SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

David Bowie'nin Dişleri Kendisi Gibi Farklıydı

“Bowie’nin dişleri kendisine dair her şeyde olduğu gibiydi: farklıydı”

David Bowie 1970’ler ve 1980’lerde popüler müzik piyasasında tartışmasız çok büyük bir figürdü. Aynı zamanda, 1990’ların başında kendine has çarpık dişlerini yeni bir dizi diş ile değiştirmiş ve estetik diş tedavisi geçirmiş bir çok ünlüden biriydi. Alman bir ressam ve heykeltraş olan Jessine Hein, Bowie’nin kendine has ve özel görüntüsünden esinlenerek, şarkıcının doğal dişlerinin bir örneğini yeniden yarattı. Hein’in kendisine yapmış olduğu diş modelini ve güzel dişleri nasıl algıladığı hakkında bir röportaj yapıldı ve ben bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

- David Bowie’nin dişlerini yeniden yaratma fikri aklınıza nereden geldi acaba?

Bowie’nin dişleri kendisine dair her şeyde olduğu gibiydi: farklıydı! Estetik olarak standart olmayan, mükemmelikten uzak olmasına rağmen, acayip fikirleri ve olağanüstü varlığı düşünülünce vurucu bir güzelliğe sahiptiler. Gülüşü, kendisini daha gerçek, daha insani, hatta birisine benzetebileceğiniz gibi gösteren kusurunu ortaya çıkarıyordu. Tereddüt etmeden taşınan bir kusur sempati uyandırır. Bowie bir çok kişi için bir rol modeliydi ve bence dişleri bu özelliğine katkıda bulunuyordu. Bowie’yi Bowie yapan çok geniş bir yetenek yelpazesi, ikonik stili ve karşılaştıralamayacak bir vücut yapısı ile birlikte kendi etrafında yarattığı değişik evrenler, her zaman beni etkilemiş ve ilham vermiştir. Çok uzun bir zamandır dişler beni inanılmaz derecede büyülüyordu ve hayran olduğum dişleri yakından takip ediyordum. Bundan dolayıdır ki, Ziggy Stardust’ın kesicilerini kaybettiğinin oldukça farkındaydım. Dişler, insanlar arası iletişimin ayrılmaz bir parçasıdır. Onlar, kaçınılmaz olarak, gülmek, konuşmak, bağırmak ve tabii ki şarkı söylemek ile yakından alakalılar. Bowie bize o çarpık dişleri arasından şarkı söylüyordu ve bu büyüleyiciydi! Bowie’nin eski dişlerine olan nostaljik özlemim artmaya başladı. Böylece, heykel fikri aklımda oluşmaya ve gelişmeye başladı.

- Daha önce diş hekimliği ile alakalı bir diş modeli ya da dizaynı yapmanıza ilham verebilecek başka sanatsal bir projeniz var mıydı?

Geçmişte, bir diş laboratuvarında küçük projeler yapmıştım, kolyem için dişten bir kolye ucu, ki yaptığımdan beri takıyorum ve hiç çıkarmadım, ve adını Tooth Nuckles olarak adlandırdığım bir başka heykel. Bu projeler sırasında edindiğim bilgi ile bu replikayı gerçekte nasıl yapabileceğime dair bir fikir edinmiş oldum.

- Sizce kalıplara uymayan yapısıyla beğeni kazanan David Bowie’yi çarpık dişlerinden “kusursuz” Hollywood gülümsemesine yönlendiren şey neydi?

Bireyselliğin öncülüğünü yapan, “başka rollere girme” olayının ilk örneklerinden olan Bowie’nin ağız yapısını “normalleştirme”çabasını kayda değer bulduğumu söylemeliyim. Bu mantığa aykırı gözüküyordu. Oysa ki dişsel değişiklikleri, görüntüsü ve müziğindeki değişimlerle paraleldi. Gelişiminin bir parçasıydı ve sanıyorum ki sadece kaza eseri bir tercih değildi. Tıbbi bir müdahele gerektiğinde daha doğal bir görünüme sahip olmaktansa Hollywood vari bir dizi diş yaptırmış olması bir seçimdi. David Bowie gibi birinin ağzının iç tasarımını kendi isteğiyle tamamiyle başkasının ellerine bırakmış olmasını tahmin bile edemiyorum. Bu yüzden sahip olduğu o inci gibi dişlerinin, kariyerinde varmış olduğu yeni bir safhayı cüretkar bir şekilde gözler önüne sermek istemesi olarak yorumluyorum. Belki de toplumun güzellik takıntısına bir gönderme olarak algılanabilir: “Düzene uygun bir mükemmeliyet mi istiyorsunuz? İşte, istediğiniz oldu!”. Bu dönüşüm onun gelişiminin bir parçasıydı, kalbi kocaman uzaydan gelmiş bir kahramandan bir dünya starına olan dönüşüm. Benim heykelim bu konuyu vurgulamak ve aynı zamanda bir zamanlar dünyaya düşmüş çarpık dişli bu mucizenin o muhteşem dönemine saygı gösterisinde bulunmak istiyor.

- Bowie’nin dişlerinden hoşnut olmadığını ve bu yüzden kozmetik diş tedavisi görmüş olabileceğine inanıyor musunuz? Belki de çarpık dişleri, çoğu insanda olduğu gibi, ona da acı veriyordu.

Ortodontik tedavinin insanın kendine olan özgüvenine nasıl iyi gelebileceğini anlıyorum, çünkü ben de gençlik yıllarımda dişlerimin düzgün sıralanması için yıllarca tedavi gördüm. Üst çenemde dört dişim eksik. Düzgün çiğneme konusunda yaşadığım sorunlar dışında, bir de üstüne korkunç bir vampir gibi gözüküyordum. Ergenlik döneminin o zorluk çıkaran bölümünde garip görünüşlü dişlere sahip olmak bana pek de yardımcı olmuyordu. O zamanlarda, farklı olmanın yarattığı güzellikten pek haberdar değildim, çünkü çekingen bir genç olarak okulda ümitsizce var olmaya çalışıyordum. Oysa ki, şu an, standartlara uymayan dişlerin değerini biliyorum. İnsan yüzüne getirdiği çeşitliliği ve karakteri çok seviyorum. Günümüzde, neredeyse her gencin farklılıklarını, yalnız estetik nedenlerden ötürü, değişik diş tedavileri ile düzeltmeye çalışmalarını oldukça üzücü buluyorum. İçlerinden bazıları ileride hala kendilerine has o karakteristik doğal görüntülerine sahip olabilmeyi dileyeceklerini düşünüyorum.

Bowie’nin eski dişlerinden özgüvenli bir şekilde bahsettiğini duymuştum. Ona göre iyi göründüklerini belirtmişti. Yani, hayır, zamanında dişlerini rahatsız edici bulduğunu düşünmüyorum. Hatta aksine, çarpıcı bedeninin bu dünyadan olmaması ile övünmesi ile tanınırdı.

- Heykeliniz ile ne yapmayı düşünüyorsunuz? Koleksiyoncular ve şarkıcının hayranları tarafından heykeli satın alma teklifleri alıyor musunuz?

Heykel şu an benimle birlikte ve bir sergide görücüye çıkana kadar da öyle kalacak. Geliştirmek için biraz daha zamana ihtiyacımın olduğu ve yapım aşamasında olan değişik bir çok heykel ve resim projem bulunuyor. Projeler sona erdiğinde, yeni parçalar ile birlikte David Bowie diş heykelini de sergilemeyi düşünüyorum.

Heykeli satın almak isteyen potansiyel müşteriler benimle iletişime geçtiler, ancak heykel şu an satışta değil, çünkü gösterimde sergileme seçiminin bende kalmasını istiyorum. “

Toplumun dayattığı güzellik algısına karşı olan Hein’in haklı olduğuna bugün estetik diş hekimliği endüstrisinde bir çok kanaat önderi de katılmaktadır. Günümüz modern estetik diş hekimliğinde kullanabildiğimiz ışık geçirgenlikleri çok yüksek olan ve mekanik özellikleri diş dokularına benzeyen porselenlerle, kişiye ve yüze özgü gülüşler ortaya çıkarabilmekteyiz. Belki 90’ların başı değil de günümüzde yaşasaydı ve dişlerini düzelttirmek için işlem yaptırsaydı, David Bowie’nin seçimi farklı olabilirdi belki...

Diş hekimi Onur Öztürk

www.onurozturk.com

http://www.plusdent.com.tr/dis-hekimlerimiz

İnstagram:

www.instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

En İyi Diş Beyazlatma Yöntemi Hangisidir?

Dişleri beyazlatmanın en iyi yolu nedir? Ofis tipi diş beyazlatma en pahalısı gibi görünüyor, bu en iyisi olduğu anlamına gelir mi?

Ofis tipi diş beyazlatma zaman ve efektivite anlamında çok etkili olmasına rağmen genel olarak dişlerinizi en iyi beyazlatma yolu; bunu yavaş olarak yapmaktır.

Ofis tipi beyazlatmada dişler çok kısa bir sürede (yaklaşık bir saat) çok güçlü bir beyazlatma jeline maruz kalır (%30-35 Karbamid Peroksit çözeltisi), kişiye özel beyazlatma plaklarında (ev tipi beyazlatmada) ise dişler daha az konsantre beyazlatma jeline (%9-20) daha uzun periyotlarla (2-8 haftalar arası günde yaklaşık 1 saat). Bu iki işlemin kombine edildiği yöntemde ise önce ofis tipi diş beyazlatma uygulanır arkasından ev tipi diş beyazlatma ile desteklenirse sırasıyla iki işlem arka arkaya uygulanmış olur.

Yavaş ve kararlı neden daha iyi?

Bunu kek pişirmeye benzetebiliriz. Çikolatalı kurabiye yapmak için onları 350 derecede 12 dakka tutmak gerekir. 1000 derecelik fırına koyar isen kurabiyeler yanacaktır. Aynı sebepten dolayı dişleri beyazlatmak da düşük tempo gerektirir. Böylece dişin canlı ve cansız dokularına daha nazik bir uygulamayla diş beyazlatma işlemi gerçekleştirilir.

Yavaş tempoda yapılan beyazlatma ayrıca dişte daha derin bir penetrasyon sağlar ve daha kalıcı renk değişimine neden olur.

Ofiste %30’luk jellerle yapılan beyazlatma sırasında dişler bazen sudan mahrum (dehidrate) kalır ve bazen işlemden yaklaşık 7 ile 10 gün sonra orijinal rengine tekrar dönüş görülebilir. Bu sebepten dolayı ofis tipi uygulamaları genelde bir sefer değilde bir kaç seferde yapılmasını önermekteyiz bu daha kalıcı sonuçlar vermektedir.

Ofis tipi beyazlatma özellikle diş beyazlatması gerektiren acil durumlarda bire birdir, en hızlı şekilde sonuç alınmasını sağlarlar.

Klinik olarak en etkili sonuçların iki yöntemin de kombine edildiği durumlarda görmekteyiz yani önce ofis tipi diş beyazlatma ile etkili bir şekilde diş rengini açmak arkasından ev tipi diş beyazlatma ile bunun desteklenmesi hem dişlerin mümkün olan en açık renge gelmesine hem de beyazlığın daha kalıcı olmasını sağlamaktadır..

Bir kez sistemin içindeyseniz, daima sistemin içindesinizdir. Özel beyazlatma plakları ile yıllarca kullanabileceğiniz bir sisteme ödeme yaparsınız. Beyazlatma işleminin uzun bir süre kalıcı olduğu doğru, ancak dişler ilerleyen yıllarla birlikte sararma göstereceklerdir. Diş beyazlatma plakları sayesinde doktorunuzun da tavsiyesiyle istediğiniz zaman dişlerinizde beyazlatma işlemini yeni ev tipi diş beyazlatma jelleri temin ederek uygulayabilirsiniz.

Diş beyazlatma plakları ofis tipi diş beyazlatma işleminin ardından dişlerinizi beyazlatmak için en güvenli ve bedeline karşılık etkili sonuçları veren yöntemdir.

Diş beyazlatma plakları jeli dişlerinize özenle uygulamanıza, aynı zamanda ağız dokularınızdan da uzak tutmanıza olanak sağlar. Eğer bu jel diş etlerinizle temas ederse serbest radikal tepkimeleri meydana gelir ve bu serbest radikaller doku yaşlanmasının temelidir. Bu yüzden ev tipi beyazlatma jellerini tüm gece boyunca kullanılmasını önermiyorum, bu aynı zamanda jelin kontrolsüz bir şekilde yutulmasını da engelleyecektir.


Diş Beyazlatma Seçenekleri ve Fiyatları Hakkında Bilgi Almak İçin: http://onurozturk.com/profesyonel-dis-beyazlatma-secenekleri-ve-fiyatlari/

Dr. Onur Öztürk, Instagram:

https://instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

Cerrahisiz Yüz Estetiği, Yaprak Porselenler

Bugün diş hekimleri olarak temelde basit ve bir çok kişiye uygulanabilir, yaşınıza bakmaksızın görünümünüzü belirgin şekilde iyileştirecek olan, daha genç ve daha iyi görünme yollarından birini anlatacağım.

Dişlere uygulanan Yaprak Porselen ‘lerden (laminate venerlerden - porselen laminalardan- ) bahsediyorum.

Porselen venerler ( “porselen laminate” veya “yaprak porselen” olarak da adlandırılmaktadır) dişlerin ön ve yan kısımlarına yapıştırılan kontak lens inceliğindeki porselen yapraklardır. Porselen venerler lekesiz, çatlaksız, boşluksuz, mükemmel dişlere sahip olmanızı sağlar. İsteğinize göre bir film yıldızı gülüşü ya da problemli dişlerinizden kurtulup, doğal güzel gözüken gülüşe de sahip olmanızı sağlayabilirler.

Bir düşünün: Film yıldızlarının veya dışarıda iyi görünen ünlülerin her birini düşünün, hiç biraz fazlalıkları olan biri yok mu? Ya da kırışıklıkları? Hatta ağarmış saçları? Tabi ki var.
Sizin de bildiğiniz gibi tüm bu kusurlara rağmen hepsi de çok hoş görünüyorlar. Daha da fazla baktığınızda, tüm o iyi görünümlü ünlülerin ortak bir özelliklerinin olduğunu fark edeceksiniz tabi ki hepsi mükemmel bir gülüşe sahipler.

Dişleriniz ya da gülüşünüz görüntünüzün en önemli unsurlarından birisidir. Genç, yaşlı, zayıf, kilolu iyi bir gülüş hepsinin üstesinden gelebilir. Diş estetiğinin önemini göz ardı etmeyin.

İşte bu yüzden bu makalede porselen venerleri “yeni cerrahi olmayan yüz gerdirme” olarak adlandırdım. Venerler, komplike ve pahalı cerrahi işlemler olmadan, görünüşünüzü belirgin şekilde iyileştirebilirler.

Sevimli bir gülüşten daha fazlası:

Şimdi, bir kavram yanılgısını düzeltelim. Birçok insanın düşündüğünün aksine porselen venerler yalnızca dişlerdeki lekeleri gizlemek amacıyla kullanılmamaktadır. Venerler dişleri beyazlatmaktan çok daha fazlasını yapabilmektedirler. Evet, size doğal bir gülüş kazandırırlar. Fakat aynı zamanda şekilsiz dişleri, küçük aralıkları, çentikleri ve benzeri kusurları gizleyerek gülüşünüzü şekillendirirler. Porselen venerler sizin ağzınıza ve gülüşünüze özel üretilir ve sizin temelli bir parçanız haline gelir. Düzgün bakım yapılacağı ve diş ömrünün normal olacağı varsayıldığında gülüşünüz yıllarca harika görünecektir!

Nitekim bu bahsettiklerimi elde edebilmek için birçok kişi porselen venerleri düşünmektedir. Zaten beyaz bir gülüşe sahip olmalarına rağmen, dişlerindeki şekil bozuklukları sebebiyle istedikleri gibi kocaman gülmekten utanmaktadırlar. Diş hekiminize yapacağınız bir veya iki ziyaret ile bu sorunu çözebilirsiniz.

Yaprak porselenlerin ve dolayısıyla diş estetiğinin bu kadar iyi sonuç vermelerinin sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz:

İlk olarak, yaprak porselen özel bir yapıştırma işlemiyle diş yüzeyine bağlandığında oldukça güçlü bir materyaldir. Bunun için en popüler kullanılan materyal e.max ‘dir. Bu özelliği de dişlerin maruz kaldıkları travmalara dayanabilmelerini sağlamaktadır. Yine de, dayanıklılığını korumasının yanında üzerinde çalışılabilir ve şekillendirilebilir bir malzemedir. Porselen ayrıca lekelenmelere karşı dirençli ve bu sayede yıllarca aynı görüntüsünü koruyabilmektedir. Tüm bu özellikleri porseleni ideal kozmetik ürünü haline getirmektedir.

Tıpkı doğal diş minesi gibi porselen de ışığı geçiren bir malzemedir. Yarı saydamlığı sayesinde ışık, içerisinden geçebilmekte ve dişlerinizin gerçek dentin rengi yansımaktadır. Sonuç ise sahte bir “aşırı beyazlık”tan farklı olarak temiz, sağlıklı ve “doğal görünümlü” bir gülüş olmaktadır. Evet, hepimiz beyaz bir gülüş istiyoruz; fakat aradığımız herkesin gördüğünde güneş gözlüklerini aratacak bir beyazlıktan çok doğal görünümlü bir beyazlıktır. Yaprak Porselenler de tam olarak size bunu vadediyor, o mükemmel doğal gülüşü.

Gelelim porselen venerlere sahip olmak için ne yapmanız gerektiğine. Öncelikle, yaprak porselenler konusunda deneyimli ve saygın bir diş hekimi bulun. Çoğu kendini ispatlamış, yenilikleri takip eden diş hekimleri porselen venerler konusunda oldukça deneyimlidirler ve maksimum kolaylık ile uygulamalarını gerçekleştirirler.

Sonrasında, en az iki veya üç randevunuz olacağını bilin. İlk randevuda dişleriniz, porselen bağlantısının sağlanabilmesi için pürüzlendirilerek hazırlanacak ve venerlerin boşluk veya benzeri bozuklukları düzeltebilecekleri şekilde şekillendirilecektir. Sonraki randevuda ise venerlerin prova ve denenmesi, eğer her şey uygun ise dişlerinize bağlantısı sağlanacak ve tüm görüntünüz değişecektir.

Porselen venerlerin (Yaprak Porselenlerin, laminaların) popülaritesinin artması; kolay ulaşılabilir ve fiziksel görünüşü olumlu yönde çarpıcı şekilde değiştirebilmesine bağlıdır. Eğer görünüşünüz için bir şeyler yapmayı planlıyor fakat cerrahi uygulamalardan uzak duruyorsanız, yaprak porselenlere bir göz atmanızda fayda var. Hayatınızı dahi değiştirebilir.

http://onurozturk.com/estetik-dis-hekimligi-hakkinda-bilmeniz-gerekenler/

https://instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

Hangi Diş Fırçası? Elektrikli mi Yoksa Klasik Diş Fırçası mı?

Elektrikli diş fırçaları son yıllarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bazı kişiler elektrikli diş fırçası kullanmaktan çok memnun olduğunu söylerken, bazıları da klasik diş fırçasından şaşmıyor. Ben de bir diş hekimi gözüyle durumu değerlendirmek istedim.

Diş fırçasının en temel esprisi plak tabakasını kaldırması ve diş etlerini uyarmasıdır ,çoğu diş fırçası doğru kullanmayı biliyorsanız dişlerinizi temiz tutar. Doğru bir mekanik temizlik diş ve diş etlerimizin asıl ihtiyacı olandır.

Klasik diş fırçalarının bazı avantajları vardır, bu avantajlar arasında ilk sırada fiyat ve ulaşılabilirliktir. Diş hekimlerinin çoğu bu diş fırçalarını tavsiye ediyor ve bu aksi ispatlansa da bir süre daha değişmeyecek gibi duruyor. Elektrikli diş fırçaları çoğu insan için pahalı bir seçim, bu nedenle klasik diş fırçalarının gayet iyi diş fırçalayabilmesi sevindirici bir durum.

Taşıma kolaylığının klasik diş fırçalarının bir başka önemli artısı olduğunu unutmamak lazım, klasik diş fırçasını yanınıza alıp seyahat etmek gayet kolaydır. Elektrikli diş fırçaları gibi hantal değiller. Yanınızda taşıması hayli güç olan bir diş fırçası ile diş fırçalama alışkanlığınızı sürdürmeniz güçleşir. Bu noktada benim hastalarıma önerim şu oluyor: Elektrikli diş fırçalarının özel taşıma kapları vs. bulunmaktadır bunları taşımak zor gelmiyorsa alıştığınız temizliği yapan fırçayı kendinizle beraber taşıyın, yok eğer taşımak konusunda sıkıntı yaşıyor ya da çok sık seyahat ediyorsanız elektrikli fırçayı en sık kullandığınız yerlerde bulundurun, ev iş yeri gibi, seyahatlerde ise önerdiğimiz ya da konforlu olduğunuz başka bir klasik fırça taşıyın.

Klasik diş fırçaları artılarına rağmen, elektrikli diş fırçaları bazı durumlarda daha avantajlı ve iyi olduğunu söyleyebiliriz. Klasik diş fırçası ile iyi bir iş çıkartamayan insanlar için elektrikli diş fırçasını tavsiye ediyoruz ilk iş olarak, elektrikli diş fırçalarının avantajları ile ilgili şunu söyleyebiliriz; yaşlı insanlar veya el becerileri güçlü olmayanlar için elektrikli diş fırçasının daha etkili olduğu ortadadır. 'ne göre omuzlarını, dirseklerini ve kollarını kısıtlı olarak hareket ettirebilen kişiler için elektrikli diş fırçalarının sağladığı katkı çok fazla.”

Klasik fırçaların özel yumuşak uçlu bir modelle dişlere ve diş etine daha az baskı uygularlar ama diş fırçanızı tutarken ne kadar baskı uyguladığımızı bazen anlayamayız. Bu sayede ne kadar baskı uyguladığınızı kontrol etmeniz de zorlaşır. Dişlerinize fazla baskı uygulamanız, diş minelerinizin aşınmasına, ağrıya ve diş hassasiyetine yol açar. Bunların yanı sıra diş çürümesi riskine de neden olur. Elektrikli fırçalarda ise yine aynı şekilde yumuşak uçlu başlık kullanmak mümkündür ilk başlarda farklı bir kuvvet uyguladığı için kontrol etmeniz zor gelebilir ama alıştıktan sonra elektrikli fırçaların sensörleri sayesinde fazla baskı yapmanız durumunda cihaz sizi ışıkla uyaracaktır ve bu bir süre sonra alışkanlık kazanmanız, elinizi eğitmeniz konusunda önemli bir adım atmaktadır

Günümüzde elektrikli diş fırçaları farklı özelliklere sahip fazla baskı uyguladığınızda sizi uyaran baskı sensörleri ya da ne kadar süre fırçalamanız gerektiğini belirten özellikler diş fırçalamanıza doğrudan bir katkı sağlıyor. Elektrikli diş fırçaları farklı titreşimler aracılığı ile dişlerinizi ve diş etlerinizi temizleyerek uyarmaya çalışır. Giriş seviyesi uygun fiyatlı elektrikli diş fırçaları çok yönlü hareketler yapamadıkları için ben ağız temizliği açısından yeterli bulmuyorum ve farkında olmadan fazla baskı uygulabilirsiniz ve bazılarını erişilmesi güç noktalara götürmek için diş fırçasını biraz daha fazla hareket ettirmeniz gerekebilir. Bu açıdan elektrikli diş fırçasına yatırım yapılacaksa biraz daha üst seviye modellerle başlanmasını öneririm. Model seçimiyle ilgili diş hekiminize danışabilirsiniz.

Araştırmalar “Hemen her diş fırçası etkili sonuç verebilir” diyor. Bazı araştırmalar, plak tabakasını kaldırmakta elektrikli diş fırçalarının klasik diş fırçalarından daha etkili olduğunu ve diş eti rahatsızlıklarını engellediği de ortaya koyuyor. Elektrikli diş fırçaları kendi etrafında dönen fırçaları ile bir doğrultuda ilerleyip ardından tam tersi istikamette hareket ederek, sıradan diş fırçalarından ve sadece bir yöne dönen pilli fırçalardan daha etkili olabiliyor. Elektrikli diş fırçası alacaksanız, her iki yöne de dönen fırçaları tercih etmeniz daha doğru bir seçim olacaktır.

Piyasada rotasyonla dönen ve sonik hareketle çalışan diş fırçaları mevcuttur. Rotasyon hareketi yapanlarda her yöne dönebilen ve basınç sensörleri olan modelleri, sonik hareket yapanlarda ise yine yüksek frekansta olanları seçmek gerekir.

İster klasik ister elektrikli olsun, diş fırçanız yumuşak kıllara sahip diş fırçasını seçmeniz en doğrusudur. Yine her iki tür fırça için geçerli olan bir başka kural da, diş fırçasının her iki - üç ayda bir ya da fırçanın kılları dik ve güçlü durmamaya başladığı anda değiştirilmesi gerekir. Dik ve güçlü durmayan kıllara sahip bir fırça dişlerinizi yeteri kadar temizleyemeyecektir. Ayrıca yumuşak kılları olan fırçalar genel olarak diş minelerinize daha nazik bir basınç uygularlar.

Diş Hekimi Onur Öztürk:
www.plusdent.com.tr/

Diş Estetiği:
www.disestetiginedir.com/

Yazının devamı...

Diş Macunlarının Tüplerindeki Renk Kodlarına Göre Diş Macunu Seçmek...


Diş macunu seçerken dikkatli olun! Diş macunu satın alırken dikkatinizi verin. Diş macunu tüpünün altında renkli bir kare bulunur. Bu renklerin anlamlarını biliyor musunuz?

Yeşil ya da maviyi seçmeye özen gösterin, tüplerde 4 tip renk bulunuyor:
Yeşil: Doğal
Mavi: Doğal ve ilaçlı
Kırmızı: Doğal ve kimyasal karışımlı;
Siyah: Kimyasal karışımlı.

Hayır! Bu tamamen bir şehir efsanesinden ibarettir.

Buradaki mesaj, kişilere sağlıklı ve doğal bir diş macununu tercih etmeleri için diş macunu tüplerindeki renkli karelere dikkat etmelerini öneriyor. Bu tür mesajların diğer versiyonları, genel olarak tüm diğer tüpler hakkında aynı şeyi söylüyor – karelerin renklerinden diş macununun içeriğinin doğal ve/veya kimyasal olup olmadığının anlaşılabileceğinden bahsediyor. Bunların hiçbiri gerçek değil, bütün bu iddialar birer aldatmaca.

Çoğu tüpte görebileceğiniz bu renkli kareler, diş macununun içindekilerin kimyasal olup olmadığı anlamını taşımıyor. Bu karelere “Göz İşareti” adı veriliyor ve bu göz işaretleri, aslında paketleme sürecinde kullanılıyor – elektronik makinelere tüpü nereden kesmeleri ya da kıvırmalarını söylemek gibi birtakım görevleri yerine getiriyorlar.

İmalat endüstrisinde kimi zaman bu göz işaretlerine “göz lekesi” deniyor. Yani, diş macununun kimyasal içeriğiyle hiçbir alakaları yok. Farklı renklerin bulunmasının sebebi, seçime ve makine sensörlerinin paketleme kolaylığına bağlı. Hemen hemen bütün diş macunlarında bu tür işaretleri görebilirsiniz, ancak her zaman görünür değiller. Ayrıca yukarıda bahsedilen renkler dışında başka renklerle de karşılaşabilirsiniz: pembe, mor vs.

Sonuç olarak, diş macunu tüplerinin ya da diğer tüplerin altında bulunan renkli karelerin, kimyasal içeriklerle bir ilişkisi yoktur. Eğer kişi diş macunu hakkında bilgi edinmek istiyorsa, o kişinin tüpün üzerindeki renkli kareye değil, içerik listesine bakması gerekir.

Diş macunlarının içeriklerini okuyarak içerikleri konusunda daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz, bu konuda blogumda daha önceden yazdığım şu konulara göz atmak isteyebilirsiniz:

Diş Macunu Hakkında Bilinmesi Gerekenler
İnsanların Neden Triklosan İçeren Diş Macunundan Korkuyorlar?
Diş Macunlarında Bulunan Ve Temelde Bir Çeşit Sabun Olan Sodyum Lauryl Sülfat Nedir?

Dr. Onur Öztürk,

İnstagram:
https://instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

Gülmek Her Yaş İçin Güzeldir

Sosyal ve iş hayatımızda karşılaştığımız insanlarda kalıcı bir ilk izlenim ve intiba bırakmak için en güçlü şansımızın “gülüşümüz”olduğunu çoğumuz biliyoruz. Yapılan yeni araştırmalar gösterdi ki, harika bir gülümseme, uzun yıllar kalıcı bir ilk izlenim bırakabilmek için en büyük hazinelerimizden birisidir. Belki de pek çok insanın, başkalarının inci gibi dişlere sahip olmak için yatırım yapmak istemesinin nedeni budur.

Kaç yaşında olursanız olun insanları etkilemek ve üzerlerinde kalıcı bir ilk etki bırakmak için ihtiyacımız olan tek şey gülümsemedir ve yaşı yoktur! American Academy of Cosmetic Densitry’nin (AACD) yaptığı araştırmaya katılanların %45’i gülümsemenin yaş gözetmeksizin ilk izlenim bırakmada en önemli özellik olduğunda hem fikirken, çok az kişi vücut (%10), saç (%6) ve bacakların (%5) yaşa göre ilk izlenim için değişiklik göstereceğini belirtiyor. Araştırmaya katılan 50 yaş üzerindeki katılımcıların %54 ü ve 18-49 yaş aralığındaki katılımcıların %39’u gülmenin zamana karşı koymada en önemli özellik olduğunu düşünüyor.

Mükemmel bir gülümsemenin önemi düşünüldüğünde, ankete katılan çoğu kişi yaşlandıkça dişlerini korumak için para harcamaya istekli olduğunu belirtiyor.

Katılımcıların çok büyük kısmı (%80) genç görünüşünü muhafaza etmek istiyor. Kadınlar erkeklere göre dış görünüşlerine daha fazla yatırım yapıyor. Pek çok kişi 30’lu yaşları bir dönüm noktası gibi görerek korkuya kapılıyor ve 30-39 yaşlarında dış görünümlerine daha çok para harcıyor.

Her beş kişiden üçü (%64) dişleri için para harcamaktan kaçınmayacağını belirtiyor.

Paranın lafı olmaz! İnsanların çoğu saçları seyrekleştiği, bacakları çirkinleştiği zaman, onların aslında gülmek kadar etkili olmadığını daha çok fark ediyorlar. Bu yüzden diş sağlığına yatırım yaparken insanların masraftan kaçınmadıklarını görebiliriz.

Listenin kalanları ise; diğer yaşlanma kusurları aşırı kilo (%48), gözaltı halkaları (%33), kırışıklıklar (%31) dişlere göre daha fazla görmezden geliniyor.


Yaklaşık her iki kişiden biri, tanışma anından sonra gülümsemenin, daha akılda kalıcı olduğuna inanıyor.

İlk tanışmada harika bir gülümsemenin yerini hiç bir şey tutmuyor; çok az Amerikalı ilk tanışmadan sonra insanların kıyafetlerini (%9) ya da onların kokularını (%8) hatırlıyor.

Araştırmaya katılanlarda dişlerini beğenmeyenlerin daha az kendilerine güvendikleri ve gülerken karşısındakileri daha az etkledikleri gözlenmiştir. Kadınlar erkeklere oranla “mükemmel bir gülüşün”, kendine emin olmayan bir gülüşe göre daha çekici olduğuna inanıyor.

Gülen bir insan ya da zoraki gülen veya gülüşünü saklayan bir insan farkında olmadan bilinç altımızda olumlu ya da olumsuz bir önyargı (ilk intiba) oluşturuyor. “Rahat gülmesiyle”ilgili sorunu olan insanlar insan ilişkilerinde karşı taraftan daha dezavantajlı durumda oluyorlar.

Günümüzde modern estetik diş hekimliği ile gülerken oluşan problemlerimizi hızlı bir şekilde; diş beyazlatma, yaprak porselenler (porselen laminate’ler) ya da daha uzun soluklu olarak diş implantları ile çözebiliyoruz. Sosyal hayatımızın en önemli aktörü olan gülüşümüzü en iyi hale getirmek için diş hekiminizden yardım alabilirsiniz.

Araştırma Hakkında: The AACD Gülümseme anketi (18 yaşından büyük 1018 Amerikalı katıldı)

Diş Beyazlatma:

http://onurozturk.com/dis-beyazlatma/

Diş Estetiği:

http://onurozturk.com/estetik-dis-hekimligi-hakkinda-bilmeniz-gerekenler/

Diş Hekimi Onur Öztürk:

https://instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

Gülmek Sadece Dişlerimizin Görünmesi Midir?

Gülüşümüz kimliğimizin önemli bir parçasıdır ve harika dişlere sahip olmak daha çekici görünmemize ve daha çekici hissetmemizi sağlar. Güldüğümüz veya kahkaha attığımızda dişlerimiz, iyi bir ağız sağlığına da sahipsek kendimizi daha iyi hissettiğimizi gösterir. Ancak gülmenin dışında bir şey daha düşünebilirsiniz: mükemmel bir gülüş sadece mutluğunun simgesi değildir, bu aynı zamanda kültürün bir parçası da olabilir.

Pek çok ülkede gülümsemek mutluluğun simgesi olarak görülürken, Japonya’da insanlar sinirli ya da kafası karışık olduğunda, Asya’nın diğer kesimlerinde insanlar utandığında gülebilir. Amerika’da perakende sektöründe ‘bir gülümseme ile hizmet’ çok meşhurdur.

Girişimci Richard Branson gülümseme ile daha iyi iş yapıldığına inanır: “gülümsemek gerginliği ve zor durumları dağıtır” der. Eğer zor bir yatırımcı ile pazarlık yapıyorsanız ya da bir müşterinizle tartışıyorsanız; gülümsemek dinlemenizi ve yardım etmeye istekli olduğunuzu gösterir.

Bununla birlikte gerçek gülümseme ile sahte gülümseme arasında farklar da vardır. 19.yy da Fransız bilim adamı Guillame Duchenne’den sonra ‘Duchenne Gülüşü’ olarak adlandırılan gülüşte elmacık kemikleri büzülür, ağız köşeleri yukarı kalkar ve yanak ve göz çevresindeki yuvarlak kaslar dediğimiz orbiküler kaslar yükselir. Bunun aksine sadece ağız hareket ederken yapılan gülümse insanlar arasında sahte gülüş olarak kabul edilir.

30 milyon yıl önce pek çok bilim adamı gülümsemenin aslında bir korku işareti olduğuna inanıyordu. Maymunlar gülümsemeyi taklit ederek yırtıcı hayvanlara zararsız olduklarını göstermişlerdir.

Kaşlarımızı çatmak için 43 kasımızı çalıştırmamız gerekirken, gülümsemek için sadece 17 kasa ihtiyaç duyuyoruz. Yüzümüzdeki kaslar ve tonlama için gülümsemeyi kullanırız. Bu yüzden güldüğümüz her zaman aslında kendimize ücretsiz yüz gerdirme terapisi hediye ediyoruz. Günümüzde gülümsemek doğal bir ilaç olarak kabul ediliyor. Gülmek endorfin, serotonin gibi salgıların açığa çıkarır. Yakın zamanda yapılan araştırma sonuçları gülümsemenin kalp sağlığına da iyi geldiğini gösteriyor. Belki sadece biraz daha gülümseyerek daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürebiliriz, üstelik hiç bir yan etkisi de olmadan.

Gülerken dişlerimizdeki problemler rahat gülmenizin önüne geçiyorsa bugün modern estetik diş hekimliğinin sunduğu bir çok tedavi yöntemiyle hızlı bir şekilde daha güzel bir gülüşe sahip olabilirsiniz. Diş beyazlatma ve porselen yapraklar (porselen laminate vener işlemi) en yaygın uygulamalardır. Hızlı bir şekilde doğal bir gülüşe sahip olmak için diş hekiminize başvurabilirsiniz.

Diş Hekimi Onur Öztürk


http://onurozturk.com/estetik-dis-hekimligi-hakkinda-bilmeniz-gerekenler/

https://www.facebook.com/dtonurozturk

https://instagram.com/dronurozturk/

Yazının devamı...

Daha İyi Bir Ağız Sağlığı İçin Basit İpuçları

Diş Fırçasını Etkili Bir Şekilde Kullanmak

Çoğunlukla dişlerimizi o anda acele ile veya rahat hissettiğimiz kadar fırçalayıp aslında yeteri kadar fırçalamamaktayız. İdeal diş fırçalama süresi en az 2 dakika olmalıdır ve bunun altına düşmemelidir.Bunun yanı sıra normal diş fırçalarının dakikada ortalama 100 hareketine karşılık, elektrikli diş fırçaları dakikada yaklaşık 30000 kez hareket ederek daha etkili temizlik sağlarlar. Normal diş fırçası da olsa elektrikli fırça da olsa doğru bir şekilde en az 2 dakika fırçalamak gereklidir.

Doğru diş macunu kullanımı

Diş macunu dişin kendi rengini ortaya çıkarır. Dişin kendi renginden daha beyaz bir etki yaratmaz. Diş macunundan beklenen şey yüzeydeki lekeleri çıkarabilmesidir. Bazı diş macunları içerdikleri özel formüllerle dişlerin daha beyaz görünmesine yardımcı olabilirler ama bu profesyonel bir diş beyazlatma işlemi kadar etkili bir sonuç veremez. Diş beyazlatma ya da dişin rengini açabilmek profesyonelce yapılması gereken bir işlemdir.

Diş ipi

Ortalama olarak 30 yaşının üzerindeki her iki yetişkinden birinde diş eti çekilmesi görülüyor. Dişlerimizi günde en az bir kez diş ipi ile temizlemek, plak ve Doğru Diş ipi kullanımıtartar oluşumunu önlemede yardımcı. Diş ipi kullanımı diş eti hastalıklarının erken tedavisine yardımcı olur.Uyku sırada vücut daha az tükürük üretir. Bu da ağız içindeki bakterilerin diş ve diş etlerine daha çok hasar vermesine neden olur. Bu nedenle uyumadan önce dişleri ve dili fırçalamak ve diş ipi kullanmak bakterilerin atılmasında önemli rol oynar.

Diş fırçalama ve ip kullanımının ardından, dişetlerinin iç kısımlarında ve ağzın kalan bölgelerinde etkin bir plak kontrolü ve ağız hijyeni için ağız çalkalama sularının etkili olduğunu biliyoruz, bunlar gün içinde sabah – akşam şeklinde kullanılabilir.Dişlerinizi fırçaladıktan sonra yaklaşık bir dakika ağzınızı çalkalayın. Karışımı yutmayın. Daha iyi sonuç elde etmek için gargara yaptıktan sonra yaklaşık 30 dakika bir şey yiyip içmeyin. Size uygun ağız çalkalama suyunu seçmek için diş hekiminize danışabilirsiniz.

Sağlıklı yiyecekler tüketin

Araştırmalar doğal yiyeceklerin diş sağlığında en etkili öğeler olduğunu gösterir.

Çilek ve ananas gibi meyveler yüksek liflidir ve bolca c vitamini içerir.
Ananasta bulunan sitrik asit ağız içi bakterilerle savaşta etkilidir.
(Asidik meyvelerin sürekli tüketimine dikkat etmek ya da asiditelerini dengelemek gerekir)
Lahana ve brokoli gibi sebzeler yüksek mineral içerir ve diş yapısını güçlendirir, diş erozyonu ve diş sararmasını önler.

Soğan gibi sebzeler ağız içi bakterilerin azalmasında etkilidir.

Kinoa içerdiği kalsiyum, magnezyum ve fosfor ile dişleri güçlendirir.

Diş Hekimi Onur Öztürk, instagram:

https://instagram.com/dronurozturk/

Diş Hekimi Onur Öztürk:

http://onurozturk.com/page/5/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.