Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Bisfenol A (BPA) diğer kimyasallarla birlikte plastik ve reçine yapımında kullanılan bir madde. 1960’lardan beri hayatımızda ancak her geçen yıl daha fazla ürüne sokulduğu için giderek daha çok maruz kalıyoruz. İdrar tahlili yapılan hemen herkeste bu bileşiğe rastlamak mümkün. Pet su şişeleri, damacanalar, plastik bardak ve saklama kapları, konserve kutuları, biberonlar başta olmak üzere yiyecek ve içecek depolayan kaplarda kullanılıyor. Bazı diş dolguları ve kompozitler de BPA içeriyor, yani BPA her yerde...

Bazı araştırmalar, BPA’nın, imalatında kullanıldığı kaplardan, yiyecek veya içeceklere sızabileceğini gösteriyor. Kapların mikrodalgayla ısıtılması durumunda bu sızma oranının daha fazla olduğu tahmin ediliyor. BPA belli sınırlar içinde kullanıldığında insan sağlığına zarar vermiyor ama plastik ürünlerin ve kullanımın giderek yaygınlaşması sebebiyle izin verilen günlük dozun aşıldığına inanılıyor. Amerika’da ‘Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ tarafından yürütülen 2003-2004 Ulusal Sağlık ve Beslenme Sınavı Araştırması, altı yaş ve üzerindeki kişilerden 2 bin 517 idrar örneğinin yüzde 93’ünde saptanabilir BPA seviyeleri buldu.

Neden BPA’lardan endişeleniyoruz?

Fetüs ve yeni doğanlardaki etkileri: Beyin ve prostat bezinin sağlıklı gelişimini bozuyor. Hamile kadınlarda yapılan bir çalışmada, idrarda BPA seviyesi yüksek olanların kız çocuklarında hiperaktivite, depresyon veya anksiyete vakalarına daha fazla rastlandığı raporlanıyor.

Çocuklarda davranış bozukluğu,

Kan basıncını artırması,

Zayıf östrojenik etkisi sebebiyle hormonal dengeyi bozabiliyor. Bu nedenle kadınlarda meme kanserini tetikleyebileceğine dair çalışmalar bulunuyor.
BPA açısından önemli bir risk grubu da kasiyerler. 2014 yılında yayınlanan bir çalışmada yazar kasalardan basılan makbuz, fatura, yazar kasa biletleri, banka dekontları, seyahat biletlerini ıslak mendil veya dezenfektan sonrası tuttuğumuzda BPA emilimi 100 kat artıyor. Bu kağıtlarda mürekkebi stabilize etmek için BPA bulunuyor ve basılı kağıtların ağırlığının yüzde 1-2’sini oluşturuyor. Ağızdan alınması durumunda karaciğerde metabolize edilerek toksik etkisini azaltmak ya da tamamen bertaraf etmek mümkün ancak deri yoluyla emildiğinde bu aşamayı atlayarak direkt kana karışabiliyor. Kasiyerler gibi her gün defalarca bu kağıtlara dokunan meslek grupları daha büyük risk altında. Her zaman söylediğimiz gibi neye maruz kaldığımızdan çok, ne kadar maruz kaldığımız önemli. Bugünlerde Covid-19 sebebiyle dezenfektanları her zamankinden daha fazla kullanıyoruz. BPA’lı bir ürüne dokunduktan sonra tükettiğimiz
her şeye dikkat etmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

Havalar artık çok sıcak, depolama veya transfer sürecinde ya da evimizde bir yerlerde güneşte bekleyen pet şişelerle içtiğimiz su normalin üzerinde BPA’ya maruz kalmamıza sebep olabilir. Özellikle yazın, sıcak havada cam şişedeki suyu tercih etmek daha iyi olabilir. Suyu ne kadar sık ve fazla tükettiğimiz düşünülürse, sadece cam şişeden su içmek bile en önemli BPA kaynağını bertaraf etmemizi sağlayabilir.

YAZ GELDİ PLASTİK ŞİŞELER GİTSİN



Haberin Devamı

Diğer tedbirler

Haberin Devamı

BPA içeren damacanalardan uzak durun ve cam damacanayı tercih edin,

Su arıtma cihazı alırken de içinde kullanılan plastik malzemenin BPA içerip içermediğine bakın,

Plastik ürünlerin üzerindeki numaraya dikkat edin; üç ve yediden uzak durun iki, dört ve beşi tercih edin. Yedi yazıyorsa aynı zamanda ‘PLA’ yazıp yazmadığını kontrol edin ve bunu yazanları tercih edin,

Konserve gibi ambalajlı yiyecekleri azaltın,

Sıcak yiyecek ve içecekler için cam, porselen veya paslanmaz çelik kapları tercih edin,

BPA’lı yiyecek kaplarını mikrodalga fırında kullanmayın,

Yazar kasada karbonsuz kağıtlardan uzak durmayı seçin, uzak duramıyorsanız da geri dönüşümsüzleri tercih edin. Dezenfektan veya ıslak mendil sonrası yazarkasalardan gelen çıktılara dokunmayın.

Duyarlılık lazım...

İçinizden, “Buna da mı dikkat edeceğiz, hayat nereye evriliyor?” biçiminde sitem ettiğinizi tahmin edebiliyoruz. Yaşamı ketum bir titizlikle donanmış gergin bir zaman dilimine çevirmeyi asla istemeyiz. Ama bu ve benzer konularda az da olsa yarattığımız duyarlılık, üretim biçimlerini, ham madde seçimlerini değiştirebilir. Yani biz dikkat etmek zorunda kalmayız da belki muhataplar kendine çekidüzen verebilir. Tıpkı plastik poşet konusunda atılan caydırıcı adımlar gibi; bizim hissedemeyeceğimiz ama çocuklarımızın hissedeceği, sağlığa ve insana duyarlı bir yaşamın temelinde payımız olabilir. Umursamadan maruz kaldığımız her negatif şey, asla aynı kalmaz, dozunu artırır. Yaşamın kendisine ve kendinize yakınlaşın.