SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Çene Estetiği Ameliyatı Nedir ?

Sevgili okurlarım,

Size geçen hafta çene şeklinin öneminden ve yüz ile uyumundan bahsetmiştim. Bu hafta ise amacım çene ameliyatlarının detaylarını işleyerek konunun çok daha iyi anlaşılmasını sağlamak…

Estetik çene ameliyatları, ister yanlış ısırma gibi fonksiyonel kaygılarla isterse sadece estetik nedenlerle yapılmış olsun, yukarıda özetlenen sorunların tamamını ortadan kaldırmayı amaçlar.

Unutmayın ki, her çene ameliyatı birbiriyle aynı değildir. Bir kaç farklı çene ameliyatı var...

Estetik çene ameliyatları hastanın ısırma ve çiğneme sorunu olup olmamasına göre iki tipe ayrılır. Diş hekimleri tarafından ortodontik tedaviye (tel tedavisi) yönlendirilen ancak ciddi derecede ısırma ve çiğneme sorunları olan hastalarda sadece ortodontik (tel tedavisi) tedaviyle yanıt alınamaz. Bu hastaların ortognatik cerrahi (çene kemiklerinin kaydırılması işlemi) ile tedavi edilmeleri gerekmektedir. Bu ameliyatlar sadece estetik nedenlerle yapılan çene ucu ameliyatlarına kıyasla daha kapsamlı, iyileşme dönemi daha uzun olan, diş hekimleri ve ortodonti hekimleri ile ekip olarak çalışmayı gerektiren ancak sonuçları oldukça çok yüz güldüren ameliyatlardır.

Isırmasında, çiğnemesinde problemi olmayan hastalar ise çenelerinin yüz harmonisini olumsuz etkilemesi nedeniyle estetik amaçlarla ameliyat edilebilirler. Bu ameliyatlar ise nispeten basit olmalarının yanı sıra iyileşme dönemleri de daha kısadır. Ameliyat süresi yaklaşık olarak 15-20 dakika kadar sürmektedir ve ameliyat sonrası dönemde yemek yeme ile ilgili sorunlar ve engeller yaşanmamaktadır. Bu ameliyatlara ise çene ucu estetiği denmektedir. Tıptaki ismi ise mentoplasti ya da genioplastidir. İki ameliyat arasında çene kemiğinde kesi yapıp yapmama farkı vardır.

Çene ameliyatı sonrasında yüzümde iz kalır mı?

Hayır illaki iz kalacak diye bir şey yoktur. Ameliyat sırasında ağız içinden ya da çene altından kesi yapılabilir. İki tekniğin de farklı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Ağız içinden yapılan kesinin en önemli avantajı ameliyat sonrasında hiç iz kalmamasıdır, dezavantajı ise bazen alt dudaklarda bir miktar hissizliğe neden olabilmesidir. Çene altındaki kırışıklıktan yapılan kesinin avantajları dudaklarda his kaybı oluşturmamasıdır ancak kesi yerinde kişisel özelliklere göre bir miktar iz kalabilmektedir.

Ben hastamın ağız hijyeni iyi ise ağız içi kesileri tercih etmekteyim. Ancak çene estetiği ile birlikte boyun germe ya da gıdı estetiği yapacaksam, bu durumda çene altından kesi yapmayı tercih ediyorum.

Çenemdeki sorunu nasıl fark edebilirim?

Güldüğünüz zaman üst dişleriniz ya da diş etleriniz çok görünüyorsa üst çeneniz çok uzun olabilir, ağzınızı kapattığınızda üst ve alt dişleriniz aynı hizada kapanmıyorsa, aralarında mesafe varsa çene kusurları olabilir. Alt çenenizin en ön noktası yandan bakıldığında dudaklarınızdan çok geride ya da ilerideyse alt çenenizde problem olabilir.

Bu durum genellikle hastaların ya da yakınlarının kolaylıkla fark edemediği, profesyonel bir tecrübe gerektiren bir husustur. Estetik çene ameliyatı yaptığım birçok hastam ameliyat öncesindeki görüşmemize kadar böyle bir sorunları olduğunun farkında değillerdi. Ameliyat öncesi görüşmemizde çektiğimiz fotoğraflar ve bunlar üzerinde yaptığımız analizler bize oldukça yardımcı olmaktadır.

Çene ucu estetiği sonrasında iyileşme dönemi nasıldır?

Estetik çene ucu ameliyatı sonrasında yaklaşık bir hafta boyunca çene etrafında şişlik, hafif gerginlik ve ağrı oluşabilir. Alt dudaklarda geçici süreyle hafif hissizlik olabilir. Bu ilk haftalık süre içinde ve sonrasında ısırmakta ya da yemek yemekte zorluk yaşanmaz, ancak yemek sonrası iyi bir ağız temizliği çok önem taşır. Ağız içine yapılan kesi yerleri birinci haftanın ardından iyileşirler ve çene etrafındaki şişlikler yine birinci hafta içerisinde neredeyse tamamen yok olurlar.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Yüz Harmonisinin En Önemli Yapılarından; Çene

Sevgili okurlarım,

Sizlere bu hafta, çene şeklinin öneminden ve yüz ile uyumundan söz etmek istiyorum. Çenenin yüzdeki pozisyonu, farkında olduğunuz veya olmadığınız çeşitli problemler oluşturabilir…

Çene de burun gibi yüzün orta hattında bulunan, simetriyi ve yüzün harmonisini (uyumu) oluşturan önemli yapılardan biridir.

Orta hatta olduğu için yüzün yapılarının birbirleri ile uyumlu görünmesinde çok önemli bir yeri vardır. Küçük bir çene yüzünüzü olduğundan büyük ya da uzun gösterebileceği gibi tam tersi de mümkündür. Eğri duran bir çene tüm yüzün eğri gibi durmasına neden olabilir.

Maskülen Yapının Simgesi

Erkeklerde ve kadınlarda çene için ideal bir büyüklük-oran tarif edilmiştir. Erkeklerde çene, kadınlarda olduğundan daha önemlidir. Maskülen görünümdeki en önemli yapı taşıdır. Çizgi romanlardaki erkek süper kahramanları bir kez daha inceleyin lütfen. Hepsinin kocaman çizilmiş çeneleri vardır. Biraz daha belirgin bir çenenin varlığı erkeksi görünüme katkıda bulunmakta bu nedenle de oldukça yoğun şekilde talep edilmektedir.

Kadınların ise üçgen ve sivri bir yüz görünümü için ideal uzunlukta bir çeneye sahip olmaları gerekir.

Yüz ve Çene Doğru Değerlendirilmeli…

Olması gerekenden daha küçük bir çenesi olan hastaların burunlarının olduğundan daha da büyük olarak algılandığını biliyor muydunuz?

Bu çok önemli bir nokta. Burun ameliyatınız öncesinde yüzünüz ve çeneniz doğru şekilde değerlendirilmezse, mutsuz son kaçınılmazdır. Doktorunuz çenenizdeki sorunun farkında değilse iki ihtimal vardır;

Birincisi, çenesi küçük hastaların burunları estetik ameliyatla ne kadar küçültülürse küçültülsün hala büyük gibi algılanabilmektedir. Dolayısıyla sorun eksik yapılmış bir burun ameliyatındaymış hissiyle mutsuz olabilirsiniz. Ya da çenenize uygun olsun diye burnunuz çok küçültülmüşse, bu durumda da nefes alma sorunları yaşayabilirsiniz.

Bazı durumlarda ise kişinin çenesi olması gerekenden küçük olduğundan dolayı boyun bölgesindeki yaşlanma ve sarkma yaşıtlarına oranla daha hızlı gelişebilmektedir.

Eğri çene yapısından dolayı ısırma problemi yaşayan hastalarda ise gece ağzı açık uyuma, ağız kuruması, ağız kokusu, diş eti hastalıkları gibi bir çok ağız ve genel sağlık sorunları oluşabilmektedir…

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Revizyon Burun ameliyatı Korkulu Rüyanız Olmasın!

Bu hafta siz okurlarımıza, hastaların korku ve endişe duymasına sebep olan konusu ile ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum.

Bu durumu yaşayanların çok iyi bildiği gibi, revizyon burun ameliyatı, ameliyat öncesinde her hastanın korkulu rüyasıdır.

Hemen her hasta ‘?’ sorusunu haklı olarak kafasından geçirir.

Revizyon Nedeni Çok İyi Saptanmalı ?

Sağlık problemleri ya da estetik kaygılar nedeni ile burun ameliyatı olmuş hastaların, bu ameliyatlardan istediği sonucu elde edemeyerek mutsuz olması veya ameliyat sonrasında burun çökmesi, eğriliği problemleri yaşaması revizyon (düzeltici) burun ameliyatı ihtiyacını doğurabilir.

“Hasta, geçirdiği ilk ameliyatın sonucunda neden mutsuz oldu?”

Bu sorunun cevabı, biz hekimler için çok önemlidir. Ameliyat sırasında veya sonrasında yaşanan problemler, şanssızlıklar, hastanın beklentisinin hekim tarafından yeterince karşılanmaması ya da hastaların gerçek dışı beklentilerinin var olması, hastaları ikinci kez burun ameliyatına yönlendiren nedenleri oluşturmaktadır.

Burun Estetiği Ameliyatlarının %5-10’u Revizyona İhtiyaç Duyuyor

Literatürde gerçekleşen burun ameliyatlarının ortalama %5-10’u ikinci bir düzeltme ameliyatına ihtiyaç duyuyor. Burun kıkırdak yapılarında ilk ameliyat sırasında aşırı çıkarım yapılması sonucu, burun desteğinin tamamen bitmesi, burun ucu düşmesi veya burun çökmesi, burunda eğrilik ve yamulma oluşması ya da tam düzelmemesi, burun ucu ve kanatlarında oluşan asimetri, aşırı kalkık burun veya aşırı oyulmuş burun sırtı, revizyon burun ameliyatlarında en sık karşılaşılan nedenler olarak sayılabilir.

Revizyon burun ameliyatlarını ikiye ayırabiliriz. Bu ameliyatlardan bazıları 15-20 dakika süren, küçük dokunuşlar ile problemlerin ortadan kaldırıldığı minör ameliyatlar oluyor. Bunun dışında majör revizyonların yapıldığı, 5-6 saat sürebilen, kulak ya da kaburgadan alınan ekstra kıkırdaklar sayesinde burnu yeniden şekillendirdiğimiz revizyon burun ameliyatları da oluyor.

Daha önce burun ameliyatı geçirmiş ve bundan mutsuz olabilirsiniz! Bu durumun yeniden yapılacak bir ameliyatla düzelebileceğini unutmayın ve içiniz rahat olsun…

Hastalar ilk ameliyatlarını olduktan sonra mutlu olmasalar da sabırla beklemeliler. 6-12 aylık iyileşme süreci sonrasında ortaya çıkacak olan sonuç halen kendilerini mutsuz ediyorsa, revizyon burun ameliyatı yöntemine başvurmalılar. Bu kararı alırken konuya korku ile yaklaşmamalı ve hekim seçiminin çok büyük bir önem taşıdığını unutmamalılar. Alanında uzman, hastası ile sağlıklı bir iletişim kurabilen, hastasını anlayan ve revizyon ameliyatları konusunda deneyimli hekimler, yaptıkları doğru analizler ve titizlikle planlanan cerrahiler sonucunda hastanın daha önce yaşadığı sorunları ve mutsuzluğu ortadan kaldırabilirler.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Rahat Bir Nefes Alsam, Yoruldum Bu Darlıktan…

Size bu haftaki yazımda burundan nefes alamama sebeplerinin en önemlilerinden biri olan ancak çoğunlukla göz ardı edilen ‘’’’ sorununun detaylarından bahsetmek istiyorum.

Birçok hasta burundan nefes alma sorunu yaşıyor ve bu nedenle ameliyat oluyor. Ancak bazı hastalar, ameliyat sonrası nefes alma probleminin hala devam etmesinden yakınıyor.

Belki de bu yazıyı okumaya başladığınızda ‘’’’ diye düşüneceksiniz ve yazıyı okumaya devam ettikçe problemin asıl kaynağını detayları ile öğrenmiş olacaksınız.

Burundan nefes alamamanın temel sebebinin genellikle burun kıkırdağındaki eğrilik olduğu sanılmaktadır. Ancak nefes alma sorununun birçok nedeni daha vardır. Bu nedenlerden biri de; çok fazla konuşulmayan hatta BİLİNMEYEN, dar burun sendromudur.

Dar burun sendromu, hastaların nefes almasını zorlaştıran, burunda akıntı, tıkanıklık gibi sorunlara neden olan, hayat kalitesini düşüren ve hastaların psikolojilerini olumsuz yönde etkileyen yapısal bir bozukluktur. Genetik nedenlerle doğuştan var olan ya da estetik operasyon sonrasında oluşan bu sorun, insanların günlük hayatını olumsuz yönde etkiler.

Hayat Boyu Nezleymiş Gibi Gezmeyin

Burun darlıkları; burnun üst, orta ve uç kısmında farklı şekillerde görülür. Özellikle orta ve alt kısımlardaki darlıklar ciddi burun tıkanıklıklarına neden olmaktadır. Dar burun problemi, genetik nedenlerden kaynaklanabilir. Yani burnumuz doğuştan olması gerekenden daha dar şekilde kemikleşmiş olabilir. Böylece burun içindeki hava kanalı en küçük tıkanmalara karşı bile çok hassas hale gelir. Normal insanların basitçe geçirdiği nezle grip gibi hastalıklar, bu hastalar için kabusa dönüşebilir. Hatta hayat boyu sanki nezleymiş gibi burnu tıkalı şekilde yaşayabilirler. Bu durum bademcik enfeksiyonları, farenjit ve sinüzit gibi birçok sağlık sorununa da yol açar.

Ayrıca dar burun sendromu, başarısız geçen burun estetiği ameliyatları sırasında burnun yapısal kıkırdaklarının gereğinden fazla çıkarılmasından da kaynaklanabilir. Bu nedenle her türlü burun ameliyatı öncesinde detaylı şekilde burun içi endoskopik muayenesinin yapılması, hatta gerektiği durumlarda tomografi çekilmesi, hastaların tecrübeli bir burun cerrahı tarafından takip edilmesi tedavinin planlaması ve yapılacak ameliyatın başarısı açısından çok önemlidir. Yapılan tüm ön testlerin sonucunda kıkırdak-kemik yapıların anatomik özelliklerinin yanı sıra, burun etlerinin boyutları ve daha önemlisi de burundaki darlığın nerede olduğu saptanır ve gerekli ameliyat gerçekleştirilebilir.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

İnsanlar yüzlerine baktıkları zaman burunlarının sadece dış kısmını görürler. Oysaki burnun dışarıdan görülemeyen ve aslında çoğunlukla fonksiyonları gerçekleştiren bir de iç kısmı vardır. Dolayısıyla burun dışarıdan ne kadar büyük olursa olsun, burnun iç kısmı, yani çalışan kısmı küçük ise çok iyi nefes almak mümkün olmaz. Önemli olan burnun dış kısmının boyutu değil, iç kısmındaki boşlukların yeterli büyüklükte olmasıdır.

Tedavi kısmında genellikle burun içindeki eğrilikler çok önemsendiğinden, burnun daha derindeki iç kısımları gözden kaçırılmakta. Sorunun sadece kıkırdak eğriliğinden kaynaklanmadığını anlayabilmek için burnun iç kısmını farklı bir gözle değerlendirmek gerekir.

Peki dar burun ameliyatının, klasik burun ameliyatından farklı mıdır?

EVET...

Geleneksel burun ameliyatlarında, burnun direğini oluşturan kemik ve kıkırdaktaki eğriliklerin düzeltilmesi işlemi uygulanır. Dar burun ameliyatlarında ise bundan farklı olarak, burnun içerisinde, sağ ve solda bulunan deliklerin genişleterek, burnun hava kapasitesi artırılmaya çalışılır. Ameliyat sırasında burun içinde yapılacak kesiler ile bu kemik dokular genişletilerek burun hava pasajı genişletilmiş olur.

Hokka Burunlar Uğruna Nefesinizi Kaybetmeyin

Burun estetiği ameliyatları öncesinde yapılacak olan tetkikler, ortaya çıkan sonuçların doğru değerlendirilmesi ve başvurulan hekimin konu hakkındaki deneyimi hasta için büyük önem büyük önem taşır. Ameliyat öncesi hastanın nasıl bir burun şekline sahip olmayı istediği ve bu talebin analiz edilme aşaması çok önemlidir. Burnun güzel bir görünüme kavuşması için gereğinden fazla küçültülen burunlar, ameliyat sonrasında hastaya çeşitli nefes problemleri yaşatabiliyor. Burun estetiği ameliyatlarında sadece burnun estetik görünümü değil, aynı zamanda fonksiyonel detayları da göz önüne alınmalıdır. Ameliyat sonrası hokka gibi bir burun ile nefes alamadan hayat sürmek, hastanın yaşam kalitesinin düşmesine sebebiyet vermektedir.

Estetik burun ameliyatı olduğumda, güzel bir burnum olursa illaki nefes kaybına uğrar mıyım diye kaygılanmanız da yersiz olacaktır. Doğru planlanmış ve uygulanmış bir estetik burun ameliyatı neticesinde nefes kaybı oluşmaz.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Başarı Burnunuzun Dibinde !

Yazının başlığını görünce şaşırmış olabilirsiniz.

Burun ile başarı arasında nasıl bir ilgi olabilir? sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim.

Evet burun şekli başarıyı büyük ölçüde etkiliyor. Peki ama nasıl ?

Nefes alma işlevi nedeniyle, insan vücudundaki en önemli organlar arasında yer alan burun, aynı zamanda kişinin dış görünüşünü etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmekte. Gelişen ve değişen teknoloji ile beraber artık günümüzde hem nefes almaya yönelik hem de estetik dış görünümü düzeltmek için estetik burun ameliyatları sıklıkla yapılmakta. İnsanlar sosyal hayatta özgüvenli olmak için kusursuz bir yüz görünümüne sahip olmak istiyor. Yapılan araştırmalara göre estetik görünümlü buruna sahip olan bireyler, özgüvenlerini tazeliyor ve bununla paralel olarak iş hayatında başarılarını gözle görülür bir şekilde artırıyor.

Türkiye’de Estetik Ameliyatları Sıralamasında Burun 1. Sırada

Toplum tarafından beğenilme ve kabul görme arzusu, şüphesiz günümüzde herkesin ulaşmak istediği bir doyum noktası. Toplumdaki mevcut güzellik algısının da 1 numaralı aktörü kuşkusuz yüzümüz. Yüzümüzde en çok dikkat çeken organımız ise, iletişim kurduğumuz zaman, göz temasını ilk sağladığımız organların başında gelen burun. Yapılan birçok araştırma ve gözlemler sonucunda burun şekillerinden memnun olmayan kişilerin toplumdan uzaklaştığı, özgüven eksikliği yaşadığı ve bunun sonucu olarak da gelecek kaygısı yaşamalarından ötürü başarısızlık oranının arttığı bir gerçek.

Dünyada en sık yapılan estetik ameliyatlar listesinde 4. sırada yer alan burun ameliyatları, Türkiye’de ilk sırada tercih ediliyor. Türkiye’de en çok 18 ve 30 yaş arasındaki bireylerin tercih ettiği burun ameliyatları sonrasında kişilerin ruhsal yenilenme yaşadığı, aynaya daha mutlu ve rahat bir şekilde bakabildikleri, beden dillerinde ciddi iyileşmelerin yaşandığı ve tüm bunların sonucunda ise kişilerin özgüvenlerinde gözle görülür bir artış yaşandığı gözlemlenmekte.

Hastalar İş Görüşmelerine Daha Rahat Katılıyor...

Burun ameliyatı öncesi hastalarımızın isteklerini analiz etmek için gerçekleştirdiğimiz görüşmeler sırasında, kişilerin sosyal ve iş hayatlarında yaşadıkları olumsuz durumları tüm çıplaklığı ile dinleme ve psikolojilerini sentez etme fırsatımız oluyor. Bu istekler doğrultusunda başarıyla gerçekleştirdiğimiz ameliyatlar ve mutlu ayrılan hastalarımız ile kontroller için daha sonra da sık sık bir araya geliyoruz. Kontrol görüşmelerinde birçok hastadan artık hayata daha pozitif bir pencereden baktıklarını ve sosyal hayatlarında kendilerine daha çok güvendiklerini öğreniyoruz. Birçoğu iş görüşmelerine daha rahat katıldıklarını, görüşme sırasında daha özgüvenli, pozitif bir tavır sergilediklerini ve kariyerinde daha yapıcı olduklarını belirtiyorlar. Bu da bizi oldukça mutlu ediyor. Bu ameliyatlar hastaların sadece burun şekillerini değil, hayata bakış açılarını da değiştiriyor.

Geçtiğimiz aylarda, ‘Dış görünüşün ve güzelliğin işe alımlarda etkili olduğunu düşünüyor musunuz? sorusu ile 28 Bin 175 kişinin katıldığı bir anket çalışması gerçekleştirildi. Ankete katılan kişilerin %62’sinin dış görünüşün ve güzelliğin işe alımlarda etkili olduğunu düşündüğü sonucu elde edildi. Bu anketin sonucundan da görebileceğimiz gibi insanlar dış görünüşün hem sosyal hayatta hem de iş hayatında çok etkili olduğu görüşündeler.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Yunan Burnu Nedir? Ameliyatı Mümkün müdür?

Bilim insanları ve cerrahlar tarafından ”G” yani ”Y” olarak adlandırılan burun tipinin ameliyatında mutlak başarıya ulaşmanın bugüne kadar çok zor olduğu düşünülüyordu.

Ben de uzun yıllar boyunca bu zorlukları yaşadım ancak yaptığım araştırmalar ve çalışmalarımın sonucunda, ‘’ tipindeki burunların ameliyatında kullanılan tekniklere bir yenisini ekleyerek tıp literatüründe kabul görmesini sağladım.

Belki de siz, ‘’’’ tipini daha önce hiç duymadınız. O zaman yazımın devamını okumanızı öneririm.

Peki Yunan Burnu Nedir?

Profilden kendimizi incelediğimizde, alnımızdan aşağı, burnumuza doğru baktığımızda bu iki doku arasında hafif bir çukur olması gerekir. Bu çukur, aslında bir sınır hattıdır, yani alnın bittiğini ve burnun başladığını göstermektedir. Bazı insanlarda ise bu bölgede çukur olmaz. Burnun ”” denilen bu bölgesi, Türkçe’de “” olarak tanımlanmaktadır.

; alnın buruna doğru kesintisiz olarak devam ettiği burunları tarif eder. Genellikle bu insanların burunları daha büyük ve kemerlidir. Peki bu ‘’’’ terimi nereden gelmiş diye merak edenlere de yanıt verelim. Eski Yunan medeniyetlerinden kalan bir çok heykele dikkatle bakarsanız alınları ile burunlarının dümdüz devam ettiğini görürsünüz.

Radiksin Erkek ve Kadınlara Etkisi

Radiks denilen burun kökünde çukurun olmadığı durumlarda burun, üst kısımda başladığı sınır net olmadığı için her zaman olduğundan büyük ve uzun olarak algılanır. Özellikle kadınlarda bu durum, erkeksi görünüme neden olur ve ideal estetik görünümünün önünde önemli bir engeldir. Erkeklerde ise , sinirli bir görünüme yol açar. Her iki cinste de kaşların ve gözlerin arasının daha geniş görünmesine ve bu nedenle de gözlerin iletişimdeki etkisinin azalmasına sebep olur. Tahmin edersiniz ki bir yapının kökünde sorun varsa, diğer kısımlarını ideale getirmek pek de mümkün olmayacaktır.

Yunan Burnunda Başarısızlığın Sebebi Nedir?

Radiks çukuru, anatomisi itibarı ile estetik müdahalelere yanıt veren bir alan değildir. Burnun kökünde yapılacak değişiklik, ne yazık ki burunda yer alan ve çıkıntı yapan bir kemikten kurtulmak ya da burun ucundaki kıkırdakları şekillendirmek kadar kolay bir işlem değildir.

Burun ameliyatları ile ilgilenen uzmanların ortak fikri, radiks bölgesini şekillendirmenin çok zor olduğu yönündedir. Bu bölgeye, çok kalın bir kemik dokusu hakimdir ve derininde ise önemli kafa tası yapıları bulunmaktadır. Teknolojinin, tıbbın hizmetine sunduğu onlarca yeni alete rağmen, bu bölgede istenilen hassasiyette küçültme sağlamak halen çok kolay olmamaktadır. Hatta günümüzde, eski dönem hekimlerinin kullanma şansına sahip olmadığı elektrikli testereler, elektrikli törpüler, hatta piezo (ultrasonik kesici) cihazları bile bu bölgenin ideal şekle kavuşmasında tatminkar bir çözüm üretememiştir.

Yıllardır cerrahların gündeminden düşmeyen '' '' için geliştirdiğim cerrahi teknik, hastalar ve tıp dünyası için yeni bir umut oldu. Radiks (burun kökü) bölgesinde fazla olan tüm kemiklerin alınmasına rağmen, halen normal bir burun kıvrımı oluşturulamayan durumlarda bu bölgeden yumuşak dokuların çıkarılmasına yönelik fikrim ve cerrahi tarifim dünyanın bu alandaki en saygın bilimsel dergilerinden Dergisi'nde yayınlandı.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

Estetik Ameliyatı Kararı İçin Ergenlik Dönemi Çok mu Erken?

Burun, yüzün tam orta kısmında bulunması nedeniyle yüzün neredeyse tamamını etkiliyor. Burnunun şeklinden rahatsız olan kişiler, burun estetiğine yöneliyor böylece Türkiye’de uygulanan ‘rinoplasti’ operasyonlarının sayısında ciddi bir artışa neden oluyor.

Peki ergenlik döneminde burun estetiği yaptırmak ne kadar doğru?

Bu kararı almak için, ergenlik dönemi çok mu erken? gibi konu ile ilgili sıkça sorulan soruların yanıtlarını bu haftaki köşe yazımda bulabileceğinizden eminim.

Cerrahlar ve Rutin Bilgiler

Uzun yıllardır burun ile ilgili problemler ne seviyede olursa olsun, burun ameliyatlarının 18 yaşından önce yapılmaması gerektiği düşünülürdü… Ameliyat sırasında burun ve yüzün büyüme noktalarında oluşabilecek hasar nedeniyle yüzün ve burnun, ameliyat sonrasında küçük kalmasından korkuluyordu. Dolayısıyla yine hasta sağlığını korumak amacıyla ergenlik çağında burun ameliyatı yapmanın doğru olmadığı düşünülüyordu.

Bu düşünce nedeniyle, küçüklüğünde burunlarına ciddi darbeler alan, burnu kırılan ve ameliyat edilmedikleri için de kemik kaynaması eğri gerçekleşen, sonuç olarak uzun yıllar burnundan rahat nefes alamayan birçok erişkin hasta ile karşılaşıyordum.

Bu konuda benim de tıp literatürüne naçizane katkılarım oldu. Çalışmalarımızın ve ameliyatlarımızın sonuçlarını da uzun süreli takiplerle gözlemledik. Artık güvenle, eskiden bilinenin aksini iddia edebiliyoruz.

Küçük yaşta yaşanan travmalar sonrasında oluşan eğri burunlar, sadece yüzde değil; damakta ve dudakta da asimetrilere ve eğriliklere de neden olabiliyor. Ayrıca geceleri ağzı açık uyumak, diş eti hastalıkları, sinüzit, farenjit, ağız kokusu, diş ve damak sorunlarına yol açıyor. En önemlisi ise oksijene en çok ihtiyacımız olan büyüme çağında oksijenden mahrum kalmak, çocuklarda geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabiliyor.

Gelecekte karşımıza çıkacak tüm bu problemlerin önünü, burun ameliyatı ile kesmek mümkün. Ancak bu ameliyatlar, klasik burun ameliyatlarından bir takım farklılıklar gösteriyor. Bu nedenle bu tip ameliyatlar, yüz gelişimi konusunda bilgiye ve tecrübeye sahip bir burun cerrahı tarafından yapılmalı.

Bilindiği gibi yüz gelişimimiz, yirmili yaşlarımıza kadar devam ediyor. Bu nedenle büyüme noktaları olarak bilinen bazı önemli anatomik alanlara, ameliyat sırasında çok özen gösterilmeli, mümkünse hiç dokunulmamalıdır. Dokunmak zorunda kalınırsa da hasar vermekten özenle kaçınılmalıdır.

Sadece Estetik Kaygı Nedeniyle Ergenlikte Burun Ameliyatına Hayır!

Çok gerekli olmadığı durumlarda estetik burun ameliyatının ergenlik dönemi içinde yapılmaması gerektiği düşüncesindeyim. Ancak, travma sonrasında çok ciddi şekilde eğrilmiş ya da doğuştan çok eğri bir burun söz konusu ise fonksiyonel ameliyata estetik de eklenebilir. Bunun dışındaki durumlarda ise sadece fonksiyonu gözeten bir ameliyatın yapılması gereklidir. Çünkü hayatımız ve önceliklerimizle ilgili doğru kararlar verebilmek için yeterli tecrübeye ve fikirsel olgunluğa erişmemiz gerekir. Bu nedenle ergenlik yaşlarının böyle önemli bir karar verebilmek için biraz erken olduğunu düşünüyorum.

Saygılarımla...

Doç.Dr. Gürkan Kayabaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Yazının devamı...

Kepçe Kulak Estetiği Nasıl Yapılır ?

Hepinizin bildiği gibi, ‘’kulak’’, yüz estetiğinde ahengi sağlayan tamamlayıcı unsurlardan birisidir. Toplumda en sık görülen şekil bozukluklarının başında gelen kepçe kulak ise, kişilerin psikolojisini ve toplum içerisindeki iletişimlerini, diğer estetik problemlere göre en fazla etkileyen ciddi bir genetik problem olarak ön plana çıkıyor.

Yapılan birçok sosyolojik araştırma, çocukluk yıllarında ve okul döneminde arkadaşları tarafından kulakları nedeniyle alay konusu olan öğrencilerin okul başarısının azaldığı ve okuldan uzaklaşma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Kadınlarda saç kullanma özgürlüğünü kısıtlayan kepçe kulaklar, erkeklerde ise genelde uzun saç kullanma eğilimi yaratıyor ve saçları ile kulaklarını kamufle etmek zorunda kalıyorlar.

Ben de bugün sizlere bu problemin ortadan kaldırılmasını sağlayan kepçe kulak estetik ameliyatının detaylarından bahsetmek istiyorum.

Kulağın çok özel kıvrımlı bir yapısı vardır ve kepçe kulak oluşmasına kabaca iki faktör yol açmaktadır. Bunlardan ilki; kulağın kıvrımlarının yetersiz açılanmaya sahip olması, ikincisi ise kulak kıkırdaklarının normalden daha büyük ve derin olmasıdır. İki farklı durum için uygulanması gereken cerrahi teknikler de birbirinden farklıdır.

Kesmeden ve Kanamasız Ameliyat Yöntemi

Kepçe kulak cerrahisi için tarih boyunca 200’den fazla cerrahi teknik tarif edilmiştir. İplerle yapılan ve kesmeden uygulanan teknik de bunlardan biridir. Kesmeden ya da kanamasız yapılan ameliyatlarda, kulağın arkasından açılan küçük delikler vasıtasıyla kulağı şekillendirmek amacıyla kulağa cerrahi ipler yerleştirilir. Yaklaşık 15 dakika süren bu işlem sonrasında kulakta şişlik ya da morluk oluşmaz.

Bu ameliyatlar sonrasında hastanın iyileşme süresi de, klasik yöntem ile ameliyat olan hastanın iyileşme süresine göre daha kısadır. Kulak, ameliyat sonrasında ilk 3 gün pamuklardan oluşan yumuşak bir yatak içinde sarılı şekilde kapalı tutulur. Daha sonrasında kulak tamamen açılır ve bir hafta süresince sadece gece uyurken başa sarılacak bir elastik bandaj uygulaması ile uyunması tavsiye edilir.

Yaşı Küçük Olanlar Çok Avantajlı

Kepçe kulak ameliyatları için en ideal yaş, çocukların pansumanlara uyum gösterebilecekleri ve okula başlamadan önceki dönem olan 5-6 yaşlardır. İplerle ve kesmeden yapılan kepçe kulak ameliyatı, genellikle yaşı küçük olan ve bu nedenle de kıkırdak dokuları henüz sertleşmemiş hastalarda daha etkili olmaktadır. Kıkırdak dokular çok sert ve kalın ise, kulağa yerleştirilen iplerin gücü zamanla yetersiz kalabilir ve kulaklar eski haline geri dönebilir.

En Önemli Kriter: Hasta Seçimi

Çalışmalarım sonucunda, kepçe kulak ameliyatlarında başarı için, doğru hastaya doğru tekniğin seçilmesinin en önemli kriter olduğunu söyleyebilirim. Her tekniğin avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir teknik için diğerlerinden daha iyi demek doğru olmaz. Farklı hastalar ve kulaklar için en doğru teknik, birbirinden farklı olabilmektedir. Bu nedenle tüm teknikleri çok iyi bilmek ve hangi hasta için hangi tekniği tercih etmek gerektiğine karar vermek başarılı bir sonuç için çok önemlidir.

Saygılarımla...

Doç. Dr. Gürkan Kaybaşoğlu

KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı

Sorularınız İçin : kayabasoglu@yahoo.com

Telefon : 0542-522-54-54

Instagram

Facebook

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.