Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mesleğim gereği çok cenaze törenine katıldım. 

Yas tutan ilçeler gördüm, toplu ölümlerin yaşandığı yas tutan iller de gördüm ama bir belediye başkanı için tüm bir ilin yas tuttuğuna ilk kez şahit oldum. 

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in naaşını taşıyan cenaze aracı, belediye binasının bahçesine girdiğinde neredeyse tam önümde durdu. 

Bir yanda alkışlar diğer yanda gözyaşları ve hıçkırıklar doldurdu bahçeyi. 

Cenaze aracının ön koltuğunda CHP Genel Başkanı Özgür Özel oturuyordu. 

Özel’i Soma faciası yaşandığı dönemde Manisa Milletvekili olarak tanımıştım, üzerinden 11 yıl geçmiş. 

Haberin Devamı

O zamanlarda hem çok üzgün hem de çok öfkeliydi. 

Onca yılda bir sürü olay yaşandı, makamlar, mevkiler değişti, hep temas halinde olduk. 

Yas tutan şehirden notlar…

Dün gördüğüm Özgür Özel bambaşka bir haldeydi. 

Katıksız bir hüzün, isyansız bir acı, cenaze aracından inen partisinin bir belediye başkanı değil sanki kardeşiydi. 

Başsağlığı dileyip, sessizce kalabalığın arasındaki sırama çekilip, konuşmaları dinlemeye, insanları izlemeye çalıştım. 

Vakitsiz ölüm kavramının belediye binasının bahçesinde yarattığı havayı anlatmaya kelimeler yetmez ama o bahçede olup, göz pınarları ıslanmayan kimse yoktu cümlesini rahatlıkla kurabilirim. 

Siyasetçilerin ya da topluma mal olmuş kişilerin cenazelerinde alkış ve gözyaşına alışkınım. 

Genelde alkış ve gözyaşı avlunun değişik taraflarından yükselirdi; bu kez gözleri yaşlı, avuçları patlayıncaya kadar alkış tutan insanları gördüm. 

***

Dün Manisa’nın hemen her yerinde üzerinde Ferdi Zeyrek’in bir resmi olan ve “Yastayız” yazılı pankartlar vardı, camiye giderken bir billboard üzerinde bayramı kutlayan bir afişini gördüm Ferdi Zeyrek’in. 

Fotoğrafta gözlerinin içi gülüyordu. Tanıştığımız, Manisa’nın ormanlarına dalıp, yanıcı-tutuşturucu örtü ve çöp topladığımız gün, tok el sıkışı kadar gözünden akan samimiyet aklımda yer etmişti. O kareyi görmek neyi kaybettiğimizi hatırlattı bir kez daha.

Kaybetmek kadar samimiyeti ne kadar özlediğimizi de yazmam gerek mutlaka. 

Şehzadeler’de bir çay ocağına oturdum. 

Haberin Devamı

Yan masalarda Köprübaşı’ndan Gölmarmara’dan, Gördes’ten, Demirci’den gelmiş insanlar, çiftçiler vardı. 

Daha seçileli 15 ay olmuş bir Başkan nasıl oldu da bu kadar kısa sürede bu kadar sevildi diye sordum. 

“Hiç kibri yoktu” dedi birisi, bir başkası “Hep sokakta içimizdeydi” dedi. Yaşı 70’ler civarında masasının ağır ağabeyi konuştu tane tane, “Her istediğimde görüşebildiğim tek Başkan oydu” dedi, başlarını sallayarak, “evet ya” diyerek onay tepkileri geldi her masadan. 

Fark ettim ki, Ferdi Zeyrek, çok sayıda korumayla dolaşmamış, birden fazla insan bu özelliğinin altını çizdiyse önemsemek gerek. 

Haberim yoktu, Afrika’dan büyük bir çekirge sürüsü gelmiş, Köprübaşı’nın üst kesimleriyle Gördes arasında başta ceviz olmak üzere büyük zarara yol açmış. 

Manisa İl Tarım Müdürü Metin Öztürk’ü tanırım, tarım lisesinden toprak konusunda yüksek lisansa ilerleyen bir kariyere sahip, onlar uçaklarla mücadeleye başlamışlar, Ferdi Zeyrek, 200 kişiye yakın bir ekip kurup karadan mücadeleye başlamış. 

Cenaze namazı saati yaklaştıkça kalabalık arttı, kimi annelerin toplu taşımadan ücretsiz faydalanmasından söz etti, kimi yaşlıların kaldığı yerlere yapılan internet yatırımından ama en çok çocuk sevgisinden bahsettiler Ferdi Zeyrek’in. 

Haberin Devamı

Cenaze saati yaklaştığında kat otoparkı ağzına kadar dolmuştu ama herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyordu. 

Bunu özellikle yazdım, belediye bahçesinde zabıtasından polisine kadar herkes çok kibardı, hiç emir kipi kullanılmadı, en fazla tekrar edilen söz “Ferdi Başkan’ın hatırasına yakışan bir tören yapalım” oldu. 

Bir belediye başkanı şehrinde bu kadar derin bir iz bırakabilir mi? Ferdi Zeyrek bırakmış. 

***

Manisa çoğu kişinin Ege kıyılarına giderken geçtiği şehir, insanlar içini pek bilmez hatta bazı ilçelerini daha çok bilirler. 

Manisa benim için de yıllarca öyle bir şehir oldu ama ne zaman ki Türkiye’nin kurtuluşunun tarımdan geçtiğini fark ettim, o günden beri çok giderim Manisa’ya. 

Gediz havzasının bereketli toprakları bir yanda, kurumuş ve tabanında artık tarım yapılan Gölmarmara diğer yanda. 

Kuzey yarıkürede ilk kiraz hasadı Salihli’de yapılır, Uzak Asya’ya ihraç edilir. Kuru üzüm ihracatında bölge bir numaradır. Tarlalarda kurutulur üzümler… Bir dönem pamuk vardı, sonra elbette zeytin bahçeleri... İstanbul’a en iyi çilek Köprübaşı’ndan gelir ama narı ve bademi çileği kadar güzeldir. 

Tüm bunları niye yazdığımı merak edenler çıkacaktır. 

Yol üzerindeki bir şehrin 15 aylık belediye başkanı, zamansız ölümüyle siyasette beşerî ilişkileri canlandırdı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin CHP Genel Başkanı Özel’e açtıkları telefon, eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’nin iyi uzmanlarıyla oluşturduğu WhatsApp grubu, Celal Bayar Üniversitesi’nin tüm tıp çabasını ortaya koyuşu. 

Manisa Valisi Vahdettin Özkan, belediye bahçesinde düzenlenen törendeydi, tüm partilerden temsilciler vardı, Özel de hepsine teşekkür etti. 

Siyasette insani refleksler önemlidir, rekabet ile düşmanlık arasındaki çizginin aşılmadığını gösterir genellikle. 

Tavanda yaşanan insani refleksi, tabanda da gerçekleştirmiş Ferdi Zeyrek, Manisa’nın yas hali bu durumun en somut örneği aslında. 

Ferdi Zeyrek’in 48 yıllık yaşamına sığdırdığı ama göremediği, duymadığı en büyük başarısı da bu oldu sanırım. 

Manisa bu tek yürek haliyle hepimize örnek olabilir mi, bunu çok isterdim ama sanmıyorum. 

Ezbere sloganları tekrarlamak, dinlemeye, anlamaya çalışmaktan daha zor gelir insana. 

***

Bu yazıyı eski İzmir asfaltı üzerinde bir mola yerinde yazıyorum. 

Yolun eski ışıltısı kalmamış, kapanmış dükkanlar, bir zamanlar oturacak masa bulamadığınız yerlerde şimdi 1-2 masa var. 

Konfora çok çabuk alışır insanoğlu, ne garip ne de vefasızlık sayılır bu. 

Yine de Ege’nin koylarına giderken Manisa tabelası gördüğünüzde bir an için bile olsa aklınıza Ferdi Zeyrek’i getirin lütfen. 

İnsan olmanın, oturduğun koltuktan değer bulmak yerine oturduğu koltuğa değer katmanın ne demek olduğunu fark etmemizi sağladı bu genç adam. 

Manisa ile İzmir arasında yükselen dağın adı Spil Dağı’dır. 

Bir zamanlar nehirlerinden altın akan ve o bölgeye yerleşmiş insanların suyun içine koyun postu koyarak altın topladıkları yerdir orası. 

Akarsular kurumuş, altın rezervi çoktan bitmiş olabilir, Spil Dağı’nın gölgesinde halen altın kalpli insanlar yaşıyor ve kaybettiğimiz onlardan birisi; hatta birincisiydi. Eşi ve üç çocuğunun bildiği bu gerçeği şimdi herkes öğrendi.