G.Saray, Kadıköy’de neden kazanamıyor?

Aslında bu tarz seriler çok olağanüstü değil, sporun içinde var: Atletico Madrid’in 2003-2013 arası 22 maç Real Madrid’i hiç yenememesi... Ya da Real Madrid’in, tam 18 yıl Deportivo deplasmanında kazanamaması gibi. Üstelik o süreçte, yani 90’lar ve 2000’lerde 3 kez de Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmalarına rağmen... Lâkin, Galatasaray’ın Başakşehir maçındaki tavrı, meselenin sportif olmaktan çok psikolojik olduğunu hissettirdi bana. Bu yazının çıkış noktası da, 10 gün gecikmeli kaleme alınma nedeni de bu zaten.
Bence bu tarz serilere yakalanmış takımların çıkış metodu şu olmalı: Eğer siz, büyük bir engelle karşılaşacaksanız ve esasında bu engeli aşacak kadar iyi olduğunuzu düşünüyorsanız, en önemli sır, sakin kalmaktır. O müsabakaya herhangi bir müsabaka sükunetinde bakabilmektir. Kadıköy’e giderken, bunun Sivas’a, Bursa’ya, Kopenhag’a veya Kasımpaşa’ya gitmekten çok farklı olmadığına inanmak ve ekibinizi inandırabilmektir.

Haberin Devamı

Neden değişir?
Eğer Hamzaoğlu da buna inanıyorsa ve ekibini inandırmak istiyorsa, Kadıköy’de takımını en sıradan, en kanıksanmış haliyle, ezberlendiği formda sahaya sürmeliydi. Bakınız, Hamzaoğlu’nun sahaya sürdüğü takımın iyiliğini/kötülüğünü, doğruluğunu/yanlışlığını tartışmıyorum. Aslında mesele, Galatasaray-Fenerbahçe meselesi de değil. Misalimiz, Celtic-Rangers ya da Anderlecht-Brugge de olabilirdi. Aşağıdaki bilgilere de Belçika Ligi’nin derbisine bakıyormuşçasına uzaktan bakmaya çalışın lütfen.
Ligde 21’inci hafta. Galatasaray, Sivas deplasmanında. Muslera-Sabri, Chedjou, Koray, Olcan-Hamit, Selçuk-Bruma, Sneijder, Yasin-Burak 11’i ile sahaya çıkmış... 3-2 kazanmış...
Derbiden bir hafta önce... 22’nci hafta. Sarı-kırmızılılar, içeride Erciyes’i ağırlamış. Takım değişmemiş, sadece sakat Burak yerine Umut 11’e girmiş. Galatasaray 3-1 kazanmış.
Derbiden 1 hafta sonra... 24’üncü hafta. Galatasaray, içeride Başakşehir’i ağırlamış. İki hafta önceki Erciyes maçının aynı 11’ini sahaya sürmüş Hamza Hoca...
21’inci hafta zorlu Sivas deplasmanında aynı takım. 22’nci hafta nispeten zayıf Erciyes’e karşı aynı takım. 24’üncü hafta, lig beşincisi sükseli Başakşehir’e karşı aynı takım.
Eğer siz 3 farklı seviyeden 3 rakibe karşı; biri dışarıda, ikisi içeride, ikisi hücumcu, biri savunmacı 3 rakibe karşı, bire bir aynı 11’leri çıkarıyorsanız, sizin olağan 11’iniz bu demektir. Ve Fenerbahçe maçının öncesindeki 11’le, sonrasındaki 11, bire bir aynıyken, Kadıköy’de takımı yarı yarıya değiştirmenin tek açıklaması olabilir: Fenerbahçe deplasmanını, diğer 33 maçtan bambaşka bir yere koyuyorsunuz. Öyleyse belki de bu yüzden kaybediyorsunuz işte... Kadıköy deplasmanında doğal davranamadığınız için.
Umut’tu Telles’ti, Hakan’dı Koray’dı detaylarına inmeden; Türk derbisine yabancı bir Amerikalıymışçasına dışarıdan baktığımda bunu görüyorum ben. Bir hoca, 21, 22 ve 24’üncü haftalarda aynı takımla oynuyor; 23’te bambaşka tercihler yapıyorsa... 21 ve 22’de galip geldiği halde 23’te takımı yarı yarıya değiştiriyor, 24’te yine eski tercihlerine dönüyorsa... 23’te sakin kalamamıştır bence. Oyuncularına da bu sükuneti geçirememiştir. Problemlerinden biri de, muhtemelen en büyüğü de budur zannımca...

Haberin Devamı

Futbola masa hakemi geliyor

Haberin Devamı

Bu sütunun dikkatli takipçileri anımsarlar: Uluslararası Futbol Birliği, yani futbolun kural koyucuları, Şubat sonunda Belfast’ta toplandılar ve biz de gündemlerine değinmiştik geçtiğimiz ay...
Toplantının sonuçları kurul üyeleri tarafından parça parça açıklandı ve merak edenler için neticeler şöyle:
1) Gole giden oyuncuyu ceza alanı içinde düşüren son adama verilen üçlü ceza hakkında UEFA’nın önerdiği sarı kart formülüne sıcak bakmıyorlar. Yani gole giden adamı ceza alanında düşürürseniz kırmızı kart-penaltı cezası devam edecek. Sadece oyuncunun bir maç oynamama cezasını kaldırmayı görüşeceklermiş. (Ben, son derece saçma buldum doğrusu. Öneriyi yapan UEFA da IFAB’ı kendilerini anlamamakla suçlamış)
2) Uzatmaya giden maçlarda dördüncü değişiklik hakkı konusunu şu anda lüzumlu bulmadılar. Sadece alt yaş gruplarında oyundan çıkan futbolcunun bir daha girebilmesine onay verecekler.
3) Hollanda Futbol Federasyonu’nun saha kenarına masa hakemi koyma önerisini de ileride görüşme gerekçesiyle reddettiler. Ama FIFA Genel Sekreteri Valcke, bunun net bir ret olmadığını, çalışacaklarını ve önümüzdeki yıla kadar yeni bir karar çıkabileceğini söyledi.
Şahsi görüşüm, futbola video karar masası girişini sonsuza kadar engelleyemeyecekleri yönünde. Er veya geç çıkacak bu uygulama. Hollanda’nın kendi liginde böyle bir çalışma yapmasını engellemeyi de ancak Kuzey Kore tarzı tutuculukla açıklayabiliyorum ben. Zaten futbolun süratli gelişememesinde en önemli engel de bu tutuculuk.