Türkiye’de antrenörlerin çok önemli problemlerinden biri, müsabakalara imza atma konusundaki takıntıları. Süper Kupa’da Bursa önünde klasik Yasin-Sneijder-Podolski + santrfor Burak dörtlüsüyle Galatasaray kazanmış. Sivas ve Osmanlı önünde bu hücum ayarlarıyla bu kadar oynamanın nedeni ne olabilir ki? Kazanan takıma tekrar tekrar format atmanın sebebi ne ki? Her maçta antrenör imzası mı olmalı sahi? Antrenör görünmez olursa unutulur mu? Enteresan gerçekten. Futbol dışı bir takım düşünceler etkili sanki Galatasaray’da...

Haberin Devamı

Hamzaoğlu’nun tercihlerinin sadece futbolla ilgili olmadığı Rodriguez’in çıkışından da net bir biçimde anlaşılıyor: Sahanın en iyisiydi Rodriguez. Takımı öne taşıyor, istatistiklere göre hem en çok koşan, hem en çok pas arası yapan, hem de en çok isabetli pas yapan adam... Hamzaoğlu maçın başında 60’ta Melo’yu sokup Rodriguez’i çıkaracağını kafaya koymuş. Ezbere yapılmış bir hamleydi bu. Ezbere yönetilen bir takımın da kaybetmesi, çok büyük sürpriz sayılmaz bence.

* * *

Dün TT Arena’da puan kaybeden Galatasaray’ın iki önemli kazancı vardı yine de: Biri, sahanın yıldızı Rodriguez. Bir de locadaki Denayer... Belçikalı, benim de sezon başı City formasıyla Real Madrid maçında 90, Roma ve Stuttgart önünde 45’er dakika izlediğim ve çok etkilendiğim bir gençti. Celtic onu çok istemesine rağmen Pellegrini, Belçikalı stoperi tekrar kiralamadı. Çünkü onu bu yıl Kompany-Mangala-Demichelis’in yanına 4’üncü stoper olarak monte etmeyi planlıyordu. Ama geçen yıl La Liga’nın en iyi stoper performasını gösteren Otamendi transferini birkaç gün önce bitirince Denayer’ı tekrar kiralama kararı aldılar. Galatasaray’ın yaşından olgun bir görüntü veren, ayağı iyi, kornerlerde etkili Denayer’ı alması çok iyi hamle.

Bu hamle, strateji olarak da doğru, çünkü City gibi takımlarla böyle ilişkiler kurmak akıllıca. Hatta City’de Galatasaray’ın forvet ihtiyacını karşılayacak 96’lı Nijeryalı santrfor Iheanacho da var. İyi ilişkiler kurmuşken onu da alabilseler, büyük iş başarmış olurlar bence.

Haberin Devamı