SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kardeş Kıskançlığı

Kıskançlık, sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur. Yani sevilen birisinin başkası ile paylaşılmasına katlanamamaktır. Her yaş grubunda görülebilen kıskançlık, çocuklarda daha yoğun yaşanır. Ebeveynler tarafından kontrol edilmediğinde ve pekiştirildiğinde çocuklarda engellenemez bir karmaşaya yol açabilir. Kıskançlık, insanın en doğal ve evrensel bir duygusudur. İletişimi engelleyip rahatsız edici boyuta gelmediği sürece ilişkinin canlılığını sağlayabilmektedir.

Çocuklarda kardeş kıskançlığı, annenin ikinci bebeğe hamileliğiyle başlar. Çocuk için anne en değerli varlıktır ve onu başkaları ile paylaşmak çok katlanılabilir bir durum değildir. Anne-baba sevgisinin azalacağı yada yitireceği korkusu yeni bir kardeşin geleceği haberini aldığı anda başlar. Çünkü bu dönemlerde çocuklar mantıklarından daha çok duygu yönlendirmeleriyle hareket ederler.

Peki kardeş kıskançlığının belirtileri nelerdir?

Kıskançlık çocuklarda açık ve kapalı kıskançlık olarak görülebilir. Açık kıskançlıkta çocuk kıskandığını açıkca belli eder. Yeni gelen bebeği istemediğini, sevmediğini belirtir. Kapalı kıskançlıkta ise çocuk kardeşine ilgi göstererek anne babasının sevgisinin kendisine yoğunlaşacağını düşünür. Ayrıca yeni gelen kardeşe ilgi gösterme yoluyla ona zarar verme yolunu seçebilir.

Bununla birlikte annenin yeni doğan bebekle ilgilendiği dönemlerde(emzirme,altını değiştirme vs) annesinin kucağına tırmanma, kendi yemeğini yerken yememe ve biberonla beslenme, bebeksi konuşma, vurup kaçma davranışları yapmaya başlayabilir. Çocuğun buradaki amacı ilgiyi üzerine çekebileceğini ve kendi dünyasında azalan anne-baba sevgisini arttırabileceğini düşündüğündendir.

Ayrıca gün içersinde huzursuz ve öfkeli olma, şiddet davranışı gösterme şeklinde kıskançlık yansıyabilir.

Anne-Babalara Öneriler

- Gebeliği çocuğunuzla paylaşın.

- Çocuğunuzu yeni kardeş fikrine alıştırın.

- Kardeşinin isim seçiminde onunda fikrini alın.

- Yeni gelecek bebeğe hazırlık yaparken onunda fikirlerini alın. Alışveriş yaparken ona da hediyeler alın.

- Bebek için ayrı oda hazırlayacaksanız eğer odanın hazırlanışında onunda fikrini alın ve size yardımcı olması konusunda destekleyin.

- Çocuğa kardeşin doğdu ama sana olan sevgimiz değişmeyecek mesajını davranışlarınızlada verin.(Alışveriş yaparken senin yardımına ihtiyacım var gibi.)

- Bebeğin doğumuyla birlikte ilgiye ve desteğe muhtaç olacağını belirtin.

- Çocuğunuza tepki vermek ve kızmak yerine onu anlamaya çalışın. Kendini ifade etmesini sağlayın.

- Eşiniz bebekle ilgilenirken sizde diğer çocukla vakit geçirin.

- Çocuğunuza ''sen artık ağabeysin/ablasın'' demekten kaçının. Çocuğunuzu birden bire büyütmeyin. O da çocukluğunu yaşamalı.

- Çocukta kıskançlığı körükleyecek ''artık sen tahtan indin...'' '' Pabucun dama atıldı...'' gibi espiriler yapmayın.

- İki kardeşin tartışmalarında taraf olmayın, oyunlarına karışmayın, ufak sorunlara müdahil olmayın.

- Çocukta kardeşini sevmesi gerektiği baskısını oluşturmayın. Onunla ilgili olumsuz ifadelerini yargılamayın. Bu kıskançlığın artmasına neden olacaktır. Uygun bir dille ifade edin.

- Çocuğunuzun kardeşi hakkındaki olumsuz duygularını anlayışla karşılayın. Ancak kardeşine zarar vermemesi gerektiğinide uygun ve kesin bir dille anlatın.

- Ailenin bir ve bütün olduğunu beraber yapılan etkinlikleri ile gösterin.(film izlemek, pikniğe ve alışverişe gitmek gibi.)

- Yeni gelen kardeşe övgü dolu cümleler kurmaktan ve kardeşleri kıyaslamaktan kaçının. (Sen hep böylesin gibi.)

- Kardeşi ile ilgili olumlu birşeyler yaptığında onu övün, ödüllendirin ve pekiştirin. (Aferin sana kardeşine yardımcı oluyorsun gibi.)

Unutmayın ki ''KISKANÇLIK KAYBETME KORKUSU DEĞİL, ASLINDA PAYLAŞMA KORKUSUDUR.''

Yazının devamı...

Mutlu İlişkinin Sırları

Her insan hayatı boyunca, mutlu ve huzurlu hissedeceği, hayatını paylaşacağı birilerine ihtiyaç duyar ve ister. İlişkinizin detaylarına önem vermemek nereye gittiğinizi bilmeden araba kullanmaya benzetilebilir. İlişkinin içinde dönem dönem karamsar, endişeli ve kaygılı olabilir, korkuya kapılabilirsiniz. Partnerlerin birlikte çıktığı uzun soluklu yolculukta huzuru ve heyecanı kaybetmemek için bazı önemli detayların farkına varması; ayakları yere sağlam basan bir ilişki için önemli bir faktör olacaktır.

Peki nedir bir ilişkideki önemli detaylar?

1- ARKADAŞ OLUN: İlişkiyi sürdüren geçiçi heyecanlardan çok karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgidir. Herşeyden önce birbirinizin en yakın arkadaşı olmanız uzun bir birliktelik için olmazsa olmazdır.

2- ONA DEĞER VERİN: Zıtlıklar daima ilişkiyi canlı tutar ve bireysel gelişimi arttırır. Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermek ilişkinizin sağlıklı ve uzun soluklu olmasını sağlar.

3- GELECEK PLANLARI YAPIN: İlişkinin gelişmesinde beraber yapılan gelecek planları oldukça önemlidir. Birbirinizi fikirlerine değer vererek ortak bir plan oluşturun. Ortak oluşturulan planlar partnerlerin hayalleri ve istekleri konusunda fikir vererek birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.

4- ÖNCE KENDİNİZİ SEVİN: İnsanlar ilişkide sadece karşı tarafı sevmek ve değer vermek ile mutlu olacağını düşünür. Oysa ki öncelikle bireyler kendini sevmeli, kendine değer vermeli ve birey olduğunu farkına varmalıdır.

5- BERABER KALİTELİ ZAMAN GEÇİRİN: İlişkiler birlikte geçirilen zamanın uzunluğuyla değil kalitesi ile gelişir. Tarafların beraber kaliteli vakit geçirmesi ortak paylaşımı arttırdığı kadar keyif aldıkları duyguları paylaşmaları açısındanda oldukça önemlidir.

6- BERABER EĞLENEBİLECEĞİNİZ HOBİLER BULUN: Partnerinizle birlikte eğlenebileceğiniz ve heyecan dolu vakit geçirebileceğiniz hobiler bulmak ilişkinin gelişmesini ve iletişiminizin kuvvetlenmesini sağlar. Beraber yapılan aktiviteler ilişkiyi canlı tutmada önemlidir.

7- PROBLEMLERİNİZİ İFADE EDİN : Karşılaştığımız olumsuz duygu ve olayları partnerinizle paylaşın. İlişkilerde partnerler kendilerini karşı tarafı suçlamadan, yargılamadan ifade etmelidir. Partneriniz neler hissetiğinizi anlamalıdır. Kendimizi nasıl ifade ettiğimiz ve karşı tarafın duygu ve düşüncelerine önem vermemiz ilişki içerisindeki iletişimi güçlendirecektir.

8- KIYASLAMAYIN: Ne ilişkinizi ne partnerinizi başka ilişki ve insanlarla karşılaştırmayın. Her ilişki kendi başına biriciktir çünkü. Kıyaslama yapmak taraflara herhangi bir kazanç elde ettirmediği gibi ilişkinin yıpranmasına ve sebepsiz tereddütlerin oluşmasını sağlayacaktır.

9-ORTAK EKONOMİ OLUŞTURUN: İlişkilerde partnerlerin ekonomiyi beraber yönlendirmeleri önemlidir. Birlikteliğin gelişmesini ve güçlenmesini sağlar. Partnerlerin ekonomik harcamalar konusunda birbirlerinden fikirler almaları paylaşımın artmasınada katkı sağlayacaktır.

10- SADIK OLUN: İlişkilerde sadaket önemli bir kavramdır. Partnerlerin birbirine sadık olması ve bu konuda güven vermesi ilişkinin uzun soluklu olmasında önemli bir faktördür.

Unutmayın ki 'KULAĞA GELEN MÜZİK TEKSEDE ONU OLUŞTURAN NOTALAR FARKLIDIR.'

Instagram: instagram/volkanpelenk

Yazının devamı...

Çocuklarda Uyum ve Davranış Bozuklukları Nelerdir?

Uyum ve Davranış Bozuklukları denildiğinde, günlük hayatta gördüğümüz bazı davranış türleriyle karşılaşırız. İnsanların bir çoğu, bu tip davranış sorunlarını yaşamıştır veya hala yaşamaktadırlar. Ancak bu davranışlar döneme göre gelip geçiçi olabildikleri gibi davranış çeşitleri kalıcı da olabilmektedir. Kalıcı olarak davranışa yansıdığında sorun başlamaktadır. Özellikle de, çocukluk döneminde ortaya çıktığında, sorunu erken dönemde tespit etmek, önlem alıp, problemli davranışı değiştirebilmek çok önemlidir.Bu durumda hangi tip bozukluklarla karşılaşıldığı,ne zaman başladığını ve nasıl bir yol izleneceğini bilmek çözümü kolaylaştıran en temel etkendir.

Uyum ve Davranış Bozukluğu dendiğinde,

*Psikolojik kökenli kekemelik

-Parmak Emme

-Tırnak Yeme

-Fobiler (Korkular)

*Kaygı

*Yeme Bozuklukları

*Uyku Bozuklukları

*Mastürbasyon (kendi kendini tatmin etme)

*İçe Kapanıklık

*Yalan Söyleme

*Çalma

*Saldırganlık

*Aşırı Hareketlilik

*Saç Yolma-Saç Yeme

*Alt Islatma- Dışkı Kaçırma

*Tikler

gibi dikkat ve belirgin bazı davranış bozukluklarından bahsedebiliriz.

Normal Davranış Gelişimi

Gelişim süreçlerinde, çocuktaki bedensel gelişimin yanında, sosyal ve zihinsel gelişimindeki becerilerinin de kazanılması gerekmektedir. Algı ve kavrama yeteneklerinin yanı sıra, somut ve soyut kavramlarını öğrenebilmesi, çevresindeki bireylerin rollerini belirlemesi, kendine rol ve değer biçmesi de bu gelişimsel sürecin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu bakımdan bu sürecin, sorunsuz olması mümkün değildir. Çocuk, bazı sorunlarla karşılaşacak ve bu sorunun türü ve yoğunluğu ile orantılı bazı tepkiler oluşturacaktır. Bu sebeple normal ve anormal olanı ayırt etmek önemlidir. Normal ve anormal davranışı belirlemek için;

– Yaşa Uygun Davranışlar:Çocukların yaşı ve gelişim düzeyi davranışın niteliğini belirlemede en etkili faktördür. Bazı davranışlar kendi doğal süreci içinde normaldir. Örneğin 3 yaşında bir çocuğun tuvalet eğitimiyle ilgili sıkıntılar yaşaması normalken,aynı durum 10 yaş çocuğu için anormal karşılanmaktadır.

– Sürekli Davranışlar:Bu, belli bir davranışın çocuk tarafından ısrarla yapılması ve uzun süre devam etmesi anlamına gelir.

– Kültürel Faktörler:Normal dışı davranışların oluşmasında etkili olan durumlardan biri de kültürler etkenlerdir.

– Davranışın Yoğunluğu:Yine yaşla yakından ilgilidir ve örnek olarak 4-5 yaş çocuklarında görülen öfke ve hırçınlık davranışları verilebilir.Bu yaş çocukları için son derece normal olan bu davranış eğer kendine zarar verme veya saldırganlaşma haline dönüşürse bu anormal bir davranış olarak değerlendirilir.

– Cinsel Rolün Etkisi:Genel olarak erkeklere uygun olarak görülen bazı davranışların kızlarda görülmesi ya da kız çocuklarına özgü tavırların erkek çocuklarda görülmesi de anormal davranış
tipi olarak görülebilir.

Anormal Davranış Gelişimi

Toplum içinde genel davranış kalıplarının sınırları dışında kalan davranışlar anormal davranışlar olarak görülürler.Bazıları çocukların gelişimsel dönemlerine özgü sorunların yerleşmesine bağlı bozukluklar olabilirken bazıları gerçekten de psikiyatrik özellikler taşıyabilirler.Bu nedenle ailelerin erken zamanda uzmanlara başvurmaları ciddi olarak önem taşır.Problemin kaynağı kadar doğru teşhisin de çözüme giden yolda belirleyici bir etken olduğu bilinmelidir.

Anormal davranışların gelişimi çocukların her hangi bir yaş diliminde ortaya çıkabilir.Bu bozukluğu düşündüren davranış eğilimleri genellikle bir duruma karşı tepkisel bir karşılık olarak düşünülmelidir. Çocuklar büyürken sosyal bir çevrenin içinde büyüdükleri göz önünde bulundurulsa aile de bu çevre içinde kabul edilmelidir.Olumlu çevrenin çocuk üzerindeki etkileriyle olumsuz bir çevrenin
etkileri doğaldır ki farklı sonuçlar doğuracaktır.Sağlıklı oluşturulmuş bir çevre içinde büyüyen çocuk karşılaşabileceği güçlüklerle başa çıkma becerilerini geliştirerek,kendi yaşam deneyimlerini oluştururken,böyle bir çevreden mahrum kalan çocuk her şeyden önce güven ve sevgi eksikliği duygularıyla gelişecektir.Sevilmediği,ilgi gösterilmediği duygusuyla büyüdükçe,bu ilgi eksikliğini
gidermek amacıyla farklı davranışlar içine girecek ve bu da toplum içinde uyumsuz bir insan olarak öne çıkmasına neden olacaktır.

Instagram: instagram.com/volkanpelenk

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.