmen ısrarcı isek, TFF’ye işini kolaylaştıracak küçük bir statü önerisi yapmak istiyorum. Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için statüye pekâlâ şu cümleyi ekleyebilirler: “Süper Lig’de her bir takım, ilk 11’inde ve ilk 18’inde yabancıdan daha fazla yerli bulundurmak zorundadır.”

Bu basit cümleyi statüye eklerseniz, zaten otomatik olarak 5+3 uygulamasını tarif etmiş oluyorsunuz. Fikrinize katılmıyorum ama fikrinizi daha iyi ifade etmenizden de memnun olurum bir Türkçe sevdalısı olarak.