SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Araba kullanma korkusunu yenebilirsiniz

Araba kullanma korkusu genellikle araç sayısı çok olan şehirlere özgü bir durumdur. Fakat trafik durumunun çok rahat olduğu şehirlerde yaşayan bireylerde de görülür.

Korkular, başımızdan geçen olumsuz, korkutucu olaylar sonrasında ortaya çıkıyor. Bunlar, bizim yaşadığımız travmalar olduğu gibi, dolaylı olarak etkilendiğimiz olaylar da olabiliyor. Trafik kazası geçirmek ya da trafik kazası haberleri okumak, duymak gibi. Bireyin çocukluğunda yaşadığı ya da duyduğu bir olay da bu korkuya sebep olabilir. Dolayısıyla araba kullanma korkusu trafiğin yoğun veya tenha olduğu bir şehirde yaşamaktan daha çok, acı veya korku verici bir kaza yaşanması ya da görülmesi sonucunda da oluşabilir.

Araba kullanma korkusunun belirtileri şöyledir; kişinin kalp atışları hızlanır, vücut ısısı düşer, nefes almakta zorluk çeker ya da hızlı nefes almaya başlar, dikkatini yoğunlaştıramaz, direksiyonu kopartacakmış gibi tutar, trafikteyken bir anda kilitlenir ve ne yapacağını şaşırır, elleri terler, titrer başı döner. Trafik ışıklarında endişeli olur, çünkü yeşil ışık yandığında arkasındaki araçların kornaya basma ihtimali korkmasına sebep olur.

Yoğun endişe, bireyin dikkatini dağıtır ve performansını kötü yönde etkiler. Bazı durumlarda, daha önce çok defa kaza yapan bireyler araba kullanmaya devam edebilirken hiç kaza yapmamasına rağmen, araba kullanma korkusu yaşayan bireylerde vardır. Bunun altında yatan neden, bireyin kaza olabileceğine dair zihninde felaketleştirerek yorum yapma eyleminde olmasıdır. Bu bireylerin, kaza yapma olasılığının yüksek olduğu ve kaza yaparlarsa sonuçlarının felaket olacağına dair yanlış inançları vardır. Bu inançların sonrasında, bireyin kaygısı direksiyonun başına geçince başlar.

Hipnoterapi ile bireyin çocukluğunda ya da geçmişinde, araba kullanma korkusuna sebep olan durumlar, bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır, yanlış inançlar değiştirilir ve çözümlenir. Bireyin geçmişine dair herhangi bir olay ya da cümle bulunmuyorsa, araba kullanma korkusu telkinlerle çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

yaseminaydogdu@ymail.com

Yazının devamı...

Bağlanmaktan korkmak ve hipnoterapi

Bağlanma korkusu, kadın ya da erkek her yaştan bireyin karşılaşabileceği, yaşamındaki girişimlerini engelleyen veya devam eden ilişkilerini olumsuz şekilde etkileyen ve devam ettirmelerini zorlaştıran bir sorundur.

Bağlanma korkusu, uzun ilişki korkusu ya da evlenme korkusu olarak da isimlendirilir.

Bağlanma korkusunun nedenleri; özgürlüğün kısıtlanması, kişisel alanlardan taviz vermek ve finansal yükün altına girmekten kaçınmak olabilmektedir.

Birey, yalnızca karşısındaki bireyin, onun özgürlüğünü engelleyeceği için değil, karşısındaki bireye yoğun bir hisle bağlanacağından ve ilerleyen günlerde bu durumdan dolayı kırılmaktan korktuğu için de uzun süreli ilişkiden ve bağlanmaktan uzaklaşıyor olabilir. Bunun nedeni ise anne ve baba ile küçük yaşlarda yaşadığı bağlanmaların sağlıklı bir duygusal yakınlık oluşturacak bir zemine dayanmamış olması, yeterince ilgi görmemiş ya da ihmal edilmiş olması olabilir. Bunun yanında ailede anne babanın ayrılmış olması veya önceden yaşadığı ilişkinin kendisine hayal kırıklığı yaşatmış olması da bu korkuyu oluşturabilmektedir. Diğer bir sebebi de bireyin geçmişte yaşadığı yıpratıcı ve travma içerikli bir olay sebebiyle insanlara güvenmekte zorluk yaşaması ve tedirgin hissetmesidir.

Bağlanma korkusu; ayrılmaktan, kaybetmekten, mutsuzluktan, acı çekme, kaybetme veya terk edilme korkusundan da olabilir.

Bu tip bireyler bağlanmaktan korktukları için kimseyle bir bağ kuramazlar. Bu kişi aşık oldukları kişi de olsa durum aynıdır.

Terk edilmekten korkan kişilerin çocukluk dönemlerinde özellikle annesiyle olan ilişkisinde terk edilme gibi durumlar yaşamış olma ihtimali olabilir.

Bireyin çocukluğunda anne ve babanın aşırı kontrolcü ya da aşırı ilgisiz olmasından kaynaklanan sorunlar da kişinin ilerleyen yaşlarda problem yaşamasına sebep olabilmektedir. Çocuk bu anne baba tutumlarından dolayı kaçmayı öğrenir ve ilerleyen yaşlarında da bu öğrenmeyle devam ederek yaşadığı yoğun kaygıdan kurtulmaya çalışır.

İlişkide kaybetme korkusuyla karşı karşıya kaldıkları için ve bu kaygıdan kaçmak için, o kişiden uzak durmayı tercih ederler ve kendilerini duygusal konularda engellerler. İleri dönemlerde acı çekebileceğini de düşünerek kaygılarını pekiştirebilirler. Bu kişiler, yaşadıkları bu tip sorunlardan dolayı, uzun süreli ilişkilerden kaçarak, yüzeysel ve kısa süreli ilişkiler yaşarlar. Bu tip duygu, düşünce ve davranışlar karşı tarafı da olumsuz etkilemeye başlar, ilişki çıkmaza girebilir.

Hipnoterapi ile bireyin çocukluğunda ya da geçmişinde, bağlanma korkusuna sebep olan durumlar, bilinçaltı düzeyde ortaya çıkartılarak anlamlandırılır ve çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

Yazının devamı...

Ertelemekten hipnoterapi ile kurtulabilirsiniz

Erteleme alışkanlığı, yapılacak olan işlere başlamayı ya da başlanan işi bitirmeyi ertelemektir. Ertelemek belli bir noktaya kadar normaldir, sürekli oluyorsa sıkıntı var demektir.

Yapılacak işin başına oturamamaktan şikayet edilir. Kişi işi yapmak için son ana kadar bekler, işi bugün yapması gerekirken yapmamakta ısrarcıdır. Erteleyince geçici rahatlık hisseder.

Bu sorunun belli başlı nedenleri; mükemmeliyetçilik, motivasyon eksikliği, kaygı, kişiye uygun olmayan proje, ödev, iş seçimi, başarısız olma düşüncesi, yapılan işin beğenilmeyeceğini düşünmek, gerçekleştirilemeyecek hedefler belirlemek, iş nedeniyle yorgun olmak, karar verme konusunda sıkıntı yaşamak, belirsiz hedeflere sahip olmak ve işleri aynı anda kısa sürede yapma isteğidir.

Ertelemeyi alışkanlık hala getiren bireyler, hayatın her alanında bir şeyleri ertelerler. Örneğin; spor yapmayı, ders çalışmayı, kilo vermeyi, sabah uyanırken kurduğu alarmı, sınav döneminde çalışmaları son güne bırakmayı.

Erteleme sorunu, yaşanan olumsuz duygular sonucu yapılan bir kaçınma davranışıdır. Çoğunlukla otoriter ve mükemmeliyetçi anne ve babaların çocuklarında görülür. Birey bir işin en iyisini yapabilmek için erteleyebilir.

Kişi bir işe başlamadan önce “bunu daha sonra yaparım” der, önemli bir işi yapmaya başladığında hemen mola verir, önemli bir işe başlamak için doğru zaman ve doğru ruh halinin olması gerektiğini düşünür, işlerini son dakikada yetiştirir.

Erteleyerek hiçbir şey yapmamak ya da önemli olmayan işleri yaparak vakit geçirmek, başlıca yapılması gereken işlerin birikmesine neden olur. Erteleme sürekli tekrarlandığında ise alışkanlık haline gelecektir.

Erteleme alışkanlığının kaynağı bilinçaltındadır. Hipnoterapi ile bilinçaltına ulaşılır.

Hipnoterapi ile bireyin çocukluğunda ya da sonraki dönemlerinde erteleme alışkanlığına sebep olan durumlar, bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Hipnoterapi stres ve suçluluk duygusundan kurtarır. Bireyin geçmişine dair her hangi bir durum bulunmuyorsa, erteleme alışkanlığı telkinlerle çözümlenir. “Ben yapamam” gibi olumsuz düşünce kalıpları değiştirilir.

www. yaseminaydogdu.com.tr

Yazının devamı...

Hipnoterapi ile kilo verme

Bireylerin kilo verme sürecinde yaşadıkları benzer sorunlar; fazla yemek yemeleri, spor yapmamaları, kilo almalarına sebep olan besinleri fazla tüketmeleri ve hedefledikleri vücut ağırlığına ulaştıklarında, aynı vücut ağırlığında kalamamalarıdır. Bu ve benzer sorunları çözmek için kullanılan hipnoterapi etkili ve faydalı bir yöntemdir.

Çocukluk döneminde yaşanılan olaylar, öğrenme yoluyla bazı düşünce ve inançların oluşumuna sebep olur. Bu düşünce kalıpları hayatın sonraki dönemlerinde bireylerin kendilerine yönelik algılarını oluşturmak için kullanılır. Bireyin bilinçli olarak farkında olmadığı bu olumsuz kalıpların içeriğindeki düşünceler, bir olayın sonrasında oluşur. Hipnoterapi yöntemiyle bireyin kilo almasına neden olay ya da cümle bilinçaltında ortaya çıkarılır ve bireyin yanlış inancı anlamlandırılıp çözümlenir.

Birey çocukluğunda çevresindeki insanlardan duyduğu bir cümleden dolayı aşırı yemek yiyor olabilir. Örneğin çocukluğunda çok zayıf olan biri hayatı boyunca, ailesinden duyduğu “bir gram et bin ayıp örter” cümlesine inanarak, zayıf olmamam gerekir diye düşünerek hareket ediyorsa, bu sebepten dolayı aşırı yemek yiyor olabilir. Bu cümle bilinçaltı düzeyde değiştirilip anlamlandırıldığı zaman, birey normal ölçüde yeme davranışına geçebilecektir.

Çocukluğunda az yemek yiyen bireye annesi zorla yemek yedirerek “az yemek yersen hasta olursun” diye söylediğinde, birey yetişkinliğinde de farkında olmadan bilinçaltında kayıtlı olan “az yemek yersem hasta olurum” düşüncesiyle fazla yemek yiyor olabilir.

Çocukluğunda ailesinin her mutlu olaydan sonra pasta ile kutlama yaptığı birey, mutluluğu pasta ile kodlamış olabilir ve pasta yediği zaman mutlu olacağına inanır, hayatı boyunca mutsuz olduğu zamanlarda pasta yiyerek mutlu olmaya çalışır.

Eğer bireyin geçmişinde herhangi bir olay ya da cümle bulunmuyorsa, yeme sorunu telkinlerle çözümlenir. Kilo verme ile ilgili bireyin zihnindeki olumsuz düşünceler, olumlu düşüncelerle değiştirilir ve kilo verme süreci başlar. Spor yapabilmesi için motivasyon sağlanır. Sadece sağlıklı besinlerle beslenmesi için telkinler verilir. Normal ölçüde yemek yediğinde bile rahatlıkla doyabileceği inancı yerleştirilir. Kilo aldırıcı besinlerden uzaklaşması sağlanır.

Olumsuz duygular fazla yemeye neden olur, bu olumsuz duyguların sebepleri ortaya çıkarılıp sorun çözümlendiğinde, birey duygular ve yemek yeme arasında bağlantı olmadığının bilincine varır ve herhangi bir duygu değişiminde hemen yemek yemeye yönelmekten vazgeçer. Örneğin mutlu olduğunda, üzüldüğünde, kaygılandığında, stresli olduğunda vs. yemeğe yönelmeyi bırakır.

Hipnoterapi yöntemi beslenme alışkanlığını değiştirmek için de kullanılır. Çocukluğundan beri sağlıksız beslenme alışkanlığı olan bireylerin alışkanlıkları değiştirilerek sağlıklı beslenme alışkanlığına geçilir.c

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.