SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Mevsim geçişlerinde panik olmayın, hazırlıklı olun !

Dışarıda yağan yağmurun sesleri, yaz’ın bittiğinin resmi bir habercisi sanki. Duyduk duymayın demeyin bir mevsimi daha geride bıraktık diyen davulcunun tokmak sesleri gibi düşüyor yağmur taneleri. Sabahları bir türlü uyanamadığımız ancak ısrarla çalmaya devan eden alarm gibi, bekliyor ayağa kalkıp ta giyinmemizi. Ne kadar memnun da olsak sıcacık yatağımızda, kalkma vakti kapıda. O zaman günümüz mecburiyetlerine itaat eder gibi haydi kalkın başlıyoruz hazırlıklara.

Üstelik sonbaharda en güzel mevsimlerden birtanesi. Sırrı, doğru açıdan bakabilmekte gizli. Bir kere hareketli bir yazdan sonra biraz dinlenmek için, kendimize gereken özeni sunabilmek için, bol bol düşünüp, çokça yeni adımlar atabilmek için en güzel mevsim sonbahar. Aynı kendimizi hazırladığımız gibi cildimizi de bize bekleyen kışa hazırlamanın en verimli en bereketli hali bu mevsimin ayları. O halde şikayete son. Neler yapabiliriz? Cildimizi ve kendimizi nasıl şımartabiliriz? Bir göz atalım ne dersiniz?

Her sabah güne başlarken yüzünüzü yıkıyorsunuz ancak bunu aslında uyanabilmek, kendinize gelebilmek ve güne daha dinç başlayabilmek adına yapıyorsunuz. Halbuki bu küçük alışkanlığı zaten gerçekleştiriyorken, cildimiz için de yararını düşünüp daha doğru uygulasak diyorum.

Cilt güzelliği için elzem önem taşıyan cilt temizliğinin püf noktalarını aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

* Yüzünüzü doğru ürünle yıkamaya özen göstermelisiniz.
* Önce yüzünüzü ıslatın ve temizleme ürününü cilt ıslakken uygulayın.
* Yüz iyice yıkandıktan sonra yine çok iyi durulayın.
* Asla çok sıcak ve çok soğuk suyla yıkamayın ılık suyla yıkamaya çalışın.
* Cilt tipine uygun temizleyici ürünler kullanın.
* Kalıp şeklindeki sert sabunları yüzünüze sürmeyin.
* Kesinlikle yüzünüze lif sürmeyin ya da sert cilt fırçalarıyla fırçalamayın.

Yüzümü Nasıl yıkamalıyım? ‘Bu da soru mu?’ demeyin, okumaya devam edin.

Önce ellerinizin temizliğinden emin olmak için cildinize uygun bir sabunla çok iyi yıkayın sonra ılık su ile yüzünüzü ıslatın ve sonra cildinize uygun temizleyici ürününüzden elinize bir miktar alın ve ovuşturun. Elinizdeki ürünü yüzünüzün tamamına yayın. Alın, yanak ve burun kenarlarınızı yavaşça yuvarlak hareketlerle ovuşturun bu sayede daha iyi temizlenmiş olacaktır. En sonunda sadece su ile iyice durulayın. Temiz bir havlu ile bastırmadan yüzünüzü kurulayın.

Yüzümü neyle yıkamalıyım?

Derinlemesine bir cilt temizliği için su tek başına yeterli olmaz. Bunun için mutlaka temizleyici bir ürün kullanmalısınız. Kuru ve karma cilde sahipseniz; köpürmeyen formüllü kremler, sütler, losyonlar ve yağları kullanmayı deneyin. Çünkü bu ürünlerde sürfaktan (köpürücü maddeler) en az miktardadır. Köpüren jeller ve derinlemesine temizleyici ürünlerdeyse sürfaktan oranı yüksektir ve bunlar da yağlı ciltler için idealdir. Hassas ciltler içinse papatya, yeşilçay gibi rahatlatıcı içeriğe sahip ürünleri kullanmakta yarar var.

Sabah uyandık, cildimizi temizledik. Ya şimdi?

Temizlenen cilt kaybettiği nem oranıyla doğru orantılı olarak anında kurumaya ve gerilmeye başlayacaktır. En son isteyeceğimiz şeydir cildimizin nemsiz kalması, kuruması solması. Bu yüzden yüz yıkamadan sonra, hemen akabininde cildinizi nemlendirin. Çünkü Tamamen kurumamış cilt, nemi daha iyi emecektir. Nemli bir cilt ise, bizi yarınlara daha genç olarak, güvenle ilerleyebilmemizi sağlayacak en büyük etkenlerden biridir.

Bir de, gün ışığına çıktığımızı unutmayarak hafif bir güneş koruyucu kullanırsak, cildimizi güne hazırlamış olacağız.

Pekala, Akşam oldu. Uyumaya hazırlanıyorsunuz çünkü yorgun hissediyorsunuz. Ama bir dakika, bütün gün size eşlik eden cildinizde yorgun düştü…

Tüm bir gün, cildimizde en az bizler kadar etkileniyor içsel ve çevresel faktörlerden. Soğuk hava, rüzgar, araba egzozları, duman, ordan oraya koştururken yüzümüze yapışan tozlar, hepsi ve daha fazlası bir kalıp olarak yüzümüze yerleşiyor biz farkında olmadan. Gün boyu cildimizde taşıdığımız makyajımız da işin tuzu biberi oluyor ne yazık ki. Bu yüzden üzgünüm ancak ikinci bir cilt yıkama faslına hazırlanmanız gerekiyor. Yatmadan önceki son göreviniz olarak düşünün. Aslında bir vazife olarak değil de, kendinize yaptığınız bir iyilik olarak düşünmenizi tercih ederim. Tabi seçim sizin.

Eğer doğru kararı verdiyseniz, o zaman aşağıdaki maddeleri uygulamaya geçebilirsiniz.

- Pamuğa sürdüğünüz temizleme sütü ile makyajı temizleyin. Yüzeydeki kir ve makyaj ne kadar iyi temizlenirse, cilt ikinci aşamaya o kadar hazır olur.

- Yüzünüzü ıslatın, parmak uçlarınıza aldığınız yeterli miktardaki temizleyiciyi dışa doğru dairesel hareketler yaparak uygulayın. Bu, kiri ve yağı yumuşatır.

- T bölgesini temizlemek için çeneden başlayıp, burun ve tüm alın bölgesine doğru daha küçük daireler çizin. Böylece cildiniz daha derinlemesine temizlenir.

- Ilık suyu yüzünüze çarparak ürünü yüzünüzden temizledikten sonra nemli bir pamukla saç çizgisinde ve şakaklarda kalanları da temizleyin.

- Son olarak yatmadan önce yaşınıza ve cildinize uygun, bol nemlendirici özelliği olan bir cilt bakım kremini yüzünüze uygulayın. Unutmayın biz uyurken cildimize sürdüğümüz ürün mesai yapacak ve cildimizi sabaha hazırlayacak.

Şimdi iç rahatlığıyla ve hafiflemiş cildinizle güzel bir uyku çekebilirsiniz.

Son olarak, beslenmenize dikkat etmeli, su tüketimine önem vermeli ve en büyük düşmanların başında gelen, sigara ve stresten uzak durmaya çalışmalısınız. Bir de arada profesyonel cilt bakımı, nem maskesi gibi uygulamalardan yararlanırsanız ne mutlu bize, cildimize.

Bende gönül rahatlığıyla bu yazımın son noktasını koyabilirim. Çünkü artık cilt için en önemli, en temel bilgileri sizde biliyorsunuz. Gerisi, hayattaki birçok şey gibi, seçimlerimize kalmış…

Kendiniz için en doğru seçimleri yapmanız dileğiyle,

Sevgiler

Dr.Ecz.Neslihan Şahin

KOZMETOLOG

Yazının devamı...

Mevsimsel geçişler cilt kuruluğunun habercisi

Cildimiz de en az bizler kadar hassas, en az ruhumuz kadar kırılgan, iç ve dış etkenlere bağlı olarak duruşunu belirleyen, kompleks ancak bir o kadar da eşsiz bir organımızdır. Hava değişiklikleri, mevsim geçişleri, beslenme alışkanlıklarımız, hayata bakış açımız, her biri, cildimiz üzerinde söz sahibi, gelen değişikliklerin müsebbibidir.

Bu yüzden, her konuda olduğu gibi, cildimiz konusunda da duyarlı ve bilinçli olabilmeliyiz. Nasıl kötü hava şartları yüzünden işimize gitmeme kararı alamıyoruz, bunun yerine, yeni gelen koşullar doğrultusunda giyiniyor, gerektiğinde yağan yağmura karşı şemsiyemizi açıyoruz. İşte benimde sizden tam olarak istediğim bu. Cildimize koşullara uygun olarak davranmak ve bunu alışkanlık haline getirmek. Çünkü cildimiz bizim görünen yüzümüz ve ruhumuzla bütünleşen armağınımız. Bu yüzden hak ettiği değeri ona vermekte bizim başlıca görevimiz.

Ekim ayından bu yana soğuk havalar kendini göstermeye başladı, sıcak havadan yeterince nasibini alan cildimiz, aniden gelen soğuklarla birlikte, bir takım uyum problemi yaşarken, yeni hava koşullarına adapte olmakta güçlük çekiyor. Çünkü havalar oldukça soğuk ve cildimiz kendi kendini iyileştirmekte zorlanıyor, kuruyan ve kaşınmaya başlayan yapısı ile bizden destek bekliyor.

Soğuğa maruz kalan cildimizde transepidermal su kaybı artıyor ve bu artış cildin kurumasına neden oluyor. Bu yüzden kış mevsimi dendiğinde akla ilk gelen cilt problemi ‘cilt kuruluğu’ oluyor. 'Kış kaşıntısı' olarak da bilinen, soğuğa bağlı kserosis, soğuk hava ve rüzgarın da etkisiyle düşük neme bağlı olarak kendini gösteriyor.

Yukarıda verdiğim bilgilerden de anlaşıldığı gibi bugünkü gündemimizi Cilt Kuruluğu problemi oluşturuyor. Aslında cilt kuruluğu, birçok nedenden dolayı oluşabiliyor. Bunların içinde yanlış kullanılan makyaj malzemelerinden, çok dar giyinmeye, az su tüketimine, yadsınamaz yaş faktörüne, hormonal değişimlere ve çeşitli cilt hastalıklarına kadar farklı sebepler de olabiliyor ancak önceliğimiz soğuk hava koşullarının tetiklediği cilt kuruluğu ve nasıl baş edebileceğimiz hususu.

Huzurlu bir kış, sağlıklı bir cilt için, alınması gereken en önemli not; Cildinizi nemlendirin!

Çünkü çoğu kez nemlendirici kullanmak kuruluk sorununu çözüyor.

Peki, eğer cildimizi nemlendirmezsek ne oluyor?

Esnekliğini ve bütünlüğünü koruyan cildin sırrı nem. Neme doymuş sağlıklı bir ciltte, su oranı yüzde 10’un üzerinde olmalı. Sağlıklı cilt, deri üzerinden gerçekleşen su kaybını dengeliyor. Cildimizdeki su miktarı azaldıkça, vücut nem kaybediyor. Bunun, hem içsel hem de dışsal olmak üzere pek çok nedeni bulunuyor. Cilt nemsiz kaldığında dayanıklılığı azalıyor ve çok çabuk yıpranıyor. Böylece ciltte ince çizgiler ve kırışıklıklar oluşuyor. Bununla birlikte aşırı kuruluk, pullanma, çatlak, enfeksiyon gibi cilt sorunları da ortaya çıkabiliyor.

Kış aylarında cilt kuruluğunu önlemek için alınması gereken önlemler

Cilt kuruluğunu engellemek için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bol su tüketimidir. Ayrıca su dışında yediğimiz besinler de cilt kuruluğuna etki eder. Hızla oluşan kilo kayıpları, dengesiz beslenme deride kuruluğa neden olur. Özellikle bol meyve ve sebze tüketimi cilt sağlımız için gereklidir.

Suyla sık temasta bulunmak derinin nem kaybına neden olduğundan, kişilerin çok sık ve çok uzun sıcak suya maruz kalması sakıncalıdır. Bu nedenle banyo ve duş süresi kısa tutulmalı, duştan çıktıktan sonra mutlaka cilt tipine uygun nemlendiriciler kullanılmalıdır. Çünkü banyo sonunda kullanılan vücut yağları, derinin nem kaybını engelleyici özelliktedir. Ve unutmayalım ki, kuru cilde sahip olan kişilerin büyük çoğunluğunu sık duş alan ve kese-lif alışkanlığı olan kişiler oluşturuyor.

Sabunlar deriyi kuruttuğundan pH'ı 5.5 sabunsuz temizleyiciler veya yağ ve gliserin oranı yüksek sabunlar kullanılmalıdır.

Sadece yazın değil, kış ayları boyunca da güneş koruyucu ürünler kullanmak gerekir. Güneş koruyucular deri hasarını ve derinin kurumasını engeller.

Bunların yanı sıra iyi bir cilt bakımı cildimize şifa gibi gelecektir. Bu yüzden Kuru cilt problemi olanlar, yağ içinde su emülsiyonu dediğimiz ve deriyi yoğun nemlendiren ürünler kullanabilirler. Deride hassasiyet problemi olmayan kişilerse, üre ihtiva eden kozmetik nemlendiricilerden fayda görebilirler.

Kuru ciltler için yumuşak temizleyicilerle cilt temizliğinden ödün verilmemeli ayrıca yoğun ve uzun süreli nemlendirme sağlayabilen ürünlerle cilde nem takviyesi yapılmaya devam edilmelidir.

Yoğun kıvamlı, cildin üst tabakasında koruyucu örtü oluşturarak uzun süre etki gösteren kremler cildimize dost ürünlerdir. Cildin lipid tabakasının büyük kısmını oluşturan seramid maddesini içeren nemlendiriciler onarım görevi ile bariyerin korunmasını destekler. Bunun dışında gliserol, hyalüronik asit, skualen, E vitamini ve shea yağı da zengin nemlendirici özelliği olan ürünler arasındadır. Nemlendirici krem kullanımına ek olarak belirli aralıklarla uygulanan nem maskeleri ve yoğun nemlendirici cilt bakımları yaptırılması da cildimize müthiş bir rahatlık ve parlaklık kazandıracaktır. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenmenin de cildin nemlenmesine yardımcı olacağını hatırlatıyor ve tek bir nemlendirmenin cilt için öneminin altını bir kez daha çiziyorum.

Sevgi ve sağlıkla kalın

Dr.Ecz.Neslihan Şahin

KOZMETOLOG

Yazının devamı...

Eylül ayına girerken saçlarınızın bakımını ihmal etmeyin

Kar, kış, soğuk derken koskoca bir yılı daha geride bıraktık. Özlemiyle yanıp tutuştuğumuz Yaz’a doyamadan gözlerimizi Eylül’e açtık. Cilt bakımı, Cildimizin yapısı derken, saçlarımıza hiç uzanamadık. Halbuki, geçen mevsimler gibi, saçlarımızla da ne çok uğraştık. Bu yüzden güzelliğimizin en sihirli unsurlarından biri olan saçlarımıza, gereken özeni vermeye geldi sıra. İşte bu yazımızda, baş tacımız saçlarımızı, biraz daha yakından tanıyıp, önümüzdeki malum kışa hazırlayacağız sağlıkla.

Ama önce ikna etmeliyim sizi bu küçük yolculuğa. Neden ihtiyacı var saçlarımızın bize, bizim de onlara.

Saçlarım güzelse ben de güzelim

Güzellik ölçülerinin önde gelen unsurlarından biri saçtır. Saçlarımız beden dilimizin ve kendimizi ifade edişimizin de sembolüdürler. Ruh halimizin aynaya düşmüş görselidirler. Dilsizdirler ama modumuzu ifşa etmeyi çok iyi bilirler. Üstelik tek bize değildir bu görsel şölen, tanıyan tanımayan şahit olur günün bizim için nasıl geçtiğine, saçlarımız ile fark etmeden verdiğimiz mesaj vesilesiyle.

Makyaj bir kamuflaj ise, bilin isterim, saçlarda ihtiyaç duyuyorlar, kendinizi gizleyebilmeniz için uzatılacak yardım eline. Hem fark etmeden iyileştirebilecekler sizi, aynadaki kendinizi beyendiğinizde. O yüzden diyorum ya, ihtiyacımız var bizim onlara, onların da bizim alakamıza. Hayat müşterek ise, saçlarımızda alabilmeni payını bu paylaşımdan. Çünkü ne olursa olsun, güzel görmek güzel düşündürür ve güzel düşünce güzel hissettirecektir kendimizi bize. Yani kısaca şunu özetleyebilirim ki, yapılan hiçbir bakım boşuna değildir. Hem kendimize, hem ruhumuza verilecek en değerli hediyedir.

Hem fikir olduğumuza inanıyorum ve ekliyorum;

Güzel bir saç emek ister

İster, çünkü saçlarımızın da en az taşıdığımız ruhlarımız kadar maruz kaldığı dış etkenler vardır. Yağmur vardır, kar vardır, derken birden güneş vardır, tuzlu suya mahrum kalmak vardır, tüm bu mevsimsel geçişlerde yapılan hatalar, eksiklikler vardır, e tabi birde bitmek tükenmek bilmeyen fönler, boyalar vardır. Yani onlarında kolay bir hayatı olmuyor inanın, birde unutmamak lazım; büyüme, dinlenme, dökülme, reenkarnasyonları vardır kısaca onların da bizler gibi bir düzeni vardır. Bu yüzden de biraz emeğe, ilgi ve alakaya ihtiyaç vardır.

Pes ettiğinizi duyar gibiyim öyleyse hazırız o malum soruya;

Saçlarım Nasıl sağlıkla ışıldar ?

Bir kere, aylardan Eylül, hazırlıklı olun saç dökülmelerine, çünkü araştırmalara göre,en çok Eylül ve Ekim ayında dökülüyor saçlarımız. Bunun nedeni ise, saçlarımızın Temmuz ayında Telojen yani dinlenme sürecine girmesi. Sonbaharın göz kırpışıyla, eski saç tellerimize veda edeceğiz ve böylelikle yeni saç yapımına başlayacak sayın dermal papilla. Ancak bu geçiş döneminde saçımız ihtiyacı olan Çinko, vitamin ve bazı amino asitlerin eksikliğini yaşıyor. O yüzden Eylül merhaba dediğinde, hatırlayın sizde, vitamin mineral desteği gerekecektir dökülme, daha minimal seyretsin diye.

Sonra, yeni saçlarınız uzamaya başladığında, anımsayın;

Güzel bir Eylül sağlıklı saçlarla başlar o zaman yapılacaklar ;

Yaz tatilimizin ve deniz sefamızın bittiğini göz önünde bulundurarak önce tamir zamanı diyorum ve sizi bakıma davet ediyorum.

İvedilikle, saçlarınızın kırıklarından kurtulun, giden gitmiştir kalan sağlar bizimdir.

Sonrasında kaybedilen nem yerine konmalı. Çünkü Saçımız nemini kaybettiği zaman daha kırılgan, cansız ve donuk olacaktır, bu da doğrusal olarak görüntümüze, o da psikolojimize yansıyacaktır. Bu yüzden önerim, haftada bir defa derin nemlendirme uygulayın.

Mesela, B ve E vitaminlerinden zengin, nemlendirici özelliği olan bir şampuan kullanın ve saçlara şampuan sonrası krem uygulayın. Böylelikle saçlarınıza nem kazandırabilir ve saçınızı yenileyebilirsiniz.

Nemlendiriciyi seçerken protein, zeytinyağı ve diğer nemlendirici özeliği olan maddeleri içeren derin nemlendiricileri tercih edin. B vitamininin saç sağlığındaki önemini kulağınıza küpe edinin. Biotin ve D-panthenol yararlı olacaktır deneyim edin. Bilin ki, derin nemlendiriciler saç köklerine nüfuz edebilecek güçtedirler ve nem düzeyine olumlu katkı sağlayabilirler.

Bir de, banyo sonrası ıslak saça uygulanacak silikon tarzında onarıcılar da saç gövdesinin bütünlüğünü destekler, parlak bir görünüm sağlayarak kırılmayı azaltırlar.

Ama her şeyden önemlisi sağlıklı yaşamak ve sağlıklı beslenmek gerekiyor en büyük özeni bu noktada gösterin.

Karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçının. Protein ağırlıklı besinler tüketmek saçlarınızın daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.

Demir eksikliği tüm vücudumuzda olduğu gibi saçlarımızı da sağlıksız yapacaktır. Bu eksikliği giderin.

Ve en önemlisi, çağımızın hastalığı stresten uzak durmayı deneyin.

Bilinçlice Güzelleşin …

Dr.Ecz.Neslihan Şahin

Kozmetolog

Yazının devamı...

Cildiniz için muhteşem bakım kremi BB kremler

BB Kremler son yılların en vazgeçilmez Kozmetik Trendi

Blemish Balm yani onları tanıdığımız adıyla BB Kremler son dönem kozmetik ürünlerinin vazgeçilmezi olarak raflarda ve makyaj çantalarımızda yerini alıyor. Hepimizin en sevgilisi olmayı başaran bu akıllı kremler, hafif yapılarıyla ve çok fonksiyonlu oluşlarıyla bir süredir her yaştan kadının en yeni favorisi ! O zaman bu ürünleri yakın mercek altına almanın tam vakti diyorum ve sizleri hemen her markanın birbiri ardına lanse ettiği bu kremlerle ilgili çıkacağımız küçük yolculuğa davet ediyorum.

Nedir BB Krem ?

BB krem’in açılımı Blemish Balm veya Beauty Balm’dır. BB Krem, aslen 1960 ‘lı yıllarda Alman bir Dermatolog tarafından formüle edilmiştir. Alman doktor Christine Schrammek’ in amacı, hastalarının kimyasal peelinglerden ya da ameliyatlardan sonra cildini yeterince koruyabilmesi, yara izlerini kapatabilmesi kısaca ve eski tabirle düzgünleştirme isteğiyle başlamıştır. Böylelikle BB Krem, dünya kozmetik sektörüne gözlerini açmış ve önce Kore sonra tüm Asya ve ardından tüm Avrupa olmak üzere Dünya Kozmetik sektöründe yeni bir açılıma vesile olmuştur.

BB Kremi, bu sektörde bu kadar güçlü kılan nedir?

BB Kremler ciltte daha pürüzsüz bir görünüm elde ederken aynı zamanda cildi iç ve dış etkenlere karşı korumakla yükümlüdürler. BB Kremler yaşlanma karşıtı ürünler olup SPF faktörlü, UVA /UVB ışınlarına ve diğer çevresel etkenlere karşı koruma sağlayarak ilk yaşlanma belirtilerini önlemeye yardımcı oluyor.

Diğer en güçlü özelliği ise cildinize uygun renk seçeneklerinin bulunması ve cildinizdeki kusurları kapatmaya yardımcı olması. Cildin yağ dengesini kurmaya ve parlamasını kontrol altına almayı hedefleyen bu yeni nesil kremler sayesinde üzerine uygulayacağınız fondöteniniz çok daha kalıcı oluyor. Özellikle makyaj bazı olarak da kullanılan BB Kremleri makyaj artistleri şiddetle tavsiye ediyor. Renkli nemlendiricilerden farkı ise çok daha işlevsel olması.

İşte, BB Kremleri vazgeçilmez kılan, bir çok özelliği bir arada ama tek fiyatta barındırması. Kim böyle bir krem istemez ki ? Cildimiz için olmazsa olmaz nemlendiriciliği sağlayan, en dikkat edilmesi gereken Güneş ışınları konusunda oldukça koruma faktörlü olan, fondöten alışkanlığımızı daha hafif yapısıyla, özellikle yaz aylarında oldukça kolaylık sağlayan bu ürüne olan rağbet yerli ve tartışmasız son yılların en güzel kozmetik buluşu.

Tabi ki bu etkilerinin azlığı ya da çokluğu kullanılan markaya göre değişiyor. Kimi markaların ürettiği BB kremlerin kapatıcı özellikleri o kadar da fazla değil. Ama genel olarak bütün BB kremler renkli. Açık ton ve orta ton olarak piyasaya sunuluyor. Cilt renginize uygun olan BB kremi almak da size zevkinize kalıyor.

Pek çok marka pek çok değişik etkiye sahip BB Krem üretiyor. Bize düşen de ihtiyacımıza ve bütçemize uygun BB kremi seçerek kullanmak. Tabi ki öncelik cildimizin ihtiyaçları. Cildimiz ne istiyorsa ona onu vermeliyiz.

Bu kremlerin genel özellikleri nelerdir?

Cildin nem ihtiyacını karşılayarak cildi besler.

UVA ve UVB ışınlarından korur.

Cilt tonunu eşitler (hem fondöten gibi görünüm olarak, hem de cildin renk tonu olarak. Bu kısım genellikle “beyazlatıcı” olarak geçer. Ancak beyazlatmadan kasıt cilt tonu eşitliğidir.)

Pürüz ve çizgileri gizler. Makyaj altı fondöten krem özelliği vardır.

Cilde doğal bir görünüm kazandırır.

BB krem fondöten midir? İkisinin arasındaki fark nedir?

BB krem fondöten değildir. Fondöten etkisini de içinde barındıran, cilde daha dost olarak ve cildi onarmaya yardımcı olmak için geliştirilmiştir. Ayrıca görünüm olarak da, BB kremler fondöten gibi yüzde kendini çok belli etmez. Buradaki asıl amaç makyajın olmazsa olmazı olan fondöteni, daha işlevsel ve yapıcı bir ürünle takas etmektir. Hem istediğimiz cilt tonuna sahip olup hem de cildin ihtiyaçlarına bir nebze katkıda bulunmaktır. Bir dokunuşla birden fazla ihtiyacı gidermeye yöneliktir.

BB krem makyaj ürünü müdür? Cilt Bakım Ürünü mü?

BB krem her ne kadar cilt bakım ürünü özellikleri taşısa da ve genellikle cilt bakımı kategorisinde yer alarak pazarlansa da, makyaj ürünüdür. Bu yüzden cilt temizliğinizden taviz vermemenizi tavsiye ederim. Zararı olduğundan ziyade faydası olduğu için. Unutmayın zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, cildinize ayıracağınız beş dakika ilerde size yıllar olarak geri dönecektir.

İlerleyen günlerde, daha güzel ürünlerle, daha güzel yarınlara uyanmak dileğiyle…

Güzelliğiniz Daim Olsun

Dr.Ecz.Neslihan ŞAHİN

Kozmetolog

Yazının devamı...

Kil maskesi, Osmanlı'dan miras

Hangi yüzyılda olursa olsun bütün kadınlar güzelliklerine düşkün olmuş ve ciltlerine hak ettikleri bakımı verebilmek için bir çok yönteme başvurmuşlardır. Bizlerin, günümüz kozmetik ürünleriyle yakalamaya çalıştığımız güzelliği, Osmanlı kadınları ve sultanları doğal yollarla elde ettikleri bitkisel karışımlarda bulmuştur. Her ne kadar zaman geçmiş, teknoloji ilerlemiş, kozmetik ürünler çoğalmış olsa da, yine de, doğal yollarla elde edilebilecek bir güzellik her zaman daha cezbedici olmuştur. Bu yüzden bugünkü konumuz Osmanlıdan miras ‘kil ve kil maskeleri’. Çünkü, bizler doğal yöntem adı altında hazır aldığımız kil maskelerini kullanırken, Osmanlı kadınları kildanlıkların içinde, kil üzerine su koyup bekletir ve dibe çöken kil üzerindeki suyu süzerek kullanırlarmış. Üstelik Eski Mısır’da Kleopatra’nın güzellik sırlarından birinin kil maskesi olduğuna dair bazı rivayetler de yok değil. Ayrıca, kilin saçları yumuşatırken aynı zamanda saçı ve deriyi besleyici özelliği olduğunu da o zamanların deneyimlerinden öğreniyoruz. Yani her türlü cildi temizleyen, sıkılaştıran, besleyen, toksinleri atan kil her derde deva…

Peki , nedir Kil ?

Kelime anlamıyla , suyla ıslatıldığı zaman plastik bir hamur durumuna gelen, kolayca biçimlendirilebilen, türlü alanlarda kullanılan, yumuşak ve yağlı bir toprak çeşidi olan kil aslında yeryüzünün birçok zenginliğini içinde barındıran, tarih boyunca insanoğluna sağlık ve güzellik kazandırmış bir doğa harikasıdır. Başka bir deyişle, Toprağın, kayaların, yanardağlardan çıkan tüf ve lavların toz haline gelen parçalarından oluşan, Demir, alüminyum, magnezyum, kalsiyum, silisyum, çinko gibi doğal mineraller içeren genellikle 0,002 mm'den daha küçük taneli malzemeye verilen isimdir. Ancak, toz haline gelmiş toprakla kil birbirinden farklıdır ve kil de çok daha yoğun şekilde mineraller vardır ve yapısal olarak toprağa göre çok daha küçük parçacıklardan oluşur. Kil, dünyanın farklı bölgelerinde farklı özelliklerdeve renklerde bulunur. Genellikle, sarımtırak, kırmızımtırak ve esmer renklerdedir. Kile rengini veren bulunduğu çevredeki minerallerin yoğunluğudur.

Neden kil ?

Yüzeye çekme ve emme özellikleri sebebiyle vücudu toksik maddelerden arındırma özelliği bahşedilmiş olan kil, canlı çamur olarak adlandırılmıştır.Kilin yer altında uzun süre sıcak su basıncına maruz kalması kristalize olmasına ve negatif elektrikle yüklenmesine sebep olur. Kristalleşen kil çok küçük parçalara ayrılır ve bu da kilin vücutta kolayca emilmesini sağlar.
Negatif yükleri sayesinde ise kil pozitif yüklü toksik maddeleri cilt yüzeyine çeker ve daha sonra bunları emerek vücuttan uzaklaştırma vazifesini yerine getirir. Cilt yüzeyindeki fazla yağı alan kilin en önemli faydası aşırı yağlı ciltlerde yağ üretimini dengelemesidir. Kil maskesinin bir diğer faydası barındırdığı minerallerle cildi beslemesi ve doğal bir parlaklık vermesidir.

Kil maskesinin cilde yararları nelerdir?

· Yüze sürüldüğü andan itibaren kil, cildi uyarmaya başlar.

· Cildinizdeki lekelerden kurtulmak için kil maskelerinden faydalanabilirsiniz.

· Cildinizde bulunan ve sadece elle dokunduğunuzda hissedebildiğiniz pütürler için kil maskesi harika bir çözüm olmakla beraber, kil maskeleri sayesinde kolayca geçmektedir.

· Kil maskesi uygulandığı anda kan akışı hızlanır ve hücreler yenilenmeye başlar. Kil maskeleri, deri altında kalan sivilcelerin gün yüzüne çıkmasında da etkilidir.

· Kil maskesi sonrasında cildinize nemlendirici bir uygulama yapmalısınız.

· Düzenli kullanıldığında cilt lekeleri ve sivilce lekelerinin geçmesinde de yardımcıdır.

· Kil maskesinin cilde yararlı olduğu bir gerçek ancak kil maskelerini her gün cilde uygulamak cildinize yarar yerine zarar getirecektir. Kil maskesi yüzü gerdiği için sık kullanan kişilerde kırışıklıklara neden olabilir. Bu yüzden, Kil maskelerini haftada 1 kez uygulamak idealdir.

· Kil maskesi ciltte en fazla 5-6 dakika kadar bekletilmelidir. Sonra ılık su ile durulayabilirsiniz.

· Eğer cildiniz hassas bir cilt yapısına sahipse mutlaka kil maskesi önce kol bölgesine sürülüp denenmeli ondan sonra yüze sürülmelidir.

· Uygulama bittikten sonra cildinizi nemlendirmeyi unutmamalısınız.

Kil Maskesi Tarif

- Su

- Kil

· cam bir kase içerisine önce kili ardından da suyu dökün ve iyice karıştırın.

· Karışım koyu bir kıvama geldiğinde ince bir tabaka yüzünüze sürün.

· Yaklaşık olarak 5 dakika boyunca bekleyin ve ılık su ile cildinizi temizleyin.

· Maskeyi hazırlarken su yerine gül suyu da kullanabilirsiniz.

Dip not: Kil maskesi cildinize yararı dokunabilecek her türlü sıvı ile birleştirilerek kullanılabilir. Yukarıda bahsettiğim gül suyu , papatya suyu , salatalık suyu gibi bir çok sıvı ile karıştırılarak daha yararlı hale getirilebilir. Önemli olan içerisinde kimyasal bir maddenin bulunmaması ve tamamen doğal olmasıdır.

Kil maskesi aynı zamanda batıklara uygulanıldığında çok olumlu sonuçlarda verir. Eğer cildinizde batık , siyah nokta gibi sorunlar varsa mutlaka kullanılması gereken harika bir cilt bakım formülüdür.

Üstelik , Kil , yaz kış demeden , ara vermenize gerek kalmadan kullanabileceğiniz bir bakım formülüdür.

Güzelliğiniz Daim Olsun

Dr.Ecz.Neslihan Şahin

Kozmetolog

Yazının devamı...

Bir muhteşem güneş

YAZ GELİYOR, GÜNEŞ PARLIYOR, HAVA GÜZEL, AYAKLARIN DANS ETMEK İSTİYOR, AMA YİNE DE AKLININ BİR KENARINDA DURSUN : Cildin şu an alarm veriyor!

Yakın geçmişe kadar beyaz ten güzelliğin, estetiğin ve asaletin simgesi iken, 1920 li yılların başında o zamanın ünlü modacısı Coco Chanel’ in Fransa Riviera ‘sından yanık tenle dönüşü Bronz ten modasını da beraberinde getirmiş , o zamana kadar kadınlar kendilerini güneşe karşı korumak için rengarenk uzun elbiseler, şapkalar ve şemsiyeler ile gezerken, birden bronz ten sahibi olmak modanın olmazsa olmazları arasında yerini almış, etraf kendini cömertçe güneşe teslim eden ve ya her fırsatta solaryum salonlarına koşan kendilerine yaptıkları kötülüğün farkında olmayan güzel olmak adına koca bir yanlışı başlatan kadınlarla dolmuştur.

Ancak ; nasıl madalyonun iki yüzü varsa güneşin de yararları ve zararları vardır. 20. Yüzyılın özellikle ikinci yarısında güneş ile ilgili bilgi ve gözlerimizin artması, güneş ışınları hakkındaki yarar-zarar dengesini hassas bir noktaya getirmiştir. Bilinmelidir ki cildimizin güneş ile ilişkisi oldukça çelişkilidir. Çünkü güneş ışınları cildi erken yaşlandırmakla kalmıyor, bronzlaşmanın en ağır bedellerinden biri olan kanser türlerinin en ölümcülü, ‘malin melanomu’ tetikliyor. Bu yüzden cilt kanserinden korunmanın en önemli yollarından biri de güneşin etkilerinden korunabilmekten geçiyor.

BİR MUHTEŞEM GÜNEŞ !

Güneş dünyamıza ısı ve ışık dolayısıyla hayat veren kaynak olmakla birlikte, görülebilen (gün ışığı) ve görülemeyen ultraviyole ışınlarının da en büyük kaynağıdır. Güneşten yayılan ultraviyole ışınları UV A, UV B ve UV C olmak üzere 3 çeşittir. Bunlardan UV C ışınları, atmosferi geçemedikleri için yeryüzüne ulaşamıyor ve bizler günlük hayatımızda sadece UV A ve UV B ışınlarına maruz kalıyoruz.

Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşma şekli ve şiddeti coğrafi bölgelere, mevsimlere ve günün saatlerine göre farklılık göstermektedir. Coğrafi olarak; ekvatora yaklaştıkça, ilkbahar-yaz aylarında ve öğlen saatlerinde güneş ışınlarının şiddeti artmaktadır. Ayrıca yüksek rakımlarda güneş ışınlarının size ulaşmak için kat edeceği mesafe azalacağından şiddeti de daha fazla olmaktadır. Güneş ışınlarının önemli zararları, direkt olarak gökyüzünden gelen ışınlarla olmakla birlikte; bu ışınların kar, kum ve su yüzeyinden yansıyabileceği gerçeğidir.

UV A ve UV B

UV Aışınları cilde daha yavaş geçer ve epidermisin derinliklerine girerler hatta dermise nüfuz ederek kolajen ve elastini parçalar ve hiper pigmentasyona neden olurlar. UVA ışınları camı geçebilir ve bu nedenle korunduğunuzu sandığınız zaman bile hasara yol açabilir.

UVB ışınları cildin üst katmanlarını geçerek güneş yanığına, erken yaşlanmaya ve cilt kanserine neden olur. Bu UVB ışınları camdan geçemez. Geleneksel SPF kategorileri sizi bu UVB ışınlarından korur.

Kısaca , UVA cildin derinliğini, UVB cildin yüzeysel tabakasını etkilediğinden, UVA ciltteki tahribatını uzun sürede kırışıklık ve elastikiyet kaybı şeklinde, UVB ışınları ise tahribatını kısa sürede güneş yanığı olarak gösterir.

SPF NEDİR ?

SPF sun protection factor yani güneşten koruma faktörü UV ışınlarını filtre eden ve zararlarını en aza indirenson yüzyılın en önemli buluşudur. Güneşten koruyucu ürünlerin üzerinde bulunan SPF (Güneş Kkoruma Faktörü) numarası, cildi hangi düzeyde koruduğunu ya da güneş altında kızarmaya başlamadan kalınacak süreyi ne ölçüde uzattığını gösterir. Örneğin, SPF koruyucu olmadan güneşte 15 dakikada pembeleşip, kızarıyorsanız, bu süre, SPF 10 ile (10 faktör içeren güneş koruyucu) 150 dakikaya uzayacaktır.

GÜNEŞTEN NASIL KORUNALIM ?

Güneşten korunma kavramı, son 20-30 yılda hayatımıza girmiş bir kavram olup; Güneşten korunmada günlük güneş koruyucu kremlerin kullanılması sabah kahvaltısı yapmak kadar önemlidir. Bu yüzden güneşten korunma konusunda; davranışlar, alışkanlıklara dönüştürülmelidir!

Günesten koruyucu ürün:

Tek veya temel amacı insan cildini UV ısınlarından (ısınları emerek, dagıtarak veya yansıtarak) korumak olan, cilde sürülerek uygulanan; krem, losyon, yag, sprey veya jel formunda herhangi bir kozmetik preparatıdır.

Güneşe maruz kalmadan önce güneşten koruyucu ürün kullanın. Günesten koruyucu ürünler hem UVB hem de UVA ışınlarına karşı koruma sağlamalıdır. Günesten koruyucu ürünlerin etkinligi, ürünün dogru kullanımına baglıdır. Bu yüzden , Günesten koruyucu ürünler, iddia edilen etkinligin ürünün cilt üzerine yeterli miktarda uygulanmasıyla saglanabilir. Örnegin; yetiksin bir insan vücudu için gereken günesten koruyucu ürün miktarı 2 mg/cm2 dir. Bu miktar da yaklasık 36 g’a (6 tam dolu çay kasıgına) esdegerdir. Unutmayın ki, Uygulanması gereken miktarı azaltmak koruma düzeyini önemli ölçüde azaltacaktır. Günesten korunmanın devamlılıgını saglamak için özellikle terledikten, yüzdükten veya havluyla kurulandıktan sonra uygulama islemini tekrarlayın. Ürün seçerken üzerine “water proof” veya ”water resistant” yazanları tercih edin. Uzun süre suda kaldığınızda, terlediğinizde, güneş koruyucu etkisini kaybedecektir. ”water proof” yani suda çıkmama özelliği olanlar terleme ve su ile etkilerini daha fazla sürdürürler.

Son olarak ; Bebekleri ve küçük çocukları dogrudan günes ısınlarına maruz bırakmayın, günesin yogun oldugu ögle saatlerinde (11:00-16:00 saatleri arasında) günese çıkarmamaya özen gösterin. Bebekleri ve küçük çocukları uygun giysiler ve sapka, gözlük gibi koruyucu aksesuarlarla günesten koruyun.

Cildiniz, güneş ışınlarının hassas terazisi olmasın! Cildinizi bilginin gücüyle korumayı ve güneşe çıkmadan önce geniş spektrumlu güneş koruma ürünlerini kullanmayı ihmal etmeyin!

Yazının devamı...

Üreticilerin dikkatine, tüketicilerin bilgisine

Kozmetik üretiminin ve tüketiminin çığ gibi büyüdüğü bir dönemden geçiyor kozmetik sektörü. Kadınlar kadar erkeklerin de hayatında büyük önem taşıyan kozmetiklere olan ilgi yatırım gücüne sahip birçok kişinin kozmetik sektörüne yönelmesini sağladığı gibi birçok öğrencinin de gelecekteki mesleki hayallerini süsler hale geldi. İlgi o kadar yüksekti ki, artık , dizi ve filmlere misafir edildi. Ya yakışıklı bir erkekti kozmetik firması sahibi, ya da güzel ve ayakları üzerinde dimdik duran bir kadındı, koskoca parfüm üretici tesislerinin yegane varisi. Peki günden güne büyüyen bu sektörle ilgili neler biliyoruz? Acaba, davulun sesi misali uzaktan mı hoş geliyor herşey ? Ayrıca insan sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren bu sektörün sorumluluklarından haberdar mısınız?

Öncelikle, hatırlatmak isterim ki, bu ışıklı dünyanın da uzunca bir varoluş hikayesi ve ayakta kalabilme savaşı mevcut. Öyle ki, birçok fedakarlığı, emeği ve yıllar alacak tecrübelerin birikiminin toplamını gerektiriyor. Ancak Yetmiyor. İnsan sağlığının en önemli olduğunu unutmayan bilinçler gerektiriyor, hassasiyet, takip, emek, bilim ve durmadan yenilenmek, geliştirebilmek unutulan belki de gösterilmeyen kısımlar arasında yer alıyor.

Hiçbir iş kolay olmadığı gibi, insan sağlığını yakından ilgilendiren bu sektör de , kozmetik üretimine gönül vermiş kişi ve ya firmaların birçok aşamadan geçmesini ve pişmesini şart kılıyor.

Biraz teorik olmakla birlikte, temelden başlamak şarttır. Bu yüzden ' Kimdir Üretici?' tanıyalım.

5324 sayılı Kozmetik kanununa göre, üretici; bir kozmetik ürünü üreten, imal eden, ıslah eden veya ürüne adını, ticari markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişi; üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilci veya ithalatçı; ayrıca, ürünün tedarik zincirinde yer alan veya faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin özelliklerini etkileyen gerçek veya tüzel kişidir.

Üreticinin Sorumlulukları ;

İyi üretim uygulamaları demişken, bu önemli noktayı ve GMP ile ilgili yanlış yahut eksik anlayışları biraz detaylandırmak isterim. İyi imalat uygulamaları, toplam kalite yönetimine dayanmakta olup, ' bir ürünün veya hizmetin verilen kalite şartlarını yerine getirmesine yönelik yeterli güveni sağlamak için gerekli olan tüm planlı ve sistemli faaliyetler toplamına ' denir. Ayrıcai iyi imalat uygulamarını uygulamak, imalatçı firma üst yönetiminin sorumluluğunda olup özellikle personele, tesis ve makinalara yönelik yeterli imkanların yaratılması anlamına gelmektedir. Sağlık bakanlığı tarafından Temmuz 2013'te AB' de yürürlüğe girmiş olan 1223/2009 sayılı yeni Avrupa birliği kozmetik tüzüğünün uyumlaştırma çalışmaları, kozmetik üretim yerleri için zaten bir sorumluluk olan İSO 22716 standardı, bir başka deyişle İyi Üretim Uygulamaları Standardı zorunlu hale getirilmiştir. Bu mecburiyetle beraber birçok firma İSO 9000 kalite sistem sertifikalarını ve İSO 14001 çevre yönetim sistemi sertifikalarını bünyelerinde bulundurmaya başlamıştır. Buraya dikkat! Sağlık bakanlığı'nın kozmetik üreticilerinden talebi GMP yani İSO 22716 sertifikası değildir. İSO 22716'nın akredite bir sertifikası bulunmamaktadır ve yüksek rakamlara satın alınan bu sertifikaların bakanlıkça bir önemi yoktur. Bu yüzden tekrar ediyorum, İyi üretim uygulamaları alınması gereken bir sertifika değil, uygulanması gereken kalite uygulamalarının toplamıdır.

Bu mecburi sorumluluğu, sebeplerini ve kimlerin hazırlayabileceği konusunda da biraz bilgi vermek isterim. Buradaki hassasiyetin sebebi, her yaştan kişilerin kozmetik ürün tüketicisi olduğu günümüzde, kullanılan kozmetik ürünlerin sağlığına zararlı bileşenler içermemesi, güvenilir ürünler olması ve gerektiğinde ürün ile ilgili her türlü bilgiye ulaşılabilir olması tutumundan kaynaklanmakta olup, yasa ve yönetmelikler le güvence altına alınmıştır. Bu amaçla ülkemiz Avrupa' dan daha önce davranarak 27 Haziran 2012 tarihinde kozmetik ürünlerde güvenlik değerlendirmesine ilişkin klavuzu yürürlüğe koymuştur. Avrupa birliğinde ise 1223/2009 sayılı AB yönetmeliği 11 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Hal böyle olunca, hem Türkjiyede hem de AB'de satışta olan ve satışa sunulacak ürünlerin güvenlik değerlendirmesi dosyalarını hazırlamak artık bir mecburiyet haline gelmiştir.

Ürün Bilgi Dosyası en genel haliyle;

- Ürünün tanımını yapan,

- Kozmetik ürün güvenlik raporunu bulunduran (ki asıl can alıcı kısım burası oluyor. Kozmetik ürün bilgisi güvenliği ve kozmetik ürün güvenlik değerlendirmesi başlıkları altında iki kısımdan oluşuyor.)

- Üretim methodunun tanımı ve iyi imalat uygulamalarına uygunluğunun beyan edildiği kısım.

- Kozmetik ürün iddialarının kanıtlanması. (Şayet ürün ile ilgili iddialar var ise.)

- Hayvan testi yapılmadığına dair bilgiyi bulunduran kapsamlı bir dosyadır.

Bu değerlendirmeyi yapacak yetkili veya sorumlu kişinin adı ve adresi; bu kişinin, Eczacılıki veterinerlik, biyoloji, kimya , biyokimya, toksikoloji, mikrobiyoloji, dermatoloji, tıp veya eş değer bir bilim dalında diploma sahibi olması ve yeterli tecrübeye sahip bulunması gerekmektedir.

Kısaca Aşkla ve şevkle bağlı olduğumuz kozmetik ürünlerin varoluş sürecini sizlerle paylaşmak istedim. Raflarda alınmayı bekleyen kozmetikler, sadece bu büyük sistemden geçebilen, varoluş sürecini tamamlayabilen, üreticilerin ürünleridir. Bu yazıda ele aldığımız, üretim, piyasaya arz ediş ve nihai kullanıcıya ulaştırabilme, küçük küçük halkaların birbirine bağlı hallerinin tamamlanış serüvenidir.

Biraz olsun, bu büyülü dünyanın kapılarını aralayabildiysem siz, kozmetik üretimine ve tüketimine gönül veren herkese, ne mutlu bana.

Sağlıklı ürünlerle, sağlıklı yarınlara

Güzelliğiniz daim olsun

Dr.Ecz.Neslihan SAHİN

Kozmetolog

Yazının devamı...

Sağlıklı ve ışıldayan bir cilt için cilt temizliği şart

‘Güzellik ‘ Neydi ? Kime ‘Güzel ‘ Denilirdi ? Evet çoğalan örnekleri duyar gibiyim , Bayanlar şunu söylememe izin verin. Güzel olmak demek sadece kocaman kocaman bakan gözlere, uzun kıvrık kirpiklere ya da dolgun dudaklara sahip olmak değildir. Günümüzde güzellik kavramı değişmiştir.

Artık yüz güzelliği dendiğinde temiz, yumuşak ve parlak görünümlü bir cilt akla gelmektedir. Bu yüzden Güzel olabilmenin ilk yolu Güzel bir cilde sahip olabilmektir ki aslında bu en meşakatli, en çok emek isteyen ve istikrar gerektiren konudur.

Normal sağlıklı bir ciltte, olması gereken canlı, parlak ve elastik görünümünü korumak amacıyla cilt temizliği ve bakımının düzenli aralıklarla uygulanması gerekmektedir. Peki neden cilt temizliği bu kadar büyük önem taşıyor bizim için hiç düşündünüz mü? Ya da aklımıza estikçe temizlediğimiz cildimize aslında ne yapıyoruz ? Temizleme anlayışımız nedir? Gelin hep birlikte bir göz atalım …

Cilt Temizliği demek ; Cilt üzerinde biriken ölü tabakayı temizleyerek cildi yenilemek, komedonlardan arındırarak, sivilcelerin oluşumunu engellemek ve daha da önemlisi, cilt esnekliğini ve gençliğini devam ettirmek için yapılan uygulamalar toplamına denir. Cilt temizliği, temel cilt temizliği dışında her gün yapılması gereken bir uygulamadır. Cilt türüne uygun bir temizleyici ürünle cilt sabah ve akşam mutlaka temizlenmelidir.

Cilt Temizliğinin Amacı, Cildi, cilt yüzeyinde biriken toz, kir, makyaj artıkları, sebum(yağ) ve ölü hücrelerden temizlemek, Cildin oksijen alış verişini artırmak,Cildin yıpranmasına ve deforme olmasına engel olmak,Cildin beslenmesine ve yenilenmesine yardımcı olmak,Cildi dış etkenlere karşı korumaktır.

Zamanı , Günde iki kez: sabah ve akşam.

- Sabah: gece boyunca biriken sebum ve atıklardan cildi temizlemek için.

- Akşam: makyaj artıklarından ve gün boyu cilt üstünde birikmiş olan kir ve tozlardan cildi temizlemek için.

Cildi Temizlemek içinihtiyaç ve eğilimlerinize ideal yapıda ve ambalajda pek çok temizleyici ürün çeşidi vardır: süt ve losyonlar, jeller, yağlar, makyaj temizleyici mendiller gibi. Bu temizleyicilerin büyük çoğunluğu içeriklerinde bulunmakta olan pek çok etkin madde sayesinde cilt bakımı yapma, tahrişi, kızarıklıkları, kırışıklıkları engelleyip, cildi yatıştırma özelliklerine de sahiptir.

Günlük Temizleyiciler

Su

Yüzünüzü durularken ılık su kullanın; ılık su cilt ısınıza daha yakın olduğu için temizleyicilerin yağ ve kirleri daha iyi eritmesine yardımcı olur. Yüzünüzü ılık su ile iyice duruladıktan sonra soğuk su uygulayın, böylece gözenekleriniz sıkılaşacak ve cildinize canlılık gelecektir. Cildinizi temizledikten sonra mutlaka kurulayın. Su buharlaşmaya başlayınca cildiniz nemsiz kalacaktır. Arkasından Nemlendirici uygulamayı unutmayın.

Sabun

İnsanoğlunun Su dışında kullandığı en eski temizleyici ‘Sabundur.’ Sabunlar, yağ asitlerinin suda çözünebilen Sodyum ve Potasyum tuzlarıdır. Sabunlar anyonik yüzey etken maddelerdir ve PH’sı Alkalidir. Oysa Derinin normal PH’sı asidiktir. Bu nedenle Sabunlar deride kuruluk, kızarıklık, yanma, kaşıntı gibi gözle görülür ve hissedilir etkilere yol açarlar. Kurumuş bir cilt ise dayanıksızlaşır, tahriş ve çizgi oluşumuna meyilli bir hale gelir. Dolayısıyla sabunsuz temizleyicileri tercih etmenizi tavsiye ederim.

Jel

Hafif yapıda oldukları için, bilhassa karma ve yağlı ciltler için uygundur. Cildi yıpratmadan ve kurutmadan derinlemesine temizlerler. Bazılarında yatıştırıcı ve anti-bakteriyel etkinler de bulunur.

Yağ İçermeyen Temizleyiciler

Bunlar Su, Gliserin, Setil Alkol, Stearil Alkol, Sodyum Loril Sülfat ve Propilen Glikol içeren yağsız likit ürünlerdir. Su ve Sabun kullanmadan cilt temizliği yaparlar. Kuru ve nemli deri yüzeyine uygulanırlar. Cilt Yüzeyinde köpük oluşturmak ve köpükle kirin uzaklaştırılması esasına dayanır. Arkasında ince bir film tabakası bırakırlar.

Temizleyici Kremler

Bunlar hem yüzü temizlemek hem de nemlendirmek için kullanılırlar. Bu tür kremlere ‘Cold Krem’ adı verilir. Daha çok kuru cilde sahip kişilerin tercih ettiği ürünlerdir. Su,mineral yağı,vazelin ve mum içerirler.

Makyaj çıkarıcı süt

Yoğun makyajları cildi yıpratmadan çıkarmakta çok etkilidir. Cilt tiplerine ideal farklı içeriklerde olanları vardır. Akıcı yapısı sayesinde yumuşak bir temizlik temin eder. Yüz ve boynunuza bir pamukla veya parmak uçlarınızla uygulama yapabilirsiniz. Sonrasında süt artıklarını temizlemek için tonik uygulayın.

Tonikler ve Sıkılaştırıcılar

Deriyi sıkılaştırarak etki yapan ve yağın temizlenmesi için kullanılan koku maddesi ve alkol içeren ürünlerdir. Sabunların ve Yağların bıraktıkları film tabakasını ortadan kaldırırlar ve deride ferahlatıcı bir etki bırakırlar. Yağlı ciltler için formüle edilenler genellikle yüksek oranda alkol içerirken , Kuru ciltler için olanlar Alkolsüzdür.

Kısaca, Kozmetik sektörü, Cilt temizliği için bir çok alternatif ürün sunmuştur piyasaya, bizlere düşen ise Cildimize uygun temizleyicileri seçip ,Cilt temizliği ve bakımına gerekli zamanı ayırmaktır.

Unutmayın zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, cildinize ayıracağınız beş dakika ilerde size yıllar olarak geri dönecektir.

Güzelliğiniz Daim Olsun

Dr.Ecz.Neslihan ŞAHİN

Kozmetolog

www.visionkimya.com

www.avrupayakozmetikihracati.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.