SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Dikkat! Tekrarlayan Düşüklerin Sebebi Miyom Olabilir!

Kadınlarda oldukça sık görülen sorunlardan birisi olan miyomlar hiç fark edilmeden uzun yıllar boyunca var olabilirler. Kadınların yaklaşık olarak %75’i miyom sorununa sahip olduklarının farkında bile değiller.

Her dört kadından birinin hayatının bir döneminde yaşadığı problemlerden sadece biri olan miyomlar, düşünülenin aksine iyi huylu tümörler olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlarda 35 yaşına kadar görülme sıklığı %25 civarında olan miyomlar, kısırlığa ya da düşüğe neden olabiliyor.

Tekrar eden gebelik kaybında miyomun etkisi nedir?

Miyom problemi yaşayan kadınlar arasında yapılan araştırmalara göre düşük yapma oranının çok yüksek olduğu gözlemlendi. Gebe kaldığında miyom problemi olan kadınların düşük yapma ihtimali yaklaşık olarak %40 civarında.

Miyomlar erken dönemde düşük yapma ihtimalini arttırırlar. Bunun temel nedeni ise miyomların endometriyal dokuda ve rahimde bozulmalara neden olması, hamileliğe bağlı olarak artan östrojen hormonu sebebiyle daha fazla büyümeleri ve plasenta gelişimine izin vermemeleridir.

Miyomlar düşüğe neden olduğu gibi erken doğuma da neden olabilir. Miyom yüzünden düşük yapmış kadınlar miyom tedavisinden sonra yeniden hamile kalabilirler ve çocuk sahibi olabilirler.

Peki çocuk sahibi olmaya engel mi?

Miyomlar bulundukları yerler sebebiyle döllenmiş yumurtanın rahimde tutunmasına engel olabilirler. Böyle durumlarda da hamile kalmak maalesef mümkün olmaz.

Büyüyen miyomlar zamanla yumurtalık kanallarına baskı uygularlar. Bu da sperm hücrelerinin yumurta hücresine ulaşmasını engeller ya da zorlaştırır. Yapılan araştırmalara göre çocuk sahibi olamayan kadınların %3’ünde bu sorunun nedeninin miyomlar olduğu görülmüştür.

Miyom belirtileri nelerdir?

Bir kadının miyom problemi olup olmadığını ciddi belirtiler olmadan anlaması imkansızdır. Sadece düzenli olarak yapılan jinekolojik muayene sayesinde miyomlar henüz küçükken ortaya çıkarılır.

Eğer rutin kontroller aksatılıyorsa regl döneminde normalden fazla kanama, iki regl dönemi arasında lekelenme ya da kanama, karın ağrısı, regl döneminde şiddetli ağrı, cinsel ilişki sonrasında kanama, sık idrara çıkma, makatta baskı ve kabızlık gibi tekrarlayan sorunlar miyom belirtileri olarak değerlendirilebilir.

Bu durumlardan bir tanesi bile fark edildiğinde doktor kontrolüne gitmek ve miyomların neden olabileceği sorunların önüne hızlıca geçmek gerekir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Rahim Sarkması ve Kilo İlişkisi

Rahim sarkması, özellikle hafifse, çeşitli egzersizler ile önlenebilen veya en azından ilerlemesi engellenebilen bir sorun olması sebebiyle kişilerin belirtilerini yakından takip etmesi tedavi süreci açısından çok önemlidir.

Hafif dereceli rahim sarkması sorunları kegel egzersizleri ile geriletilebilir. Ancak orta veya ileri seviyede rahim sarkması durumunda mutlaka cerrahi müdahale gerekir.

Bundan dolayı rahim sarkması olma ihtimali olan adayların mutlaka egzersizlerini yapması ve durumlarını kontrol altında tutması gerekir.

Kilolarınız Başınıza Dert Olmasın

Rahim sarkmasının nasıl meydana geldiği araştırıldığında genellikle vajinal doğum (normal doğum) yapan, kilolu bebek doğuran, zor doğum yapan veya müdahaleli doğum hikayesi olan kadınların risk altında olduğu görülür. Oysa aşırı kilolu kadınlar da risk altında oldukları unutmamalı.

Aşırı kilo, idrar kaçırma başta olmak üzere çeşitli sorunlara neden olabilir. Kişinin sahip olduğu fazla kilolar karın içerisinde oluşan basıncı arttırır.

Bu durum pelvik kasların zamanla zayıflaması anlamına gelir. Kaslarda meydana gelen zayıflıklar sonucunda rahim sarkması ve mesane sarkması gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Rahim Sarkmasının Başlıca Nedenleri

Bahsettiğimiz gibi aşırı kilo rahim sarkması oluşumunu tetikleyen bir sorundur. Bunun yanı sıra yaşlanma, genetik faktörler, çoklu doğum, çok sayıda normal doğum, bebeğin anneye kıyasla büyük olması, müzmin kabızlık, uzun süren öksürük rahim sarkmasına neden olabilir.

Bundan dolayı kişiler rahim sarkmasına karşı tetikte olmalılar. Hiç doğum yapmamış bir kadında bile ortaya çıkabilen rahim sarkması, kişinin yaşam kalitesini doğrudan olumsuz şekilde etkileyeceğinden mutlaka dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

Rahim Sarkması Belirtilerine Kulak Verin

Kabızlık, rahim sarkmasının en önemli belirtisidir. Ayrıca rahim sarkmasının nedeni de olabilen kabızlık sorunu uzun süre devam ettiği zaman bir uzmana görünmek gerekir.

Uzun süreli kabızlık sorunu yüzünden doktora başvurmak henüz oluşma aşamasındaki rahim sarkmasından kişiyi koruyacak önlemlerin alınmasını sağlayabilir ya da başlangıç safhasındaki rahim sarkmasının teşhis edilmesi ile kolayca tedavinin başlatılmasına yardımcı olur.

Vajinadan kitle sarkması rahim sarkmasının ileri boyuttaki belirtileri arasında yer alır. Bunun yanı sıra idrar kaçırma, dışkı kaçırma, cinsel ilişki esnasında meydana gelen ağrı ve buna bağlı oluşan cinsel isteksizlik, gaz kaçırma gibi belirtiler de rahim sarkmasını işaret eder.

Rahim sarkmasının başlangıç aşamasında kasık bölgesinde bir basınç hissi meydana gelir. Bu durumlarda mutlaka uzmana görünmek gerekir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Vajinal Yırtık (Doğum Yırtığı) Nasıl Tedavi Edilir?

Vajinal yırtık ya da doğum yırtığı, normal doğum esnasında ortaya çıkan bir durumdur. Normal doğum sırasında vajina yeterince genişlemezse kendiliğinden yırtılabilir ya da doğuma giren uzman hekim gerekli gördüğü durumda vajina’da epizyotomi adında bir kesi yapabilir. İki durumda da bu bölgenin eski haline dönmesi için doğru bir şekilde müdahale edilmesi gerekir.

Vajina Yırtığında Cerrahi Müdahale

Yırtığın boyutlarına göre müdahalenin ciddiyeti artar. Bazen doğum esnasında hekim tarafından özenle dikiş atılarak müdahale yapılabilir.

Yırtık bazen de anüse hatta bağırsaklara (rektum) kadar ilerleyebilir. Eğer böyle bir durum varsa yine mutlaka müdahale edilmesi gere. Lokal anestezi ile yapılabilen müdahalede vajina hem görsel hem de fonksiyonel açıdan onarılarak hem estetik hem de fonksiyonel olarak eski haline getirilir.

Doğum Esnasında Oluşan Yırtığa Nasıl Müdahale Edilir?

Doğum sürecinde meydana gelen yırtık doktor ya da ebe tarafından bilinçli bir şekilde oluşturulduysa bu yırtığa müdahale edilmesi daha kolaydır. Eğer yırtık kendiliğinden oluştuysa müdahale şekli yırtığın boyutuna ve şekline göre farklılaşır.

Her ne şekilde meydana gelmiş olursa olsun doğum yırtığında mutlaka bölgenin onarılması ve dikiş atılarak yeniden eski formuna kavuşturulması gerekir.

Bu işlem yapılmazsa vajinada şekil bozukluğunun yanı sıra genişleme de meydana gelir. Oluşan yırtık, huni şekline sahip kas dokusunda ortaya çıktığı için kas dokusunun katlarının düzgün bir şekilde birleştirilmesi ve katların eşleştirilerek bir araya getirilmesi ile dikilmelidir. Aksi durumda bahsettiğimiz bozulmalar meydana gelebilir.

Doğum Yırtığı Her Kadında Meydana Gelir mi?

Hayır, doğum yırtığı her kadında olmaz. Normal doğumda vajinanın yeterince açılmaması veya bebeğin anneye göre çok büyük olması sebebiyle yırtık oluşma ihtimali vardır.

Yırtık oluşma ihtimali ilk kez doğum yapacak kişilerde daha yüksektir. Çoklu doğumlar ya da 3. veya 4. doğum yırtık oluşma ihtimalini arttırabilir.

Doktorlar yırtığın kendiliğinden oluşma ihtimaline karşın risk almamak ve kontrollü bir müdahale yapmak için epizyotomi uygulayabilirler.

Ancak bu bir zorunluluk değildir ve kişi bu uygulamayı istemiyorsa doktoru ile mutlaka görüşmeli sürece dair bilgi sahibi olmalı ve kararını kendisi vermelidir.

Ülkemizde doktorların epizyotomi tercihi %80’li oranlara sahip olduğu için bu durum bir tabu olmamalı ve konuşulmalıdır. Çok doğum yapmış kadınlarda ise gözle görülmeyen yırtıklar oluşur ve bu yırtıklardan vajen içerisine idrar torbası veya kalın bağırsak bombeleşir. Bu yırtıkların cerrahi olarak onarılması gerekir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Laparoskopi Adet Döneminin Hangi Zamanında Yapılmalı?

Laparoskopi, karın içi organlarının detaylı bir biçimde incelenmesinin önünü açan bir görüntüleme sistemidir. Bu yöntem ile rahimin iç yapısı ile beraber, fallop tüpleri ve yumurtalıklar detaylı bir biçimde incelenebilir.

Laparoskopi diğer karın içi organlarının da görüntülenmesinde yardımcı olur. İşleme göbek deliğine yaklaşık 1 cm’lik kesi yapılarak başlanmaktadır. Buradan karın içerisi gaz ile şişirilerek, aydınlatılıp kamera ile görüntülenir.

Ayrıca aynı esnada karnın alt bölgelerinden açılacak 3 - 5 mm’lik kesiler ile cerrahi müdahale de yapılabilir. Laparoskopi işlemi halk arasında kansız veya bıçaksız ameliyat olarak da bilinir. Özellikle rahim içi durumu anlamak için en çok tercih edilen yöntemlerin başında histeroskopi geliyor. Histeroskopi de ise vajinadan kamera ile girilerek rahim içi hiçbir kesi yapılmadan incelenebilir.

LAPAROSKOPİ NE ZAMAN YAPILIR?

Birçok sebepten dolayı laparoskopi işlemi yapılabilmektedir. Yapılma nedenine bağlı olarak laparoskopinin adet döneminin hangi zamanında gerçekleştirileceği de değişiklik gösterir.

Kısırlık şüphesi için gerçekleştirilen işlemde laparoskopi adet döneminin bitişini takip eden birkaç gün içerisinde gerçekleştirilmesi lazım. Yine histeroskopi işlemi içinde adetin yeni bitmiş olması gerekmektedir.

Bu noktada laparoskopinin ne zaman gerçekleştirileceğine uzman doktor karar verir. Tanı amaçlı laparoskopi yaklaşık olarak yarım saat sürer. Ancak tedavi amaçlı işlemlerde bu süre daha da uzamaktadır. Bu işlem genel anestezi altında yapılır.

Günümüzde laparoskopi işlemi hemen hemen her türlü jinekolojik rahatsızlığın tanısının konmasında ya da tedavisinin uygulanabilmesinde tercih edilmeli.

HANGİ DURUMLARDA UYGULANMAZ

Laparoskopi işleminin uygulanamayacağı bazı durumlar bulunuyor. İşlemde görüntüleme için karın boşluğuna verilecek gaz ile şişirilir. Bu nedenle aşırı kilolu kişilerde laparoskopi işlemi pek tercih edilmez.

Bunun dışında bağırsak hareketlerinin olmadığı, ciddi kalp ya da akciğer rahatsızlığının olduğu hastalarda da laparoskopi işlemi yapılamaz.

Bu durumların dışında kalan durumlarda laparoskopi işlemi başarılı bir şekilde uygulanır. Ardından hastaların yaklaşık olarak 2 saat dinlenmesi yeterli. Ancak tedavi olarak tercih edildiğinde bu süre daha da uzayabilir.

Laparoskopi için vücuda açılan kesilerin çok küçük olması operasyon sonrasında da hızlı iyileşme anlamına gelir. Ayrıca gelecekte bu izler neredeyse görülemeyecek seviyeye gelerek ortadan kalkar.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Ciddi Adet Sancısı Çikolata Kisti Hastalığının Habercisi Olabilir

Çikolata kisti üreme çağındaki kadınlarda sıkça görülen bir sorun. Özellikle şiddetli adet sancısı olan kadınlarda çikolata kisti görülme oranı %60 gibi yüksek bir oranda.

Bu nedenle kadınların adet dönemlerini takip etmeleri, alışılmışın dışında bir durum yaşamaları halinde mutlaka bir uzmana gitmeleri gerekir.

Türkiye’de yaklaşık 2 milyon kadında çikolata kisti sorunu olduğu bilinse de kadınların bu konu hakkında farkındalığı ne yazık ki yeterli düzeyde değil.

Özellikle genç kızların bu konuda bilinçlenmesi ve uzun vadede kısırlık gibi sorunlar yaşamaması için düzenli olarak kontroller yaptırması çok önemli.

Adet Sancısı Zorunluluk Değil

Adet dönemini yoğun geçiren kadınlar bu durumu kabullenirler. Kasık ve alt karın bölgesinde ağrı ve aşırı kanama aslında çikolata kisti belirtisi olabilir.

Ancak ülkemizde annelerden kızlarına geçen bir alışkanlık olarak adet sancısının kabullenilmesi durumu söz konusu. Özellikle miyom ve çikolata kisti gibi aile hikayesine ve genetik faktörlere bağlı olma ihtimali yüksek durumlarda kadınların daha dikkatli olması gerekir.

Kişinin ailesinde hamile kalamayan ya da tekrarlayan düşükler yapan kadınlar varsa bu sorunun altında çikolata kisti ya da miyom oluşumları aranmalı.

Yeterince Yaşlı Olmaya Gerek Yok

Kadın hastalıklarının ilerleyen yaş ile ortaya çıktığı düşünülse de söz konusu çikolata kisti olduğunda 15 ila 50 yaş arasındaki her kadın risk grubu içerisinde bulunur.

Ergenlik döneminden önce ve menopoza girdikten sonra nadiren de olsa görülen çikolata kisti 25 yaşından sonra çok daha sık ortaya çıkar.

Normal şartlarda yani 15 ila 50 yaş aralığındaki doğurgan kadınlarda endometriozis görülme oranı %10 iken bu oran şiddetli adet sancısı olan kadınlarda %60, annesinde ya da kardeşinde endometriozis sorunu bulunan kadınlar da ise %70 oluyor.

Bu nedenle genç kızların hem ailelerindeki kadınlar ile konuşması hem de şiddetli adet sancılarını göz ardı etmemesi çok önemli. İlerleyen endometriozis kişinin yaşam kalitesini düşüren sorunlara neden olabileceği gibi kısırlık ya da düşük yapma gibi sorunları da beraberinde getirebiliyor.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Rahim Kanserine Dikkat

Rahim kanseri genellikle menopoz döneminde sıkça görülse de aslında her yaşta kadının yakalanabileceği hastalıklardan birisidir.

Kadınların korkulu rüyası olan bu kanseri rahim duvarını örten tabakadaki hücrelerin anormal bir şekilde bölünmesi sonucunda ortaya çıkar. Her kanser türünde olduğu gibi rahim ya da endometrium olarak bilinen bu kanser türü için de erken teşhis çok önemli.

Rahim Kanseri Belirtileri Hakkında Bilginiz Var mı?

Kanser tıbbın uzun yıllardır çözmeye çalıştığı gizemli bir rahatsızlık. Rahim ağzı kanseri gibi tam anlamıyla çözülen kanser türlerinin yanı sıra erken teşhisin hayati önem taşıdığı kanser türleri de var.

Bunlardan birisi de rahim kanseridir. Bu kanser türüne dair belirtileri bilmek kişinin vücudunu daha iyi dinleyebilmesine yardımcı olur.

Menopoz Sonrası Kanama

Kadınlarda menopoz döneminin başlangıcında adet düzensizliği görülür. Ancak adetlerin tamamen kesilmesinden sonra meydana gelen kanama ya da lekelenmeler sonrasında doktora gitmek de fayda var.

Kanama lekelenme şeklinde olabileceği gibi yoğun bir adet kanaması şeklinde de olabilir. Ayrıca kanama esnasında ağrı ya da ağrı olmaması fark etmeksizin bu belirtiler detaylıca incelenmeli.

Adet Döneminde Düzensiz Kanamalar

Henüz menopoza girmemiş kadınlarda adet dönemlerinin düzensiz olması özellikle iki adet kanaması arasındaki kanamalar rahim kanserinin bulgusu olabilir.

Ara kanamaları olan kadınların rahim kanseri açısından dikkatli olması gerekmekte ve bir doktora görünmelerinde yarar var.

Akıntılar Uyarı Verebilir

Vajinal akıntıların bazılarının sağlıklı olduğu bilinse de hastalık habercisi olan akıntılara dikkat edilmesi gerekir.

Rahatsız edici yoğunlukta olmayan, kokusuz ve renksiz akıntılar normal karşılanabilir. Ancak kokulu, hafif kanlı ve sulu akıntılar görüldüğünde gerekli tetikler için uzman bir hekime gidilmeli.

Cinsel İlişkiye Dikkat

Cinsel ilişki esnasında ya da sonrasında meydana gelen kanama ve ağrı daha çok rahim ağzı kanserinde görülebilirken, daha az olarak ta rahim kanseri belirtisi olabilir. Ayrıca karın bölgesinde meydana gelen rahatsızlık hissiyatı da rahim kanserinin sebeplerindendir.

Rahim kanserinin ilerleyen dönemlerinde kilo kaybı, kabızlık ve bitkin düşme gibi belirtiler meydana gelebilir. Kadınlar vücutlarına gereken özeni göstermeli ve normalin dışında bir durumla karşılaştıklarında kendince bahaneler bulmak yerine mutlaka bir uzmana görünmeliler.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Rahim Ağzı Kanseri Hakkında

Kadınlarda en çok görülen 3 jinekolojik kanser türünden birisi olan rahim ağzı kanseri hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir bir kanser türüdür.

İlişki sırasında veya sonrasındaki vajinal kanamada da akla rahim ağzı kanseri gelmelidir. Bu kanamaların tek sebebi rahim ağzı kanseri değildir, fakat en önemli nedenlerinden birisidir.

Rahim ağzı kanserinin belirtilerini doğru bir şekilde gözlemlemek erken teşhiste şans kazandıracağı için çok önemlidir. Öncelikle rahim ağzı kanserine karşı korunma noktasında bilinçlenmek gerekir.

Kanserin en dikkat çeken nedeni olan insan papilloma virüsü olan HPV’dir. Bu virüs enfeksiyona neden olur. Kendiliğinden etkisi ortadan kalkabilen bu virüs bazı durumlarda serviks hücrelerinin anormal şekilde bölünmesine ve rahim ağzı kanserinin ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.

Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri

Sistit Kanser Habercisi Olabilir

Sistit kadınların sıkça yaşadığı bir problem olsa da bazen rahim ağzı kanseri belirtisi olarak göz önünde bulundurulmalı. Rahimde ya da mesanede kanser nedeniyle meydana gelen bir enflamasyon varsa idrar esnasında ağrı meydana gelebilir.

Bu nedenle sistit uzun süreli ve tekrarlayan bir sorun haline geldiği zaman mutlaka detaylı bir tetkik yapılmalı.

İlişki Sonrası Kanama

Rahim ağzı kanserinin en önemli belirtisi ilişki sonrasında kanamanın görülmesidir. Bu hastalığın özellikle ilerleyen aşamalarında görülmesine rağmen erken dönemlerinde de meydana gelebilir. Hastalığın bu aşamalara gelmemesi için tarama testlerinin rutin olarak yaptırılması gerekir.

Siğiller Uzun Vadede Sorun

HPV olarak adlandırılan insan papilloma virüsü rahim ağzı kanserine neden olabilir. HPV için koruyucu aşı olmak rahim ağzı kanseri riskini önemli ölçüde azaltır.

Ancak genital bölgede siğil oluşumu varsa mutlaka bir doktora görünmek gerekir. Siğiller kendiliğinden geçebilir ya da tekrarlayabilir. Bu durumlar da doktora gidilmeli.

Vücudunuzun Mesajını Alın

Vajinal akıntıların bir kısmı sağlıklıdır. Vajinal bölgenin pH dengesi için kokusuz, renksiz ve rahatsız etmeyecek akıntılar meydana gelebilir. Bu akıntılar mantar ya da bakteri sebebiyle meydana gelen enfeksiyonlar da olabilir.

Vajinal akıntılar her zaman olduğundan daha farklı bir kıvamda, kokulu, kanlı ya da renkli ise rahim ağzı kanserinin habercisidir.

Karın Bölgesinde Şişlik

Rahim ağzı kanserine bağlı olarak alt karın bölgesinde şişlik meydana gelebilir. Şişliğin nedeni bu kanserin kılcal damarları etkilemesidir. Bu nedenle kişi vücudunda özellikle de alt karın bölgesinde şişkinlik hissettiği zaman bu belirtiyi görmezden gelmemeli.

Kilo Kaybı

Kişi normal yaşamına devam ederken aniden kilo vermeye başlarsa mutlaka gereken tetkikleri yaptırmalıdır. Kilo kaybının pek çok nedeni olsa da diyet ya da spor yapmayan, beslenme ve yaşam rutini değişmeyen kişilerde bir anda ortaya çıkan kilo kaybı kanser belirtisi olabilir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

Vajinal Akıntılar Ne Anlatıyor

Kadınların çoğu zaman normal karşıladığı ve bu nedenle de üzerine düşmediği akıntılar aslında büyük sorunların habercisi olabilir. Vajinada fizyolojik olarak meydana gelen akıntıların yanı sıra patolojik akıntılar da olabilir.

Fizyolojik Akıntı Nedir?

Fizyolojik akıntılar ile patolojik akıntılar birbirinden kolayca ayırt edilebilir. Fizyolojik akıntılar renksiz ve kokusuzdur. Bu akıntıların miktarı fazla olsa bile herhangi bir şekilde rahatsız edici durumlara neden olmazlar.

Fizyolojik vajinal akıntılar kaşınma ya da yanma gibi semptomlar oluşturmazlar. Bu akıntılar sağlık açısından önemlidir. Akıntılar bölgenin kaygan olmasını sağlayarak sağlıklı cinsel ilişki için zemin hazırlarken aynı zamanda vajina dudaklarında tahriş meydana gelmesini de önler. Fizyolojik akıntılar ovulasyon dönemi yaklaşırken daha koyu bir forma girerler.

Patolojik Akıntı Nedir?

Patolojik akıntılar vajinada meydana gelen bir sorunun habercisi olarak bilinirler. Vajina iltihabi ya da rahim ağzı iltihabının semptomu olarak ortaya çıkan patolojik akınlar olduğu zaman mutlaka bir doktora gidilmesi gerekir.

Patolojik akıntılar nadiren de olsa kanseröz tümörler sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu akıntılar genellikle rahatsız edici bir kokuya sahip olurlar. Kıvamları koyu, renkleri de sarı, beyaz veya yeşildir.

Oldukça rahatsız edici olan akıntılar için mutlaka tedavi gerekir. Mantar, zührevi hastalıklar ve çeşitli bakteriler de patolojik akıntılara neden olurlar.

Akıntıları Önlemek İçin Yapılması Gerekenler

Akıntıları önlemek için mutlaka genital hijyene önem verilmelidir. Ancak bunu yaparken vajinanın içini yıkamamak, bölgenin pH değerini değiştirecek kozmetikler kullanmamak gerekir.

Genital sprey, parfüm ya da krem gibi ürünler; parfümlü pedler ya da tamponlar kesinlikle tercih edilmemelidir. Pamuklu iç çamaşırı kullanılmalı, çok dar iç çamaşırı, pantolon ya da şort giyilmemelidir.

İç çamaşırını günlük olarak değiştirmek, ıslak mayo ile oturmamak, genel tuvalet hijyenine özen göstermek vajinal akıntılardan korunmak için alınması gereken önlemlerdir.

Bu önlemlerin dışında her kadının altı ayda bir jinekolojik muayene olması ve düzenli olarak smear testi yaptırması da hem genel sağlık hem de olası bir hastalığın erken teşhisi açısından oldukça önemlidir.

Doç. Dr. Taner Usta

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

www.drtanerusta.com

Instagram: @drtanerusta

Facebook: @drtanerusta

YouTube-drtanerusta

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.