SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Bel Fıtığı Karıştırılıyor!

Bel fıtığı belirtilerinin yaygınlığına bakıldığında bu sorunun genellikle kolayca göz ardı edildiğini söylemek mümkün. Bunun en temel nedeni ise insanların pek çoğunun hayatlarının belirli bir döneminde bel ağrısı yaşamasıdır. Bel ağrısı oldukça yaygın bir sorun olduğu için insanların göz ardı etmesi de kolay oluyor. Kolayca göz ardı edilebilen bel fıtığı ayrıca dar kanal hastalığı ile de karıştırılabiliyor. Böylece dar kanal sorununun geç teşhis edilmesine neden olabiliyor. Bu karışıklık uzun vadede kişinin tedavisinin zorlaşmasına ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olabiliyor.

Bel Fıtığı ve Dar Kanal Ortak Belirtileri Nelerdir?

Bel fıtığı ve dar kanal sorununun ortak belirtilerine bakıldığı zaman bel ağrısı, bacak ağrısı, bacaklarda uyuşma ve güç kaybı öne çıkmaktadır. Ancak bu iki sorunda dikkat edilmesi gereken uyuşma ve güç kaybının ne şekilde belli ettiğidir. Dar kanal sorunu olan kişilerde genellikle her iki bacakta da güç kaybı ve uyuşma görülür. Bel fıtığında ise fıtığın baskı yaptığı sinire göre belirtilerin ortaya çıktığı bacak değişebiliyor. Genelde sağ ya da sol bacakta ortaya çıkan bel fıtığı belirtileri nadiren her iki bacakta da görülebilir.

İleri seviyeye gelmiş bel fıtığı ve dar kanal sorununda idrar ya da dışkı kaçırma da ortak olarak ortaya çıkan belirtiler arasında yer almaktadır. Cinsel işlev kaybı da iki hastalık için ortak olabilen belirtilerdendir.

Bel Fıtığında Ayırıcı Teşhisin Önemi

Bel fıtığı ve dar kanal hastalığında ameliyat mutlak surette gerekirse yapılmalıdır. İki günden uzun süren bel ağrılarında mutlaka bir uzman doktora gidilmesinde fayda vardır. Özellikle kişi doktora gittiği zaman bacaktaki uyuşmanın ya da güç kaybının her iki bacağında da olduğunu belirtmelidir. Bu durum bel fıtığı ile dar kanal arasında ayırıcı teşhis için önemlidir. Kesin teşhis ise MR görüntüleme yöntemi ile konacaktır.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Nöroşirürji Uzmanı

Yazının devamı...

Dar Kanal Ameliyatı Sonrası

Dar kanal rahatsızlığında en etkili yöntem ameliyattır. Cerrahi müdahale dışında kalan ilaç tedavisi ya da fizik tedavi gibi tedavi yöntemleri sadece konservatif yöntemlerdir. Bu yöntemler her ne kadar bazı kişilerin belirtilerinde önemli miktarda düşüş yaşamasını sağlasa da dar kanal rahatsızlığının tamamen iyileşmesini sağlamamaktadır. Konservatif yöntemler sayesinde durumun daha da kötüleşmesi bazı hastalarda yavaşlatılabilmektedir.

Her dar kanal rahatsızlığı olan kişi cerrahi müdahaleye ihtiyaç duymamaktadır. Hastaların ancak bir kısmına ameliyat gerekmektedir. Konservatif tedavi yöntemlerinin bir işe yaramadığı ve yaşam kalitesinin çok düştüğü durumlarda kişinin ameliyat olması kaçınılmazdır.

Dar Kanal Ameliyatı

Dar kanal ameliyatı tıpkı bel fıtığı ameliyatı gibi insanlar arasında son derece korkulan bir ameliyattır. Ancak dar kanal ameliyatında kullanılan yeni nesil yöntemler sayesinde bu oldukça yanlış bir kanıdır.

Kanalın iç kısmına girilerek uygulanan anatominin korunduğu Mikroteknik İnternal Dekompresyon yöntemi sayesinde herhangi bir şekilde omurgaya vida ya da platin takılmadan ameliyat gerçekleştirilebilmektedir.

Mikroteknik İnternal Dekompresyon diğer ameliyat türlerine göre önemli avantajlara sahiptir. Bu yöntemle omurganın anatomik yapısı mümkün olduğunca korunabilmektedir. Ayrıca felç riski gibi bir risk de bulunmamaktadır. Operasyonda hastaya herhangi bir enstrüman takılmadığı için operasyon süresi de klasik yöntemlere göre çok daha kısa olmaktadır.

Ameliyat Sonrası İyileşme Süreç

Mikroteknikle İnternal Dekompresyon yöntemi ile gerçekleşen operasyon sonrası iyileşme süreci daha kısa ve konforlu olmaktadır. Ameliyatı olan kişi aynı gün ayağa kalkabilmektedir. Bu yöntemle ameliyat olan kişilerin büyük bir çoğunluğu bir sonraki gün taburcu olabilmektedir. Ameliyat esnasında vida ya da platin gibi aletlerin vücuda girmemesinden dolayı enfeksiyon riski de çok azalmaktadır.

Operasyondan sonra hastaların sosyal hayatlarına geri dönmeleri yaklaşık olarak iki hafta sürmektedir. Bu iki haftalık süreçte yürüme egzersizleri ve doktor tarafından önerilen hareketler gerçekleştirilmektedir.

Mikroteknikle İnternal Dekompresyon yöntemi ile ameliyat olan hastalarda kanal daralmasının yeniden görülme olasılığı son derece düşüktür. İyileşme sürecinde hastaların sadece ameliyat bölgesini etkileyecek aşırı hareketlerden kaçınmaları ve bu bölgeye yük binmesine engel olmaları gerekmektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı

www.belfitigi.com

Yazının devamı...

Dar Kanal Ameliyatı Sonrası

Dar kanal rahatsızlığı ileri seviyelere geldiğinde hareketi kısıtlayan ve aktiviteden kaçınmaya neden olan bir rahatsızlıktır. Özellikle daralmanın meydana geldiği yere bağlı olarak kollarda ya da bacaklarda meydana gelen uyuşma hissi, güç kaybı ve karıncalanma yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir.

Dar kanalın engel olduğu şeylerden bir tanesi de yürümedir. Kanal daraldıkça yürüme mesafesi giderek kısalmaktadır. Rahatsızlığın enden olduğu ağrı vücut hareket halindeyken artmakta ve istirahat halindeyken azalmaktadır. Bu nedenle kanal daralmasından muzdarip kişiler giderek daha hareketsiz kalmaya çalışmaktadır.

Konservatif tedavi yöntemleri ile bu belirtiler hafifletilmeye gayret edilir. Ancak rahatsızlığın ilerlediği ve tuvalet kontrolünün ortadan kalktığı ya da yaşam kalitesinin çok düştüğü durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz olmaktadır.

Ameliyat ve Sonrası

Ameliyat dar kanal rahatsızlığı için tedavi edici çözümdür. Konservatif yöntemler sadece yaşam kalitesini artırmaya ya da rahatsızlığın ilerleyişini yavaşlatmaya yönelik olmaktadır.

Vücuda mümkün olan minimum seviyede müdahalenin edildiği minimal invaziv yöntemlerde hem ameliyat süreci hem de sonrası oldukça konforlu olmaktadır. Bu yöntemle ameliyat sonrasında enfeksiyon gibi komplikasyon riski de minimuma inmektedir.

Ameliyat olan kişiler aynı gün ayağa kalkabilmekte ve ertesi gün taburcu olabilmektedir. Ancak bu kişilerin ameliyat sonrasında dikkat etmeleri gereken belli başlı şeyler bulunmaktadır. Bu noktada ameliyat olan kişinin doktorunun tavsiyelerine harfiyen uyması son derece önemlidir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ameliyat ile beraber iyileşmenin etkileri hemen ortaya çıkmaktadır. Özellikle kas gruplarında meydana gelen kuvvetsizlik ve tutukluluk hissi zamanla ortadan kalkmaktadır. Ameliyat olan kişilerin düzenli olarak yürüyüş yapması ve yürüyüş mesafelerini giderek arttırması tavsiye edilmektedir.

Ancak ilk başlarda bu yürüyüşler günde iki parti halinde yapılmalıdır. Ayrıca yüzme gibi sporlar bel ve sırt bölgesini rahatlatmaya yardımcı olmaktadır. Özellikle yüzme omurga üzerine binen yükün ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Bu nedenle büyük bir rahatlama elde edilmektedir.

Ameliyat olan kişilerin ameliyattan sonraki bir aylık süreçte ağır bir şey kaldırmamaları gerekmektedir. Operasyonu takip eden ilk hafta içinde araç kullanılması tavsiye edilmemektedir. İkinci hafta itibariyle 20 dakikadan kısa sürüşler kabul edilebilir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı

Yazının devamı...

Spinal Kanal Genişliği

Dar kanal rahatsızlığı spinal kanalın normal genişliğinden daha küçük bir hale gelmesi ile ortaya çıkmaktadır. Sağlıklı bir spinal kanalın ideal ön-arka çapı 15 ile 25 milimetre arasında değişmektedir. Bu çapın 10-12 milimetreye düşmesine göreceli stenoz, 10 milimetrenin altına düşmesine ise mutlak stenoz adı verilmektedir. Yaşın ilerlemesi ve travmatik sebepler bu kanalın daralmasına neden olmaktadır.

Kıkırdak dokunun zamanla yok olması ile omurgada yer alan faset eklemlerinin kemik ve bağlarının kalınlaşması da spinal kanalı daraltmaktadır. Kanalın daralması ile yavaş yavaş belirtiler ortaya çıkmaktadır. Özellikle baskıya uğrayan sinir köküne göre belirtiler farklı kas gruplarında ve bölgelerde ortaya çıkabilmektedir.

Dar Kanal Belirtileri

Spinal kanalın daralması sonucu ortayan çıkan belirtilerin bazıları çok karakteristiktir. Meydana gelen ağrı oturma, yürüme, öksürme ya da ıkınma durumlarında artmaktadır. İstirahat edildiğinde ise azalma eğilimi gösterir.

Özellikle yürüyüş sonrası bacak bölgesinde, baldırlarda ağrı, his kaybı, uyuşma gibi belirtilerin meydana gelmesi ve sonrasında bu belirtilerin dinlenme ile ortadan kalkması dar kanalın en sık rastlanan belirtilerindendir.

Dar kanal rahatsızlığına sahip olan kişiler daha çok öne doğru eğilerek yürürler ya da dururlar. Bu duruş sinirin üzerine binen baskıyı bir miktar hafifleterek belirtilerin şiddetini düşürmektedir. Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda ise bağırsak ve mesane kontrolünde zorlanmalar meydana gelebilmektedir.

Nasıl Teşhis Edilir?

Dar kanalın teşhis edilebilmesi için hem kişinin belirtilerine ve yaşadığı rahatsızlıklara hem de gelişmiş görüntüleme yöntemlerinden alınan sonuçlara bakılmaktadır. Kanalın daralmış olan çapının ölçülmesi ve bölgenin daha ayrıntılı bir şekilde görülmesini sağlamak için MR görüntüleme yöntemi tercih edilmektedir.

Bazı hastalarda düz röntgen filmleri ve bilgisayarlı tomografi de gerekebilmektedir. Bacaklarda yakınmaların aşırı olduğu durumlarda ise bacaklara giden sinirleri kontrol etmek amaçlı elektronöromiyogram gerçekleştirilmektedir. Ayrıca dar kanalı başka rahatsızlıklardan ayırt edebilmek için bazen doppler ultrasonografi yöntemi kullanılmaktadır.

Teşhisin gerçekleştirilebilmesi için bu yöntemlerinin birkaçının ya da bazı durumlarda hepsinin yapılması gerekmektedir. Görüntüleme yöntemleri ile alınan sonuçlara göre daralmanın durumu değerlendirilerek hangi tedavi yönteminin uygulanacağına karar verilmektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı

Yazının devamı...

Kendiliğinden Geçer mi?

Omurgayı oluşturan omur kemiklerinin ortasında omurilik kanalı yer almaktadır. Bu kanalın çapının çeşitli nedenlerden dolayı zaman içerisinde küçülmesine dar kanal rahatsızlığı adı verilmektedir. Bu rahatsızlık tedavi edilmediği durumlarda yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmekte felce kadar gidebilmektedir. Dar kanal rahatsızlığı omurilik kanalının ön – arka ya da sağ – sol yönünde daralması ile ortaya çıkmaktadır. Yaşanan daralma sonucu sinirlerin sıkışması ile rahatsızlığın belirtileri ortaya çıkmaktadır. Kanal daralması en çok bel ve boyun bölgesinde meydana gelmektedir. Dar kanal rahatsızlığı doğuştan da görülebilmektedir. Ancak genelde sonradan oluşan dejeneratif bir rahatsızlıktır.

Dar Kanal Tedavisi

Dar kanal rahatsızlığı basitçe omurların yapısının bozulması ile ortaya çıkmaktadır. Bu yapılar tekrar eski haline gelmediği için kendiliğinden geçen bir rahatsızlık değildir. Dar kanal belirtileri istirahat ve ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilmektedir. Bu tedavi yönteminin işe yaramadığı durumlarda ise egzersiz ve fizik tedavi tercih edilmektedir. Konservatif tedavi yöntemleri olarak kabul edilen bu yöntemler rahatsızlığı tedavi etme amaçlı değil rahatsızlığın ilerlemesini yavaşlatmakta ve belirtilerinin şiddetini düşürmeye yöneliktir. Bu tedavi yöntemleri sayesinde rahatsızlığa sahip kişinin yaşam kalitesinde önemli gelişmeler elde edilebilmektedir. Ancak dar kanalın tamamen ortadan kaldırılabilmesi için cerrahi müdahale gerekmektedir. Özellikle daralmanın %50’den fazla olduğu durumlarda ya da tuvalet kontrolünün mümkün olmadığı kişiler ile yaşam kalitesinin çok düştüğü hastalarda cerrahi müdahale kaçınılmaz olmaktadır.

Dar Kanal Ameliyatı

Son yıllarda dar kanal ameliyatında hastalar tarafından en sık tercih edilmeye başlanan ve bu alanda altın standart olma yolunda ilerleyen ameliyat tekniği Mikroteknikle İnternal Dekompresyondur. Halk arasında vidasız ve platinsiz olarak da bilinmektedir. Herhangi bir şekilde vida ya da platin kullanılmadan yapılan bu ameliyat sayesinde operasyon sonrası iyileşme süreci oldukça kısalmaktadır. Bu operasyon ile daralmanın meydana geldiği omurilik kanalı içeriden genişletilmektedir. Mikroteknikle İnternal Sekompresyon yöntemi ile sakatlık ya da felç riski de ortadan kalkmaktadır. Operasyon sırasında kanala iç kısımdan girilmekte ve anatomik yapı mümkün olduğunca korunmaktadır. Mikroteknik İnternal Dekompresyon yöntemi ile ameliyat olan kişiler hemen ertesi gün hastaneden taburcu olabilmektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Nöroşirürji Uzmanı

www.ahmetyildizhan.net

Yazının devamı...

Evde Yapabilecek Egzersizler

Dar kanal rahatsızlığı birçok insanda aktiviteden kaçınmaya neden olmaktadır. Bu rahatsızlığın en büyük belirtilerinden bir tanesi de yürüme mesafesinde azalmaların görülmesidir. Özellikle yürüme mesafesi giderek azaldığında ve yaşam kalitesi düştüğünde dar kanal tedavisi için genellikle ameliyat tercih edilmektedir. Ancak rahatsızlık ilerlemeden önce yapılacak egzersizler faydalı olabilmektedir. Dar kanal hastalığı için egzersizler ya da fizik tedavi yöntemleri rahatsızlığı tamamen ortadan kaldırmayan konservatif tedavi yöntemleri olarak kabul edilmektedir. Bu yöntemler bazı hastalarda geçici olarak yaşam kalitesini artırmaktadır.

Egzersizlerin Amacı

Dar kanal rahatsızlığında tercih edilen hareketler genel olarak omurganın doğal pozisyonunu korumasına hizmet eden ve spinal sinirlerin üzerindeki baskıyı azaltmaya yöneliktir. Spinal sinirler üzerinde daha az baskı olması ile yaşanan ağrılar hafiflemekte ve kişinin hareket kabiliyetinde artış elde edilmektedir. Hareketlerin büyük bir çoğunluğu esnemeye yönelik hareketlerdir. Özellikle bel gölgesini öne doğru esneten hareketler baskının geçici olarak kaldırılmasına yardımcı olmaktadır. Az sayıda kişide ise geriye doğru esneme hareketleri de lomber disklerin spinal kanaldan uzaklaşmasını sağlayarak sinirlere daha geniş bir alan temin etmektedir. Öne ve arkaya doğru yapılacak olan esneme hareketleri ayakta, yatarak ya da oturarak yapılan hareketlerdir. Bu hareketlerin doktor tarafından onaylanmadan yapılmaması gerekmektedir.

Yapılabilecek Sporlar

Dar kanal rahatsızlığı vücut kondisyonunun düşmesine neden olmaktadır. Ayrıca aktiviteden kaçınmak bu süreci hızlandırmaktadır. Her ne kadar sırt ağrısı olanlar için yürüme son derece yararlı bir spor olsa da dar kanal rahatsızlığı yürümeyi daha da zor hale getirmektedir. Bu yüzden yürümek yerine bisiklet sürmek vücut kondisyonunu korumada yardımcı olmaktadır. Ayrıca sürüş esnasında oturmak omurgayı doğal pozisyonunda tutmaya yardımcı olmaktadır. Dar kanal rahatsızlığında en çok tercih edilen spor yüzmedir. Suyun kaldırma kuvveti sayesinde yer çekiminin omurga üzerine yaptığı sürekli baskı ortadan kalkmaktadır. Ayrıca vücuttaki tüm kas gruplarını çalıştırdığı için vücudun daha esnek ve kasların güçlü olmasını sağlamaktadır. Bel, sırt ve karın kasları vücudun doğal korsesidir. Bu kaslar güçlü olunca bütün yük diskler üzerine binmemekte ve çevre dokulara dağılmaktadır. Böyle olunca da ağrılar azalıp yaşam kalitesi yükselmektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Nöroşirürji Uzmanı

www.ahmetyildizhan.net

Yazının devamı...

Dar Kanal Genetik Olabilir mi?

Spinal stenoz olarak adlandırılan dar kanal rahatsızlığı omurgayı meydana getiren omur kemiklerinin merkezinde yer alan omurilik kanalının çeşitli nedenlerle doğal çapını kaybetmesi ve küçülmesi ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Dejeneratif bir rahatsızlık olan kanal daralması genellikle yaşlanmanın etkileri ile beraber ortaya çıkmaktadır. Omurga içerisinde yer alan disk, bağlar ve kemik yapı gibi elemanların normalden daha fazla genişleyip sertleşmesi ile omurilik kanalına baskı olmaya başlamaktadır. Omurilik kanalının çapının %25 civarında küçüldüğü durumlara hafif, %25 ile %50 arasında küçüldüğü durumlara orta ve %50’den fazla düştüğü durumlara şiddetli dar kanal adı verilmektedir. Kireçlenme, bel fıtığı, travmaya bağlı omurga kırıkları, omurga tümörü gibi rahatsızlıklar da kanalın daralmasına neden olabilmektedir.

Dar Kanal Genetik midir?

Dar kanal rahatsızlığı özellikle yaşı ilerlemiş kişilerde en sık rastlanan omurga bozuklukları arasında yer almaktadır. Rahatsızlık her ne kadar dejeneratif olarak kabul edilse bile yapılan araştırmalara göre kanal daralmasının genetik olduğuna dair önemli bulgular elde edilmiştir. Bize gelip tedavi olan öyle aileler vardır ki hem hastanın kendisinde hem evladında ve yakın akrabalarında dar kanal mevcuttur. Dar kanal ile beraber bel fıtığının da genetik yönü olduğunu düşünüyoruz.

Dar Kanal Belirtileri

Omurilik kanalı daralması herhangi bir belirti göstermeden de senelerce sessiz kalabilir. Belirtiler ancak kanalın daralması ile beraber omurilik ve sinir kökü üzerindeki baskının artması ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve tedavi edilmediği takdirde şiddetlenmeye devam etmektedir. Baskının meydana geldiği sinir bölgesine göre belirtiler değişiklik gösterebilmektedir. Ancak en sık görülen belirti yürürken öne doğru eğilmek veya oturmaktır. Vücut öne doğru eğildiğinde baskının sinir üzerindeki etkisi hafiflediği için vücutta rahatlama meydana gelmektedir. Belde ve bacakta ağrı, yürüme bozukluğu, bacaklarda uyuşukluk hissi ve kuvvet kaybı gibi belirtiler dar kanalın belirtileri arasında yer almaktadır. Daralmanın ileri seviye olduğu durumlarda tuvalet kontrolünü yitirme de görülebilmektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

Nöroşirürji Uzmanı

www.ahmetyildizhan.net

Yazının devamı...

Dar Kanal Ameliyatlarında Yaş

Dar kanal rahatsızlığı özellikle yaşı ilerlemiş kişilerde sırt ve bacak ağrısına, kas zayıflığına ve yürüme zorluklarına neden olabilen bir rahatsızlıktır. Yapılmış birçok çalışmaya göre cerrahi dekompresyon etkili bir tedavi yöntemidir. Geleneksel ameliyat teknikleri her ne kadar uzun yıllardır alışılmış bir yöntem olsa da minimal invaziv prosedürler dekompresyon işlemini daha küçük kesilerden daha az kanama ve daha hızlı iyileşme süreci gibi avantajlarıyla öne çıkmaktadır. Bu yöntem ile daha az yumuşak doku hasarı, daha az operasyon sonrası ağrı meydana gelmektedir. Klasik yöntemlerde genel anestezi uygulanması gerekirken mikroteknik internal dekompresyon yönteminde hastanın durumuna göre epidural ya da spinal anestezi de kullanılabilmektedir.

Yaş Durumu

Dar kanal rahatsızlığı yaşa bağlı olarak ortaya çıkan dejeneratif bir rahatsızlıktır. Bu nedenle ameliyat olan kişilerin yaşı genel olarak yüksektir. Ancak vidasız olarak gerçekleştirilen operasyonda vücuda vida ya da platin gibi herhangi bir yabancı madde girmediği için enfeksiyon riski de neredeyse 0’a inmektedir. Son derece emniyetli bir yöntem olan mikroteknik internal dekompresyon 80 yaşını geçmiş hastalarda da rahatlıkla tercih edilebilmektedir. Bu yöntem kanamanın az olması ve vücuda mümkün olan en düşük seviyede müdahale edilmesi sayesinde şeker hastası ya da kemik erimesi olan hastalarda da uygulanabilmektedir. Ameliyatın daha kısa sürmesi ve iyileşme sürecinin çok daha kısa olması sayesinde yaşlılar için psikolojik olarak da kolay hazırlanılabilen bir operasyondur.

Ameliyat Sonrası Süreç

Minimal invaziv yöntemle gerçekleştirilen operasyonlarda iyileşme süreci açık ameliyata göre oldukça kısadır. Bunun en büyük nedeni ise ameliyatın daha küçük bir kesiden gerçekleştirilmesidir. Bu sayede ameliyat sonrası enfeksiyon ya da komplikasyon riski daha azdır. Operasyon bölgesi etrafında yer alan dokulara çok daha az hasar verilmesi de ameliyat sonrası iyileşme sürecini kısaltan etmenlerden bir tanesidir. Ameliyat sonrasında kişi aynı gün içerisinde ayağa kalkabilir ve bir gün sonra taburcu edilebilmektedir. Operasyonda herhangi bir vida ya da platin kullanılmaması nedeniyle daha sonra ikinci ya da üçüncü bir ameliyat gerekmemektedir.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan
Nöroşirürji Uzmanı
www.ahmetyildizhan.net

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.