Dünyada toplam kaç karınca yaşıyor? Sayıya epey şaşıracaksınız
Dünyanın büyüklüğü karşısında bazen kelimeler kifayetsiz kalabiliyor. Galaksimizde kaç yıldızın parladığını, Sahra Çölü'nde kaç kum tanesinin bulunduğunu veya yeryüzünde kaç karıncanın yaşadığını merak etmek, uzun zaman boyunca cevabı zor sorulardı. Ancak bilimsel araştırma yöntemlerinin gelişmesi ve yapay zeka ile makine öğrenimi modellerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, bilim insanları bu karmaşık sorulara yanıt bulmaya başladı.
Milliyet.com.tr ÖZEL - Böcek popülasyonlarını tahmin etmek, önemli ekosistem bilgilerini açığa çıkarabildiği için, tarih boyunca birçok uzman belirli böcek türlerini saymaya ve yaşam alanlarını haritalandırmaya çalışmıştır. Amaçları, bu canlıların neden bazı bölgelerde gelişirken diğerlerinde az sayıda bulunduğunu anlamaktı. Julius-Maximilians-Universität Würzburg'dan biyologlar Sabine Nooten ve Patrick Schultheiss, bu çalışmada dikkatlerini doğanın en dayanıklı böceklerinden biri olan karıncalara odakladı.
Dünya genelinde yaklaşık 22 bin farklı karınca türü biliniyor. Karıncaların başarısı, sosyal yapılarına dayanıyor. Kolonilerde bazı bireyler üremeyle ilgilenirken, diğerleri yavrulara bakmak, hasta karıncaları iyileştirmek veya yiyecek toplamak gibi görevlere odaklanıyor. Karınca kolonilerinde bir lider bulunmuyor. Bunun yerine, kolektif hareket ve sürü zekasına güveniyorlar. Tıpkı insan beynindeki tek bir nöronun kendi başına pek bir şey yapamaması, ancak bir araya geldiklerinde inanılmaz bir güç oluşturmaları gibi, karınca kolonileri de benzer bir prensiple işliyor.
Karınca kolonileri karmaşık tünel ağları inşa edebilir, vücutlarını köprü olarak kullanabilir ve mantar ya da yaprak biti gibi kaynakları "yetiştirebilir". Hatta bazı karınca kolonileri, belirli işbirlikçi problem çözme görevlerinde insanlardan daha iyi performans gösterebiliyor.
Yapılan çalışmaya göre dünya üzerindeki karıncaların dağılımı ve çeşitliliği, karıncaların tropikal ve subtropikal iklimleri tercih ettiğini gösteriyor. Genelde ormanlardaki ağaçlarda bulunan yaprakların arasında yuva yapıyorlar. Kurak bölgelerde ise açık arazide dolaşıyorlar. Bu detaylar, ekologların sıcaklık, bitki örtüsü ve yağış gibi faktörlerin karınca popülasyonlarını nasıl etkileyebileceğini anlamalarına yardımcı oluyor.
Araştırma ekibi, özellikle küresel sıcaklıklar değişirken, karıncaların nerelerde geliştiğini etkileyen faktörler üzerine daha fazla çalışma yapılmasını umuyor. Karıncaların bu kadar büyük sayılara ulaşması hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Besinleri geri dönüştürerek ekosistemlerin sağlıklı kalmasına yardımcı olabilen karıncalar, bazı durumlarda yerel biyoçeşitliliği artıracak şekilde bitkiler veya diğer böceklerle işbirliği yapabiliyor. Ancak karıncaların tüm etkileşimleri faydalı değildir. Bazı bölgelerde, ateş karıncaları gibi istilacı türler yerli karınca türlerine zarar veriyor.
Karıncaların etkisi oldukça geniştir. Toprağı hareket ettirebilir, tohumları taşıyabilir ve yaşadıkları çevrenin birçok yönünü değiştirebilirler. Bir hektarlık alandaki karıncalar yılda 13 tona kadar toprağı taşıyabilir. Bu da hareket besin döngüsünün devamlılığına katkı sağlıyor. Tohumlara olan düşkünlükleri sayesinde ise bazı bitki türlerinin ana bitkiden çok uzaklara yayılmasını sağlarlar.
Bilim insanları, dünya genelindeki karınca sayısını anlamanın gelecekteki koruma stratejilerine yol gösterebileceğini belirtiyor. Bu bilgi, ekolojik dengenin korunması için özel dikkat gerektiren bölgeleri belirlemeye yardımcı olabilir. Bu böcekler, toprak taşımalarının yanı sıra, çürüyen organik maddeleri parçalayarak toprak verimliliğini artırma gibi değerli hizmetler de sunuyor. Ormanların yeniden canlanması genellikle organik maddenin sürekli olarak karışmasından fayda sağlıyor. Karıncalar ise bu sürece önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Bu çeşitli rolleri, boyutlarına kıyasla çok büyük bir ekolojik güce sahip oldukları anlamına geliyor.
Dünya üzerindeki karıncaları sayma zamanı gelmişti
Nooten ve Schultheiss liderliğindeki bir grup bilim insanı, yerde ve ağaçlarda yaşayan karıncalar üzerine yapılmış 489 küçük ölçekli çalışmadan elde edilen verileri analiz ederek, küresel karınca popülasyonuna dair kapsamlı bir veri tabanı oluşturdu. Bu yaklaşım, karıncaların hangi bölgelerde geliştiğine ve sayılarına dair sistematik bir genel bakış sundu. Sayıları hesapladıklarında ise oldukça dikkat çekici bir sonuçla karşılaştılar.
Nooten, "Tahminlerimize göre, küresel karınca popülasyonu 20 x 10 üzeri 15, yani 20 katrilyon. Bu, 15 sıfırlı bir 20 demek. Bunu kavramak gerçekten çok zor" şeklinde açıklıyor.
Bu böceklerin toplam kütlesi de oldukça şaşırtıcı
Schultheiss'a göre karıncaların toplam biyokütlesi vahşi kuşların ve memelilerin toplam biyokütlesini aşıyor ve insanlığın biyokütlesinin yaklaşık yüzde 20'sine denk geliyor. Bu da karıncaların ekosistemlerde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteren çarpıcı bir bulgu. İklimler değiştikçe karıncaların yaşam alanlarını nasıl değiştireceği merak konusu oluyor. Bu araştırma, karınca popülasyonlarına dair nicel bir genel bakış sunan ilk büyük ölçekli girişimdir ve potansiyel zorluklarla ilgili birçok cevapsız soruya işaret ediyor.
Karıncalar kıtalar boyunca yaygın olsa da, değişen habitat yapıları ve iklim, daha az uyum sağlayabilen türler üzerinde baskı oluşturabilir. Bazı bölgelerde insanlar karıncaları zararlı olarak görse de, bu böcekler dengede tutulduklarında birçok fayda sağlıyor. Örneğin, açtıkları tüneller toprağın suyu emmesine yardımcı olabilir. Ayrıca çeşitli hayvanlar için av kaynağı oluşturarak besin zincirinde önemli bir rol oynar. Sorunlar genelde istilacı karınca türleri yeni yaşam alanlarına girdiğinde ve kendilerine karşı savunmasız olan yerli türleri yok ettiğinde ortaya çıkıyor. Örneğin, ateş karıncaları tüm bir ekosistemi alt üst edebilir.
Peki, öğrenecek başka ne kaldı?
Araştırmacılar, aşırı sıcaklıkların karıncaların hareketlerini nasıl etkileyebileceği gibi eğilimleri analiz etmek için yöntemler geliştirmeye istekli. Küresel ve uzun vadeli izleme verileri, farklı karınca türlerinin kuraklık, kasırga veya değişen mevsimler gibi olaylarla nasıl başa çıktığını ortaya çıkarabilir. Ayrıca tarım arazilerinin karınca varlığını zaman içinde nasıl değiştirdiğini araştırmak da ilgi çekici bir konu.
Ekip, gelecekte bu böceklerle ilgili veri toplama ve analiz etme yöntemlerinin geliştirilmesinin önemini vurguluyor. Uzmanlar, daha önce araştırılmış ekosistemleri tekrar ziyaret ederek, karıncaların yeni bölgelere yerleşip yerleşmediğini veya eski bölgeleri terk edip etmediğini öğrenebilir. Bu tür odaklanmış çalışmalar, çiftçileri zararlı karınca kontrolü konusunda bilgilendirebilir, istilacı türlerin tehdit ettiği bölgeleri belirleyebilir ve habitat restorasyonuyla ilgili kararlara rehberlik edebilir.
Bütün bunların önemi ne?
Karıncalar, genelde insanların aklına gelmeyen canlılar arasında yer alıyor, ancak çevrelerini şekillendirmede çok büyük bir role sahip. Yaşam alanlarını değiştirme, kaynakları yeniden dağıtma ve yerel biyoçeşitliliği etkileme yetenekleri, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Farklı karınca türlerinin genellikle özel görevleri vardır. Örneğin bazıları yaprak bitlerine bakarken, bazıları diğer canlıların takip edebileceği feromon izleri bırakıyor. Karınca sayıları hakkında bilgi edinmek, bu etkileri ortaya çıkararak hassas ekosistemlerde dengenin nasıl korunacağına dair ipuçları sunuyor. Bunun yanında ekosistemlerimizi sağlıklı tutan ne kadar çok görünmeyen faktör olduğunu düşünmemizi sağlıyor. Karıncalar küçük olmalarına rağmen, aksi takdirde birçok başka organizmanın üstlenmesi gereken sorumlulukları yerine getirebiliyor.
Bilim insanları bu böcekleri inceleyerek, ekosistemlerin esnekliği, uyum yetenekleri ve her şeyi bir arada tutan karmaşık yaşam ağı hakkında değerli bilgiler ediniyor. Genelde göz ardı edilen karıncalar, doğal dünya hakkındaki tartışmalarımızda önemli bir yer hak ediyor. Ortamları şekillendiren ve tohumların yayılmasına yardımcı olan karıncalar, çoğumuzun hayal ettiğinden çok daha kalabalık.
İster sosyal karmaşıklıklarıyla hayranlık uyandırsınlar, ister potansiyel riskleri nedeniyle kontrol altında tutulmaları gereksin, bu böcekler en küçük canlıların bile büyük ölçekli süreçleri nasıl etkileyebileceğini gösteren önemli bir örnek.