SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

İntralipid Serum Tedavisi

Tüp bebek tedavisi, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler için en başarılı tedavi yöntemi ancak nadiren de olsa bazen başarılı sonuçlar elde edilemiyor. Başarısız tüp bebek tedavilerinin sebepleri değişse de annenin bağışıklık sitemi de bu tedaviyi olumsuz yönde etkileyebiliyor. Kısaca, vücudun bebeği rahat bir şekilde kabul etmesi için bağışıklık siteminin güçlü ve dengeli olması gerekiyor. Serum tedavisi tam da bu noktada devreye giriyor ve anne adayında embriyonun tutunmasını engelleyen bağışıklık sitemine etki ediyor ve rahim içi dengeleme sağlıyor.

İntralipit Serum Desteğini Kimlere Öneriyoruz?

İntralipid serum desteğini; bağışıklığı güçlü olmayan hastalara, ileri yaşlarda çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara, çok sayıda düşük yapmış kadınlara ve tüp bebek tedavisinden sonuç alamayan hastalara öneriyoruz. Özellikle bağışıklık sitemi zayıf olan, başarısız tüp bebek tedavisi yaşayan çiftler için oldukça yararlı ve fiyat olarak da uygun olan bu tedavi yöntemi, sağlıklı doğum gerçekleştirme oranını %80 ile %90 arasında olumlu yönde etkilediğini söylemek mümkündür.

İntralipid Serum Yöntemi Nasıl Uygulanır?

İntralipid serum gliserin, soya fasülyesi yağı, yumurta fosfolipidlerinden oluşan bir yağ emülsiyonundan meydana gelmektedir. Standart tüp bebek tedavisi uygulanan hastanın ilk gününde serum tedavisine de başlanır ve belirlenen aralıklarla bebeğin kalp atışının duyulduğu yani 5 ve 8. haftaya kadar devam edilir. Serumun yan etkileri yok denecek kadar az olsa da şunu da belirtmek isterim, serumun içinde soya ve yumurta olduğu için bu iki maddeye alerjisi olan hastalarda maalesef bu tedavi uygulanmaz.

Yazının devamı...

Hamilelikte Çatlak Sorunu

Yapılan araştırmalara göre her kadından 9'unda hamilelik süresinde çatlaklar meydana gelmektedir. Çatlaklar; anne adaylarında kimi zaman çok hafif olurken kimi zaman da çok yoğun yaşanmaktadır.

Çatlaklar Nasıl Oluşur?

Hamilelik döneminde vücut gerildikçe esnekliğini kaybeder ve böylelikle çatlaklara zemin hazırlar. Ciltte oluşan çatlamalar öncesi kaşıntı başlayabilir. Ancak bu kaşıntılar yalnız çatlamalara bağlı olmayıp tüm gebelik süresince farklı nedenlerden dolayı da oluşabilir. Kaşıntılarınız için doktorunuza başvurmayı ihmal etmemelisiniz.

Karın çatlakları genellikle hamileliğin 3. ya da 4. aylarında bağ dokusu fazlaca gerildiği için yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Özellikle hamileliğin son 3 ayında iyice gerilen karın derisinde beyaz çizgiler şeklinde ortaya çıkan çatlaklar daha da gözle görülür hale gelir.

Çatlakların oluşumundaki en önemli faktörlerden biri genetik yatkınlıktır. Yakın aile bireylerinde çatlak olan kadınların hamilelikte vücutlarında çatlak oluşma ihtimali çok yüksektir. Cildin yapısı da çatlakların meydana gelmesinde önemli bir diğer faktördür. Kuru ciltler hamilelikte daha kolay çatlayabilmektedir.

Çatlaklar Nasıl Önlenir?

Hamileliğinizin ilk aylarından itibaren çatlak oluşumunu engellemek ya da azaltmak için bir takım önlemler alabilirsiniz.

Sağlıklı ve Dengeli Beslenin: Dengeli ve sağlıklı beslenme, ani ve gereğinden fazla kilo artışına engel olur. Böylece karnın olması gerekenden daha fazla gerilmesini engeller. Cildin kolajen ve elastin yapısını besleyecek gıdalar tüketmelisiniz. Vitamin değeri yüksek gıdalar, hücrelerinizi beslerken vücudunuzu hastalıklardan ve deformasyonsan korur.

Yeteri Kadar Su Tüketin: Yeteri kadar sıvı tüketimi, cildin esnekliğini korumasına ve çatlaklara karşı daha dirençli olmasında faydalıdır.

Düzenli Egzersiz Yapın: Hamilelikte yürüyüş ve yoga gibi hafif sporlar hem vücudunuzun esnekliğini destekler hem de zihnen daha dinç olmanızı sağlar.

Çatlak Önleyici Kremler Kullanın: Çatlak önleyici kremler cildinizin nemini artırır hem de çatlakları belli bir oranda önler. Hamileliğin başından itibaren vücudunuzun nemini korumak için doktorunuza danışarak cildinize ve size en uygun kremleri kullanabilirsiniz.

Çatlakların Vücuda Herhangi Bir Zararı Var mıdır?

Çatlakların tıbbi olarak insan vücuduna bir zararı yoktur. Sadece ciltte görünümü bozan zararsız deformasyonlardır. Bebeğinizi kucağınıza aldıktan sonra çatlak izleri renk değiştirerek gümüş ya da sedef benzeri bir görünüme bürünür.

Çatlakların tam olarak tedavisi ise mümkün değildir. Gelişen teknoloji ile beraber kullanım alanı genişleyen lazer tedavisi çatlakların görünümünü azaltmaktadır. Çatlak tedavisine hamilelik ve hatta emzirme sonlandıktan sonra başlamanız gerekir. Bazı tedavilerin emzirme döneminde yapıldığı belirtilse de doktorunuza başvurmadan tedavi sürecine başlamayın.

Bebeğinizi kucağınıza aldığınız zaman geçirdiğiniz tüm süreçleri, yaşadığınız değişimleri harika bir serüven olarak hatırlayacaksınız. Bu izler geriye dönüp baktığınızda bebeğiniz ile sizin aranızdaki bağı simgeleyen küçük hatıralar olarak kalacaktır.

Yazının devamı...

Genetik Tanı Testi Nedir?

Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT), embriyo transferi öncesi embriyolardan hücre örneği alınarak gerçekleştirilen bir işlemdir. Bu işlemde elde edilen embriyolarda yapılan genetik incelemelerle, doğacak bebekteki sayısal ve yapısal kromozom bozuklukları, talasemi ve kistik fibroz gibi tek gen hastalıkları belirlenmektedir.

Sağlıklı Embriyolar

Embriyoların genetik testi yapılarak, anne adaylarına yalnızca genetik yapısı sağlıklı olan embriyoların transferi yapılır böylece anormal gebelik oluşumu önlenir ve sağlıklı bebek doğumları sağlanır. Tüp bebek tedavisinde gerçekleştirilen genetik uygulamalar sayesinde, çoğul gebelik ihtimali, düşük riski ve gebeliğin tıbben sonlandırılma ihtiyacı azalmaktadır.

PGT ile tüp bebek uygulanmasıyla başarı şansı artmaktadır. Bebeğin sağlıklı olmasının yanı sıra gebeliğin kendisi de daha başarılı geçmektedir. PGT embriyolarınıza, size ve bebeğinize zarar vermeyen bir testtir.

Kimlere PGT Uygulanmalıdır?

PGT için çiftlerde bazı özel koşulların mevcut olması gerekmektedir. Cerrahi girişim gerektirmeyen, sadece anne adayından alınan kan örneği ile test yapılmaktadır. Özellikle ailesinde genetik hastalıklara sahip olanlar bu konuda daha dikkatli davranmalıdır.

Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT);
Kromozom bozukluğuna sahip gebelik geçmişi olan annelere,
Tek gen hastalıkları konusunda risk taşıyan çiftlere
Birden fazla düşük geçirmiş annelere
36 yaşının üzerindeki anne adaylarına
Erkek infertilitesine (kısırlık) sahip olunan durumlarda
Genetik hastalık taşıyan çiftlere
Birkaç defa tüp bebek tedavisi başarısız olan çiftlere uygulanmaktadır.

9. Haftadan Sonra Test

Genellikle bu tür testler 9. gebelik haftasından sonra yapılmaktadır. Doğruluk oranının artması ise anne kanında bulunan bebeğe ait fonksiyonların zamanla gelişimine bağlıdır. 11-14 hafta arası en erken yaptırılan test olan 2’li tarama testine göre, prenatal tanı testi daha erken zamanda yaptırılabilir. Bu da testin önemli bir avantajı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yazının devamı...

10 Soruda Tüp Bebek Tedavisi

Tüp Bebek Tedavisinde Kadın ve Erkeğin Yaşı Önemli midir?

35 yaşından genç olan kadınlarda gebe kalma ihtimali daha yüksektir. Kadınlarda yumurtalık rezervi 35 yaşından sonra azalmaya başlar. 37 yaştan sonra yumurtalık havuzundaki kayıp hızı belirginleşmektedir. İlerleyen yaşla beraber kadınlarda yumurta kalitesinde de bozulma gözlenmekte; bu da gebe kalmayı ve sağlıklı çocuk sahibi olma şansını azaltmaktadır. Erkeklerin ise sperm üretimi ömürleri boyunca devam eder ancak yaş ilerledikçe sperm kalitesinde düşüş görülmektedir. Dolayısıyla kadın ve erkelerde yaş faktörü önemli olmakla beraber gelişen yeni tedavi yöntemleri ile çiftlerin yaşları çocuk sahibi olmasına engel değildir.

En Fazla Kaç Kere Tüp Bebek Tedavisi Denenebilir?

Tüp bebek tedavisi uygulama sayısında herhangi bir sınırlama yoktur. Bazı çiftler birkaç denemenin ardından çocuk sahibi olabiliyorken bazı çiftlerde ilk denemelerinde başarılı olmaktadır. 4.deneme sonrası %80 oranında gebelik elde etme şansı vardır.

Tüp Bebek Tedavisi Öncesi Nelere Dikkat Edilmesi Gerekir?

Tüp bebek tedavisine başlayan çiftlerin beslenme ve kilo konusuna dikkat etmesi gerekmektedir. Beslenmeye dikkat etmek tüp bebek tedavisi sürecini olumlu etkiler. Tedaviye başlamadan 2 – 3 ay önce sigara ve alkol tüketimine son verip, sağlıklı ve dengeli bir beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır. Sebze, süt ürünleri, yumurta, balık, bakliyatlar, meyve, kuruyemiş ve kuru meyveler tüketilmeye dikkat edilmelidir.

Tedavi Sırasında Kullanılan İlaçların Yan Etkisi Var mıdır?

Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların yumurtalık kanseri, diğer başka kanserler, uzun döneme yayılan kilo alma gibi olumsuz bir etkisi yoktur. Yumurtalıkları baskılamak için kullanılan ilaçların sıcak basması, baş ağrıları, vajende kuruluk, ruh halinde değişimler gibi yan etkileri olabilir. Bu etkiler geçicidir.

Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Tüp bebek tedavisinde başarıyı birçok faktör etkilemektedir. Anne adayının yaşı, kilo, sigara ve alkol kullanımı, stres, geçirilen hastalıklar, yumurtalık rezervi ve hormonal bozukluklar başarı şansını etkilemektedir.

Tedavi Sırasında Hastanede Olmak Gerekli midir?

Hayır, gerekli değildir. Yumurtalar toplandıktan sonra ve embriyo transferi yapıldıktan sonra 3 – 4 saat hastanede dinlenmeniz yeterlidir.

Tüp bebek tedavisinde kaç embriyo transfer edilir?

Embriyo transferi tüp bebek tedavisindeki en kritik aşamadır. Tedavinin başarılı olup olmaması embriyoların tutup tutmamasına bağlıdır. Tüp bebek tedavisinde yönetmelik kuralları gereğince 35 yaş altındaki kadınlara 1 embriyo, 35 yaşın üstündeki kadınlara da 2 embriyo transferi gerçekleştirilmektedir. Bunun sebebi de tüp bebek tedavisinde olabilecek çoğul gebeliklerin önüne geçilmeye çalışılmasıdır.

Dondurulmuş Embriyolar ile Gebelik Şansı Var mı?

Evet vardır. Embriyolar çok uzun süre sonra çözüldüğünde bile sağlıklı gebelik şansı vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliği gereğince dondurulmuş embriyolar 5 yıl boyunca sıvı nitrojen içerisinde saklanmaktadır.

Yumurta Toplama İşleminde Ağrı Duyulur mu?

İşlem esnasında acı veya ağrı hissedilmemektedir. Toplama işlemi bittikten sonra hafif bir ağrı hissedilebilir. Hafif ilaçlar ile kolayca giderilebilen bu ağrı, kadının günlük yaşamına olumsuz bir etki etkisi yoktur.

Tüp Bebek Tedavisinde Gebelik Ne Zaman Belli Olur, Başarısız Olursa Tekrar Ne Zaman Denenir?

Embriyo transferinden 12 gün sonra kanda gebelik testi yapılır ve sonuç öğrenilir. Başarısız bir sonuç alınırsa 1-2 ay sonra yeni bir tüp bebek denemesi yapılabilir. 2 ve 3. denemeler de başarısızlıkla sonuçlanmışsa bazı genetik testler, histeroskopi gibi ek incelemeler yapıldıktan sonra tekrar bir tedaviye başlanabilir.

Yazının devamı...

Hamilelikte Mevsim Geçişi

Mevsim değişiklikleri vücutta birçok değişimi beraberinde getirmektedir. Anne adaylarında bu değişimler daha belirgin bir şekilde kendini gösterir. Diğer bireylere göre mevsim geçişlerinde artan yorgunluk hissi hamilelerde iki kat daha fazla yoğun yaşanmaktadır. Yorgunluğun önlenmesinde yeteri kadar su içmenin önemi büyüktür. Anne adaylarının gebelik süresince su ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılaması gerekir.

Yoğun gebelik hormonlarının etkisi altında olan anne adayı kendisini normalden daha fazla halsiz, sinirli ve isteksiz hissedebilir. Mevsim değişikliği ile beraber gebelikte vücut su tutar, bağırsak hareketleri yavaşlar, el ve ayaklarda şişlikler olabilir. Bununla birlikte kansızlık, tiroid hormonu eksikliği gibi hastalıklar varsa bu süreç daha zorlayıcı olabilir.

Dengeli Beslenmeye Özen Gösterin

Sonbaharda gittikçe azalan sıcaklıklardan dolayı anne adaylarının dengeli beslenmesi, olası enfeksiyonlara karşı kendisini koruma altına alması önemlidir. Bu dönemde enfeksiyon bulaşma riskine karşı havalandırılmamış ortamlardan uzak durmak oldukça faydalı olacaktır. Bulunulan yerlerin iyice havalandırılması, ellerin sık sık yıkanmasına dikkat edilmelidir.

Gebeliğin ilk 3 aylık döneminden sonrası kış aylarına denk gelen gebeler grip aşısı olarak gripten korunabilir. Grip aşısı anne adayını gripten korur ve bebeğe herhangi bir zarar vermez. Bu dönemde grip olan gebelerin doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik veya ilaç almaması önerilir.

Sonbahar ve kış mevsiminde gebelik geçiren anne adaylarının özellikle beslenmelerine dikkat etmesi gerekir. Bol miktarda demir içeren sebzeleri; lahana, brokoli, ıspanak ve pırasa tüketmeleri önerilir. Bu sebzeler içerdikleri bol miktardaki demir sayesinde direnci artırır, kabızlığı engeller. Anne adayı bol miktarda C vitamini meyveler tüketerek bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ihmal etmemelidir.

Giyilen Kıyafetlere Dikkat

Sonbahar ve kış aylarında soğuktan korunmak için pamuklu ve yün kıyafetler tercih etmelidir. Bu kumaşlar anne adayını aşırı terlemeden korur, mantar enfeksiyonu riskini en aza indirir, kaşıntı ya da alerjik sorunların önüne geçmiş olur.

Yaşam şartlarının, mevsim geçişlerini daha kolay atlatmada önemli bir faktör olduğunu unutmayalım. Stresi hayatımızdan ne kadar uzaklaştırırsanız mevsim geçişlerini de o kadar kolay atlatabilirsiniz. Daha sakin bir hayat tercihi gebelik sürecinizde size iyi gelecektir. Açık havada yapılan 30 – 40 dakikalık yürüyüşler anne adayının kendisini daha iyi hissetmesini sağlar. Yoga, pilates gibi hem vücudu hem ruhu stresten uzaklaştıracak sporlar da anne adaylarına iyi gelecektir.

Op. Dr. Seval Taşdemir

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Facebook: @drsevaltasdemir

Instagram: @drsevaltasdemir

Yazının devamı...

Gebelik Döneminde Tansiyon

Hamilelik döneminiz boyunca tansiyonunuzu dengede tutmak için düzenli doktor kontrolüne gitmeli, kan basıncınızı kontrol ettirmeyi ihmal etmemelisiniz. Hamilelik hormonu olan progesteron damar duvarında bulunan kaslarda gevşemeye neden olur ve bu yüzden birinci ve ikinci trimesterde kan basıncı düşük olabilmektedir.

Düşük Tansiyon Sorunları

Hamileliğin ilk 3 ayında genelde tansiyon düşük seviyelerdedir. Tansiyon düşmesine bağlı olarak gözlerin kararması, baş dönmesi, halsizlik ve baygınlık hissi görülür. Ciddi sağlık sorununa neden olmayan tansiyon düşüklüğü kolay tedavi edilmektedir.

Göz kararmasıyla birlikte bayılma ve düşmeye bağlı yaralanmalar ani tansiyon düşüklüğünün en önemli riskidir. Anne adaylarından beklenen baygınlık hissi geldiğinde oturmak ya da sol yana dönük uzanarak kalbe giden kan akımını artırmaktır. Bunun yanı sıra anne adayları ilk aylarda rahat giysiler giymeli, uzun süre ayakta durmamalı ve ani hareketlerden kaçınmalıdır. 14. haftadan sonra vücutta artan kan miktarı ile tansiyon düşüklüğü de geçecektir.

Yüksek Tansiyona Dikkat

Türkiye’de her 10 hamileden 1’inde ya da 2’sinde yüksek tansiyon görülür. Normal şartlarda da önemli bir sağlık sorunu olan yüksek tansiyon gebelik döneminde ciddi sonuçlara neden olabilir. Farklı problemleri de beraberinde getirecek olan yüksek tansiyon “preeklampsi” adı verilen rahatsızlığın da kaynağını oluşturur. Preeklempsi, gebeliğin 20. haftasından sonra tansiyonun 140/90 mmHg üzerinde seyretmesi ve idrarda protein çıkması ile kendini gösterir. Tedavi edilmediği durumlarda anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir.

Bebek bilindiği gibi besin ve oksijen takviyesini anneden alır. Kan basıncı yüksek olduğunda plasentaya yetersiz kan akışı olur bu da bebeğin ihtiyacı olan oksijeni ve besini alamaması anlamına gelir. Bebeğin anne karnındaki gelişimi yavaşlar.

Hamilelerde görülen uzun süreli yüksek tansiyon sonucunda bebek gelişmesinde gerilemenin yanı sıra; erken doğum, anne ile bebek arasındaki hayati bağlantıyı sağlayan plasentanın erken ayrılması, ani böbrek yetersizliği, yüksek tansiyon krizi gibi durumlar da meydana gelebilir. Tansiyonu yüksek anne adaylarının gebelik döneminde doktor kontrolleri ihmal etmemesi gerekir.

Kronik Hipertansiyon Kontrol Edilmeli

20 haftalık hamilelikten önce yüksek kan basıncınız varsa kronik hipertansiyon ya da önceden var olan yüksek tansiyonunuz olduğu anlamına gelir. Bu durum gebelik süresince ve bebeğin doğumundan sonra da devam eder. Kronik hipertansiyonun kontrol edilmesi şarttır çünkü kalp yetmezliğine ya da kalp krizine neden olabilir.

20. haftadan sonra yaşanan yüksek tansiyon gebelik hipertansiyonu olarak adlandırılır. Bu tansiyon yalnızca gebelik sırasında gerçekleşir. Hamilelik döneminde oluşan yüksek tansiyon için en uygun tedavi şekli istirahattir. İstirahatin yetersiz kaldığı durumlarda doktor kontrolü eşliğinde ilaç tedavisi gerekebilir. Tüm gebelik süresince erken tanı için doktor kontrollerinizi aksatmadan gitmelisiniz.

Hamile kalmayı planlıyorsanız gebelik öncesi genel bir kontrolden geçerek bebeğiniz ve kendiniz için tansiyon değerlerinizi öğrenmelisiniz. Tansiyon riski taşıyıp taşımadığınıza göre doktorunuz gerekli müdahaleleri yapacaktır.

Op. Dr. Seval Taşdemir

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Facebook: @drsevaltasdemir

Instagram: @drsevaltasdemir

Yazının devamı...

Çikolata Kisti Nedir?

Çikolata kisti dünyada yaklaşık 300 milyon civarı kadında görülmektedir. Bu sayının ülkemizde 2,4 milyon olduğu ön görülmektedir. Kistin içindeki sıvının çikolatayı andırması nedeniyle ‘çikolata kisti’ olarak anılmaktadır.

Çikolata kistinin oluşumuna etki eden faktörler kesin olarak henüz bilinememektedir. Hastalığın oluşumuna yönelik çeşitli teoriler bulunmaktadır. Rahim içindeki dokunun fallop tüpleri yardımıyla karın içine taşınması en çok dikkat çeken teoridir.

Risk Grupları

25-34 yaş grubu arasında sıkça görülen çikolata kisti, kadınların yaklaşık yüzde 10’unu etkilemektedir. Birinci dereceden yakınında çikolata kisti bulunan kadınlar diğer kadınlara oranla daha fazla risk altındadır. Hastalığın gelişmesinde ve oluşmasında genetik yatkınlık önemlidir.

Çikolata kistlerinin bazı tiplerinde kanserleşme ve büyüme eğilimi nedeni ile cerrahi müdahale gerektiği durumlar olabilmektedir. Bu gibi cerrahi müdahalelerde ameliyat sonrası olası yumurtalık hasarına karşı, yumurta toplama ve dondurma işlemi önerilmektedir.

Kısırlık Nedeni Olabilir mi?

Çocuk sahibi olamayan kadınlarda %17 oranında çikolata kisti bulunmaktadır. Karın boşluğunda inflamasyon oluşturması, tüp ve yumurtalıklarda yapışıklıklara yol açması nedeniyle rahim iç duvarının gebeliğe uygunluğunu bozmakta ve yumurtalık rezervinin azalmasına dolayısıyla kısırlığa yol açmaktadır. İki yumurtalığında da çikolata kisti bulunan kadınlar çocuk sahibi olma arzularını ertelememelidirler.

Çikolata Kisti Belirtisi

Birçok belirtisi olan çikolata kisti kendini en çok adet dönemlerinde ağrı ile hissettirir. Adet kanamasından birkaç gün önce başlayıp adet süresince devam eder ve kanamanın başlaması ile ağrı şiddetli bir şekilde artar.

Cinsel birlikteliklerde de ağrı yapan çikolata kistinin diğer belirtileri şöyle sıralanabilir;

Kanlı dışkı, makatta kanama ve idrarda kan, sık idrara çıkma ve idrarda yanma, bel ve sırt ağrısı, adet kanaması sırasında burun kanaması ya da vücutta morarma, bacaklara vuran ağrı, karın ağrısı, kabızlık ve ishal, makata vuran ağrı.

Tedavi Yöntemleri

Erken teşhis hastalığa bağlı problemlerin önünü geçmek için çok önemlidir. Hastalığın tedavisi için jinekolojik muayene ve ultrasonografik inceleme yapılarak yumurtalığın diğer kistlerden ayrılması gerekir. Çikolata kisti olan ve gebe kalmak isteyen hastalarımızın çocuk sahibi olma isteklerini ertelememelerini öneriyoruz.

Özellikle 35 yaş üstü infertil kadınların yumurtalık rezervi azalma riski daha da arttığı için tüp bebek tedavisine başlaması önerilir. Bu hastalık nedeniyle çocuk sahibi olamayan kadınlarda tüp bebek başarı şansı, hastanın yaşı, eşinin sperm durumu ve yumurtalık rezervine bağlı olarak değişmektedir.

Op. Dr. Seval Taşdemir

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Facebook: @drsevaltasdemir

Instagram: @drsevaltasdemir

Yazının devamı...

Hamileliğin Önündeki Engeller

Belki de birçok evli çiftin hayalidir bir evlat sahibi olmak… Bazen hiç beklemediğiniz anda anne-baba olacağınızı öğrenirsiniz, bazen de uzun uğraşlara rağmen çocuk sahibi olamazsınız. ‘Neden İstediğimiz Zaman Çocuk Sahibi Olamıyoruz? Hamile Kalmayı Zorlaştıran Etkenler Tam Olarak Nedir? ‘ tüm bu soruların cevabı bu haftaki yazımda saklı…

Adet Düzensizliklerine Dikkat!

Gebeliğin gerçekleşmesi için yumurtlama ve döllenme gibi sistematik süreçlerin düzenli bir şekilde çalışması gerekir. Anne olmak isteyen bir kadında öncelikle yapılması gereken kontrol adet düzenidir.

Hormon Düzeninin Bozulması

Beyinde yer alan hipofiz bezinden gelen işaretle birlikte FSH denilen folikül uyarıcı hormon, devreye girer. Bu hormon gebeliğin meydana gelmesi için gerekli şartları sağlar. Uyarılmayla beraber yumurta büyür ve çatlar. Bu mekanizmanın düzensiz bir şekilde çalışması ovulasyon sorunu; yumurtlamanın çoğu zaman düzensiz olması veya hiç olmaması anlamına gelir. Bu durum hamileliğe engel olan önemli sorunlar arasındadır.

Bu tarz sorunlar yaşayan kadınlar için, tüp bebek yöntemi önerilir.

Tüplerin Tıkalı Olması

Hamileliğe engel olan sorunlardan biri de tıkalı olan tüplerdir. Tüpler sperm ile yumurtanın bir araya gelmesini sağlayan fonksiyonel bir araçtır. Kadınlarda iki fallop tüpü vardır. Her fallop tüpünün uzunluğu 10-13 cm ve çapı 0,5 -1,2 cm’dir. Cinsel birleşmenin ardından, spermler rahim kanalı ağzı ile rahim içine geçer. Rahim içine geçen spermler, oradan da tüplere ulaşır. Eğer tüplerde bir tıkanıklık görülürse bu karşılaşma sağlanamaz ve gebeliğin gerçekleşmesi mümkün olmaz.

Endometriozis (Çikolata Kistleri)

Çikolata kistleri, gebeliğe engel olan bir diğer problemdir. Bu sorun özellikle doğurganlık yıllarında birçok kadının başına gelebilir.

Genellikle infertilite yani kısırlık nedeni ile gelen, adet ağrısının fazla olduğu kadınlarda ve cinsel birliktelik esnasında ağrısı olan kadınlarda çikolata kisti görülebilir. 5 cm’den büyük olan kistlere, cerrahi bir operasyonla müdahale önerilir. Ama yine de her olgu kendi içinde değerlendirilmelidir.

Çikolata kisti bulunan kadınlarda gebelik oranı daha düşüktür.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklarda Risk Olabilir

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, enfeksiyonlar, endometriozis, dış gebelik ve diğer cerrahi operasyonlar gibi etkenler tüplerin tıkanmasına yol açabilir.

Karın boşluğu iltihabı da fallop tüplerinin tıkanmasına neden olur. Bu durumda da gebelik gerçekleşemeyeceği için hastaya tüp bebek yöntemi önerilir.

Op. Dr. Seval Taşdemir

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Facebook: @drsevaltasdemir

Instagram: @drsevaltasdemir

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.