SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Birimiz hepimiz için!

başlıklı yazımın içeriğinin anlaşılmadığına dair geri bildirimler geldiği için ‘’ başlıklı başka bir yazı daha yazmaya karar verdim. Önce yazıda bahsi geçen uygulamayı hatırlatmak istiyorum

Maalesef bulamayacaksınız.

Bu uygulamanın meali ise şöyle; Diyelim ki seçtiğiniz nesne masa olsun. Şimdi tek bir fiziksel yapı olarak bulmaya çalışın.

Maalesef bulamayacaksınız. Çünkü ‘’masa’’ . Yağmur suyuna elektronik mikroskopla daha derinden baktığımızda atomik yapıya, atomik yapıya daha derinden baktığımızda ise hiçbir şeyle karşılaşırız. Aslında gördüğümüz, bildiğimiz, hissettiğimiz her şey ve onlara verdiğimiz anlamlar hepsi bir hiç üzerine kurulu

Her gün bu uygulamaya zaman ayırırsanız hiçbir şeyin zihinde var olduğu gibi olmadığına dair iç görü ortaya çıkacaktır. Her gün, bir şeyler yaptıkları için başka insanları ya da sahip olamadıklarımız ya da yaptıklarımız için kendimizi suçluyoruz. Bırakın bir şeyin bizim olmasını, var olabilmesi için dahi bir sürü parçanın bir araya gelmesi gerekiyor. Şu an gerçekleşmekte olanlar, sahip olduklarımız, hoşumuza gitmeyenler, bırakmak istemediklerimiz, yaptığımız iyilik ve kötülüklerin hepsi de bir sürü şeyin bir araya gelmesiyle oluştu. Bu yüzden de değişim kolay olmuyor. Bu yüzden de her zaman 1+1 olmuyor.

Zihin (aklımız) sanki yüzyıllardır böyle bir yapıdan haberi yokmuş gibi fonksiyonunu sürdürüyor. Bu duruma devam edip etmemek tabii ki sizin bileceğiniz bir şey. Fakat bir şeylerin tek başına var olduğunu düşünerek yaşadığımızda intikam, rekabet, öfke vb. gibi bir sürü negatif enerjinin de hayatımızda var olmasına izin vermiş oluyoruz. Aksine bir şeylerin var olabilmesi için bir sürü şeye ihtiyaç olduğunu kavradığımızda daha kolay şükredebilir, daha kolay sevebilir, daha kolay barışçıl olabilir.

‘ diye sorarsanız ‘

Hala aklınıza yatmıyorsa yapılacak bir şey yok tabii. Kendinize gerçeğe uygun olarak yaşama şansını vermek isterseniz bu uygulamayı bir süreliğine zihninize deneyimletin. Zira zihin ancak deneyimleyerek öğrenebilir.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

Yazının devamı...

Canımız neden sıkılır?

Ekonomist yazar Adam Brandenburger, ‘’ başlıklı yazısında şunları yazmış.

Bu yazıdan yola çıkarak diyebilirim ki, can sıkıntısı bir türlü yakanızı bırakmıyorsa, bunun sebebi dünyaya kasti olarak farklı bakış açısıyla bakmamaktır. Böyle bir içerikten bu noktaya nasıl geldin diye soracak olursanız, yanıt vermeden önce objektif ve sübjektif kavramlarının anlamını hatırlatmak istiyorum.

Sübjektif, olanı olduğu gibi görmeme, objektif ise olanı olduğu gibi görme anlamına gelir. Sübjektif olarak baktığımızda zihinde var olan fikir ve düşüncelerin içeriği tıpkı bir film makinası gibi dışarıya yansır. Dışarısı zihinde var olan bilgilere göre değerlendirilir. Dışarıdakilerin sahip olduklarını düşündüklerimiz aslında bizim sahip olduklarımızdır. Dışarısı ile zihinde var olan fikir ve düşüncelerin kaynağı aynı olduğu için de can sıkıntısı yakanızı bırakmaz.

Kasti olarak farklı bakma olayını bir felsefe olarak değil de gerçeğin kendisi olduğunu kabul ederek yaşadığımızda ‘’ Bu dünyayı bir türlü anlamıyorum’’ tarzındaki kaygılar da tamamen yok olacaktır. Bu konuda küçük bir uygulama yapmaya var mısınız?

Şu an yakınınızdaki bir nesneye odaklanın. Ve bu nesnenin isminden yola çıkarak ismini fiziksel olarak nesne içinde bir yerde bulmaya çalışın.

Bulabildiniz mi? Maalesef bulamayacaksınız.

Şimdi ise, seçtiğiniz nesneyi meydana getiren her bir parçanın farklı ismi olduğunu farkındalığınıza getirin. Seçtiğiniz nesneyi oluşturan bu parçalardan herhangi birini seçin ve aynı şekilde parçanın ismini ayrı bir fiziksel yapı olarak orada olup olmadığını kontrol edin. Maalesef onu da bulamayacaksınız. Bir şey, bir sürü şeyden oluşur. O bir sürü şeyi meydana getiren daha bir sürü şey vardır. O bir sürü şeyi özel bir mikroskop altında incelediğinizde nesnenin atomik yapısına ulaşırsınız. Bu yapının da en başta seçtiğiniz nesneden uzaktan yakından ilgisi yoktur. Baktığımız, gördüğümüz şey hiçbir zaman orada olmadı. Ve de hiçbir zaman olmayacak.

Peki bu gerçeği içselleştirmek ne kazandırır?

Dışarısının, zihnin içindekilerden farklı olmaması, kişiye muhteşem bir rahatlama getirecektir. Arzuladığınız bir değişikliği ya da dönüşümü her an yapabilme gücüne sahip olduğunuz ortaya çıkacaktır. Tabii bu bilgiyi hazmetmek pek kolay olmayacaktır.!! Zira zihin buna asla izin vermez.

Sürekli bir komple teorisinden bahsedilir. Bizzat kendi kendimize uyguladığımız komple teorisinden bahseden olmaz. Hadi bakalım, şimdi bu bilgiyle ne yapacaksınız?

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

Yazının devamı...

Her şey darmadağın olduğunda

Her şey darmadağın olduğunda, bizi kurtaracak tek şey kalpten bir bağlantıdır. Bu tarz bir bağlantıyı en yakın zamanda Avustralya’daki yangın sırasında deneyimledik. Birçok insan, canı pahasına da olsa ormandaki hayvanları kurtarmaya çalıştı. Hatta yangından bir önceki gün huzuru bozulduğu için komşusuyla tartışmış olmasına rağmen yangın başladıktan sonra bırakın huzuru, hayatı pahasına kendisini ateşin içine atmış insanlar olduğuna eminim.

Kalpten bir bağlantının, her şeyi bir anda değiştirme gücü vardır. Örneğin, özgüven geliştirmek için koçluk hizmeti alır, psikoterapiye gidersiniz, toplumu etkileyen büyük bir acı söz konusu olur, yıllardır ortaya çıkması için uğraştığınız özgüven birden yanı başınızda beliriverir. Özgüveni, yanı başınıza getiren şey şefkattir. Bu durumu en iyi anlatan diğer bir örnek annelerimizdir. Çocukluktan yetişkinliğe kadar annemizin çok güçlü olduğunu düşünürüz. Büyüyüp de hayata daha farklı bakmaya başladığımızda, birden o çok güçlü kadının korkuları olduğunu keşfederiz. Sizi bilmem ama annemin korkularının olduğunu fark ettiğimde çok şaşırmıştım. Hatta önceleri numara yaptığını dahi düşündüm. O zamanlar sahip olduğu özgüvenin gerisindeki asıl gücün bana duyduğu şefkat olabileceğini hesaba katamamıştım.

Kalpten bağlantı, değişimin kaçınılmaz olduğunu ret eden zihnin, değişimle birlikte hareket etmesini sağlar. Bir şeyleri hazmedemiyor, sürekli haksızlığa uğratıldığınızı düşünüyorsanız Kalpten bir bağlantıya ihtiyacınız var demektir. Her şeyin altüst olmasını beklemeden, Kalpten bir bağlantı kurmak isterseniz size Transformal Nefes’i denemenizi öneririm.

Transformal Nefes tekniği, kişinin kendi kendini şifalandırabileceği güçlü bir tekniklerden birisidir. 45 yıllık bir geçmişi olan Transformal Nefes, 53 ülkede ve altı kıtada yaşayan insanlar tarafından deneyimlenmektedir. Kalpten bağlantıyı sağlayabilmesinin ardındaki mekanik şöyledir;

Transformal nefes tekniğini uygulamaya başladığınızda adeta kendi nefesinizle bedeninizdeki şifa enerjisini çağırmış olursunuz. Ve bu şifa enerjisi çok güçlüdür. Bu şekilde yaşamınızda içsel ve dışsal dönüşüm gerçekleştirmek için gerekli zemin oluşturulmuş olur. Bilincinizin en yüksek seviyesine ulaşmak kolaylaşır ki bu da yaratıcılığın artması, kendiniz için doğru olanı kalpten bilme ve hareket etme anlamına gelir. Kalpten bağlantının, bazı fiziksel faydaları da mevcuttur. Diyaframdan derin nefes alıp verildiğinde, endişenin etkilerinin hafiflediği görülmüştür.

Transformal Nefes sihirli bir değnek olmasa da bunu uygulayan ve öğrendiklerini kullanmaya devam edenler anlayışın çok üzerinde bir huzur duygusuna ulaştıklarını bildirmektedirler. Huzur duygusunun olması nefesin bedende rahatça aktığını, bedendeki enerjinin dengeli ve eşit olarak yayılmasına sebep olmaktadır. Enerjiniz yükseldiğinde kendinizi daha iyi hissedersiniz, dolayısıyla moraliniz de yükselmiş olur.

“Bilinçli Nefes” (Concious Breathing) kitabının yazarı Gay Hendricks Ph.D’nin de söylediği gibi “...Bir kalp hastasına ilk öğretilen şey sağlıklı nefes almak olmalıdır….”

Kalpten bir bağlantı, her türlü krizin üstesinden gelir…

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

Kaynak: Transformal Nefes Ders Notları, Budist Öğretiler

Yazının devamı...

Yeni Yılda Yeni Bir Sen

Yeni yıl, yeni başlangıçlar için en elverişli dönemdir. Yeni yılın bu özelliği, her kültürde aynıdır. Filmler, radyo ve dergilerin hepsi yeni yıl yaklaştığında ‘’Yeni Bir Sen’' sloganıyla bu yapıyı desteklerler. ‘ tüketim paketi, tıpkı ramazan aylarında sahurda ısıtıp ısıtıp yenen temcit pilavi misali her sene önümüze getirilir. (

’Yeni bir Sen’’ tüketici paketinin enteresan bir yönü daha vardır. ‘’Yeni bir Sen’’ kıyafet, takı, özel bakım, hobiler ve başarılarla güçlendirilse de, iki saat içinde içerideki güzellik ortaya çıkar ve böylece harcanan onca zaman, para, enerji ve iç güç boşa gitmiş olur.

Tabii ki Hayır… Bu gerçeği bilsek de ne yazık ki bildiğimizi ret ederiz. Birçok gerçeğin farkında olmamıza rağmen onlara uygun bir hayat sürdürmüyoruz. André Aciman, bu durumu enteresan bir şekilde açıklamış. Hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu görüşe göre karanlık uçurumu seçtiğimizi yok sayarak yaşantımızı sürdürüyoruz. Sizi bilmem ama başarabilirsem bu karanlık çukurdan çıkmaya niyetim var ve yeni yılda bildiğimi bilmeye istekli olmaya karalıyım. Ben de deneyebilirim diyorsanız bildiğimizi ret etmekle bildiğimizi bilmek arasındaki boşluğu kapatmak için istekli olmak gerekiyor.

Bu yola baş koymak tüketici paketine sırtımızı dönmekle başlar. Tahmin edebileceğiniz gibi bu çok acı verici olabilir. Bu yola baş koymayı ancak kendimize veya başkalarına zarar verdiğimizi kabul ederek başarabiliriz.

Kadım bilgiler ‘’aslında ölmüyorsunuz ‘’ diyerek karanlık uçurumdan kolayca çıkabilmemiz için her an, her gün, her hafta, her ay, her yıl, her yaşam boyunca uyanma potansiyeli olan ’in varlığından bahsederler. ‘ hep oradadır. Şu an bu yazıyı okuyan ya da şu an bir konuyla ilgili düşünen ‘ oradadır. Belki de ‘ e başlamış dahi olabilirsiniz. ‘’ için yeni yılı beklemeye ya da gerek yoktur.

Matrix filmindeki Morpheus‘un Neo‘yla paylaştıkları belki size yardımcı olabilir;

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

Yazının devamı...

Tek Bir Mum Karanlığı Aydınlatır

Yolda pusetinin içinde kıkırdayarak gülen bir bebek gördüğünüzde yüzünüzde bir gülümseme, kalp bölgenizde hoş bir hareket meydana gelir. Sadece ufak bir gülümsemenin yapabildikleri çok şaşırtıcıdır.

Aynı şekilde tek bir barışçıl düşünce ve ona uygun duygu ve hareketler sadece kendimizi değil yakın çevremizi de etkiler. Ve bu etki otomatik olarak gerçekleşir. 2020 yılında bu konuya el atmak isterim derseniz yazımı okumaya devam edin.

---Tüm sorunların kökeninde iletişimdeki ve ilişkideki zorluklar, güvensizlik, kaygı, huzursuzluk, nefret, odaklanamamak gibi nevrotik fanteziler, beklentiler, hayal kırıklıkları, şüpheler ve benzeri, zevk ve arzuya tutunan akıl (zihin) vardır. Peki, bunların kaynağı nedir?

Bunların kaynağı gerçeği yanlış algılamaktır. Her sebebin bir sonucu olduğu gibi gerçeği yanlış algılamanın bir sonucu vardır ve bu sonuç, son derece acı verici olabilir.

Yanlış algılar, spritüal teknikleri denerken dahi acıya sebep olur. Örneğin, meditasyon atölyesine katıldığınızda aydınlanıp mutlu olacağınızı düşünürsünüz. Dört ya da altı haftalık atölye sonrasında üzücü bir şekilde hayal kırıklılığına uğrarsınız. Başka bir örnekte ise var olan her şeyin geçici olduğunu bilseniz de geçici mutluluk anlarına bağlanarak mutlu olmayı garantilemeye çalışırsınız. Bu tarz durumlara iç güdüsel olarak isteksizlik geliştirmedikçe mutluluğa ulaşmak imkansızdır!

Zihnin, yanlış algılar kaynaklı yönelimlerini bastırmadığımız sürece özgürleşmek, aydınlanmak mümkün olmayacaktır. İsterseniz yanlış algılardan kaynaklanan dürtünün nasıl işlediğini anlamak için küçük bir uygulama yapalım;

Her bir yer ve her bir insan için zihninizde (aklınızda)otomatik olarak kontrolünüz dışında güçlü ya da zayıf tepkiler ortaya çıkar.

Geçmişte bilge kişilerin huzuru bulmak için evlerini terk edip dağa çıkmalarının sebebi, aile, çevre ve bunların yarattığı güçlü ve yoğun bağımlılıkları olmasıydı. Bağımlılıkların gerçeği görmeyi engellediğini çok iyi biliyorlardı. Maalesef bu yapı hepimizde mevcut. Hatta bunun tam tersi de söz konusu.. Siz bağımlı olmasanız da arkadaş ya da akraba çevrenizden birileri size bağımlı olabilir.

Tabii ki her şeyi bırakıp dağlara çıkmak gerekmiyor. Yerine zihni, yanlış algılar kaynaklı arzulardan kopararak içe doğru yönelmeyi denemek gerekiyor. İçe doğru yönelme halini deneyimleyerek kazanılır. Bu hal, nihayetinde sizi, yanlış algıların oluşturduğu ‘’ kendiniz’’ den uzaklaştırarak kendi hikayenizi bulmanıza yardımcı olur. Hatta kendi hikayenizi dış dünyayla paylaşmanız için sizi güçlendirir. ---

‘’ 2020 yılına Özel Niyet’’ listenize şunları ekleyebilirsiniz.

- Kendine ‘ anları yaratmak.

- ‘’ listeniz varsa ismini ‘ olarak değiştirin ve gerekiyorsa listeyi revize edin. Listenin son hali şaşırtıcı olabilir.

- Şükretmek: Şükür anlarının zihninize getireceği mutluluk inanılmazdır. Diyelim ki; evinizdeki musluğu açtınız ve su aktı. Göl birikintisinden, baraja, barajdan musluğa gelene kadar ki yolda şükredeceğiniz insan sayısının kalabalıklığı sizi şaşırtabilir.

- Bolluk ve Bereket: Sahip olduğunuz bolluk ve bereketin kapsama alanını genişletin. Bolluk bereket sadece paradan ibaret olmadığını zihninize deneyimletin.

Maharishi Mahesh Yogi’nin bir sözüyle yazımı sonlandırmak istiyorum.

‘. ‘’

Neşe ve Işığınızın Diğerlerine İlham Verici Olacağından Eminim. Işıkla Dolu Bir Yeni Yıl Sizin Olsun.

Tek bir Mum Karanlığı Aydınlatır …

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel Kavunoğlu

Nefestr.com

Referans yazı: ---..--- Lama Yeshe - Renuniciation

Yazının devamı...

Göğüs Nefesi Nasıldır?

Aşağıdaki sorulara ‘’EVET’’ yanıtı verdiyseniz büyük bir ihtimalle göğüs nefesi alıyorsunuzdur;

1. Elinizi göğüs kafesinizin ortasına koyduğunuzda sadece bedeninizin üst tarafı mı hareket ediyor?

2. Nefes alırken omuzlarınız yükseliyor mu?

3. Omuzlarınızda gerginlik hissettiniz mi?

Göğüs nefesi alanlar, çoğunlukla nefes alırken diyafram kası yerine sırt, boyun, çene gibi kaslarını kullanırlar. Bedenin üst kısmı ile karın kısmı gergin olur. Tam ve derin nefes almakta zorlanırlar. Yeterli zamanları olmadığından şikâyet ederler. Oksijen azlığı görülebilir. Stresle baş etmeye çalışmak, ideal kiloya ulaşmak için karın kaslarını kasmak gibi durumlar göğüs nefesine yöneltmiştir.

İki Transformal nefes® seansı sonrasında ters nefes almayı bırakmış olmama rağmen göğüs nefesi almaya devam ediyordum. Nefes alma modelim hızla nefes vererek hemen yeni bir nefes almaya yönelme şeklindeydi. Nefes seanslarıma devam ettikçe, deneyimlerim de değişti. Sonunda daha derin nefes almaya başladıkça enerjim daha da arttı. Yaratıcılığım arttı, gerçek gücümü fark ettim.

Öncelikle dar kıyafetlerinize veda edin. Karnınızı germek yerine rahat ve gevşek bırakın. İlla düz bir karına sahip olmak istiyorsanız spor yapın. Nefes alırken diyaframınızı kullanın. Ve de güvenilir bir nefes uzmanına başvurun.

Şimdi biraz da göğüs nefesiyle bağlantısı olduğunu düşündüğüm hiperventilasyondan bahsetmek istiyorum.

Nefes konusunda uzman Dr. Robert Fried böbrek rahatsızlıkları, diabet, dikkat bozukluğu, ellerde ve ayaklarda soğuma, baş ağrıları, aşırı tepki verme, kaslarda gerginlik ve kasılmanın hiperventilasyonun (*) sebep olduğunu söylemektedir. Bu tarz rahatsızlıkları olanlarınız varsa tabii ki öncelikle uzman bir doktora başvurmalısınız. Dr. Robert Fried’ın araştırması da kulağınızın arkasında bir yerlerde dursun.

Hiperventilasyon konusu ilginizi çektiyse; aşağıdaki basit hipervantilasyonu önlemeye yardımcı olacak bazı uygulamalarına da göz atabilirsiniz.

1- Gün içinde nefesinizin hızlanıp hızlanmadığını gözleyin. Hızlandığını fark ettiğinizde bedeninizi rahatlatın ve diyaframdan nefes almaya yönelin. Nefes alışınızın tam ve derin olması ile nefes verişinizin tamamlanmış olduğundan emin olun.

2- Evde bahçede çalışırken, yemek yaparken, dikiş dikerken yaptığınız iş ile nefesinizi uyumlayın

3- Gün içinde yapmayı planladığınız işlerin o gün bitmesi gerekip gerekmediğini şöyle bir gözden geçirin. Acil olmayanları bir sonraki ya da daha ileriki günlere bırakın.

Rahatlatıcı küçük nefes egzersizleri yapın.

-

-

-

-

5- Son olarak uzman kişilerden Transformal Nefes®i öğrenin

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

Yazının devamı...

Doğru Nefes Alıyor Musun?

Doğru nefes alırken karın diyafram kasının hareketi ile dışarıya doğru, nefes verirken içeriye doğru hareket eder. Bunun tam tersi, nefes alırken karnın içeri doğru hareket etmesi ters nefes modelidir. Ters nefes alıp almadığınızı kontrol etmek için şunu yapabilirsiniz;

Kendinize rahat bir yer bulun ve oturun. Elinizi tam göğüs kafesinin orta kısmına koyarak nefes alın. Nefes alırken karnınız geriye çekilme eğiliminde ise ters nefes alıyorsunuz demektir.

Transformal Nefes® tekniğiyle tanışmadan önce ben de ters nefes alırdım. Yaşantın nasıldı diye soracak olursanız, pek kolay değildi diyebilirim. Yaşantım, adeta ters nefes modeline uyumlanmıştı.

Bir kere çok gergindim. Tek bir şeye odaklanmakta zorlanırdım. Çünkü aynı anda birkaç işi birden yapabilmenin mümkün olduğuna inanıyordum. Halbuki bu doğru değildi. Mümkün olmayan bir işi olur hale getirmenin gerisinde neler yatar? Tabii ki büyük bir iş gücü ve gerginlik. İşte ben tam olarak bunu deneyimliyordum.

Sürekli olarak yaptıklarımı ve yapacaklarımı gözden geçirirdim. Yapılması gerekenler rüyalarımda, araba kullanırken, arkadaşlarımla birlikteyken, telefonda konuşurken sürekli olarak aklıma gelirdi. Kontrol etmek, en büyük bağımlılığım haline gelmişti. Keyif almak mümkün olmuyordu. Kısaca kendime göz açtırmıyordum.

Ters nefes konusunu merak edenler için deneyimlerimden öğrendiklerimi paylaşmaya biraz daha devam etmek istiyorum. Ters nefes alındığında bedenin üst kısmı sürekli kasılma halindedir. Özellikle boynun etrafı, üst omuz, sırt ve çene kısmı gergindir. Sindirim problemleri görülebilir. Koordinasyonsuzluk, yönünü bulamama vb. gibi işlevlerde zorluk yaşanabilir. Kişi, sürekli bir şeylerin yapılması gerektiğini düşünür, rahatlamakta zorlanır. Rahatlamak için masaj yaptırsa da masajın rahatlatıcı etkisini tam olarak hissedemez. En önemlisi de hissettiklerinin ne anlama geldiğini anlayamaz, bildiklerinin de nasıl hissettirdiğini anlayamaz.

Geçmişte iyi bir şeyler yapmış olmalıyım ki karşıma Transformal Nefes® tekniği çıktı. Bu tekniği kullandıkça doğru nefes almaya başladım ve hayatım dönüştü, değişti.

Siz de ters nefes aldığınızı düşünüyorsanız maksimum iki ya da üç Transformal Nefes® seansı sonrasında nefesinin düzelebileceğini söyleyebilirim.

Doğru nefes almaya başladığınızda yaşamınızın bir öncekine göre daha keyifli olacağından ve hayatınızdaki gerginliğin günden güne azalacağından emin olabilirsiniz.

Her Daim Sevgi ve ışıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.