SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Aşk Acısından Kurtulmak

Aşk Acısından Kurtulmak

Aşk, varlığımızı anlamlandıran bir duygudur. Karşıdaki kişiyle özdeşleşme halidir. Takıntılı bir ruh halidir, birey sürekli aşık olduğu kişi ile ilgili düşüncelerle meşguldür. Aynı zamanda da bağımlılıktır çünkü birey yoksunluk ve elde etme çabaları arasında gidip gelmektedir.

Aşkta yaş, cinsiyet ve din farkı yoktur. Her insanın yakın ilişkiler kurma ihtiyacı vardır. Yakın ilişkiler kurulan kişilerle iletişim kesildiğinde de olumsuz yönde etkilenilir.

Aşık olan kişi ilişki sürecinde aşık olduğu kişiyi merkezine aldığından dolayı ilişki bittiğinde sıkıntı yaşar. Kendisini bütünleşmiş olarak düşündüğü kişi hayatından çıktığı için de aşk acısı çeker. Zihin bir süre terk edilmeye alışamaz. İşlerini yapamaz hale bile gelebilir.

Acıya sebep olan şey, hem sevilen kişiyle ayrılmak hem de ondan ayrıldığı halde her zamankinden daha fazla sevmeye devam etmek olabilir. Ancak bu acılı duyguların kişiye kazandırdıkları da vardır, farkındalığı artar ve kişi kendini daha fazla tanıma imkanı bulur.

Birey duygularıyla yüzleştiği zaman sorunlardan daha rahat kurtulabilir.Sevilen kişiye karşı duyulan saplantılı duygu, hipnoterapi ile çözülebilir. Hipnoterapi, sevgi ve aşk sağlıksız bir boyuta geldiği zaman bireyi normal yaşantısına döndürecektir. Öncelikle bu sıkıntılı duygulardan kurtulmayı istemek gerekir.

Hipnoterapiden sonra kişi kendini abartılı duygulardan arınmış, rahat ve huzurlu hisseder. İlişkinin bitişinin verdiği sıkıntılı duygulardan kurtulmuş ve geçmişe perde çekmiş olur. Unutmak istediği kişiyi gün geçtikçe daha az hatırlar. Ona karşı hissettiği aşk ve öfke gibi duygular azalmaya başlar. O kişiye ve onunla yaşadığı anılara karşı duyarsızlaşmalar başlar.

Terk edilen bireyler bilinçaltında terk edilmiş çocuklar gibi hissedebilirler.
Aşk acısının abartılı olarak yaşanmasına sebep olan çocukluk yaşantısı varsa, hipnoterapi ile bilinçaltı düzeyde anlamlamdırılarak çözümlenir. Bağlantılı herhangi bir çocukluk yaşantısı bulunmuyorsa aşk acısı, bireyin ilişkileri üzerinden çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

www.yaseminaydogdu.com.tr

Yazının devamı...

KARANLIK KORKUSUNU YENMEK

KARANLIK KORKUSUNU YENMEK

Karanlık korkusu, karanlık ortamlarda veya geceleri ortaya çıkan bir durumdur. Karanlık korkusunun arkasında tehlike korkusu vardır. Çünkü karanlıkta, var olabilecek potansiyel tehlikeler görünmez ve kontrol altına alınıp ortadan kaldırılamaz. Yetişkinlerde bu sorun yaşamı sıkıntılı hale getirebilir. Karanlık korkusu bireyin çocukluğunda başlayabilir ve yetişkin hayatında da devam edebilir.Bireyin çocukluk döneminde, karanlıkta yaşadığı sıkıntılı bir olaydan dolayı karanlık korkusu oluşabilir. Bu korkudan kimseye bahsedemeyen kişiler, geceleri korkuları içinde kapalı kalırlar. Korkuyu yenmek yerine korkudan kaçmak için birçok yönteme başvurulur, bunlar; ışıkları açık tutmak, karanlıkta tek başına kalamamak, odaları sürekli kontrol etmek yada buna benzer kaçış yollarıdır. Ama bu kaçışlar saplantı haline dönüşerek durumu daha çok güçlendirebilir.

Karanlık korkusunun birçok sebebi olabilir. Bireyler, karanlıkta karşılarına çıkabilecek herhangi bir tehlikeyi tahmin edip önceden kontrol altına almak isterler. Bu kişiler, kontrol edemeyecekleri her şeyden korkarlar. Kontrol kaybı korkusu ise karanlık korkusuna yol açabilir.

Korku ne kadar erken ele alınıp çözümlenirse, korkuyu kontrol haline alma ihtimali de o kadar güçlü olur.

Hipnoterapi ile bireyin çocukluğunda yada geçmişinde karanlık korkusuna sebep olan durumlar, bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Bireyin çocukluğuna ya da geçmişine dair herhangi bir durum bulunmuyorsa, karanlık korkusu telkinlerle çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

www.yaseminaydogdu.com.tr

yaseminaydogdu@ymail.com

Yazının devamı...

Asansör Korkusu Nasıl Geçer ?

Asansör Korkusu Nasıl Geçer ?

Yükseğe çıkıp inen asansörler, kapalı, sınırlı ve küçük bir alan olduğu için ileride söz konusu edilecek birçok konunun birlikte yaşanmasına yol açmaktadır.

Asansör korkusu olan bireyler genellikle asansörün yolda kalacağına, nefes alamayarak boğulacağına veya asansörün aşağı düşeceğine inanır. Uzun süre hatta bütün hafta sonu asansörde mahsur kalacağını, kimsenin kendisini fark etmeyeceğini düşünür. Korku o kadar yoğun olabilir ki, birey bir süre sonra asansöre binmekten kaçınır ve çok yüksek katlı binalarda bile merdiveni kullanır. Bu bireyler asansöre bindikleri anda yoğun bir endişe ve çaresizlik duyarlar. Çünkü asansörün yarı yolda kalma ihtimalini çok yüksek hatta kesin olarak görürler. Bir süre sonra çarpıntı, sıcak basması, uyuşma gibi belirtiler ortaya çıkar. Dikkatleri tamamen asansörün düşüp düşmeyeceğine ya da yarıda kalıp kalmayacağına odaklanır. Başka hiçbir şey düşünmezler. Korktukça gerginlik, huzursuzluk artar ve bir kısır döngüye girerler. Ya bir an önce o ortamdan kurtulmak isterler ya da asansöre hiç binmemeyi tercih ederler.

Asansör korkusunun ortaya çıkmasına, çocukluk döneminde ya da sonraki dönemlerde karşılaşılan, asansörde bir tehlike atlatmak, yoğun sıkıntı veren bir durum yaşamak, asansörle ilgili olumsuz hikayeler dinlemek, filmlerde ilgili durumları seyretmek neden olabilir. Evhamlı bir ailede büyüyen ya da bir tanıdığının saatlerce asansörde kaldığını duyan birinde de asansör korkusu ortaya çıkabilir.

Hipnoterapi ile bireyin çocukluğunda ya da sonraki dönemlerinde asansör korkusuna sebep olan durumlar, bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Bireyin geçmişine dair herhangi bir durum bulunmuyorsa, asansör korkusu telkinlerle çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

www.yaseminaydogdu.com.tr

yaseminaydogdu@ymail.com

Yazının devamı...

Sınav Kaygısını Yenmenin Yolu

Sınav Kaygısını Yenmenin Yolu

Sınav kaygısı; sınav öncesinde öğrenilen bilgilerin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının azalmasına neden olan yoğun kaygı olarak tanımlanır.

Bireyin sınava yüklediği anlamlar, sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, sınav sonrası duruma ilişkin düşünceler ve sınav sonrası elde edilecek kazanımlara verilen önem, sınav kaygısı oluşumu üzerinde etkilidir.

Sınav kaygısının belirtileri; huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya karşı isteksizlik, mide bulantısı, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları, bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, kendini yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtilerdir.

Sınav kaygısı yaşandığında öğrencinin başarısında belirgin bir düşme gözlenir. Ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme vardır. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama, fiziksel yakınmalarda dikkat çeken bir artış (karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık ya da tersine aşırı yeme, genel mutsuz bir ruh hali vb.), çok çalışılmasına karşın performans düşüklüğü kaygının varlığını gösterir.

Sınav Kaygısının etkileri; öğrenilenleri aktaramama, okuduğunu anlamama, düşünceleri organize etmede zorluk, dikkatte azalma, sınavın içeriğine değil kendisine odaklanma, zihinsel becerilerde zayıflama, enerji azlığı, fiziksel rahatsızlıklar sınav kaygısının başlıca etkileridir. Sınav kaygısı gerçek dışı beklenti ve yorumlar içerdiğinden yanıltıcıdır. Öğrenciyi farkında olmadan kendi davranışını denetleyemez hale getirir.

Gerçekçi olmayan düşünce biçimlerine sahip olmak kaygının oluşmasında en önemli süreçlerdir. Mükemmeliyetçi, rekabetçi kişilik yapısına sahip olanlarda daha sık görülür. Sosyal çevrenin beklentileri ve baskısı da önemli bir etkendir.

Sınav kaygısının oluşmasında etkisi olan olumsuz düşünceler; sınava hazır değilim, bu bilgiler çok gereksiz ve saçma, nerede ve ne zaman kullanacağım ki, sınavlar niye yapılıyor , ne gerek var, bu bilgiler gelecekte benim işime yaramaz, sınava hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki, bu konuları anlayamıyorum, ben zaten bu konuları anlamıyorum, bu sınavda başarılı olamayacağım, sınav kötü geçecek, çok fazla konu var, hangi birine hazırlanayım, sıklıkla gözlenen olumsuz düşüncelerdir.

Bireyde değiştirilmesi gereken inançlardan bazıları şunlardır; hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için sınavı kazanmaktan başka yol yoktur, mutlaka kazanmalıyım, kazanamazsam kimsenin yüzüne bakamam, sınav benim kim olduğumu gösterir, yetersizim, hiçbir şey yapamayacağım.

Geçmişte yaşanan sıkıntılı sınav günleri de sınav kaygısına yol açabilir.

Hipnoterapi ile sınav kaygısına sebep olan olay ya da cümle bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Geçmişe dair herhangi bir olay ya da cümle bulunmuyorsa, sınav kaygısı telkinlerle çözümlenir.

Yazının devamı...

SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN BİLİNÇALTI ÇALIŞMA

SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN BİLİNÇALTI ÇALIŞMA

Ülkemizde sigara içen kişi sayısı yaklaşık 18 milyondur. Gelişmiş ülkelerde sigara içme

alanlarının daralması ve sigaranın verdiği zarara yönelik farkındalığın artması, sigarayı

bırakma isteğini ve başarısını artırmaktadır.

Sigara bırakıldığında öksürük azalır ve üç ay içinde kaybolur, koku ve tat alma duyuları

iyileşir, soluk alıp verme kolay hale gelir, kalp krizi geçirme riski azalır. Beyin kanaması riski

azalır, bacaklardaki damar hastalığı riski azalır.

Sigara bağımlılığı bilinçaltına yerleşmiş, kuvvetli bir bağımlılıktır. Sık sık tekrarlanan

düşünce ve davranış bilinçaltına kaydedilerek alışkanlık halini alır. Farkında olmadan birçokşey sigarayı hatırlatır ve sigara içilir. Birçok insan sigarayla arasında duygusal bir bağ kurar. Bubağ bilinçaltı düzeydedir. Kişi stresli olduğunda, üzüldüğünde, çay içerken ve yemeklerden sonra sigara içebilir.

Sigara, bilinçaltı tarafından sosyalleşme aracı, keyif veren bir nesne vs. olarak algılanabilir.

Hipnoterapi, bu tip alışkanlıkları bırakmanın en etkili yollarından biridir.

Hipnoterapi ile sigara içmeye neden olan bilinçaltı etkenler ortay çıkarılır ve anlamlandırılarak çözüm sağlanır. Hipnoterapi yönteminde sigarayla bağlantı kurulan durumlardan olan ‘sigaranın sıkıntı giderdiği’ inancı gibi inançlar, yeni inançlarla değiştirilir.Eğer sigara içmeye neden olan herhangi bir etken yok ise verilen telkinler ile sigara bıraktırılır. Hipnoterapi sigaranın sebep olduğu davranışları değiştirir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

www.yaseminaydogdu.com.tr

yaseminaydogdu@ymail.com

Yazının devamı...

İĞNE KORKUSUNU YENMENİN YOLU

İĞNE KORKUSUNU YENMENİN YOLU

İğne korkusu tıbbi iğnelere özgü bir korkudur. Vücudun herhangi bir bölgesine yapılması söz konusu bir iğneden ve dolayısıyla acı çekmekten korkma şeklinde ortaya çıkan bir korkudur. Bazı kişilerde de iğne korkusu, vücuda yabancı bir cismin gireceğinin korkusudur. Bazı kişilerde ise deriye yabancı bir cismin girip bir şey alacağı ya da vereceği korkusu şeklindedir.

Yakın akraba çevresinde de aynı korkuya sahip olan bireyler olabilir, bu bundan dolayı iğne korkusu, bazı bireylerde öğrenilmiş korku biçiminde de oluşabilir.

İğne yapılacağı bilinciyle diş hekimine, hastane veya eczane yoluna çıkıldığında kalp çarpıntısı, terleme, bayılma, huzursuzluk, baş dönmesi, mide bulantısı gibi belirtiler yaşatabilir. İğne yapılmasının ardından tansiyonun düşmesi, kasların gevşemesi, gözlerin kararması ve yüzün bembeyaz olması durumları yaşanabilir.

İğnenin batmasına gerek yoktur, bireyin üzerine doğru gelmesi ve batacağını düşünmesi yeterlidir. Bu kişiler bir başkasına iğne yapılırken bile bakmaya dayanamaz, iğne yapılacak diye ameliyat olamaz, diş hekimine gidemezler.

Film seyrederken iğne gördüklerinde ya da iğne resmi gördüklerinde bile rahatsız olabilirler.

İğne korkusu sorunu, çözülmesi gereken bir durumdur çünkü insanları hayatının çeşitli dönemlerinde ihtiyacı olacak olan tıbbi bakımdan uzaklaştırır, diş hekimine ve hastaneye gidemezler.

Çocukluğunda iğne ile korkutulan bireylerde iğne korkusu başlayabilir, bu korku yetişkinlikte de devam edebilir.

Çocukluğunda iğne yapıldığında ilacın etken maddesine olan alerjisi dolayısıyla bayılan birey, sonrasında bunu “iğne yapılırsa bayılırım” cümlesiyle kodlamış olabilir ve yetişkinliğinde her türlü iğne yapılma durumundan korkmaya başlar, oysa bayılmasına sebep olan durum iğne değil de ilacın etken maddesine olan alerjisidir.

Bireyin çocukluğunda iğne yapıldıktan sonra kan çıktığını görmesi bile iğne korkusuna neden olabilir.

Bu düşünceler hipnoterapi yöntemi ile bilinçaltı düzeyde değiştirilerek anlamlandırılıp çözümlendiği zaman, birey korkusunu yenecektir. Eğer bireyin geçmişinde herhangi bir olay ya da cümle bulunmuyorsa, iğne korkusu hipnoterapi yöntemiyle telkinlerle çözümlenir.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

yaseminaydogdu@ymail.com

www.yaseminaydogdu.com.tr

Yazının devamı...

Öfkeyi kontrol etmenin yolu

ÖFKEYİ KONTROL ETMENİN YOLU

Öfke, karşılanmayan beklentilere, istenmeyen sonuçlara verilen duygusal tepkidir. Öfkenin ne bastırılması ne de inkar edilmesi sağlıklı ve etkili bir ifade yolu değildir. Öfke, sorunlu ilişkilere, boşanmaya, çalışma yaşamında verimliliğin bozulmasına, fiziksel ve ruhsal sağlıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir. Öfke içe atıldığı durumlarda, kişiyi depresyon ve suçluluk gibi farklı duygulanımlara götürebilir.

Öfkeyi kontrol etmenin amacı, insanın bu duygusunu saldırgan davranışlara dönüştürmeden, kendisine ve çevresine zarar vermeden doğru olarak ifade etme becerisini kazanabilmesidir.

Öfkeli olan insan olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılar. Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma eğilimindedirler.

Öfke diğer duygular gibi son derece doğaldır ve uygun biçimde ifade edildiğinde yapıcı, iletişimi düzeltebilen bir duygudur. Ancak, öfke aynı zamanda kontrol edilemeyen, davranışlara yansıyarak saldırgan tepkilere dönüşme potansiyeline sahip bir duygudur.

Öfkenin sağlıklı olarak yaşanıp, yönetilebilmesi için kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi gereklidir.

Öfkenin nedenlerinden bazıları; kayıplar, korkular, engellenmek, reddedilmek, hata yapmaktan korkmak, emirlere boyun eğmek zorunda kalmak.

Hipnoterapi ile öfke sorununa sebep olan olaylar bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Bireyin geçmişinde ya da çocukluğuna yönelik herhangi bir olay bulunmuyorsa, öfke sorunu telkinlerle çözümlenir ve sonrasında olaylara karşı bakış açısı değiştirilerek öfke kontrolü sağlanır.

Yazının devamı...

Uçuş korkusunu yenebilirsiniz

Uçuş korkusu olan bireylerin çoğu; detaycı, mükemmeliyetçi, kontrollü, telaşlı ve sabırsız bireylerdir. Kontrolün kendi ellerinde olmasını istedikleri için de uçağa binmeyi tercih etmezler. Bu korkusu olan çoğu kişi günlük hayatlarında cesaretli insanlardır. Uçak korkusu cinsiyet, yaş, meslek ayırmadan toplumun her kesiminde görülebilir.

Uçuş korkusu olan kişilerin çoğu uçağın düşeceğini ve öleceklerini düşünürler. Uçmak insana özgü bir durum olmadığı için bilinçaltımız uçuş sırasında kaygı oluşturabilir. Kontrolün kişinin elinde olmaması da kaygı oluşturan bir durumdur.

Uçuş korkusu çocukluk yaşantılarında öğrenilmiş olabilir. Kişi çocukluğunda çevresindeki kişilerin uçaktan korktuğunu gözlemlediyse veya konuşmalarını dinlediyse korkusu oluşmuş olabilir.

Çocukluğunda oyun oynarken yüksek bir yerden atladıktan sonra düşen bireyde yetişkin olduğunda uçuş korkusu oluşabilir.

Birey uçakla ilgili yaşadığı olumsuz deneyimler sonucunda da uçağa binmekten korkuyor olabilir. Örneğin uçak kazası geçirmiş, kötü bir seyahat yaşamış, türbülansa girmiş olabilir.

Filmlerde seyredilen uçak kazaları da uçuş korkusunu pekiştirebilir.

Uçuş korkusu yaşamda engellere sebep olabilir. Örneğin farklı ülkelere seyahat yapamamak ya da iş seyahatleri yapamamak gibi.

Hipnoterapi ile uçuş korkusuna sebep olan olaylar bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandılır ve çözümlenir. Geçmişe dair herhangi bir olay bulunmuyorsa telkinlerle çözümlenir. Duygularımız kat kattır, dış kısımdan derine indikçe insanın içine ulaşılır. Derindeki duygulara ulaşılıp birey rahatlatıldığında, korkular ruhumuzu ve bedenimizi terk eder.

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.