CaddeÇOCUK DOĞUŞTAN MERAKLIDIR

ÇOCUK DOĞUŞTAN MERAKLIDIR

18.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Çocuk ve felsefe, hiç de farklı uçlarda değildir. Merak etmek, şaşırmak ve sormak, çocukla felsefeyi birbirine yaklaştırır. Soru sormak bir çocuğun en sık kullandığı öğrenme yöntemidir. Size düşen, bu doğal akışa engel olmamak! Ona her konuda sorular sorun. Fakat şunu unutmayın, her zaman bir cevap vermesi gerekmez

ÇOCUK DOĞUŞTAN MERAKLIDIR

Yazar-filozof Oscar Brenifier, çocuklarla yaptığı çalışmalarla felsefe etkinlikleri yaşının alt sınırını daha da aşağıya çekiyor. Çocukların küçük yaşta felsefeyle tanışmaları, onların kendilerini ve dünyayı sorgulayan bireyler haline gelmelerine yardımcı oluyor. Merak etme, şaşırma ve soru sorma, felsefede aynı konu üzerine tekrar tekrar düşünmeyi, akıl yürütmeyi, dolayısıyla felsefenin refleksif olmasını sağlar. Bunlar aynı zamanda, çocukların, müdahale edilmediğinde, yaşamın içinde doğal bir biçimde en fazla kullandıkları öğrenme yöntemidir. Kısacası, çocuk ve felsefe hiç de farklı uçlarda değildir. Ancak, öğretim sistemi ‘bilgi edinme/edindirme’ üzerine kurulu olduğunda, çocukların doğasında var olan bu özelliklerin zamanla körelmesi kaçınılmaz hale gelir. Dahası, çocuğu çoğu erişkinden farklı kıldığını düşündüğümüz özellikler, çocukta var olan eksikliklere dönüşür. Çocuk ve felsefeyi birbirine yakınlaştıran ‘merak etme, şaşırma ve soru sorma’ özelliklerinin, sistemin dayattığının tersine, çocuk tarafından olumlu bir farklılık olarak algılanması için ‘felsefe eğitimi’ bir gerekliliktir.
Evet, ama felsefe, genel anlamda yetişkin toplumun dahi yabancısı olduğu bir alanken, çocuğun felsefeyle tanışmasında ve felsefe eğitiminde nasıl bir yol izlenmesi gerekir? Oscar Brenifier, bu soruyu şöyle cevaplıyor:
“En yaygın felsefe öğretimi, daha önceki zaman kesitlerinde ortaya konan söylemleri, öğrenci konumundaki kimselere aktarmaktır. Ancak, bu aktarış felsefe bilinciyle olmazsa, boş sözlerden ileriye gitmez. Felsefi söylemlerin hangi kaygılarla üretildiği, hangi soruların yanıtı olduğu konusunda bir bilinç aydınlanmasına gidilmezse, felsefe öğrenene büyük bir yük olacaktır.”

Haberin Devamı

SORULAR MI, NEDEN SORULAR?
Çocuklar sorular sorar, her türden sorular... Ve genellikle önemli sorular...
Bu soruları sorduran nedir? Anneler ve babalar, bu sorulara cevap vermeli mi? Neden çocuğun yerine onlar cevap verirler?
Burada annelerin ve babaların yanıtlarının gereksiz olduğundan söz etmiyoruz! Bir cevap elbette, çocuğun kendini geliştirmesine yardımcı olur. Ama aynı zamanda ona kendisi üzerinde kafa yormayı ve kendisini sorgulamayı öğretmeli, onu kendi özgür iradesini kazanması ve sorumlu bir birey olması yönünde düşünmeye sevk etmeliyiz.
Bu yazı dizisi boyunca, her soruya birden çok cevap verilecek. Bunlardan bazıları anlaşılır gelecek; bazıları gizemli, bazıları hayret verici, bazıları da şaşırtıcı... Hepsi yeni sorular doğuracak; çünkü düşünce, son nedir bilmeyen bir yolculuktur. Son sorular belki yanıtsız kalacak. Daha iyi! Cevaplamak şart değil. Bir soru, sadece soru olduğu için de sevilebilir. Çünkü güzel bir sorudur, çünkü güzel bir problemi ortaya koyar, anlam ve değer taşır. Böylece hayat, sevgi, güzel ve iyi her zaman soru olarak kalır.
Bu sorular üzerine sadece düşünmek bile bazı şeyleri belirgin kılar. Deneyelim ve bu sorulara, bizi uyanık tutmaya çalışan gerçek dostlar gibi değer verelim. Ve bu bakış açısını, çocuklar kadar anne ve babalar için de koruyalım.

Haberin Devamı

ÇOCUĞUNUZA SORUN
1- ANNENE VE BABANA NE BORÇLUSUN?
* Hayatın, annene ve babana mı ait?
* Annen ve baban, seni terk etmiş olsaydı, yine aynı şeyi söyler miydin?
* Eğer her şeyi onlara borçluysan, kendine hiç mi borcun yok?
* Seni hayata getiren annen ve baban mı, yoksa doğa mı?
* Sana olan sevgilerinden hiç kuşku duymuyor musun?
* Sadece sevildiğimiz için mi severiz?
* İnsan anne ve babasını ya da çocuklarını sevmeyebilir mi?
* Sen anneni ve babanı, onların seni sevdiği gibi mi seviyorsun?

OSCAR DİYOR Kİ
Eğer annen ve baban olmasaydı, sen şimdi olduğun yerde olamazdın. Onlar her an sana bakarak ve seni eğiterek sana eşlik ederler. Seni severler ve sana güvenilir bir yuva sunarlar. Bazı kusurların gibi bazı iyi özelliklerin de onlardan sana geçmiştir. O halde, eğer ki mutluysan, kuşkusuz annenin ve babanın bunda bir payı vardır. Hayata gelmeyi kendin seçmemiş olsan bile, onları sevebilir ve onlara minnet duyabilirsin. Ama yine de her şeyi onlara mı borçlusun? Senin kişiliğinin tek yaratıcıları
annen ve baban mı? Başkaları sana hiç mi bir şey vermedi? Kim olduğundan sen de sorumlu değil misin? Ve gitgide daha da sorumlu olmayacak mısın?

Haberin Devamı

2- AYNAYA BAKMAKTAN HOŞLANIYOR MUSUN?
* Başkalarının sende gördüğünü senin de görmeye ihtiyacın yok mu?
* Görünüşünü olduğu gibi kabullenmen gerekmez mi?
* Eğer dış görünüşleri olmasaydı, insanları tanıyabilir miydin?
* Görünmez olmayı tercih eder miydin?
* Aynaya her baktığında kendini güzel buluyor musun?
* Güzellik yalnızca görülebilir bir şey midir?
* Sen güzel misin, yoksa kendini güzel mi buluyorsun?
* Kendini sevdiğin için mi kendini güzel buluyorsun?

OSCAR DİYOR Kİ
Aynaya baktığında yüz hatlarını incelersin, mimikler yaparak yüzünü farklı şekillere sokarsın. Gerçekten kim olduğunu bulmaya çalışırsın. Kendini güzel bulursun ya da sadece kusurlarını görürsün. Aynadaki görüntüne göre kaygıların ve ümitlerin olur! Aynada gördüğün yüze güvenebilir misin? Gördüğün yüz, kafanda hayal ettiğin şeye göre şekillenmez mi? Aslında başkalarının sende ilk fark ettiği görüntündür; genellikle görüntünle yargılanırsın. Bu durumda güzel olmaya çalışırsın. İyi, ama bu çaba kendine değer katmak için mi, yoksa bir şeyleri saklamak için midir? Kıyafetlerinin ya da saçının seni tanınmayacak kadar değiştirmesi gibi, görünüşün de sen istemesen bile benliğinin bazı sırlarını ortaya çıkarabilir.

Haberin Devamı

3- KİM OLDUĞUNU SEN Mİ BELİRLİYORSUN?
* Çocuklar seçim yapamaz mı?
* Yetişkinler senin adına her şeye karar vermeli mi?
* Eğer yetişkinler senin adına her şeye karar verse, seçim yapmayı nasıl öğreneceksin?
* Peki yetişkinler kim olduklarını kendileri mi belirliyor?
* Başka insanlar seni etkiliyor mu?
* Karakterini sen mi belirliyorsun yoksa ailenden sana mı geçti?
* İyi ya da kötü huylu olmayı sen mi seçiyorsun?
* Olmak istediğin kişi olman, başkalarından farklı olmanı gerektirir mi?

Haberin Devamı

OSCAR DİYOR Kİ
Doğduğun zamanı, yeri ve ismini sen seçmedin. Kız ya da erkek olmayı da! Annen, baban ve öğretmenin çoğu zaman senin adına karar verir. Ama bunlar özgür olmana engel mi? Zaten istediğin gibi düşünmeni sağlayan bir kişiliğin, kendine özgü fikirlerin ve hoşlanmadığın şeyleri kabul etmeni engelleyen bir iraden yok mu? Sorumluluklar, hayata uyum sağlaman için gereklidir. Ama bunlar, seçimlerinin sadece çerçevesini belirler. Kim olduğunu keşfetmek ve ona göre davranmak için düşünüp kararlar almanı engellememelidir. Bu sayede kendini var edebilirsin ve çizgilerinin dışına çıkmazsın. Bunu da ancak kendinden kaçıp başka birine dönüşmeyi seçmedikçe başarabilirsin.

BEN NEYİM?
Günümüzün sorunu şudur: İster yetişkin, ister çocuk olalım, basit arzularımızı ve temel isteklerimizi devamlı küçümsüyoruz. Hayatımızı tatminkar bulamadığımızda da buna şaşırıyoruz.
“Ben Neyim?” diye sormanın amacı, kimliğimizle ilintili şu temel sorulara atıfta bulunmak: Biz Kimiz?; Ne olmak istediğimizi belirleme konusunda özgür müyüz? Olduğumuz gibi olmaktan hoşnut muyuz? Günlük yaşamın koşturması içinde unutmaya çalıştığımız bütün bu sorular aslında kalbimizin derinliklerinde bir yerde saklıdır. Ama biz o soruları içimizde bastırır ve bizim için asıl önemli olan şeyle meşgul olmaz, kendimizi belki de saçma, yüzeysel ya da anlamsız zorunluluklara boğarız.
Bu hayatta geçirecek belirli bir zamanımız var. Öyleyse nasıl istiyorsak yaşayıp, şu sürekli takındığımız mekanik tavrı bir kenara bırakmak gerekmez mi?
İşte bu noktada annelerin ve babaların önemli bir sorumluluğu var. Onlar, çocuklarını beslemekle, giydirip kuşatmakla, okula yollamakla, eğlendirmekle uğraşırlar. Ama anne-baba için, çocuğunun kendine ait bir kaygısı ya da söylemediği bir endişesiyle uğraşma fikri, zaman ve enerji harcamaya değmeyen bir meseledir hep. Ancak çocuk bir hata yaptığında, üzgün durduğunda ya da ‘gerçekten’ bir sorun yaşadığında tartışma ortaya çıkar. Bunun yerine, çocukla birlikte oturup düşünmek fikri çok yaygın değildir. Çünkü aileler sorunla nasıl baş edeceklerini bilmezler. İşte bu yazı dizisinin ana fikri de budur! Dizi, anne-baba ve çocuk arasında çıkan tartışmalarla bağlantılı ve konuyu uzatan sorular sormayı sağlayacak. Tartışma sürecinde ise, çocuk sorulara cevap vermeyi öğrenecek. Bu süreçte birçok anne-babanın şaşkınlık içinde kalacağına eminim.
Oscar Brenifier, Felsefe doktoru

YARIN: HAYATIN ANLAMI VE HIRS

KEŞFETYENİ
Ünlü isimler yaz sezonunu açtı! 3 güzelden plaj pozları
Ünlü isimler yaz sezonunu açtı! 3 güzelden plaj pozları

Cadde | 06.06.2025 - 07:41

Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte birçok ünlü isim sezonu açtı. Ayrılık iddialarında yer alan Cemre Baysel'den Yunanistan'a giden Afra Saraçoğlu'na kadar... İşte ünlü isimlerin plaj tarzı.

Yazarlar