Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Ukrayna 117 insansız hava aracı (İHA) ile, tam da İstanbul görüşmelerinin arifesinde Rusya’ya tarihinin en büyük askeri darbelerinden birini indirdi. 40’ın üzerinde savaş uçağı farklı noktalarda vuruldu. Kimilerine göre Rusya’nın ‘Pearl Harbour’ını yaşamasına rağmen masaya oturması bir mucizeydi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, saldırıyı ‘terör eylemi’ diye tanımladı ama buna rağmen İstanbul’a heyet göndermekten vazgeçmedi.

Hiç kuşku yok ki, Rus lider bu saldırının ‘masayı devirmek için yapılmış bir provokasyon’ olduğunu görmüştü. Daha sonra yaptığı açıklamalarda da bunu açıkça ifade etti. Peki Rusya’ya göre olağan şüpheli kim?

Haberin Devamı

İlk akla gelen: ABD

Kremlin’den gelen ilk açıklamalar, saldırının arkasında ABD olabileceğine dairdi. Moskova daha sonra söylemini “Batı” olarak değiştirmeye başladı. Dahası Putin, ABD Başkanı ile yaklaşık 1,5 saat telefonda görüştü. Rusya’nın bu saldırıya karşılığının sert olacağı açık. Rusya Devlet Başkanı Putin, bu konudaki net mesajı ABD Başkanı Donald Trump’a verdi. Trump’ın “Yapma” diye Putin’i ikna etmeye çalıştığını da, yine kendi sözlerinden çıkardık. Eğer Putin, bu saldırının arkasında ABD’nin olduğuna ikna olsaydı, bu telefon görüşmesi Trump’ın dediği gibi ‘iyi geçmezdi.’

Bu arada, İstanbul görüşmelerinin yapıldığı gün ABD Büyükelçisi Tom Barrack’a bu saldırıyı sorduğumda aldığım yanıt da ilginçti ve buraya not olarak bırakmaya değer:

“Ukrayna ve Rusya arasındaki sorunu çözmek için Türkiye’de anlamlı bir diyalog yürütüyoruz’ diyorsunuz ve sonra bir önceki gece büyük bir saldırı oluyor. Bu birinin taktiği.”

Uzun süreli ‘hasım’: Birleşik Krallık

Bu saldırı İstanbul’daki görüşmelerde masayı devirmedi ama Rusya’nın elini güçlendirdiğini söylemek çok yanlış olmayacak. Moskova ne istiyordu? Batı’nın 30 günlük ateşkes talebi için şartı neydi? O süre zarfında Batı’nın askeri yardımlarının durması. Bu gibi saldırıların, zaten halihazırda ateşkese uzak duran Moskova’yı sürecin daha da dışına ittiği açık.

Bu noktada bu savaşın devamını kimlerin istediğine bakmak gerek. Elbette buna dair bir kanıt yok, resmi bir açıklama da yok. Lakin Rusların zihninin arka planındaki bir diğer şüpheli Birleşik Krallık. İki ülke arasındaki ezeli rekabetin geçmişini, sebepleriyle 1 Mart’taki yazımda detaylı olarak yazmıştım. Birleşik Krallığın bu savaşın bitmesini istemediği bir sır değil. Rusya’nın bu tavrı sebebiyle Birleşik Krallık’ı suçladığı resmî açıklamaları da var. 24 Şubat 2025’te Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara’da açıkça şöyle diyordu:

Haberin Devamı

“2022 yılında İstanbul’da bir anlaşmaya varmaya çok yaklaşmıştık, ancak Boris Johnson, Ukrayna’nın bu anlaşmayı imzalamasını yasakladı. Ardından Ukrayna’ya savaşın sürdürmesi gerektiği söylendi.”

İkinci Trump dönemiyle birlikte ABD, bu savaşta Avrupa’ya olan desteğini çekti. Birleşik Krallık, Amerika’nın bıraktığı bu boşluğu doldurmak için daha aktif şekilde devreye girdi. Moskova’nın bu durumdan çok rahatsız olduğu da biliniyor.

İngiltere’den 100 bin İHA

Saldırıyı yapan İHA’ların menşei açıklanmadı ama İngilizlerin Ukrayna’ya verdiği İHA’ların yanı sıra asıl teknik desteğinin bu tür karmaşık operasyonları planlama ve yürütme kapasitesini artırdığı ortada. Ruslar bu analizi mutlaka yapıyordur. İngiltere Kiev’e 2026’ya kadar 100 bin İHA teslim etmeyi taahhüt etti ve bu daha öncekilerin 10 katı büyüklüğünde bir destekti. Birleşik Krallık savaşın başından bu yana 10,8 milyar sterlin askeri destek verdi. 2030’a kadar da yıllık 3 milyar sterlin katkı da sunuyor ve ucunu açık tutuyor.

Haberin Devamı

Elbette Ukrayna’nın artık - Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’nın verdiği bilgiye göre- savunma sanayii ihtiyacının yüzde 40’ını kendi imkanları ile üretebildiği biliniyor; ama Kiev’e dış destek sürdükçe Rusların karşı karşıya kaldığı her saldırıda zihnin arkasındaki olağan şüpheliler değişmeyecek.