SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Burun estetiği öncesi planlama

Burun estetiği, kişinin hayatını olumlu yönde değiştirecek ve yaşam kalitesini arttıracak bir operasyondur. Ancak böyle büyük bir ameliyata karar vermek sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Doğru doktor tarafından uygulanan iyi bir rinoplasti (burun estetiği) ameliyatı her ne kadar güzel sonuçlar doğursa da, ameliyat ve sonrasında gelen iyileşme süreci bazı hastaları kaygılandırmaktadır. İşte bu noktada burun estetiği öncesinde yapılması gereken planlamanın önemi ortaya çıkmaktadır.

Her cerrahi uygulamada olduğu gibi rinoplastide de iyi bir planlama başarılı bir sonuç için olmazsa olmazdır. Bunun için doktor ve hasta arasında güzel bir iletişim kurulmalı ve kapsamlı bir değerlendirme yapılmalıdır. Hastayı psikolojik anlamda rahatlatmak ve motive etmek konusunda doktora büyük iş düşmektedir.

Rinoplasti operasyonunun planlanmasında ilk basamak burnun iç ve dış yapısının detaylı bir şekilde incelenmesidir. Rinoplasti cerrahisinde burun bir bütün olarak ele alınır; dolayısıyla tek bir operasyonla hem estetik hem de fonksiyonel sorunların düzeltilmesi amaçlanır. Ayrıntılı bir değerlendirme için bilgisayarlı tomografi görüntüleme tekniklerinden yararlanılır. Bunun yanı sıra, bugün sahip olduğumuz teknolojik imkanlar sayesinde hastalarımızın yüzlerini dijital görüntüleme teknikleri ile analiz ederek, operasyon sonrası sahip olacakları burun şeklini onlara gösterebiliyoruz. Estetik amaçlı gerçekleştirilen operasyonlarda ortaya çıkan sonuç hastayı tatmin etmediği sürece, bu operasyonları başarılı kabul edemeyiz. Bu anlamda, hastaların gerçekçi beklentilerle ameliyata girmelerini sağlayan dijital görüntüleme teknikleri ameliyat planlamasında önemli rol oynamaktadır. Bu durum, dolaylı olarak ameliyat başarısını da yükseltmektedir.

Burun Estetiği Ameliyatının Amacı Nedir?

Burun estetiği ameliyatı açık ve kapalı olmak üzere iki farklı teknikle gerçekleştirilebilir. Kullanılacak teknik doktorun seçimine bağlı olarak değişkenlik gösterse de tüm rinoplasti ameliyatlarında amaç doğal görünümlü, düzgün, simetrik, hastanın yüz hatlarıyla uyumlu ve fonksiyonel bakımdan sorunsuz bir burun yapısı elde etmektir. Rinoplasti cerrahisinin temel amacı çoğu zaman yalnızca güzel bir burun şekli elde etmek gibi düşünülse de, aslında en temel amaç yapay görünümden uzak bir sonuç elde etmektir. Burada en önemli nokta, her hastaya özel planlama ve uygulama yapmaktır.

Son olarak, burun estetiği ameliyatlarında başarıyı etkileyen pek çok faktör olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Bu faktörler arasında kişinin burun şekli, burnun fonksiyonel problemleri ve içyapısı, cilt tipi ve dokusu ve en önemlisi hastanın beklentileri yer almaktadır. Mükemmel bir sonuç için, tüm bu etkenleri en iyi şekilde değerlendirip harmanlayabilecek, deneyimli ve uzman bir cerrah seçimi yapılmalıdır.

Yazının devamı...

Yüz dolgusu ile ameliyatsız estetik

Dolgu maddeleri uygulamaları medikal estetikte en çok kullanılan yöntemdir. Yaş aldıkça, cildimizde kollajen, hyalüronik asit ve elastik dokularda azalmalar yaşanır. İşte, içerdiği hyaluronik asit sayesinde dolgu uygulaması cildi gençleştirir, tazeler ve cildin su tutma kapasitesini arttırır. Yüz dolgusu, özellikle ameliyattan korkan ama estetik yaptırmak isteyen hastalar için çok avantajlı bir seçenektir.

Dolgu tedavisi başarı oranı son derece yüksek ve emin ellerde gerçekleştirildiği sürece gayet güvenli bir uygulamadır. Dolgu tedavisi, önceden hazırlanmış olan dolgu maddesinin küçük iğneler yardımıyla cilt altına enjekte edilmesi şeklinde gerçekleşir. Oldukça basit ve acısız bir prosedürdür. İşlem öncesinde, hastanın uygulama sırasında herhangi bir ağrı sızı hissetmemesi için uygulama bölgesine lokal anestezik kremler sürülür.

Vücudun çeşitli yerlerine uygulanabilen dolgu tedavisi en çok yüz bölgesinde tercih edilmektedir. Yüz dolgusu, yüzdeki kırışıklıklar, sivilce izleri ve lekelerin giderilmesinin yanı sıra, dudak, yanaklar ve elmacık kemiklerinin; kısacası yüz kontürünün dolgunlaştırılmasında oldukça başarılıdır. Dolgunun en çok uygulandığı alanlar elmacık kemikleri, iki kaş ortası, gülme çizgisi denen nazolabial bölge, dudak ve göz çevresidir.

Hyalüronik Asit Faydaları

En yaygın olarak kullanılan dolgu maddesi Hyalüronik asittir. Daha önceden kullanılan bazı dolgu maddeler nadiren de olsa bazı hastalarda alerjik reaksiyona sebep olabilmekteydi. Hyalüronik asit ise cildin zaten ihtiyaç duyduğu bir madde olarak en popüler dolgu maddesi olarak hayatımıza girmiştir.

Peki, nedir bu Hyalüronik asit faydaları?

-Su tutma özelliği sayesinde cilde hacim verir,
-Cildin nemli kalmasını sağlar,
-Var olan akne ve sivilce izlerini giderir, yenilerinin oluşumunu önler,
-Tahrip olmuş dokuları onarır,
-Cilt elastikiyetini korur,
-Ciltteki tahrişleri yok eder,
-Kollajen liflerini bakımını yapar.

Tüm bunlar sayesinde, parlak ve canlı bir cilt görünümü yaratan hyalüronik asit ciltte bir süreliğine gençleşme sağlamaktadır. 15 dakika süren tek bir seanstan sonra cildinizdeki değişim hemen fark edilecektir. Uygulama bölgesi anestezik bir krem ile uyuşturulduğu için çoğu hasta işlem sırasında veya sonrasında acı hissetmemektedir. Yine de herkesin acı eşiği farklı olduğundan, minimal bir acı hissetmeyi bekleyebilirsiniz. İşlemden sonraki 24 saatte yüzünüze makyaj yapmamalısınız.

Son olarak şunu belirtmek gerekir ki yüz dolgusu kalıcı bir uygulama değildir. Hiçbir cerrahi ya da medikal yöntem yaşlanmayı durduramaz, yalnızca etkilerini azaltabilir. Cilt alt dokularına enjekte edilen hyalüronik asit ortalama 6-12 ay arasında cilt tarafından emilerek etkisini yitirmektedir. Dilerseniz, daha sonra dolgunuzu tazeletmeniz mümkündür.

Yazının devamı...

Estetik burun ameliyatı sonrası normal hayata dönüş

Burun estetiği yaptırmayı düşünen hastaların kaygılandığı konular arasında iyileşme sürecinin nasıl işleyeceği ve ameliyat sonrası sosyal yaşama ne zaman dönebilecekleri yer almaktadır.

Estetik bir burun şekline kavuşmak ve/veya fonksiyonel problemleri ortadan kaldırmak için uygulanan burun ameliyatları sonrasında hastaların toparlanmak için biraz süreye ihtiyaçları vardır. Bu süre ortalama 10-15 gün kadar sürmekte ve hastalara bu iyileşme sürecini evlerinde dinlenerek geçirmeleri tavsiye edilmektedir. Bunun için çalışan ya da okuyan hastalar ameliyat için izin alabilecekleri bir dönemi seçmelidir. Unutmayın ki rinoplasti (estetik burun ameliyatı) yılın her mevsiminde uygulanabilen bir cerrahidir, burada önemli olan hasta için en uygun zaman diliminin seçilmesidir.

Burun Estetiği Sonrası Neler Yaşanır?

Hastalarımızın en çok sorduğu soru ameliyat sonrası sürecin nasıl ilerlediği ve bu süreçte onları nelerin beklediğidir. Bilindiği gibi rinoplasti cerrahisi genel anestezi altında gerçekleştirilmektedir, bu nedenle operasyondan sonra hastalar birkaç saat gözetim altında tutulmakta ve herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmazsa taburcu edilmektedirler.

Hastalar ilk 1-2 gün sıvı gıdalarla beslenmeli ve bir süre acı ve baharatlı gıdalardan uzak durmalıdır. 4.günden itibaren yumuşak gıdalara, birin haftanın ardından ise katı ve sıvı gıdaların birlikte tüketimine geçilebilir. Tamamen katı gıdalara geçmek için ise iki hafta beklemek yararlı olacaktır çünkü bu iyileşme sürecinde sert gıdaların çiğnenmesi sırasında burun etkilenebilir ve ufak tefek de olsa komplikasyonlar oluşabilir.

Açık teknik ile gerçekleştirilen rinoplasti ameliyatlarından sonra hastaların yüzlerinde az ya da çok morluklar ve şişlikler meydana gelmektedir. Tamamen normal olan bu morluk ve şişlikler en geç bir hafta içinde azalarak yok olmaktadır. Bu ödem ve morlukların daha hızlı geçmesi için soğuk buz tedavisi uygulanabilir. Hastalar özellikle ilk bir haftayı yatarak geçirirlerse iyileşme sürecini hızlandırabilirler; çift yastıkla yatmak kafayı yüksekte tutarak ödemin azalmasına yardımcı olacağı için önerilmektedir.

Ödemin yanı sıra ameliyat sonrası hafif bir ağrı sızı bekleyebilirsiniz. Genellikle bizim verdiğimiz ağrı kesiciler hastalarımız için yeterli olmakta ve ekstra bir ilaç ihtiyaç duymamaktadırlar. Acı eşiği daha düşük olan hastalara gerekli olursa takviye ağrı kesici verilebilir. Ameliyat sonrası verilen ilaçlar ağrı kesiciler, enfeksiyon riskine karşı antibiyotik ve olası alerjik reaksiyonlara karşı antihistaminiktir. Bu ilaçlar aynen reçete edildiği şekilde kullanılmalı ve doktor bilgisi dışında hiçbir ilaç kullanılmamalıdır.

Hafif yürüyüşler ve egzersizler ameliyattan bir hafta sonra yapılmaya başlanabilir fakat ağır ve yorucu egzersizlerden en az 1 ay uzak durulması çok önemlidir.

Ameliyat bitiminde hastanın burnuna atel, bant ve silikon tamponlar yerleştirilmektedir. Hastalar ameliyattan bir hafta sonra doktor kontrolüne geldiğinde bunlar alınmaktadır. Çoğu hasta rinoplastiden 10 gün sonra sosyal yaşamlarına rahatlıkla dönmektedir fakat iyileşme sürecinin 6 ay kadar süreceğini ve ameliyatın nihai sonuçlarını görmek için sabırlı olmak gerektiğini unutmamalısınız. 6-12 ay arasında az da olsa var olan şişlikler tamamen geçmekte ve yeni burun şekli tam olarak ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte herhangi bir aksilik yaşanmaması için her ay doktor kontrolüne gelmek gerekir.

Yazının devamı...

Göz kapağı sarkmalarına etkili çözüm

Gözlerimiz yalnızca görmemizi sağlayan organlarımız değil, ayrıca ifademizi belirleyen, bakışlarımıza derinlik katan, yüzümüzün en önemli parçalarındandır. Yaşlanma ve yer çekiminin etkisiyle birlikte, yıllar içinde göz kapağımızda değişimler gözlemleyebiliriz. Bu süreçte göz kapaklarında sarkmalar, torbalar, kırışıklıklar, gevşeme, renk eşitsizlikleri, koyulaşma gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Özellikle kırışıklık ve sarkmalar, kişiyi olduğundan yaşlı ve yorgun bir görünüm vermektedir. Göz kapağı estetiği (blefaroplasti), alt ve üst göz kapağındaki bu sorunları ortadan kaldıran plastik cerrahi prosedürüne verilen addır.

Göz kapaklarındaki sarkmalar yaşlı bir cildin göstergesidir. Cildin yaşlanma sürecini hızlandıran etkenler olarak: hava kirliliği, güneş ışınları gibi dış faktörlerin yanı sıra; düzenli bir cilt bakımı yapmamak, yeterli miktarda su tüketmemek, sigara ve alkol kullanımı, düzensiz uyku uyumak gibi kişisel sebepler de sayılabilir.

İnsan cildi normalde elastik bir yapıdadır, fakat yaşlanma etkisiyle bu elastikiyet yavaş yavaş azalır. Bunun sonucunda göz kapaklarındaki deri bollaşır ve sarkar. Bu durum kişiye yalnızca donuk ve yaşlı bir ifade vermekle kalmayıp, kişinin görme yetisini kısıtlayacak ölçüde ciddi olabilir. Bu da göz kapağı estetiği ameliyatının her zaman estetik kaygılarla değil, bazen de fonksiyonel sebeplerle yapılmasını gerektirmektedir. Göz kapağı estetiği, hastanın ihtiyacına göre alt veya üst göz kapağına ya da her ikisine de uygulanabilmektedir. İfadelerinde bütün bir değişiklik elde etmek isteyen hastalar, göz kapağı estetiğini genellikle kaş kaldırma ve yüz germe işlemleri ile kombine şekilde tercih etmektedir.

Göz Kapağı Estetiği Kaç Yaşında Yapılır?

Göz kapağı estetiği yaptırmak için herhangi bir yaş sınırı yoktur. İşlem, 45 yaş üstü hastalar tarafından daha çok tercih edilse de, genetik olarak düşük göz kapaklarına sahip olan daha genç hastalar da göz kapağı estetiğine yönelmektedir. Göz kapağı estetiği, cerrahi bir prosedür olduğundan, göz kapağı problemleri için en etkili ve en kalıcı çözümdür. Ameliyatın sonuçları ortalama 5-10 yıl kadar etkisini sürdürür; fakat şu unutulmamalıdır ki hiçbir cerrahi ya da medikal işlem yaşlanmayı durduramaz.

Göz Kapağı Estetiği İçin İyi Bir Aday mısınız?

Göz kapağı cerrahisi yaptırmak istiyor fakat ameliyat için uygun bir aday olup olmadığınızı bilmiyorsanız, kendinize birkaç soru sormanız gerekmektedir.

-Herhangi bir kronik rahatsızlığım var mı?

Kronik hastalığı olan kişiler ameliyat sırasında ve sonrasında iyileşme sürecinde daha çok komplikasyonla karşılaşma riski taşır. Bu nedenle, kronik rahatsızlığı olan hastalar bu durumu doktorlarına danışmalıdır.

-Göz kapağımın görünümünden mutsuz muyum? Daha genç göz kapakları istiyor muyum?

Bu sorulara cevabınız evetse çok büyük bir ihtimalle göz kapağı estetiği için ideal bir adaysınız.

-Ameliyattan gerçekçi beklentilerim mi var?

Göz kapağı estetiği size daha genç ve taze bir göz kapağı, dolayısıyla daha canlı bir görünüm sağlayacaktır. Ancak hiçbir ameliyatın mucizevî bir biçimde yaşlandırmayı durduramayacağını unutmamalı ve gerçekçi beklentilerle operasyona girmelisiniz.

Yazının devamı...

Dudak dolgusu ne kadar kalıcı?

Dudaklar yüzümüzün en dikkat çekici kısımlarından biridir. Kadınlar ruj sürdüklerinde hatta sürmediklerinde bile dolgun ve pürüzsüz dudaklara sahip olmak isterler. Ne yazık ki herkes doğuştan dolgun ve kusursuz şekilli dudaklara sahip olamıyor. Bazı kişilerde yaşlandıkça dudakların inceldiğini görmek dahi mümkün olabiliyor. Hal böyleyken günümüzde pek çok kişinin dudak dolgusuna yönelmeleri şaşırtıcı değil.

Dudak dolgusu, ince dudaklı kişilerde daha kalın, dolgun ve pürüzsüz dudaklar elde etmek amacıyla yapılan bir medikal estetik uygulamasıdır. En popüler dolgu maddesi hyalüronik asittir. Hyalüronik asit dudakları dolgunlaştırırken aynı zamanda yenilemekte ve pürüzsüz bir görünüm vermektedir. İnsan vücudunda doğal olarak bulunan hyalüronik asit dudaklarla tamamen uyumludur. Profesyonel bir doktor tarafından steril bir ortamda gerçekleştirilen dudak dolgusunda korkulacak bir şey yoktur. Ancak bu konuyu ciddiye almak gerekir. Merdiven altı yerlerde, bilinçsiz kişiler tarafından uygulanan bir dudak dolgusu ciddi enfeksiyona ve sağlık problemlerine yol açabilir.

Hekimler tarafından en çok tercih edilen ve önerilen dolgu maddesi, insan derisinde kendiliğinden bulunduğundan ve kapasitesinde onlarca kat fazla su tutma özelliğine sahip olduğundan dolayı hyalüronik asittir. Hyalüronik asit hiçbir yan etkiye sebebiyet vermez ve zaman içerisinde kendiliğinden yok olur. Elbette, burada da kullanılan ürünün kalitesi ve uygulama yapan kişinin önemi ön plana çıkıyor.

Dudak dolgusu herkese aynı şekilde yapılmaz. Bazı kişilerde üst dudak çok inceyken, bazılarında her iki dudakta sıkıntılı olabilir. Herkesin ihtiyacı ve zevkine göre sağlıklı bir uygulama yapmak mümkündür. Dudak dolgusunda benim dikkat ettiğim şey hem güzel hem de doğal duran bir sonuç almaktır. Dolgu uygulaması 5 dakika içinde yapılabilen oldukça pratik bir prosedürdür. İşlem öncesinde anestezik krem yardımıyla dudak uyuşturulur böylece acı riski minimuma indirgenmiş olur. İşlem öncesi ve sonrasında buz uygulaması ve ardından masaj yapılması şişlik oluşumunu önler. Dudak dolgusu etkisini işlemden hemen sonra gösterir.

Dudak dolgusunun kalıcılığı kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Burada, kullanılan madde ve kişinin bünyesi önemlidir. Yukarıda söylediğim gibi benim tercih ettiğim hyalüronik asit dolgusu zaman içinde kendiliğinden erimektedir. Bu süre zarfı 6-12 ay kadar sürmektedir. Dilerseniz sonrasındaki tekrar dolgunuzu yeniletebilirsiniz. Yılda iki kez dudak dolgusu yaptırılabilir.

Kalıcı dudak dolguları da piyasada bulunmaktadır. Ancak bu dolguların yaygın olarak çeşitli alerjik reaksiyona sebebiyet vermesi ve enfeksiyon riski olması nedeniyle günümüzde pek fazla tercih edilmemektedir. Ayrıca bu kalıcı dolgular kendilerinden erimedikleri için sonuçtan memnun kalınmadığı takdirde dolgunun cerrahi müdahale ile alınması gerekmektedir. Ben bu gibi nedenlerden dolayı hastalarıma kalıcı olmayan dudak dolgularını öneriyorum.

Yazının devamı...

Yüz germe operasyonu ile 10 yaş gençleşin

Orta yaşlardan sonra hepimiz yavaş yavaş vücudumuzda bir takım yaşlanma belirtileri fark ederiz. Bu belirtilerin kendilerini en çok gösterdikleri yerlerden biri de yüzümüzdeki kırışıklıklar, ince çizgiler ve deri sarkmalarıdır. Aslında, bunlar yalnızca orta ve ileri yaşlı kişilerde değil, ani ve aşırı kilo veren, cildine iyi bakmayan, yeterince su tüketmeyen ya da çok kuru cilde sahip olan, daha genç kadın ve erkeklerde de karşılaştığımız şeylerdir. Her ne sebepten kaynaklı olursa olsun, sarkık bir cilt sizi olduğunuzdan çok daha yaşlı ve yorgun gösterecektir.

Bu can sıkıcı durumdan kurtulmak ise sandığınız kadar zor değil. Yüz germe ameliyatı ile cildinizde mucizevî bir değişime tanıklık edebilirsiniz. Günümüzde sadece kadınlar tarafından değil, erkekler tarafından da tercih edilen bu cerrahi operasyon sayesinde, hastalarımızı 10 yaş kadar gençleştirebiliyoruz.

Neden Yüz Germe Ameliyatı?

Yüz gençleştirme için ameliyat dışında; botoks, dolgu, lazer, hücresel tedavi ve çeşitli cilt bakım tedavileri gibi medikal yöntemler de kullanılmaktadır. Bu tedavilerin hepsi, tam donanımlı bir klinik veya hastanede, işini bilen bir doktor tarafından yapıldığı sürece başarılı sonuç veren uygulamalardır. Ancak hiçbiri yüz germe operasyonu gibi yıllarca kalıcı ve yüzde yüz etkili değildir. Çoğu hasta cerrahi bir prosedür olduğundan yüz gerdirmekten korkar ve ilk önce diğer yöntemlere yönelir. Ancak bu saydığımız uygulamalar, ortalama 6 ay-1 yıl içerisinde etkilerini yitirir ve tekrarlanmaları gerekir. Bu durumdan sıkılan hastalarımız, en sonunda kesin çözüm arayışına girerek yüz germe ameliyatını seçmektedir.

Yüz Germe Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Estetik kaygılarla veya mecburi sebeplerle, yüz germe ameliyatı yaptırmak isteyen her hasta, prosedürün nasıl ilerlediğini merak etmektedir. Aslında, yüz germe ameliyatı çok komplike bir işlem değildir. Günümüz teknolojileriyle, ameliyat ve iyileşme süreci, hastalar için mümkün olduğunca acısız ve hızlı bir şekilde ilerletilmektedir.

Yüz germe operasyonundan önce detaylı bir muayene yapılarak, hastanın yaşı, cinsiyeti, cilt yapısı gibi özellikleri gibi değerlendirilir. Yüz germe operasyonu, yalnızca yüz derisinin gerilerek sıkılaştırılmasından ibaret değildir. İyi bir sonuç elde etmek için, sadece cilde değil, cilt altındaki gevşemiş doku ve kaslara da müdahale edilmesi şarttır.

Klasik yüz germe ameliyatlarında, ameliyat kesisi kulak arkasına açılır. Bu kesi, tamamen iyileştikten sonra çok küçük bir iz olarak kalır ve karşıdan fark edilmesi oldukça güçtür. Endoskopik yüz germe işleminde ise, kullanılan özel alet ve mikro kameralar sayesinde büyük bir ameliyat kesisine ihtiyaç kalmaz. Dolayısıyla, endoskopik yüz germe sonrası ameliyat izi olmaz.

Yüz germe ameliyatı, yüzün tamamına uygulanabileceği gibi, hastanın ihtiyacına göre yalnızca orta kısımlara ya da çene-gıdı bölgesine de uygulanabilmektedir. Bu uygulamalar midi ve mini yüz germe olarak adlandırılmaktadır. Yüz germe ameliyatı daha etkili bir sonuç için sıklıkla boyun germe operasyonu ile kombine şekilde gerçekleştirilir. Ameliyattan sonra hastalarımız gerçekten en az 10 yaş gençleşmiş, taptaze ve sımsıkı bir cilde sahip olmaktadır. Hastaların neredeyse hepsi, ameliyattan sonra özgüvenlerinin arttığını ve sosyal yaşamlarında daha mutlu birer birey haline geldiklerini belirtmektedir.

Yazının devamı...

Açık teknik rinoplastinin avantajları

Burun estetiği ameliyatlarında iki tane yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar açık ve kapalı tekniklerdir. Her iki teknik de uzun yıllardır var olmakla birlikte pek çok cerrah halen hastalarına açık teknik burun ameliyatlarını önermektedir.

Burun estetiğinde amaç burunda var olan deformiteleri en doğal ve en güzel şekilde ortadan kaldırmaktır. Unutulmaması gereken şey herkesin farklı bir burun yapısına, doğal olarak da özel bir tedavi planlamasına ihtiyaç duymasıdır. İşte bu noktada ameliyatta kullanılacak teknik büyük önem arz etmektedir.

Açık teknikle gerçekleştirilen burun estetiği ameliyatlarının kapalı teknikle gerçekleştirilenlerden en temel farkı, cerraha geniş bir görüş alanı sağlamasıdır. Açık teknikte burnun alt kısmında, burun deliklerinin ortasında küçük bir ameliyat kesisi açılır ve bu kesi yardımıyla tüm burun derisi kaldırılır. Böylelikle tüm kıkırdak, burun eti ve kemik yapısı rahatça gözlemlenir ve en ağır şekil bozuklukları bile uzman ve deneyimli bir cerrah tarafından kolayca düzeltilebilir. Öte yandan kapalı teknikte ise kesi burun içine yapılmakta ve burun deliklerine doğrudan girilmektedir. Bu yöntem daha çok hem ameliyat süresi hem de iyileşme süresi kısa olduğu için tercih edilmektedir. Bazı cerrahlar, açık teknikte olduğu kadar operasyon sonrası morluk ve şişlik ile karşılaşılmadığını söylese de literatürde bu kesin olarak kanıtlanmış değildir. Ameliyat sonrası bu gibi komplikasyonlar kullanılan teknikle birlikte hastanın burun derisine de bağlıdır. Kalın burun derisine sahip olan hastalarda ödem ve şişlik daha uzun süre görülebilir. Bu yöntemin en büyük problemi ise her vakaya uygun olmamasıdır. Kapalı teknik rinoplasti yalnızca ufak tefek şekil bozuklukları olan burunlarda başarıyla uygulanırken açık rinoplasti deformasyon boyutu fark etmeksizin tüm hastalara uygundur.

Kapalı teknikte yapılan ameliyat kesisi burun içinde kaldığından dolayı izsiz burun estetiği olarak da adlandırılmaktadır. Fakat açık rinoplasti cerrahisinde de burun ucundan açılan kesi çok küçüktür ve iyileştikten sonra fark edilmesi çok güçtür. Bu anlamda sadece ameliyat izi kalmaması için kapalı teknik tercih etmek pek mantıklı olmaz.

Burnuna daha önce herhangi bir cerrah işlem yapılmış olan hastalarda ikincil bir rinoplasti işlemi gerekirse açık tekniğin kullanılması şarttır.

Kapalı teknik ile uygun vakalarda düzgün bir kemik yapısı ve başarılı bir sonuç elde edilebilir. Ancak açık teknik ile her burun yapısında sağlıklı ve güzel bir sonuç elde etme şansı her zaman daha yüksektir. Elbette her iki yöntemi de başarıyla uygulayan cerrahlar mevcuttur. Rinoplasti cerrahisinde hangi yaklaşımın daha avantajlı olduğu konusunda kesin bir fikir birliği yoktur ve her cerrah hastasına uygun gördüğü tekniği seçmektedir. Kullanılan teknik kadar önemli olan bir diğer unsur da cerrahın el becerisi ve deneyimidir. Bu unsurlar birbirini tamamladığında ortaya çıkan sonuç güzel olacaktır. Kişisel olarak benim tercihimse, yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı her zaman açık teknik olmuştur.

Rinoplasti cerrahisi hakkında daha fazla bilgi almak için kliniğimizi arayarak ekibimizle hemen iletişime geçebileceğinizi unutmayın.

Yazının devamı...

Kadın ve erkek burun estetiği arasındaki farklar

Burun estetiği uygulaması kişiye has ve herkes için farklı biçimde planlanması gereken bir ameliyattır. Kimi hasta sadece burnunun dış görüntüsünü değiştirmek isterken kimi hasta solunum problemleri dolayısıyla burnun içyapısında da müdahaleye ihtiyaç duymaktadır. İyi bir rinoplasti (burun estetiği) için tüm bunlarla birlikte hastanın yaşı, cinsiyeti ve cilt tipi gibi faktörler de ele alınmalıdır.

Günümüzde hem kadın hem de erkek hastalar burun estetiği yaptırmak istemektedir. Fakat kadın ve erkek burun şekilleri arasında önemli karakteristik farklar bulunduğundan ameliyat süreci de farklı şekilde planlanarak uygulanmalıdır.

Kadın ve erkek burun yapısı arasındaki temel farklar şunlardır:

-Kadınların burun ucu erkeklerin burun ucuna göre daha kalkıktır
-Erkeklerin burun ucu daha büyük ve geniştir
-Erkek burun derisi kadın burun derisine göre daha kalın yapıdadır
-Erkeklerin kemik ve kıkırdak yapısı daha kalındır
-Erkeklerin burun sırtı daha kaba ve düzdür
-Kadın burun sırtı daha feminen ve kavislidir
-Kadınların burun ucu ile dudak arasındaki açısı daha dardır
-Erkeklerin burunları kadınların burnuna göre daha uzun ve büyüktür.

Yukarıda saydığımız farklardan anlaşılacağı üzere erkeklerin burnu daha belirginken kadınların burun yapısı daha az belirgin ve zariftir. Bu nedenle iyi bir burun estetiği ameliyatında kadınlarda erkeksi, erkeklerde ise kadınsı bir görüntüden kaçınmak ve doğal bir sonuç elde etmeye dikkat edilir.

Genel olarak değerlendirildiğinde iki cins için de kullanılan teknikler aynıdır. Benim tercihim açık rinoplasti tekniği olmakla birlikte kapalı rinoplasti tekniği de cerrahlar tarafından tercih edilmektedir. Benim ellerimde yaklaşık 4-5 saat süren rinoplasti cerrahisi genel anestezi altında uygulanan bir işlem olup, hastalar yaklaşık 2 hafta sonra sosyal hayatlarına ve işlerine dönebilecek kadar iyileşmektedir.

Nelerden Kaçınılmalı?

Rinoplastide amaç her zaman yüze uyumlu ve doğal bir burun şekli ortaya çıkarmaktır. Örneğin kadınlarda burun kemeri tamamen alınıp düzleştirilirken, erkeklerde biraz daha keskin bırakılmaktadır. Bunun nedeni, erkek hastaların maskülen ve belirgin burun şeklini bozmadan olabildiğince doğal, hatta ameliyatsız gibi görünen bir etki yakalamak, kadın hastaların ise daha feminen, yumuşak ve küçük bir burun istemesidir. Erkek burun estetiğinde eğrilik ve solunum yolu ile ilgili problemler ortadan kaldırıldıktan sonra burnun yüze kattığı ifade yumuşatılmadan veya burun ucu kaldırılmadan işlem sonlandırılmaktadır.

Kadınlarda ise burun ucu kaldırma işlemi neredeyse her zaman tercih edilen bir adımdır. Kadınlarda kalkık burun ucu daha çekici ve dişil bir burun için olmazsa olmazdır. Fakat ölçü kaçırıldığında doğallıktan son derece uzak bir görünüm meydana gelmektedir. Çoğu kadın tarafından da tercih edilmeyen bu görünüm erkeklerde çok yapay ve feminen bir ifadeye sebebiyet vereceğinden kesinlikle uzak durulması gereken bir durumdur.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.