Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Bakterileri, garip bir ön yargıyla, vücudumuza zararlı ya da ortadan kaldırılması gereken organizmalar zannederiz. Yaşamı sadece gözlerimizle gördüklerimizle paylaştığımızı sanmanın yarattığı bir yanılgı bu. Bir gün bir sebeple görebildiğimizde ya da hissettiğimizde yaşadığımız tedirginlik belki de... Son olmayacak olsa da ben bir kez daha bunun yanlış olduğunu tekrarlamak isterim.

Bizler neredeyse tüm yaşamımız boyunca bakterilerle birlikte bir ‘denge’ halinde yaşarız. Mesela bağırsağımızdaki bakterilerin yiyecekleri sindirmeye, hastalığa sebep olan mikroorganizmaları yok etmeye ve vitamin üretmeye yardımci etmek gibi görevleri vardır. Benzeri birçok organımızda olabileceği gibi, bağırsaklardaki bakteriler zararlı değildir; eksiklikleri de pek çok hastalığa sebebiyet verebilir. Hatta onların topluluğunun ‘flora’ olarak adlandırdığımız daha az korkutucu, sevimli bir ismi bile var.

Haberin Devamı

Probiyotiklerse bağırsakta doğal olarak var olan bakteriler gibi, alındığında aynı etkiyi yaratması beklenen mikroorganizmalardır. Yoğurt ve benzeri fermente gıdalarda, diyet takviyelerinde ve güzellik ürünlerinde bulunur, çeşitli mikroorganizmalar içerirler. En yaygınları Laktobasilyüs ve Bifidobakteriyum adı verilen gruplara ait bakterilerdir. Farklı bakterilerin farklı görevleri vardır. Biz sağlık açısından, her birinden olmasını isteriz, birinin eksikliği ve dengenin diğeri lehine bozulması, sorun yaratabilir.

Dikkatli davranmalı

Probiyotikler, son yıllarda üzerinde en çok çalışılan konulardan biri... Kullanılmasının, henüz kesin yararlı ve en önemlisi de güvenli olup olmadığına dair elimizde önemli bir çalışma sonucu yok. Akneden (sivilce) bağırsak hastalıklarına, alerji ve diş rahatsızlıklarından kansere kadar birçok hastalıkta probiyotiklerin etkinliği üzerine çalışılmış. Ancak eldeki veri şimdilik sadece, antibiyotiklere bağlı ishal, nekrotizan enterekolit gibi bağırsak hastalıkları, çocuklarda görülen kolit ve ülseratif kolit tedavisinde kullanılabileceği yönünde...

Belli bir hastalığınız yoksa, probiyotik alınmasının yararı olmadığı gibi zararı da olabilir. Olası yan etkilerini araştıran çok fazla çalışma yok. Ama her şekilde özellikle bağışıklık sisteminde sorun bulunanların dikkatli davranması öneriliyor. Çocuklarda veya bağırsak hastalığı olanlarda kullanılması düşünüldüğünde kâr/zarar hesabının iyi yapılması gerekiyor. Probiyotikler enfeksiyona yol açabiliyor ya da antibiyotiğe direnç genlerinin aktarılmasına sebep olabiliyor. Kullanılan probiyotiğin güvenilir olması da önemli çünkü kutunun içeriği her zaman dışında  yazanlardan ibaret olmuyor.

Haberin Devamı

İhtiyacımız olduğunu nasıl anlarız?

Sürekli yorgun, halsiz hissetme,

Kabızlık, ishal, gaz ve şişkinlik hissetme,

Alerjik hastalıklar,

Depresyon,

Enfeksiyonlara açık hale gelme; vajinit, sistit, üretrit,

Diş ve diş eti hastalıkları...

Bir harf değiştirdiğimizde!

Probiyotiklerin yanında hayatımızda bir de prebiyotikler var. Adı üzerinde hazırlık sınıfı diyebiliriz; prebiyotikler vücuda alındıktan sonra, bağırsaklarda probiyotik yapımında rol alan besinlerdir. Birçok sebze-meyve, bakliyat ve tahıllar bu gruba girer. Özetle probiyotik alamadığımız durumlarda yeteri kadar prebiyotik tüketiyor ve ihtiyacımızı karşılıyoruz. Hastalık söz konusu olmadığında bizim dışarıdan almamız şart değil.

Haberin Devamı

Kullanımı konusunda, yukarıda sayılan belirtilerin görüldüğü durumlarda ya da belli bir hastalığınız varsa yapılacak en iyi şey, öncelikle doktorunuza danışarak, bir dışkı testi yaptırıp, eksik mikroorganizmaların belirlenmesi ve sonrasında uygun probiyotiği kullanmak olmalı. Bu testlerin biraz maliyetli olduğunu eklemek durumundayım.

Fermente ürünler tüketin

Evde yapılan yoğurt, kefir ve turşular probiyotik ihtiyacını önemli ölçüde karşılar. Yanı sıra probiyotiklerin bağırsak duvarını çepeçevre sarıp koruyucu bir tabaka oluşturması beklendiğinden, aç karnına almak daha iyi bir seçenek olabilir. Mümkün olduğunca yoğurt, kefir ve diğer fermente ürünlerle sebze-meyve tüketmeye özen gösterin. Organik değil diye sebze-meyve tüketmekten kaçıp, takviyelere yüklenmeyin. Lifli gıdalarla beslenme alışkanlığı son derece önemli; onların varlığı vücudumuz için gerekli her şeyi bağırsaklardan hücrelere almayı kolaylaştırıyor. Son yıllarda sıklıkla tekrar edildiği gibi gereksiz antibiyotik kullanmaktan kaçınmak da bir diğer önemli nokta. Hijyenik koşullarda yaşamak, hijyenik yerlerden yemek yemek artık her an gündemimizde ve koronavirüs daha iyi önemini anladığımız bir konu. Vücudumuzun dışına gösterdiğimiz özenin birazını içine gösterdiğimizde, inanın daha mutlu olabiliriz. Sağlıcakla kalın...