SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Sık Saç Ekimi

Kellik, kimi zaman genetik veya hormonlardan dolayı kimi zaman da bir hastalık sonrasında ortaya çıkar. Kadın erkek fark etmeksizin çoğu kişiyi etkileyen kellik, bugün gelişen teknikler sayesinde ise artık çözümsüz değil. Özellikle FUE tekniğinin saç ekiminde kullanılması, bu çözümün en önemli adımını oluşturmuştur. FUE’nin keşfi hem izsiz bir ekime imkan tanımış hem de daha sık saç ekimi yapılmasını sağlamıştır.

Uzun süre kellikle mücadele edilince, saç ekimi yaptırmak isteyen kişilerin ekimden beklentisi de yükseliyor. Yoğun ve sık bir görüntü elde etmek, kişinin birinci isteği haline geliyor. FUE eskiye oranla kişilerin sık saç ekimi isteğini karşılasa da, sık saç ekimini ayrıca kişinin donör bölgesi, ekim alanının genişliği, saçının yapısı ve de doktorunun tecrübesi de belirliyor. Sık saç ekimi yaptırmak isteyen kişilerin bilmesi gereken bir diğer nokta ise sık gerçekleştirilen ekimlerin bazı yan etkilere neden olmasıdır.

Sık Saç Ekimi Mümkün mü?

Sık saç ekimi mümkün mü sorusunun cevabı, donör bölgedeki saç yoğunluğu, saçın yapısı ve de saç ekimi yapılacak alanın genişliğine bağlı olarak değişiklik gösterir. Donör bölgenin saç bakımından yoğun olması, burada yer alan saçların kalın ve kıvırcık bir yapıya sahip olması, karşısında ekim yapılacak alanın dar olması yoğun ve sık bir ekimi mümkün kılar. Dolayısıyla saç ekimi yaptıracak kişi sık saç ekimi yapılmasını isterken, bu hususları göz ardı etmemelidir. Sık bir ekimi belirleyen hususları ise şu şekilde açıklamak mümkündür.

1. Donör Bölgedeki Saç Yoğunluğu

Saç köklerinin alınacağı donör bölgedeki saç yoğunluğunun yeterli sıklıkta olması, sık saç ekimi koşullarından biridir. Sık saç ekimi yapılıp yapılmayacağını belirleyen saç yoğunluğu, normal bir yetişkinde cm2 başına ortalama 300-500 arasında değişir. Kahverengi ve siyah saçlılar yüz bin kıl köküne sahipken, açık renkliler yüzde 10 daha fazla, kızıl renkliler ise yüzde 10 daha az kıl köküne sahiptir.

Saçları dökülmüş bir kişi düşünüldüğünde ise, sık saç ekiminde ortalama cm2 başına 100 kıl kökü gerekir. Bunun için de donör bölgesinin cm2 başına 50-80 kıl kökünün ekilecek yoğunluğa sahip olması gerekir. Dolayısıyla donör bölgedeki kıl köklerinin yeterli sıklıkta olması sık saç ekimi için önemlidir.

2. Saçın Yapısı

Saçın yapısı da sık saç ekimi planlamasını etkileyen hususlardan biridir. Saç telinin kalın ya da ince, düz ya da kıvırcık olması ekim sonrası elde edilen görüntüde belirleyicidir. İnce ve düz saç yapısına sahip olan kişilerde yoğun bir görüntü için cm2 başına daha fazla saç kökü ekilmesi gerekir. Kalın ve kıvırcık saç yapısına sahip olan kişilerde cm2 başına daha az saç kökü ekilse de yoğun bir görüntü elde edilir. Dolayısıyla kıvırcık ve kalın saç yapısına sahip kişilerde cm2 başına daha az saç kökü ekilse de sık bir saç ekimi yapılmış gibi gözükür.

3. Ekim Yapılacak Alanın Genişliği

Sık saç ekimi yapılmasında etkili olan bir diğer husus da ekim yapılacak alanın genişliğidir. Ekim yapılacak alan büyükse, sık bir saç ekimi için cm2 başına daha fazla saç köküne ihtiyaç duyulur. Ancak ekim yapılacak olan nispeten daha darsa, donör bölgedeki saç yoğunlu az bile olsa yoğun bir görünüme kavuşmak daha kolaydır. Dolayısıyla ekim yapılacak alanın küçük olması sık bir saç ekimi yapılmasının yolunu açar.

4. İnce Kanallar

Sık saç ekiminin bir diğer yolu da köklerin ekileceği kanalların çok küçük açılmasından geçer. Sık saç ekimi yapılabilmesinde, donör bölgenin yoğunluğu, saçın yapısı ve ekim bölgesinin genişliği kadar açılan kanalların da etkisi oldukça fazladır.

Sık saç ekimi için cm2 başına çok sayıda kanal açılmalıdır. Kanalların minik ve birbirine yakın olması, donör bölgeden çıkarılan köklerin birbirine yakın olmasına dolayısıyla ekimin sık olmasına neden olur. Ancak sık saç ekimi yapayım derken, olası tehlikelere de yol açılabilir. Sık bir şekilde gerçekleştirilen saç ekimi başta nekroz olmak üzere bir takım yan etkilere de neden olabilir.

Sık Saç Ekiminin Ortaya Çıkardığı Sorunlar

Saç ekimi diğer estetik uygulamalarına göre komplikasyon oranı az olan bir uygulama olmasına rağmen, dikkatli ve özenli bir şekilde gerçekleştirilmediği taktirde bazı sorunlarla sonuçlanabilir. Özellikle sık saç ekimi yapılması adına, birbirine yakın bir şekilde açılan kanallar, bu sorunları yaratan nedenlerden biridir. Sık saç ekimi için birbirine yakın bir açılan kanalların yarattığı sorunlar şu şekilde sıralanabilir.

1. Saç Büyümesinin Sınırlı Olması

Ekim sırasında köklerin yerleştirileceği alanda açılan kanalların birbirine yakın olması, özellikle de sınırlı bir alanda yoğun bir ekim yapılması greftlerin beslenememesine neden olur. Beslenemeyen greft ise büyüyemeyeceğinden, saç büyümesi istenilen seviyeye ulaşamaz.

2. Greftlerin Dışarıya Çıkması

Sık saç ekimi aynı zamanda greftlerin yerleştirilmesi sırasında daha önce yerleştirilen greftin dışarıya çıkmasına da neden olur. Bir greft ekilirken diğer greftin dışarıya doğru çıkması ekim başarısını olumsuz etkiler. Bu nedenle köklerin uygun aralıklarla açılmış kanallara yerleştirilmesi önemlidir.

3. İz Oluşumu

Sık saç ekimi için yan yana açılan kanallar, ekim yapılan bölgede küçük kesi izlerinin oluşmasına da neden olabilmektedir.

4. Nekroz

Nekroz, saç ekimi operasyonlarının nadir fakat ciddi koplikasyonlarından biridir. Hem hastaya hem de ekim tekniğine bağlı faktörlerden kaynaklanır. Ekim tekniğine bağlı faktörlerin birinci nedeni ise greftlerin sık yerleştirilmesidir. Sık saç ekimi nadir görülen bir komplikasyon olan nekrozun dahi oluşmasına neden olabildiğinden, kanalların uygun aralıklarla açılması oldukça önemlidir.

Dolayısıyla uzun süreli saçsız olan bir kişi, sık görünen saçlara kavuşmak istese de, sık saç ekimi yapılmasına karar verecek kişi, ekim yaptıracak kişi değil, saçın analizini ve muayenesini yapan doktordur.

Yazının devamı...

Saç Ekimi Sonrasına Dikkat!

Saç ekimi yaptırdıktan sonra başarılı bir sonuç elde etmek için belli başlı noktalara dikkat edilmesi gerekir. Saç ekimi süreci kadar önemli olan bu noktalar iyileşme sürecini kısalttığı gibi, yoğun bir görüntünün elde edilmesini de hızlandırır.

Saç ekimi sonrası hızlı bir sonuç alabilmek için özellikle ilk 1 ay oldukça önemlidir. Beslenme şeklinden, spora, saç tıraşından, yaşam şekline göre birçok noktayı içine alan bu süreç, tamamen kişinin özverisiyle mümkündür. Ekim sonrası dikkat edilmesi gerekenleri zamansal bir periyoda yayarsak, 3’e ayırmak doğru olacaktır.

İlk 3 Gün

İlk 3 gün ekim bölgesi henüz taze olduğundan bu bölgeyi mümkün olduğunca korumak önceliğimiz olmalıdır. Bu dönemde yanlış yapılan herhangi bir müdahale ekilen saç köklerinin kaybedilmesine kadar gidebilir.

• Herhangi bir yere temastan kaçınmak için ilk 3 gün sırt üstü yarı dik bir şekilde yatılmalıdır.
• Ekim bölgesindeki yaralar açık olduğundan saçlar ilk 3 gün yıkanmamalıdır.
• Kan akışını yavaşlattığı için alkol ve sigaradan da uzak durulmalıdır.
• Bol su içilerek, ödem vücuttan atılmalıdır.
• Giyip çıkması rahat olan bol kıyafetler tercih edilmelidir.
• Kabuklaşan bölge kaşıntı yapabilir, kesinlikle bölge kaşınmamalıdır.
• Acılı, baharatlı ve yağlı yiyecekler en azından 3 gün yenilmemelidir.
• Cinsel ilişki terlemeye neden olabileceğinden ilk birkaç gün iliişkiye girilmemelidir.

İlk 1 Ay

1 haftanın sonunda ekim bölgesi iyileşmiş, hafif kabukların temizlenmesi kalmıştır. Düzenli yapılan losyonlama ve yıkama işlemiyle o kabuklar da 15 günün ardından tamamen ortadan kaybolur. Kişi şok dökülme sürecine girmiş olabileceğinden, sonrasında çıkacak yeni saçları için beslenmesine oldukça dikkat etmelidir. Kökler, kılcal damarlar aracılığıyla beslendiğinden, yeni çıkacak köklerin sağlıklı ve güçlü olabilmesi iyi bir beslenmeden ve yaşam koşulu oluşturmaktan geçer.

• Ekim bölgesi güneş ışınlarından daha çabuk etkilendiğinden, 3 hafta ekim bölgesi güneşten korunmalıdır.
• Deniz, havuz ve saunadan da 3 hafta uzak durulmalıdır.
• Kabuklanma gibi yeni uç vermeye başlayan saçlar da kaşıntı yaratabilir. Mümkün olduğunca sert müdahalelerde kaçınılmalıdır. Eğer kaşıntı yüksek seviyelere çıkarsa parmak uçlarıyla hafif darbelerle, ekim bölgesi rahatlatılabilir.
• Saçlı bölgeye müdahale yeni çıkan saçlara zarar verebileceği için, direkt ekim bölgesini hedef alan bir tıraşlama işlemi yapılmamalıdır. Eğer gerekli görülüyorsa, hafif bir şekilde sadece makas yardımıyla saçlar kesilebilir.

İlk 6 Ay ve Sonrası

Şok dökülme sıklıkla ekimden 1 ay sonra gözlemlense de, ekimin 3. ayına kadar görülme ihtimali de vardır. Yaklaşık 1 ay süren şok dökülmenin ardından, yeni saçların çıkmasıyla ekim bölgesinde sivilceyi andıran hafif kabarcıklıklar görülür. Yeni saçların çıkmasıyla bu sivilcelerle birlikte ekim bölgesinde hafif kaşıntılar oluşur.

• Saç tellerinin daha sağlıklı olabilmesi için, saç tellerinin güçlenmesine yardımcı olacak PRP, mezoterapi ya da saç aşısı gibi uygulamalardan yararlanılabilir.
• Boya, jöle gibi kozmetik ürünler hâlâ kullanılmamalıdır.
• Vitamin değeri yüksek besinler tüketilmelidir.
• Saçlar istenilirse, 3. ayda tıraş makinesiyle kesilebilir, ustura ise 6. aydan sonra kullanılmalıdır.

Yazının devamı...

Saç Ekimi Sonrası Spor

Kimi insanların hobi, kimi insanların ise sağlık amacıyla ilgilendikleri spor, günden güne popüleritesini artırarak birçok insanın hayatında önemli bir yer edinmektedir. Sporla ilgilenen ve saç ekimi yaptırmayı düşünenlerin merak ettiği konulardan bir tanesi de, saç ekimi operasyonu sonrası spor yapılmasının ekilen saç köklerine zarar verip vermeyeceğidir. Saç ekimi sonrası spor konulu makalemizde, sporun ekilen saç köklerine zarar verip vermediği, operasyondan kaç gün sonra spora başlanabileceği ve hangi sporların yapılabileceği konusunda ayrıntıları bulabileceksiniz

Makalenin başlangıcında, dikkat çekmek istediğim bir husus var. Saç ekimi tarihçesine baktığımızda ilk uygulanan saç ekimi yöntemi olan FUT, uzun yıllar başarıyla gerçekleştirilmiş, sonrasında ise yerini FUE Yöntemi'ne bırakmıştır. FUE Yöntemi günümüzde yaygın olarak tercih edilen saç ekimi yöntemidir. Çünkü FUE yöntemi ile;

Daha sık ekim yapılabilmekte,

Operasyon sonrası iyileşme süresi FUT'a oranla daha hızlı olmakta,

Saç kökleri, donör bölgeden (ense) FUT'taki gibi bir kesi halinde alınmadığı için iz bırakmamakta,

ve operasyon sonrasında donör bölgede FUT'taki gibi uzun süreli uyuşma, hissizlik ve ağrı olmadığı için daha çok tercih edilmektedir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, günümüzde FUT yaygınlığını yitirdiği için, ben de makaleyi FUE Yöntemi'ni baz alarak açıklayacağım.

Saç Ekimi Sonrası Spor Yapılabilir mi?
Genellikle erkek tipi saç dökülmesi yaşayan ve/veya bir kaza sonucu saç köklerinde kayıp yaşayan kişilerin başvurduğu saç ekimi, estetik kaygılarla yapılan cerrahi operasyonlardandır. Hasta, operasyondan 3 gün sonra günlük yaşamına dönebilmektedir. Operasyon her ne kadar başarılı geçmiş olsa da operasyonun tam anlamıyla başarılı bir şekilde sonuçlanmasında, operasyon sonrası hastaların da bazı önemli noktalara harfiyen uyması, operasyonun başarısını önemli ölçüde artırmaktadır. Örnek vermek gerekirse, operasyondan hemen sonra güneş ışınlarının dik açıyla doğrudan teması, ekilen saç köklerini olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Bu yüzden hastanın birkaç gün şapka takması tavsiye edilmektedir. Saç ekimi sonrası spor konusu da hastanın uyması gereken önemli noktalardan biri olup; operasyonun başarısının artmasında hastanın dikkat emesi gereken önemli bir konudur. Tabi spordan spora fark vardır. Şöyle ki; hafif tempolu yürüyüşlerle, futbol bir tutulamaz. Veya basit egzersizlerle, vücut geliştirme sporunun vücuda olan etkisi aynı değildir.

Saç Ekimi Sonrası Sporun Saç Köklerine Etkisi
Takdir edersiniz ki, spor esnasında vücuttaki kan basıncı yükselir, haliyle bu yükseliş nabzın daha hızlı atmasına sebep olur. Nabzın daha hızlı atması ise saç köklerinin yerleştirildiği kanallarda kanlanmaya sebep olarak, ekilen saç köklerine zarar verebilmektedir. Bunların yanı sıra; spor sonrası vücudun gerilmesi ve terlemesi gibi etkenler de saç köklerinin sağlıklı bir şekilde ekildiği kanala oturmasını engelleyebilmektedir. Ayrıca, saç ekimi sonrası yapılacak spor da önemlidir. Hafif tempolu yürüyüşler ve basit-yormayacak egzersizler operasyondan birkaç sonra yapılabilirken; topla yapılan futbol, basketbol ve voleybol gibi sporlara ise birkaç ay ara verilmelidir. Bunun sebebi, bu tarz topla oynanan sporlarda vücut aşırı yorulabilmektedir. Ayrıca, top kafa bölgesine denk gelirse, darbeden dolayı saç kökleri zarar görebilmektedir. Toplu oynanan sporların dışında; boks, judo gibi şiddet içeren darbeli sporlara da birkaç ay ara verilmesi salık verilmektedir.

Hafif tempolu yürüyüşler ve basit egzersizler yapmak için, operasyon sonra 4 -5 gün beklenmeli, bu süreden sonra ise, hasta, kendisini yormadan, kan basıncıbı yükseltmeyecek şekilde dikkatli ve ölçülü bir şekilde yapmalıdır sporunu. Ekilen saç köklerinin zarar görmeyerek sağlıklı bir şekilde kanallara oturması ve gelişmesi için bu dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Dr. Yetkin Bayer
Saç Ekimi Doktoru

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Saç Ekimi Sonrası Yıkama

Saç ekimi sonrası yıkama, saç ekimi operasyonunu takriben, doktorun önerisine göre 3. Ya da 4. Gün yapılan, ilk yıkama işlemidir. Saç ekimi sonrası yıkama, saç köklerindeki kabuklanmayı yumuşatan losyonlama ve saç köklerine zarar vermeden saçın özel bir şekilde yıkanabilmesi işleminde dayanmaktadır.

Saç ekimi sonrası yıkama oldukça önemli ve hassas bir işlemdir. Yanlış yapıldığı takdirde yeni ekilen saç köklerinin zarar görmesi söz konusu olacağından, saç ekimi sonrası ilk yıkamanın mümkünse hemşireler tarafından saç ekimi merkezinde gerçekleştirilmesi uygun olacaktır.

Saç Ekimi Sonrası Yıkama ve Önemi
Saç ekimi sonrası yıkama süresince saç kökleri çok yenidir ve yeni nakledildikleri alanlara tam yerleşmemişlerdir. Bu süreçte yapılacak olan yanlış bir hareket, köklerin yerinden oynayarak, saç derisini tutması engellenir.

Saç ekimi sonrası yıkamada, kabuklanmaların rahat bir şekilde saç köklerinden ayrılmasını ve köklerin nefes almasına sebep olur. Saç ekimi sonrası yıkama acele bir şekilde ya da yanlış yapılırsa o bölgede bulunan kıl kökleri zarar görür. İlk yıkama işlemi, 1 aydan fazla bir süre devam edeceği için ilk yıkamanın doğru bir şekilde öğrenilmesi gerekmektedir.

Saç Ekimi Sonrası Yıkama Nasıl Yapılır?
Saç ekimi sonrası yıkama için öncelikle doktorun onay verdiği günün beklenmesi oldukça önemlidir. Saçın durumuna göre 3. Ya da 4. Gün yıkama işlemi gerçekleştirilmektedir.

Saç ekimi sonrası yıkama işlemi için öncelikle dipleri kabuk bağlamış ekim alanına bolca losyon sürülür. Losyon, el ve vücut için kullanılan herhangi bir yumuşak ve akışkan kıvamlı losyon olabileceği gibi, bu işlemi için rahatça eczaneden alınabilecek bephanten kremlerde tercih edilebilir. Losyon saçın üzerinde yavaş hareketlerle ovalamadan dökülür. Losyonun saç diplerini tamamen kaplaması bolca sürülmesi, özellikle saç diplerindeki kabuklanmaların yumuşamasını sağlar. Yaklaşık 30-40 dk boyunca bekletilen losyon sonrasında ılık, tazyiksiz su yardımıyla hafifçe akıtılır.

Sonrasında yine saç köklerine zarar vermemek için, öncelikle elde iyice köpürtülen şampuan yavaş dokunuşlarla saçlı bölgeye sürülür. Bir süre bekledikten sonra yine çok yavaş bir şekilde durulanır.

Saç ekimi sonrası yıkama esnasında,
Saç köklerindeki kabuklanmaları parmak ya da tırnakla çıkartmaya çalışmak kesinlikle çok yanlıştır.

Saç ekimi öncesi saça sürülen losyonun amacı yalnızca saç diplerindeki kabukların yumuşamasını sağlamaktır. Birçok kişinin düşüncesinin aksine saç diplerini besleme gibi bir amacı yoktur.

Fazla sıcak ya da soğuk su saç köklerine zarar verebilir.

Tazyikli su, yeni ekilen saç köklerinin yerinden oynamasına sebep olabilir. Saçlarınızı yıkarken tazyikli su kullanmayınız.

Saç ekimi sonrası yıkama evde gerçekleştirilecekse, doktorunuzun size anlattığı şekilde yıkama yapınız.

Yıkama esnasında yanınızda birinin olmasına dikkat ediniz.

Yıkama sonrasında saçlarınızı kendi halinde bırakarak kurutunuz, havlu ile kurulamayınız.

Saç ekimi sonrası şampuan markası çok önemli değildir, ancak bunun için hazırlanmış olan içeriğinde parapen içermeyen doğal, yenileyici ve besleyici özelliğe sahip hafif şampuanlar tercih edilebilir.

Saç ekimi sonrasında ilk üç gün boyunca hiç su dokundurulmayan saç kökleri, 3. Günün sonrasında ilk yıkama için hazırdır. İlk yıkamanın tercihen saç ekimi merkezinde hemşireler tarafından gerçekleştirilmesinin ardından kişi bundan sonraki yıkamaları evde kendi imkanlarıyla gerçekleştirebilmektedir.

Yıkama işlemi, kabuklanmalar tamamen ortadan kalkana kadar aynı şekilde gerçekleştirilir. İlk yıkama sonrasında tüm kabukların ortadan kalmasını beklemeyin. İyileşmenin tamamlanması, kişiden kişiye göre değişiklik gösterse de yaklaşık 10 günlük bir süredir. Sonrasında da sık sık yıkama işlemine devam edilir.

Saç ekimi sonrası yıkama ile ilgili aklınıza takına soruları mutlaka doktorunuza sorunuz.

Saç Ekimi Doktoru
Dr. Yetkin Bayer

Yazının devamı...

Mevsimsel Dökülmeler Öncesi Saç Köklerinizi Güçlendirin

Mevsimsel saç dökülmesi, ilk bahar ya da sonbahar ayları gibi özellikle mevsim geçişlerine denk gelen dönemde saç köklerinin yorgun düşerek gereğinden fazla dökülmesi ve saçlarda görülen genel seyrelmelerle kendini gösterir. Mevsimsel saç dökülmesi hem kadınlarda hem erkeklerde yaşanabilen bir durumdur ve önlem alınmazsa zayıflamış olan saç telleri rahatsız edici şekilde dökülmeye başlar.

Her sene özellikle belirli dönemlerde yoğun bir şekilde yaşana mevsimsel saç dökülmesinden muzdaripseniz, bazı önlemler alarak, mevsimsel saç dökülmesini çok hafif bir şekilde atlatmanız mümkündür.

Nisan Mayıs ve Haziran ayları özellikle mevsimsel saç dökülmesinin sıklıkla yaşandığı dönemlerdir, bu dönemlerden önce saç kökleriniz beslerseniz, mevsim geçişlerinde saç dökülmesi sorununu çok hafif bir şekidle atlatmanız mümkün olur.

Mevsimsel saç dökülmesinin önüne geçmek için Mart Ayı İdeal Olabilir…
Mevsimsel saç dökülmesi nasıl engellenir? Saçlarınızın mevsim geçişlerinden etkilenmesine fırsat vermeden doğru dönemde saçlara doğru bakımı yapmak saçların dökülmesini engellemeye yardımıcı olur.

Özellikle kronik bir şekilde her sene mevsimsel saç dökülmesi yaşayan kişilerin bunun için önlem alması oldukça hassas bir konudur, aksi durumlarda her sene dökülen sonrasında da toparlanmaya çalışan saç kökleri, zamanlar yorgun ve zayıf düşer. Bunun önüne geçebilmek amacıyla mevsim geçişleri öncesinde saç köklerinin beslenmesi ve daha güçlü olması sağlanmalıdır.

Saçlarınızı içerden besleyin. Keratin ve vitamin bakımından zengin gıdalarla beslenmek, özellikle saç için oldukça faydalı olan E vitamini, folik asit, A ve C vitamini, Niasin ve biotin alımını arttırmak gerekmektedir. Saç için yararlı olan vitaminler gıda takviyeleri ve vitamin komplexler yardımıyla da alınabilir. Bu ve benzeri yöntemler yardımıyla saçların içerden beslenmesini sağlayarak onların çok daha güçlü olmasını ve dökülmelere karşı dayanıklı olması sağlanabilir.

PRP ve Saç Mezoterapisi uygulamalarından faydalanın. Saç için kolayca uygulanan bu besleyici, hücre yenileyici yöntemler saçlarınızı güçlendirerek çok daha gür ve sağlıklı görünmesini sağlarken, mevsim geçişleri öncesinde uygulandığında saç foliküllerinin bu döneme güçlü bir şekilde girmesini sağlamış olursunuz.

Besleyici Kürlerden Faydalanın. Mevsimsel dökülmelerin önüne geçmek için, bahar aylarına girmeden önce bakım kürlerinizi sıklaştırmanız, saçın besleyici yağlarla dışardan beslenmesini sağlamak, saçların dökülmesini azaltacaktır.

Mevsimsel saç dökülmeleri, geçici dökülmelerdir ve kalıcı kelleşmeye sebep olmaz ancak sürekli ve ağır seyreden mevsimsel dökülmelerde,saçlar zayıflayarak belirli bir süre sonra güçsüz ve sönük görünmeye başlayabilir. Bunun gibi durumların önüne geçmek için, önceden basit önlemler alarak, saç köklerinizi güçlendirmelisiniz.

Dr. Yetkin BAYER
Saç Ekimi Doktoru
www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Kirpik ve Kaş Ekimi Hakkında…

Kaş ve kirpikler, yüz hatlarını belirginleştirir ve gözlere derinlik katar. Kirpiklerin az olması, kaşların eksik ya da az çıkması yüzümüzdeki dengeyi ve görünüşü tamamen etkilemektedir.

Bu durum, çeşitli makyaj hileleriyle düzeltilebiliyor olsa da doğallık anlamında yeterli başarıyı gösteremeyen bu yöntemler, sürekli olarak tekrarlanması gerektiği için maddi ve manevi anlamda zaman kaybı yaratmaktadır.

İlk saç nakli denemeleri 1950'li yıllarda yapılmaya başlanmış ve kaş bölgesi, kirpik bölgesi üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır ancak o dönemin şartlarında ciddi bir ilerleme sağlanamamıştır. 2000'li yıllar saç ekiminin olduğu gibi kirpik ve kaş ekimi içinde altın çağ niteliğindedir.

Kirpik ve kaş ekimi 2002 yılında FUE tekniğinin bulunması ve gelişmesinden sonra özellikle son yıllarda artmaya başlamış ve ciddi anlamda hem kadınlar hemde erkekler tarafından tercih edilir olmuştur. Kirpikleri seyrek olanlar, kaşları dökülmüş ya da bir sebepten çıkmayan kişiler, kaş şekillerini beğenmeyen hastalarımız veya kirpiklerini daha dolgun görmek isteyen kişiler kaş ve kirpik ekimi operasyonu yaptırabilmektedir.

Kaş ve kirpik ekimi operasyonları yaklaşık 2-3 saat kadar sürer. Kaş ekimi ve kirpik ekimi için donör bölgeden tek tek toplanan kıl kökleri, açılan kanallara yerleştirilir ve ekim tamamlanır. Kaş ve kirpik ekimi operasyonları lokal anestezi ile gerçekleştirilir böylece hasta operasyon süresince bir acı ya da ağrı hissetmez. Operasyon sonrasında ekim yapılan alanların darbeden korunması, yeni ekilen kıl köklerinin sağlıklı bir şekilde uzamaya başlaması için oldukça önemlidir.

Kaş ve kirpik ekimi operasyonu sonrasında iyileşme süreci, kişiye göre değişmekle birlikte yaklaşık 10 gün olarak düşünülebilir. İlk 3 gün istirahat edilmesi yüz bölgesinde oluşacak şişlikleri / ödemleri engelleyebilmektedir.

Yüz bölgesine yapılan saç nakillerinde hassasiyet daha ön plandadır. Kafa derisiyle kıyaslandığında çok daha hassas bir yapıda olan yüz bölgesi, operasyon sonrasında iz oluşumuna çok daha açık bir yapıdadır bu yüzden özellikle kaş ve kirpik ekimi ya da sakal bıyık ekimi gibi yüz bölgesine yapılan ekimlerde kanal açma işlemi yaparken kanalların derinliğine açısına ve büyüklüğüne dikkat edilmesi gerekir. Günümüzde oldukça güzel kaş ve kirpik ekimi operasyonları gerçekleştirmekteyiz ve doğal görünümlü kaş ve kirpikler yaratabilmekteyiz.

DR. Yetkin BAYER

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Kadınlarda Saç Dökülmesi

KADINLARDA SAÇ DÖKÜLMESİ

Saç dökülmesi problemi, hem erkeklerde hem de kadınlarda sıklıkla karşılaşılan bir problemdir. Saç dökülmelerinin bir kısmı kellikle sonuçlanırken, bir kısmı ise saç dökülmesi sebebinin ortadan kalkmasıyla birlikte ortadan kalkmaktadır. Saçların kadınlar için çok daha büyük bir önemi olduğu gerçektir. Saç dökülmesi, özellikle kalıcı kelliğe sebep olan saç dökülmesi çeşitleri daha çok erkeklerde görülse de kadınlarda da geçici ya da kalıcı saç dökülmesi yaşanmaktadır.

Her kadın yaşantılarının bir döneminde belirli bir süre saç dökülmesi yaşayabilmektedir. Normalden daha fazla ve uzun süre saç dökülmesi yaşayan bir kadın mutlaka saç dökülmesi sebebini öğrenmek için bir doktora gitmelidir. Doktor, saç analizi, kan testi ve çeşitli hormon testleriyle saç dökülmesi sebebini ortaya koyar. Kadınlarda saç dökülmesinin çeşitli sebepleri olabilmektedir. Şimdi bu sebeplere kısaca bir göz atalım…

Hormonal değişiklikler kadınlarda saç dökülmesi yaşanmasına sebep olmaktadır. Hamilelik süreci, Menapoz dönemi, Trioid sorunları hormonal değişiklik yaşanmasına sebep olduğu için saç dökülmesini de tetikleyebilmektedir. Ayrıca kadınlarda sıklıkla karşılaşılan saç dökülmesi sebepleri arasında beslenme bozuklukları yer almaktadır. Yapılan şok diyetler ve dengesiz beslenme saç köklerinin gerekli besinleri almasını engelleyerek saçların zayıflayarak dökülmesine sebep olmaktadır. Beslenme bozukluğu sebebiyle ortaya çıkan saç dökülmeleri, doğru beslenme sisteminin sağlanmasını takiben kısa bir süre içerisinde yavaşlayacak ve saçlar eski güçlü hallerine kavuşacaktır. Saç dökülmesi konusunda stresin rolü oldukça hafife alınmaktadır. Kadınlarda yaşanan saç dökülmesinde stresinde rolü büyüktür.

Kadınlarda genetik kaynaklı, kalıcı saç dökülmeleri görülebilemektedir. Kadın tipi ve erkek tipi saç dökülmesi olarak adlandırılan genetik dökülme çeşitleri ailesel yatkınlık sebebiyle ortaya çıkar ve kadınlarda da kalıcı kelleşmenin yaşanmasına sebep olabilir.

Saç dökülmesinin doğru bir şekilde tedavi edilebilmesi için saç dökülmesi sebebinin bilinmesi gerekmektedir. Saçlarınızın gereğinden fazla döküldüğünü düşünüyorsanız ve saç dökülmenizin sebebini öğrenmek istiyorsanız dermatoloji bölümüne görünmeniz gerekebilir. Saç dökülmesi belirli bir seviyeyi geçtiyse yapılması gereken şey saç ekimi doktoruna başvurarak, saç ekimi için uygun olup olunmadığını öğrenmektedir.

Dr. Yetkin BAYER

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

PRP Tedavisi İşe Yarıyor mu?

PRP yani trombositten zenginleştirilmiş plasma günümüzde estetik ve güzellik alanında oldukça yaygın kullanılan bir yöntemdir. İsmini sıklıkla duyduğumuz PRP, güçlü hücre yenileyici özelliği sayesinde cilt yenileme ve gençleştirmeden saç dökülmesi tedavisine kadar geniş bir alanda kullanılmaktadır. Peki, PRP tedavisi gerçekten işe yarıyor mu?

PRP’nin mucizesi aslında kişinin kendi kanında doğal şekilde varolan bir özelliğin kullanılmasından gelmektedir. PRP, kan içerisindeki hücre yenileyici göreve sahip trombositlerin aktif hale getirilerek gerekli bölgeye enjekte edilmesi yoluyla yapılan bir uygulamadır. Yaptığı işlem aslında vücudumuzun doğal olarak yara iyileştirme özelliğinden ortada bir yara yokken faydalanmaktır. Yani bir yaralanma anında aktif olarak yaralanmış bölgeye hücum eden trombositten zengin kan hücreleri o bölgede iyileşme sağlamak için hızlı bir çalışma içerisine girerler. Vücudumunuz bu doğal iyileşme metabolizması kullanılarak, yara olmayan yerlerde de yoğun hücre yenilenmesi sağlanabilir. Prensipte bu kadar etkili olan bu yöntem neden bazı kişilerde işe yaramıyor? Çok iyi bilinmelidir ki, bu PRP işleminin başarısızlığı ile alakalı bir durum değildir. PRP’nin etki edebilmesi için, iki koşul çok önemlidir. PRP’nin düzenli uygulanması ve PRP kitinin uluslararası standartlara uygun olanının tercih edilmesi.

PRP, tek seferlik bir uygulama değildir. Tek sefer uygulanmış bir PRP’den fayda beklemek oldukça yanlış bir durum olur. PRP, ayda 1 kere olmak üzere en az 3 defa uygulanırsa faydası görülmeye başlanacaktır. Ayrıca gerekli görüldüğünde senede 1 kez tekrar edilmesi de önerilmektedir.

PRP, hastadan alınan bir tüp kanın sentüfrüj işleminden geçirilmesi ile gerçekleştirilir. Burada kanınızın içerisine konduğu ve trombositlerinizi aktif hale gelmesini sağlayacak, özel prp kitleri kullanılmaktadır. Piyasada çok farklı çeşitte ve markada prp kiti bulunmaktadır ve tahmin edersiniz ki burada da daha kaliteli ve uygun ürünlerin yanı sıra merdivenaltı ürünlerde mevcuttur. PRP kitlerinin uluslararası standartlara uygun ve kaliteli seçilmiş olması prp işleminin işe yarayıp yaramayacağını etkileyen en önemli etkendir.

İşini iyi yapan doktor arkadaşlarımız, PRP kitlerini de seçerken, oldukça hassas davranarak sizin tedaviniz için en uygun olanı tercih edecektir.

Saç Ekimi Doktorunuz
Dr. Yetkin BAYER
www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.