02.07.2010 - 00:12 | Son Güncellenme:
Röportaj: Ezgi Başaran
Fotoğraflar: Jamtul
2003’te Hayalet dizisinin setinde tanıştınız değil mi?
Mehmet Ali Alabora: Evet ama iki yıl sonra beraber olmaya başladık. Sette flört durumları oldu ama sevgili değildik. Sonrasındaki iki yıl hiç görüşmedik.
Pınar Öğün: O dönemde zaten ikimizin de hayatında başka birileri vardı. Sonra Mehmet Ali askerden geldi, 45 ay sonra bir daha buluştuk.
Ne diye buluştunuz?
M: Hanımefendi aradı ve “Sana bir şeyler danışmak istiyorum” dedi. Ben de “Tamam zaten bir konuşma yapmak için Ankara’ya geliyorum, buluşuruz” dedim. Buluştuk, o buluşuş! 20 Aralık 2005’ten 19 Kasım 2009’a kadar o buluşma devam etti.
Pınar, fikir danışmak bahane miydi yani?
P: Bilkent’i yeni bitirmiştim. İstanbul’a mı gelsem, Londra’ya mı gitsem karar veremiyordum. Gerçekten bunu konuşmak istedim Mehmet Ali’yle. Profesyonel ve uzun bir sohbetten sonra bu konulardan sıkıldık. Fakat ikimizin de birbirimizden ayrılmaya niyeti yok! Gezdik Ankara sokaklarında.
M: Birbirimizden hoşlandığımızı o gün kesin olarak anladık. Ben ertesi gün İstanbul’a döndüm.
O buluşmadan sonra kim aradı ilk?
P: Galiba Mehmet Ali aradı.
M: Galiba yalan söylüyor, ama olsun!
P: Valla sen aradın, hatta ben bir dizi izliyordum o sırada. Dur bakayım, yoksa ben mi aradım?
M: O buluşmadan sonra birbirimizi arar olduk.
P: Telefonda hep mesafe var, konuşamıyorsun, ne diyeceğini bilemiyorsun. Sonra yılbaşını geçirmek için İstanbul’a gittim. İlişkimiz resmen başladı o gün.
Pınar Ankara’da, sen İstanbul’da, nasıl oldu?
M: İlişkimizin ilk bir yılı Ankara-İstanbul arasında, geri kalan üç yılı Londra-İstanbul arasında geçti. Çünkü Pınar eğitimine devam etmek için Londra’ya gidiverdi! Hep niye evlendiniz diye soruyorlar ya, işte basit cevap: Aynı şehirde ve evde yaşayabilmek için. Evlenmezsek bunun olmayacağını gördük.
Niye?
P: Birbirine acıkmak, susamak gibiydi bizimkisi. Ortak bir hayat kurmayı, bunun da yasal olarak onaylanmasını istedik. Birkaç güne sıkıştırılmış bir buluşma tarzımız vardı, sen İstanbul’a gel, ben Londra’ya geldim gibi çok yorucuydu.
Uzun mesafe ilişkisi nasıl mümkün oluyor?
P: Bizim çok uzun süre buluşma yerimiz Skype’tı. Ekranda, Mehmet Ali’yi gördüğümde ekrana dokunduğumu filan biliyorum. Çok tuhaftı.
n Evlenmek şart mı?
M: Dürüst olalım mı? Pınar Çerkes bir aileden geliyor.?O kültüre uygun olan bizim evlenmemizdi.
P: Aynı evde evlenmeden beraber yaşasaydık huzursuz olacaktım. Çevre baskısından kurtulduk.?
Mehmet Ali, senin aktivistliğin aynı hızla devam etmiyor galiba?
M: En son 1 Mayıs’ta Sine-Sen’le birlikte yürüdüm ve hayatımda ilk defa sadece kendi çıkarlarım için protesto yaptım. Dizilerin süresi kısaltılsın, oyuncuların paraları ödensin diye bağırdım. Onun dışında Küresel Barış Hareketi’nin parçasıyım, kampanyalara katılıyorum.
P: Ben sadece kadın hareketinin içindeyim, diğer konuların sonra geldiğini düşünüyorum.
Zevkleriniz uyuşuyor mu?
M: Hiç, sıfır. Pınar elektronik müzik seviyor, ben klasik müzik. Chopin’e bayılıyorum, o nefret ediyor.
Peki, nasıl oluyor?
M: Genelde her şeyi beraber yapıyoruz ama bazen biraz kendi müziğimi dinleyeceğim diyorsun, oluyor.
P: Zaten evleneli yedi ay oldu, tam rutinimizi oturtamadık.
Şimdi şehirden uzakta bir ev tuttunuz değil mi?
M: Cihangir’deki evi tuttuk ama Demirciköy’de yaşıyoruz, evet. Şehirden uzak olmayı özellikle istedik çünkü birbirimize konsantre olmalıydık. Ya biz çok özledik, öyle böyle değil yani.
Bu ilişki sizi nasıl dönüştürdü ?
M: Ben çok değiştim. Mesela hiç küfretmiyorum. Pınar çok rahatsız oluyordu. Resmen zarar görüyordu. Neden rahatsız olduğunu anladıktan sonra bıraktım. Küfrederken sarf edilen birçok kelime birbirimizi severken sarf ettiğimiz kelimeler olmalı.
Küfür dışında ne var?
M: Koşulsuzca istediğimi yapan biri oldum. Öyle mi olur, şu ne der diye düşünmemeye sadece istediğime odaklanmaya başladım. Bu işle ilgili de olabilir, hayatla ilgili de. Çünkü artık yanımda Pınar var, Pınar’ın varlığı beni özgürleştirdi.
P: Mehmet Ali’nin yanında kendimi zayıf kılabiliyorum. Şeffaflaşı- yorum. Bütün sıfatlardan arınıp sadece kadınlığımı yaşayabiliyorum.
PINAR’IN HASTASIYIM
Mehmet Ali sen tek kişilik bekâr hayatınla nasıl kapattın hesabını?
M: Ben bayağı hastasıyım Pınar’ın, o yüzden onunla bir hayat kurarken bir şeylerden ödün verdiğimi, bir şeyleri kaybettiğimi düşünmüyorum. Aksine kazandım ben! Bayılıyorum aynı evde olmaya Pınar’la. Tek başına uyanmak var ya. Çok kötü bir şey. Sabahleyin mutlaka karımla uyanayım mümkünse.
Pınar’ın neyine âşık oldun?
M: Çok doğaldır. Kedi gibi mesela. Sevmediğini sevmez, istemediği yerde durmaz. Bir de çok güzeldir.