SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kolik Bebeği Nasıl Sakinleştiririz?

Doğumdan sonraki ilk üç ay, bebeklerin anne karnında süren gelişimlerinin dördüncü bölümünü yaşadığı söyleniyor. Dördüncü üç aylık dönem (trimester) denen bu dönemde bebek, anne karnındaki ortam devam ettiğinde rahat ediyor. Yapılması gereken şey, anne karnını iyi taklit etmek. Peki bu ortamın özellikleri neler? Devamlı ses, sabit kollar, sallantı, sıcaklık,...

Bebeğiniz ısrarla ağlıyorsa, kolik denilmişse, Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeği"* kitabında bu bebekleri sakinleştirme formulü şöyle:

1. Yarım kundaklama: Sadece kolları sabitleyip ayakları rahat bırakacak şekilde yarı kundak yapmak. Ayakların hareketli olması gerekli. Burada amaç bebeğin kollarını istemsizce hareket ettirip Moro refleksini tetiklemesini, sıklıkla kendini uyandırmasını engellemek.

2. Yan ya da yüzükoyun yatırma: Burada bebeğin nefes yolunun açık olduğundan emin olmak, takip etmek şart.

3. Şşşşt sesi: Bebek ne kadar şiddetli ağlıyorsa bu sesi de o kadar şiddetli yapıp, bebeğin sakinleşmesini takip ederek yavaş yavaş azaltmak gerekiyor. Bu sesi bebeğin kulağına "şşşşt" diyerek ya da saç kurutma makinası sesi, elektrik süpürgesi sesi, su sesi, vs. kullanarak da yapabiliriz. Önemli olan olması. "Pışşş, pışşşş, pışşş" kesik kesik değil, "Pışşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş"

4. Sallama: Ritmik sallanma hareketi -Bu sallanma da bizim genellikle yaptığımız gibi sağa-sola değil, bebek anne karnındayken anne yürürken, merdiven inip çıkarken olduğu gibi yukarı-aşağı yönde olmalı. Yine seçenekler var: Kucağınıza alıp yukarı aşağı yaylanarak yürümek, araba gezintisi, bebek askılarıyla yürüyüş yapmak,... Çeşitlendirmek size kalmış.

5. Emme -Bebeğin şiddetli emme isteğinin doyurulması da sakinleşmesinde büyük bir etken. Meme, parmak ya da emzik bu amaca hizmet edebilir. Emzik kullanılacaksa, bunun bebeğin güvenli bağlanma sürecini etkilemediğinden, bebeğin diş ve damak yapısını bozmayacağından emin olmak gerekiyor.

Bunlarla beraber, anne karnındaki sıcak ortamı sağlamak için bebeğin yatağını sıcak tutmak ve bebeğe masaj yapmak da etkili olacaktır.

Yaşamının ilk üç ayında kolik denilen, ağlayan, sakinleşmekte zorlanan bebekleri sakinleştirme yöntemlerinde önemli olan, özellikle ilk beş maddeyi bir arada kullanmak. Diğer türlü sağlıklı sonuç alamayabilirsiniz. Bununla beraber her bebek için farklı kombinasyonlar etkili olabilir.

Sevgiler.

Kaynak:

*Dr. Harvey Karp, Yakamoz Yayınları Mart, 2014

Ayşegül Karahan Ertuğrul

www.aysegulkarahan.com

www.facebook.com/aysegulkarahanBilincliAileler

Yazının devamı...

Bebeğinizle Uzun Gece Uykusu İçin 10 Tavsiye

Bebeğiniz gece boyu güzel güzel uyusun istersiniz değil mi? Bunun için belli bir düzeni takip etmek önemli. Bebeğinizin gece olduğunu, artık uyuyacağını anlaması gerekli. İşte bebeğimizin rahat uyuması için 10 tavsiye:

1. Anneyle ( duygusal bakım verenle) beraber uyuma. Anneyle güvenli bir bağlanma gerçekleşebilmesi için en önemli noktalardan biri beraber uyumak. İki yaşına kadar çocuk, her istediğinde duygusal yakınına ulaşabilmek, onun hep yanında olduğunun güvenini duymak ister. Güven, onun duygusal ihtiyacıdır. Çocuğun her gözünü açtığında yanında annesini görmesi, onun sesini, sıcaklığını hissetmesi rahat uyumasına ve mutlu uyanmasına çok yardımcı olur. Her an bebeğinizin yanında bulunamasanız da, uyurken ve uyandığında sizi görmesi onu rahatlatacaktır. Bu durum annenin de yatağından kalkmadan bebeğin ihtiyaçlarını karşılamasına ve tekrar uykuya dönmesie yardımcı olur. Not: Ayrı odada uyutmak son zamanlarda çok kullanılan bir yöntem. Bu yol tercih edilecekse de bebeğin duygusal ihtiyacı gözetilerek uygulanmalı. Çünkü duygusal ihtiyaçlar doğru zamanda karşılanmazsa daha sonra farklı sıkıntılarla kendini gösterebilir. Fotoğraf: www.chicco.co.uk

2. Uygun yatak seçimi. Bebeğin güven hissini yaşaması, bizimse uyurken ona zarar vermeyeceğimizden emin olmamız için karyolasını bizimkiyle aynı yükseklikte ayarlayıp, bize dönük kısmını korkuluksuz açık bırakıp, kendi yatağımıza sabitleyerek kullanabiliriz. Böylece bebeği rahatça görebiliriz, o da bize kolaylıkla ulaşabilir. Yani kendi yatağımızı bebeğin yatağı kadar genişletmişiz gibi görünmeli. (Bizim de bebeğimizin de yer yatağı kullandığı bir ortam en verimlisi olur. Bu hem bebeğin gözünü açtığında korkuluklardan arınmış olarak etrafı özgürce gözlemleyebilmesine, hem de güvenlik açısından çok değerli. Ama bugünkü alışkanlıklarımız dolayısıyla seçim size kalmış.

3. Az ışık ve tam karanlık. Akşam olduktan sonra rahat uyuyabilmesi için ışıklandırmanın mümkün olduğunca az olması gerekiyor. Ortamın karanlığa yakın olması bebeğinizin uykuya geçmesini kolaylaştırır. (Televizyonlar da oldukça fazla ışık saçıyor. Bulunduğu yerde TV ışığı da olmaması önemli.) Uykuya daldığında tam karanlık olması sağlanmalı. Çünkü büyümeye yardımcı olan melatonin hormonu tam karanlıkta salgılanıyor. Uyku boyunca, sadece gerekirse, loş bir kırmızı ışık kullanabilirsiniz. (Merak etmeyin, sandığımız gibi onlar karanlıktan korkmazlar.)

4. Kısık sesle konuşma ve tam sessizlik. Bebeğinizin uyku zamanı olduğunun farkına varıp uykuya geçebilmesi için sakin, kısık sesle ona uyku zamanının geldiğini, kolaylıkla uyuyacağını söyleyebilirsiniz. Bu noktadan sonra mümkünse konuşmayın ve uyarmayın. Her yeni uyaran, dakikalarca süreci başa döndürebilir çünkü.

5.Gece mümkünse bezini değiştirmemek. Bebekleri en çok uyandıran nedenlerden biri de bu oluyor. Sıcacık uyurken vücuduna göre soğuk bez, değiştirmek için vücudunu hareket ettirmemiz bebeğimizin uyanmasına sebep olabiliyor. Gerekmedikçe gece uykusu sırasında bezini değiştirmemeye çalışın. Neyse ki şimdiki bezler saatlerce kuru kalmak konusunda çok başarılı.

6. Yatağının uygun sıcaklıkta olması. Bunun için yatak örtüsünün ilk temasta sert ve soğuk değil, mümkün olduğunca yumuşak ve rahat hissettirecek (Örn: pazen, yumuşak bir penye, vb....) bir yüzeyi olmasına dikkat edin. Ya da yatağını önceden hafif ılıtabilirsiniz. Amaç, bebeğimiz uykuya geçmişken soğuk yatakla temas edip üşüyerek uyanmasın.

7. Yatağının pencereden uzakta olması. Bu, soğuktan ve sabah olduğunda gün ışığından etkilenmemesi için önemli. Mecburen cam kenarında olacaksa da koyu renk bir perdeyle ışık kesilebilir.

8. Hep aynı düzenin uygulanması. Uyku vakti geldiğinde odaya geçmek, masaj yapmak, pijamaları giymek, sadece uykudan önce söylenen belli bir uyku şarkısı gibi uykuyu hatırlatacak belli bir düzen takip edilmelidir.

9. Uykudan önce banyo yaptırmak ve masaj. Banyo yapınca bebek gevşiyor, bir de üzerine karnını doyurdu mu güzel bir uykuya geçiyor.

10. Ortamda uygun miktarda nemlilik olması. Bunun için basit bir nemölçer alabilir, odada ıslak bir havlu, sadece suyla ıslatılmış bir bez bulundurabilirsiniz. Not: deterjan, yumuşatıcı gibi maddelerin kokularının astım gibi rahatsızlıkları tetikleyebileceğini unutmayın.

O zaman ne diyelim, bebeğimizle keyifli geceler :)

Ayşegül Karahan Ertuğrul

Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı

www.aysegulkarahan.com

Yazının devamı...

Çocuğumuzun Bilinçaltındaki Rolümüz Üzerine

Yaşamın özellikle ilk 6 yılı, bilinçaltının önemli ölçüde kayıtlarını oluşturduğu yıllardır. Bu yıllarda anne babaların ve çevredekilerin sözleri ve tavırları bilinçaltı için oldukça etkilidir. Sevgili çocuklarımız doğru/yanlış, mantıklı/mantıksız ayırt edemeden onlara sunulanları olduğu gibi doğru kabul eder ve bilinçaltına kaydederler. Sonra da (eğer çalışılmazsa) kişi, tüm yaşamı boyunca bu kayıtlarını doğrulamak üzere çalışacaktır...

Büyükleri, yaşamdaki rehberleri olarak çocuklarımızla konuştuklarımız olumsuz olunca, miniklerimizin ayırt etmeden kaydeden bilinçaltı kayıtları da olumsuz olur. Sonra da kayıtlarına uygun seçimler yapıp aynı duyguları tekrar yaşamak üzere çalışan bilinçaltı, yaşam boyunca olumsuzlukları kendine çekebilir. Bu yüzden çocuklarımız yaşam amacını gerçekleştirmekte ve yaşamdan zevk almakta zorluklar yaşayabilirler.

İşte olumsuz bir etkisi olacağını düşünmediğimiz, ama çocuklarımızı ciddi anlamda olumsuz etkileyebilecek bir kaç örnek:

-Altını kirlettiğinde şakayla (!) bile olsa "Sen pis kız mı oldun?" demek, onun kendiyle ilgili pis olduğu inancını kodlamasına;

-"Koşma düşersin, yapamazsın!" diye atacağı adımları engellemek, yaşamı boyunca her adım atışında düşeceğini sandığı için adım atmaktan, bir şey denemekten hep kaçınmasına, bu yüzden belki çekingen olmasına, başarısız olacağı korkusuna;

-"Bizim çocuk da çok yaramaz amcası..." demek hayatı boyunca "yaramaz" olduğunu doğrulamak üzere çalışmasına;

-"Hayır yanlış yapıyorsun." demek "Ben yanlış yapıyorum" kodlamasıyla bilinçaltına yerleşip yetersizlik, başarısızlık, kusurluluk, suçluluk, bağımlılık vb. gibi bir çok olumsuz duygudan birkaçını da yanına ekleyerek yaşamda zorlanmasına;

ve daha bir çok başka tavır, başka olumsuz kodlamalara ve korkulara, olumsuz duygulara sebep olabilir.

Yukarıdaki olumsuz ifadelerdense,

- yerine "Rahatlamışsındır, haydi gel altını temizleyelim",

yerine gerekli ayakkabı, kıyafet, ortam vs. seçimlerini yapıp koşmasını desteklerken "Yapabilirsin" diyerek sakince ve gülümseyerek onu seyretmek,

-"Oğlumuz/kızımız hareket etmeyi, keşfetmeyi çok seviyor" demek,

-yerine yanlışlarını görmezlikten gelip hiç vurgulamadan doğrusunu göstermek ve hep olumlu çabasını vurgulamak gerekir. Örneğin "Oyuncaklarını ne güzel yerleştirdin." demek,

Kendileriyle ilgili inançlarında çok şeyi değiştirebilir. Bu yüzden şimdi bir daha düşünelim.

Can parçalarımızı, çocuklarımızı,

kolunu kanadını kırıp hayata dair korkularla dolduracak kadar mı seviyoruz,

yoksa yaradılışlarındaki mükemmelliği destekleyip hayat amaçlarını en güzel şekilde desteklemeyi mi seçiyoruz?

Sevgiyle...

Ayşegül Karahan Ertuğrul

Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı

www.aysegulkarahan.com

Yazının devamı...

Çocuğum Giyinmek İstemiyor!

Özellikle 20li aylardan başlayarak çocuklar giyinme konusunda itiraz etmeye, inatlaşmaya başlayabilirler. Bu oldukça doğal ve beklenen bir durumdur. Güzel haber, bu geçici bir dönem.

Peki bu durumda ne yapacağız?

Öncelikle stratejimiz sakin bir tonda, tutarlı ve çocukla uyum içinde olmalıdır. Kararına saygı duyduğunuzu fark ettirin. İnatlaşırsa bir süre sessiz kalın ve ona izin verin. Biraz bezsiz, giysisiz rahat olmanın keyfini çıkarsın. Bir süre sonra hevesini alıp başka bir şeyle ilgilenmeye başlayacaktır. İşte o geçişte "Şimdi giyinelim, sonra bu işi yapalım" diyerek ikna edebilirsiniz. Hevesini aldığı için artık kolaylıkla giyinecektir.

Ya da dışarı çıkmanız gerekiyor ve giyinmiyorsa, sürekli "haydi giyinelim" diyerek birbirinizi bunaltmaya hiç gerek yok. Çünkü çocuğunuz daha soyut düşünemiyor. Yani biraz sonra dışarıya çıkacağınızı hayalinde canlandıramıyor. Önce onu bilgilendirin. "Biraz sonra beraber dışarıya çıkacağız. Bu yüzden giyinmemiz gerekiyor" deyip algılamasını bekleyin. Hala istemiyorsa hazırlanın, onun giysilerini de yanınıza alın ve evinizin dışarıya çıkış kapısını açıp dışarıya çıkacağınızı ona somut bir şekilde gösterin. Zaten gelişimi itibariyle peşinizden hiç ayrılmadığı için hemen giyinip sizinle dışarıya gelmek isteyecektir.

Böyle durumlarda çocuğu iyi gözlemleyip ondan gelen işaretleri yakalamak çok işinize yarar.

Bağırmak, inatlaşmak, müfettiş gibi başında bekleyip "O pantolon giyilecek." gibi keskin cümleler kurmak kısa vadede sizi sonuca ulaştırabilir ama çocuğun ruhunda derin yaralar açar, iradesini ezer. Ya gönlü kırılır, ya da size karşı kızar, bilenir. Ne yazık ki bu enerji yok olup gitmez, hep onunla gelir. İlk fırsatta da size bir tepki şeklinde kendini gösterir.

Bu yüzden sözlü ya da fiziksel şiddet uygulayarak sonuca ulaşmak güçlü anne-babanın güçsüz çocuğu ezerek istediğini yaptırması olarak düşünülebilir. İstediğini o anda yaptırsa da bu yöntemi öğrenen çocuk güçlendiğinde yapacağı ilk şey anne babayı ezmek olur.

Pozisyonumuz çocuğumuzun kararına saygı duyan, sevgi ve sabır dolu bir yaklaşım olmalı. Onunla işbirliği içinde ve saygı dolu bir tavrınız olursa çocuğunuz da size güven duyar ve söz dinleme eğiliminde olur.

Sevgiler :)

Ayşegül Karahan Ertuğrul

Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı

http://www.aysegulkarahan.com

Instagram

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.