Anne ve Baba Olarak Sevgi Ticareti
.
Başlığı dikkat çekmesi için özellikle seçtim. Bilerek veya bilmeyerek anne , baba olarak aslında yatığımız annelerimizden babalarımızdan öğrendiğimizi bir ticaret şeklini anlatacağım.
Anne ve baba olmak dünyanın en güzel duygularından bir tanesi. Hatta belki de en tadılası olanı. İnsan dünyaya neden geldiğini anlıyor ve bütün dünyası değişiyor. Çok güzel bir şey.
Bu duygu aslında yanında bir çok sorumluluğu da getiriyor. Eğitimi, ahlakı, anlayışı derken bir süre sonra çocuğun dünyasını ipotek altına alıp yönlendirilen bir hale dönüşüveriyor o güzel duygu ve sorumluluk hissi.
Öğretilen her şeyin aslında çocuğun hayatının sonuna kadar onunla gideceğini onun da çocuklarına bu bilgileri aktaracağını bile bile yapmaya devam ediyoruz her şeyi. Kendi zevklerini, hayat anlayışını hayat görüşünü geliştiremeyen bir çocuk; sonuna kadar pısırık, sinirli kendini tanımamış olarak geçip gidiyor dünyadan.
Anne ve babanın asıl görevi mevcut şartlar içerisinde çocuğun kendi olabileceği bir ortam yaratmak ve kendini yaşamasını sağlamaktır.
Elbette büyütmek, hayata hazırlamak çok zor çok meşakkatli. Bunu kümse yadsıyamaz. Yalnız diğer türlü her davranışı kontrol altında olan çocuk bu sefer de anne ve babasına bağımlı hale geliyor ve onlar olmadan adım bile atamaz oluyor.
Belli eğitimleri verirken eğer daha iyi daha iyi oldun diye uğraşırsanız işin içine ego da girmeye başlıyor. Anne baba bu sefer kendi isteklerinin en iyi olduğunu düşünüyor bilerek veya bilmeyerek en iyisini veya isteklerini çocuğa empoze etmeye başlıyorlar.
Kendine yetmeye başlayan çocuk ister istemez kendindeki özellikleri yetenekleri kullanmaya başladığında ise bu sefer çocuğa karşı mobbing başlıyor. Yapılan fedakarlıklar bir bir yüze vurulmaya başlıyor. Bu tamamen bir duygu tüccarlığıdır. Her dediğini iki etmeyen çocuk artık kontrolden çıkmaya başlamış ve maazallah kötü yola düşecek oluyor. Elbette böyle olmuyor. Aslında anne baba verdikleri eğitimin kendileriyle kısıtlı olduğunu ama kendilerinin dışında büyük bir dünya olduğunu anlıyorlar. İşte bu anne ve babanın ikinci doğumudur. İyi yönetebilen ebeveyn çocuğuyla sağlıklı ilişki kurarken yönetemeyen ise türlü zorluklarla karşılaşıyor.
Bu sefer ilişkinin ana fikri;
-Ben senin için, küçükken iki kilo elma verdim. Sen de bana karşılığında üç kilo armut ver.
-Ben istemiyorum ama hem dünya değişti?
-Sen 2 kilo elma nasıl yetiştiriliyor, ne zorluklarla toplanıyor biliyor musun? senin de elman olsun anlarsın o elmaların nasıl kızardığını.
- Ya hu anne ne alakası var. sen benden 3 mandalina istemek için mi elmaları verdin?
-Ama ben senin annenim.
-Ama ben senin babanım.
-Sana olan saygımı, sevgimi ve duygularımı bana karşı kullanman hoşuma gitmiyor. lütfen kullanma anne
-Ama ben senin annenim.
Bu duygu ticarethanesinin sloganıdır Ben senin annenim.
Bırakın çocuk kendini kendi gibi hissetsin sevsin. Sevsin ki sizi de doğrusuyla yanlışıyla insan olarak sevebilsin.
Kim bilir insan olmak anne baba olmaktan daha üst bir anlayıştır.
Hande Özmert
Kadın Sözlüğü
admin@kadinsozlugu.com