SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Adet döneminde şiddetli ağrı

Adet döneminde ağrılar genellikle karnın alt bölgesinde ve menstruasyondan hemen önce veya başladıktan sonra ortaya çıkabilir. Ağrılar genellikle hafiftir. Hayatı çok kısıtlaması beklenmez, dolayısı ile günlük hayatı çok olumsuz etkilemesi beklenir. Ama bazı kadınlarda aksine bu şikayetler çok şiddetli olarak görülebilir. Hatta bazı kadınlar adet dönemlerinde gündelik hayatını devam ettirmekte zorlanır. Okula veya işe gidemeyebilir.

Kadın vücudunda üretilen prostaglandin adet döneminde artar. Yüksek prostaglandin de uterusta (Rahim) kasılmaya ve ağrıya neden olur. Yüksek prostaglandin seviyesine sahip olan kadınlarda adet dönemi ağrıları şiddetli olur. Ayrıca kusma, ishal ya da baş ağrısı gibi semptomlarda bu kimyasala bağlıdır. Tedavide kullanılan ağrı kesiciler prostaglandini azaltarak hem ağrıda hem de adet kanama miktarında azalmaya neden olur.

ŞİDDETLİ AĞRININ NEDENLERİ NELERDİR?

Adet dönemlerinde şiddetli ağrıların tek nedeni prostaglandinler değildir. Bazı hastalıklar da bu dönemin ağrılı ve zorlu geçmesine neden olur. Çikolata kisti hastalığı olarak bilinen endometriozis, Miyomlar (fibroid) ya da adenomyozis (Rahmi tutan çikolata kisti hastalığı) oluşumu, rahimde ve/veya yumurtalık ve tüplerde iltihap, dış gebelik, rahim içi araç (spiral), yumurtalık kisti gibi çeşitli rahatsızlıklar adet döneminin zorlu geçmesine neden olur.

Kadınlarda ilk adet döngüsünden beri ağrılı adet görme durumlarında bu durum birincil olarak kabul edilir. Ancak çikolata kisti, miyom veya pelvik inflamatuvar hastalık gibi rahatsızlıklar nedeniyle yaşanan şiddetli ağrılar ise ikincildir. Ağrıya neden olan fiziksel rahatsızlık tedavi edildiğinde ağrılı adet görme de ortadan kalkar.

İLAÇ TEDAVİSİ

Adet döngüsünde krampları önlemek için genellikle anti-inflamatuvar ilaçlar tercih edilir. İbuprofen, Mefenamik asit, ketoprofen ya da naproksen ilaçları prostaglandini baskılama konusunda yardımcı olur. Bu ilaçlar döngü başlamadan birkaç gün önce alınmaya başladığında daha etkili olmaktadır ve menstruasyonun sonuna kadar alınması tavsiye edilir. Ancak tüm kadınlarda aynı etkiyi göstermeyebilir. Özellikle magnezyum sancılı adette ağrıları azaltmada oldukça işe yaramaktadır. Ağrı kesicilerle birlikte kullanılabilir. Doğum kontrol hapları ve tır. Kademeli şekilde tek veya birlikte bu seçenekler bir arada kullanılabilir.

Böbrek rahatsızlığı ya da mide ülseri veya reflü gibi mide rahatsızlıkları olan kişilerin bu ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktora danışması gerekir. Bunların yanı sıra diğer tedavide önemli bir seçenek ise hormonal doğum kontrol ilaçları ve İlaç salgılayan Rahim İçi Araç (Spiral) da krampları kontrol altına alma ya da sonlandırma da etki gösterebilir. Fakat özellikle bir nedene bağlı ise ağrı, o nedenin çözülmesi bu ağrıların tedavi edilmesini sağlar.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Yazının devamı...

Erken Teşhis Mümkün!

Pap testi olarak da bilinen Pap Smear testi kadınlarda rahim ağzı kanserini teşhis etmek için kullanılan bir testtir. Vajinanın içinde, servikal bölgeden (Rahim Ağzı) toplanan hücreler ile gerçekleştirilir.

Pap smear testi ile rahim ağzı kanserini erken evrelerinde teşhis etmek tedavi şansını büyük oranda arttırır. Bu test ile aynı zamanda rahim hücrelerindeki değişiklikler de gözlemlenebilir ve gelecekte kanserleşebilecek hücreler de belirlenebilir.

Bu anormal hücreleri test ile önceden belirlemek rahim ağzı kanserinin meydana gelmeden veya çok erken aşamada tanıyı sağlar. Test ile sadece rahim ağzı kanseri değil aynı zamanda rahim iç tabakasından çıkan endometrium kanserinin de erkenden tanısı mümkün olmaktadır.

Ne Kadar Sıklıkla Yapılmalı?

21 ile 65 yaş arasındaki kadınlar her 3 yılda bir smear testi yaptırması tavsiye edilir. 30 yaş üstü kadınlarda testin HPV testi ile birlikte yapıldığı durumlarda (Cotest - Birlikte yapılan test) 5 yılda bir gerçekleştirilebilir. Özel durumlarda da tedavi kılavuz’unun önerisi (ASCCP) ile yılda 1 de yapılabilir.

HPV testi cinsel yolla bulaşan human papilloma virüsünün (HPV) yüksek riskli tiplerini tespit etmeye yönelik yapılır. Bu virüs daha sonra rahim ağzı kanserine de neden olabilir.

Rahim ağzı kanserinin ya da test sonucunda kanserleşebilecek hücrelerin tespiti sonrasında (patoloji sonucu pozitif çıktığında), doğumdan önce dietilstilbestole maruz kalındığında HIV enfeksiyonu meydana geldiğinde, sigara kullanımında ya da organ nakli, kemoterapi veya kronik kortikosteroid kullanımına bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda smear testini yaşa bağlı olmadan daha sık yaptırmak gerekir.

Test Sonrası Süreç

Smear testi son derece kolay bir şekilde yapılan bir testtir. Ağrısız, acısız bir uygulamadır. Muayene sırasında gerçekleştirilir. Test sonucunun negatif çıkması (normal çıkması) durumunda rahim ağzında herhangi bir problem olmadığı anlaşılır ve bir sonraki rutin muayeneye kadar herhangi bir test yapılmasına gerek duyulmaz.

Diğer taraftan test sonucunun pozitif çıkması (patolojik sonuç – anormal sonuç) hastanın kanser olduğunun kesin bir göstergesi değildir.

Rahimde meydana gelen enflamasyon sonucunda ya da küçük hücresel değişikliklerde de test pozitif çıkabilir. Hafif hücresel değişimler genellikle kendiliğinden ortadan kalkar ve bu nedenle izlenip, bekleyip tekrardan görme sıklıkla tercih edilir.

Bu gibi durumlarda bir yıl sonrasında bir smear testi daha gerçekleştirilir. Anormal sonuçlarla beraber HPV yüksek riskli tipleri varsa sıklıkla Kolposkopik biopsi ile daha detaylı olarak rahim ağzı incelenir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Çikolata Kisti ve Kısırlık

Çikolata kisti adıyla bilinen endometriozis birçok kadının kabusu haline geldi. Çikolata kisti, rahmin iç yapısını oluşturan endometrial dokunun yumurtalık, fallop tüpleri ya da karın boşluğu gibi rahim dışında yer alan bölgelerde görülmesi ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.

Endometrial dokunun, rahim dışarında oluşması anormal bir durum olsa da bu dokularda da adet döngüsü meydana gelir. Endometriozis sonucu ortaya çıkan görüntü çikolatayı andırdığı için bu kistlere 'çikolata kisti' adı verilir. Kistin yumurtalıklarda meydana gelmesi durumunda yumurta kalitesi önemli ölçüde düşer.

Fallop tüplerinde meydana geldiğinde ise tıkanıklara neden olur. Karın boşluğu gibi vücudun daha iç kısımlarında meydana geldiğinde ise yapışıklıklar ortaya çıkar.

Çikolata Kisti ve Kısırlık Üzerine Her Şey

Çikolata kistinin çok nadir bir rahatsızlık değildir. Özellikle adet dönemlerinde şiddetli kasık ağrısı çikolata kistlerinin belirtileri başında yer alır. Ancak bazı durumlarda herhangi bir belirti göstermeden de ortaya çıkar.

Kısırlık tedavisi için tıbbi yardım almaya giden birçok kişide çikolata kisti olduğu teşhis edilir. Endometriozis olan kadınların yaklaşık %30 ile %40’ında kısırlık problemi görülür. Endometriozis herhangi bir belirtiye neden olmadığında 6 ile 10 sene arasında fark edilmeyebilir.

Bu nedenle kısırlık konusunda muzdarip olan kişilerde bunun altında yatan sebep çikolata kisti olabilir. Genellikle başarılı tedavilerden sonra gebe kalmak mümkün olurken, geri dönülemeyecek hasarlar meydana geldiğinde (özellikle tüpleri tıkalı ve/veya yumurtalık rezervi azsa) ise tüp bebek yöntemi tercih edilebilir.

Çikolata Kisti Olan Her Kadın Mutlaka Tedavi ile mi Gebe Kalabilir?

Yoksa Kendi Kendine mi Gebe Kalabilirler mi?

Bu soru en çok merak edilen sorulardan biridir. Birçok hastamız yumurtalık rezervi iyi, tüpleri açık ve erkek faktörü infertilitesi yoksa kendi kendine gebe kalabilmektedir. Hiç umuzsuzluğa kapılmamak gerekir.

Tedavi Yöntemi

Çikolata kisti tedavisi hastalığın durumuna göre değişiklikler gösterir. Ağrının çok yüksek olduğu durumlarda ilaç tedavisi ve seçilmiş vakalarda da cerrahi tedavi tercih edilebilir. Özelliklikle Derin Endometriozis saptanan hastalarda cerrahi tedavi ile hastanın tüm hayat kalitesi çok olumlu olarak değişir.

Kısırlığın olduğu durumlarda ise çikolata kisti tedavisi gerek ilaç gerekse cerrahi yapılmadan da tüp bebek gibi yardımcı yöntemler ile hamilelik elde edilebilir. Tekrar altı çizilmesi gereken önemli bir nokta ise çikolata kisti olan hastaların tamamı çocuk sahibi olmak için bir tedavi yapılmadan da gebe kalabilirler.

Cerrahi tedavi sonrası hastaların kendiliğinden gebe kalma şansları artmaktadır. Cerrahi tedaviden sonra gebe kalma ihtimali en çok ilk 1 yıl içindedir. Dolayısıyla bu dönemde hastaya korunma önerilmemelidir. Fakat cerrahi tedavide özellikle yumurtalık rezervi zaten azsa, tekrarlayan cerrahi hikayesi varsa, çift taraflı çikolata kisti (her iki yumurtalıkta) cerrahi tedavi ön planda düşünülmemelidir. Yumurtalık Rezervi zaten düşük olan hastada rezervin daha da azaltılması düzeltilemez klinik sonuçlara neden olabilir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Sinsi Miyomları Takip Edin!

Birçok kadına hayatının bir kısmında miyom (Fibroid) teşhisi konulur. Rahim uru olarak da bilinen miyomlar rahmin düz kas tabakasının iyi huylu tümörleridir.

Miyomlar ortaya çıktıktan sonra hiçbir şekilde belirtiye neden olmayabilir ve uzun süre olduğu yerde sinsi (sessizce) herhangi bir şikayete neden olmadan kişi hayatına devam edilebilir.

Miyomlar kötü huylu tümörler mi?

Miyomlar çok nadir olarak sarkom olarak adlandırılan kanserlere dönüşebilir. Kansere dönüşme oranı çok düşüktür. Bu sebeple miyom olan herkesin rahim kanseri olduğu anlamına gelmez.

Fakat oran düşük de olsa özellikle çok hızlı büyüyen miyomlarda, menopoza rağmen büyüme eğiliminde olan miyomlarda mutlaka akla gelmelidir. Çünkü oldukça tehlikeli olan sarkomlarda rahimde sarkom varken uzak dokulara erken dönemde metastaz (sıçrama, yayılma) görülmesi oldukça sıktır.

Rahimde, rahim duvarında ve rahim yüzeyinde meydana gelen bu oluşumlar farklı şekillerde ve büyüklüklerde olabilir. Bazı miyomlar o kadar küçük olmaktadır ki, jinekolojik muayene esnasında doktor tarafından zor saptanabilir.

Bu miyomlar günümüzdeki yüksek çözünürlüklü ultrason cihazları ve bazen de magnetik rezonans görüntüleme ile kolayca saptanabilir. Ancak bazı durumlarda aşırı derecede büyüyen miyomlar rahimde şekil değişikliğine de neden olabilir.

Miyomlar hangi yaşta görülür?

Genel olarak 30-40 yaşında görülmekle beraber hemen hemen her yaş aralığında meydana gelebilir. Hatta menopozda bile görülebilir.

Miyomların semptomları nelerdir?

Miyomlar bazı durumlarda hiçbir belirtiye neden olmaz. Bu miyomlara sinsi miyomlar adı verilir. Rutin bir kontrolde, bir muayene esnasında ya da ultrason taramasında fark edilebilir. Fakat bazı durumlarda da çeşitli belirtiler görülür.

Bu belirtiler kişiden kişiye göre değişiklik gösterir. Aşırı ağrılı ya da kanamalı adet, adet dönemleri arasında kanama, karnın alt bölgesinde baskı, ağrı ya da şişlik hissi miyomların belirtiler arasında yer alır.

Ayrıca bazı kişilerde rahmin ya da karın bölgesinin genişlemesi, kabızlık, cinsel ilişki sırasında ağrı, düşük ve kısırlık da nadir de olsa miyom belirtisi olarak ortaya çıkar.

Her miyom klinik olarak şikayete neden olur mu?

Cevabımız tabiki hayır. Maalesef birçok miyom çok sessizdir. Sinsi miyom lafı da burdan gelir. Küçük olan, herhangi bir şikayete neden olmayan, etrafa bası yapmayan, kanama veya ağrı şikayeti olmayan hastalarda bu miyomlar sadece takip edilmesi yeterli.

En kötüsü de özellikle hiçbir şikayete neden olmadan çok büyük boyutlara kadar ulaşabilir. Rahmi çok ciddi tehdit edebilir. Kişinin çocuk sahibi olmasını hatta rahminin alınmasına kadar varabilir.

Tedavi yöntemleri

Miyom tedavisinde tek bir yöntem bulunmaz. Bu oluşumlarda birden fazla tedavi seçeneği göz önünde bulundurulur. Ayrıca belirtiye neden olan miyomlarda bu belirtileri hafifletmeye yönelik yardımcı tedaviler de uygulanabilir.

Herhangi bir şekilde belirtiye neden olmayan sinsi miyomlar takip edilir. Bu takip en iyi seçenektir. Çünkü miyomlar kanserli hücreler değildir ve çok nadiren kısırlığa neden olabilir.

Normalde çok yavaş büyüme gösterirler ya da hiç büyümemektirler. Menopoz sonrasında ise küçülmeler görülür. Bunun en büyük nedeni ise üreme hormonu seviyelerinin düşmesidir. Birçok sinsi miyom durumunda herhangi bir tedaviye gerek duyulmaz.

Ancak belirtilerin olduğu durumlarda çeşitli hormon tedavileri, non invaziv yöntemler, minimal invaziv yöntemler (gerek laparoskopi gerekse robotik cerrahi) ile ameliyat seçenekleri değerlendirilir. Özellikle rahmin iç tabakasına yerleşen myomlarda Histeroskopik ameliyat ile çok yüz güldürücü sonuçlar alınır.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Rahim Sarkmasında Üç Boyut!

Pelvik tabanda yer alan kasların ve bağların herhangi bir nedenden dolayı zayıflaması ve rahim için gerekli olan desteği verememesi sonucunda ortaya 'rahim sarkması' adı verilen rahatsızlık ortaya çıkar. Bu destekten yoksun kalan rahim giderek vajinaya doğru kayar ve bazı durumlarda vajinadan dışarıya çıkar.

Özellikle birden fazla normal doğum yapmış ya da menopoza girmiş kadınlarda sıkça görülmekle beraber rahim sarkması hemen hemen her yaştaki kadında meydana gelebilir.

Dikkat; Rahim Sarkması Birçok Durumda Yalnız Değildir. Diğer Organların Sarkması da Eşlik Edebilir!!!

Rahim sarkmasına birçok durumda mesane (idrar torbası) ve rektum (dışkının son depolandığı yer) de eşlik etmektedir. Dolayısıyla yapılan muayenede mutlaka detaylı değerlendirilmeleri gerekir. Bu detaylı değerlendirme daha sonraki tedavi sürecinin başarısını etkileyen en önemli ilk basamağını oluşturur.

Rahim sarkması şiddetine göre dört farklı evrede değerlendirilir. Hafif, orta, şiddetli ve aşırı derecede sarkma evreleri belirtileri ve şikayetleri ile jinekolojik muayene ile birbirlerinden kolay bir şekilde ayrılır. Günümüzde robotik cerrahi ile gerçekleştirilen operasyonlar sayesinde rahim sarkması tamamen tedavi edilebilir.

Rahim Sarkmasının Belirtileri

Birinci derece (başlangıç) sarkmalar genellikle herhangi bir belirti göstermez. Sıklıkla normal doğum yapmış kadınlarda görülür. Ancak orta dereceli sarkmalar ile birlikte belirtiler ortaya çıkmaya başlar. En sık görülen belirtiler arasında pelvis bölgesinde ağırlık hissi, vajinadan dışarı kitle şeklinde organların çıkması ve bazı hastalar da da idrar kaçırma yer alır.

Rahim Sarkması ile Birlikte Hem İdrar Kaçırma Hem de İdrar Yapamama Görülebilir!!!

Bunların yanı sıra vajinal kanama, tekrarlayan mesane enfeksiyonu, kabızlık ve cinsel ilişkide zorluk da rahim sarkmasının belirtileri arasında bulunur. Birinci derece sarkmalarda genellikle önleyici tedaviler tercih edilir. Ancak rahatsızlığın ilerlediği durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz olur.

Aşırı sarkma evresinde ise rahmin çıkarıldığı histerektomi uygulaması gerçekleştirilir. Bu uygulama son yıllarda robotik cerrahi ile beraber kolay bir şekilde yapılabilir.

Robotik Cerrahi Operasyonu

Günümüzde histerektomi operasyonu için robotik cerrahi en sık tercih edilen yöntemler arasında yer alır. Klasik laparoskopik yönteme göre üç boyutlu ve büyütülmüş görüntü sağlaması, daha hassas müdahalelerin yapılabilmesi hem doktor hem de hasta için konforlu bir ameliyat ortamı sağlaması sayesinde robotik cerrahi ile operasyon daha başarılı ve kısa sürede gerçekleştirilebilir.

Rahim Sarkmasında İlle de Rahmi Almak mı Gerekir?

Rahim sarkması için illa ki rahimin alınması gerekmez. Rahimi almadan rahim karın içerisinde ki sağlam bağlara asılarak rahim sarkması tedavi edilebilir. Çok ince detayları olan bu zor operasyonlar robotik cerrahi ile daha kolay yapılabilir.

Ayrıca robotik cerrahi ile operasyonun küçük bir kesiden yapılması hastanın hastanede kalış süresini ve operasyon sonrası iyileşme süresini de önemli ölçüde düşürür.

Robotik cerrahi müdahale ile hastaya mümkün olan minimum seviyede müdahalede bulunulduğu için operasyon esnasında çevre dokulara hasar verme riski ve operasyon sonrası bölgede komplikasyon oluşma riski çok azalır.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Sinsi Bir Şekilde İlerliyor!

YUMURTALIK KANSERİ
Diğerlerine göre çok daha sessiz (sinsi) bir şekilde ilerliyor!

Oluşum ve gelişme sürecinde belirtileri neredeyse anlaşılmayacak düzeyde olan yumurtalık kanseri, bu nedenle “sessiz katil” olarak adlandırılır. Rahim kanserinden sonra en çok görülen ikinci kanser jinekolojik kanser türü over kanseridir (yumurtalık kanseri). Üçüncü sırada ise rahim ağzı kanseri yer alır.

Yumurtalık kanseri rahim ve rahim ağzı kanserine kıyasla çok daha sessiz bir şekilde ilerler. Erken teşhis genellikle belirtilerin çok geç ortaya çıkmasından dolayı zordur. Bu durumda tedavi şansını azaltır.

Ama siz bu sessiz katile kurban olmak zorunda değilsiniz! Vücudunuzun verdiği mesajlara biraz daha dikkat ederek erken teşhis ile yumurtalık kanserinden kurtulabilirsiniz.

Karın bölgesinde şişkinlik hissediyorsanız...

Karın bölgesinde meydana gelen şişlik, kabızlık (Premenstrüel Sendrom) ya da hazımsızlık gibi sorunlara işaret etse de bu şişlik yumurtalıklarda aşırı büyüyen kanserli hücrelerden ötürü oluşmuş olabilir. Bu nedenle karın bölgesinde sıkça şişlik hissediyorsanız mutlaka doktora gitmekte fayda olduğunu unutmayın.

Kilo kaybına rağmen bitmeyen su içme isteği

Yumurtalık kanserine bağlı olarak kilo kaybı görülmesi muhtemeldir. Kişi iştahsızlık sorunu yaşasa da susuzluk hissetmeye devam ediyorsa mutlaka doktora gitmelidir. Kanserli hücreler kişinin her durumda susuzluk yaşamasına neden olabilir.

Pelvik ağrı

Kadınların çoğu zaman göz ardı ettiği pelvik ağrılar yumurtalık kanserinin habercisi olabilir. Özellikle birkaç günden fazla süren, sık tekrarlayan veya devamlı pelvik ağrılarınız varsa mutlaka doktora gitmelisiniz.

Regl döngüsünde değişim

Regl döngüsünde yaşanan değişim genellikle stres ile bağdaştırılsa da altında çok daha büyük sorunlar yatıyor olabilir. Regl düzeninin bozulması yumurtalıklarda bir sorun olduğu anlamına gelebilir. Bu sorunun kaynağı hormonal problemler, stres, beslenme değişikliği ve yumurtalık kistleri olabileceği gibi yumurtalık kanseri de olabilir. Kendi regl döngünüzü takip etmek için takvime notlar alıp sapmaları rahat bir şekilde gözlemleyin. Döngüde değişim olduğu anda doktorunuza başvurun.

İdrar Yolu İltihabında Görülen Şikayetler ile Karışabilir

Sık idrara çıkma, ağrılı idrar ve idrar kaçırma gibi sorunlar genellikle iltihaba bağlı olduğu düşünülen sorunlardır. Özellikle kadınlarda idrar yolları enfeksiyonun sık görülmesi de tanıyı geciktirebilir.

Karın içinde biriken fazla miktarda asit (yumurtalık kanserinin oluşturduğu sıvı) ve yumurtalıktaki kitleler ve etraftaki komşu dokulara yayılan tümöral dokular nedeni ile aynı idrar yolu enfeksiyonundaki gibi şikayetler görülebilir. Özellikle bu şikayetlerin hiç geçmemesi durumunda durumunda yumutalık kanseri riskini göz önünde bulundurmak gerekir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Mesane Sarkması ve Yaşam Kalitesi

Mesane (idrar torbası) sarkması, kişinin yaşam kalitesini olumsuz derecede etkileyen bir sorundur. Bu problemle baş etmek zorunda kalan kişilerin kesinlikle durumlarını göz ardı etmemesi ve durum çok fazla ilerlemeden doktora başvurması gerekir.

Mesaneyi tutan kasların ve bağların zayıflamasıyla birlikte mesanenin vajinaya doğru bombeleşmesi ve bunun sonucunda idrar yaparken mesaneyi tam boşaltamama, devamlı idrar hissi ve ilişkide bazı problemler olarak karşımıza çıkar.

Mesane sarkmasının belirtileri

- Pelvis ve vajinada basınç hissi mesane sarkmasının en önemli belirtileri arasında yer alır. Bu tür bir his oluştuğu anda özellikle de idrara sıkışma, eğilme ya da öksürme durumlarında bu basınç hissi artıyorsa mutlaka doktora gitmek gerekir.

- İdrar yaptıktan sonra sanki hiç idrar yapmamış hissi yaşıyorsanız ya da idrarınızı tamamen yapmadığınız hissini yaşıyorsanız da mesane sarkması sorunu ile karşı karşıya olabilirsiniz.

- İdrar yolu enfeksiyonu yaşamak ve bu sorunun sık sık tekrar etmesi de mesanenizle ilgili bir sorun olduğuna işaret.

- Cinsel ilişki esnasında ağrı, aşırı basınç hissi ve idrar kaçırma da mesane sarkmasının belirtilerinden.

- Tüm bu belirtiler mesane sarkmasına işaret eder ancak mesane sarkmasının “İşte buradayım” deme şekli vajinal açıklıkta bombelik oluşturan (vajen üst duvarından sarkan doku) dokudur. Bu çıkıntı mesane sarkmasının son aşamaya geldiğinin göstergesidir. Kesinlikle ihmal edilmemeli.

Yaşam kalitenizi alt üst edebilir

Mesane sarkması yaşam kalitesini ve konforunu alt üst eder. Mesaneyi boşaltma zorlaşırken bu duruma bağlı idrar kaçırma gibi sosyal hayatı olumsuz etkileyecek sorunlar da ortaya çıkar.

Cinsel ilişki esnasında ağrı hissi de kişinin hayatını kötü yönde etkiler. Mesane sarkmasına bağlı olarak enfeksiyonlarda artış olur. Bu da kişilerin sürekli olarak idrar yolu enfeksiyonu geçirmesine ve bu nedenle sosyal hayatlarının etkilenmesine sebebiyet verir.

Mesane sarkmasını tetikleyen durumlar

Zor geçen bir normal doğum, doğan bebeğin 4.000 gram ve üzerinde kiloya sahip olması, aşırı kilo alıp verme, obezite, kabızlık ve sürekli devam eden öksürük mesane sarkmasını tetikler.

Bunlardan bağımsız olarak mesane sarkması genetik olarak da meydana gelebilir. Bu genetik sorunun temel nedeni kişinin zayıf bağ dokulara sahip olmasıdır.

Yaşlanmaya bağlı olarak da mesane sarkması meydana gelebilir. Bu nedenle yukarıdaki tetikleyici unsurlar yaşanmıyorsa bile mesane sarkması ortaya çıkabilir. Yaşlanmaya bağlı olarak gücünü kaybeden kaslar sarkmaya neden olabilir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Ameliyatın Ardından Miyom Tekrarlar mı?

Miyom, rahim duvarındaki düz kaslarda ortaya çıkan iyi huylu tümörlerin genel adıdır. Kadınlar arasında oldukça yaygın bir sorun olan miyomlar, kontrol altına alınmadığı sürece ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabilir.

Miyomların düzensiz kanamalara, ağrılı adet olmaya, kısırlığa ve düşük yapmaya neden olduğu bilinir. Bu nedenle özellikle gebe kalmak isteyen kadınların hamilelik öncesinde mutlaka jinekolojik muayene yaptırması tavsiye edilir.

İlk 5 yıl içinde...

Miyom tedavisinde kesin çözüm çoğu zaman cerrahi müdahale olur. Bazı durumlarda miyomun kendiliğinden kaybolduğu da gözlemlenir.

Miyom sorunu hormonlar ile alakalı olduğu için gebelikte ortaya çıkan miyomların gebelikten sonra kaybolması, menopoz dönemine giren kadınlarda miyomların küçülmesi ve kendiliğinden yok olması mümkün.

Ancak bu durumlar haricinde miyom tedavisinde en kesin çözüm cerrahi müdahaledir. Miyomlar rahim duvarında bulunan düz kaslarda oluştukları için ameliyat sonrasında miyom oluşumlarının tekrarlama ihtimali var.

Miyom operasyonu geçiren kadınlarda ilk beş yıl içerisinde yeniden miyom oluşma ihtimali yaklaşık olarak %15 civarında. Miyom operasyonlarında açık ve kapalı teknik uygulanması mümkün. Açık miyom ameliyatları laparotomi olarak adlandırılır. Bu teknik miyom çapının çok büyük olduğu veya miyom sayısının çok fazla olduğu olduğu durumlarda tercih edilebilir. Miyomların kötü huylu tümörlere dönüşme ihtimali %0.2 olsa da kanser şüphesi bulunan miyomlarda da açık ameliyat tekniği uygulanır.

Günümüzde modern miyom ameliyatındaki iki teknik:

Laparoskopik & Robotik Cerrahi

Yaygın olan miyom ameliyat tekniği ise kapalı teknik olarak da bilinen laparoskopik ve robotik ameliyatlardır. Bu yöntemlerde karında büyük bir kesi oluşturmadan, küçük birkaç delikten özel aletler yardımıyla miyomlar çıkarılabilir. Hem laparoskopik hem robotik yöntemle yapılan miyom ameliyatlarından sonra hastalar çok daha az ağrı hisseder, günlük yaşama daha hızlı dönerler.

Robotik cerrahide laparoskopinin avantajlarına ek olarak daha iyi bir derinlik hissi sağlayarak zor olan miyomların daha kolay çıkarılmasını sağlar. Bu operasyonlar son yıllarda büyük boyutlara sahip miyomların alınmasında da kullanılabilir.

Özellikle çok büyük boyutta olmayan miyomların alınmasında oldukça etkili ve kolay bir yöntemdir. Histeroskopik miyomektomi de submuköz tipdeki (rahmin en iç tabakasında) miyomların alınması için kullanılan bir tekniktir.

Miyom sorununa kesin çözüm sunuyor

Operasyon genel anestezi altında yapılsa da kesi açılmaz, miyomlar vajinadan çıkarılabilir. Bunun için miyomun rahim iç tabakasının altından kaynaklanarak (submüköz tip) vajinaya doğru doğmuş olması gerekir.

Miyomların cerrahi tedavisinde rahim alma

Histerektomi olarak adlandırılan ve rahmin alınması olarak bilinen ameliyat tekniği, kadınlar için oldukça korkutucu olsa da miyom sorununda kesin çözüm sunar. Histerektomi çocuk sahibi olmak istemeyen ya da menopoz döneminde olan kadınlarda tercih edilen bir tekniktir.

Fakat ileri yaşta, rahmin tamamını kaplayan, çocuk isteği olmayan hastalarda seçerek uygulanır. Rahmin alınması miyom tedavisinde bir zorunluluk olmasa da kanser riski taşıyan hastalarda bu yöntem tercih edilebilir. Ama rutin bir cerrahim yaklaşım olmadığını tekrar belirtmek isteriz.

Sağlıklı ve mutlu günler dileriz.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.